16 Temmuz 2011 Cumartesi

Geçmişten Günümüze Trakya Ve Balkanlarda Bektaşilik

Geçmişten Günümüze Trakya Ve Balkanlarda Bektaşilik
Refik Engin
Geniş bir kitlenin mantık ve usa vurmasına uygun olan ileri bir düşünüş, körü körüne bağlanmaktan kurtulmuş bir hoş görülüktür. Temiz bir ahlak aşılayan, insanları birbirini seven bir topluluk halinde olgunluğa erdiren, yükselten bir idealdir .
Bektaşiliğin ilk kuruluş günlerinden günümüze kadar bir âmâcıda Laik bir devlet yönetimi kurmak olmuştur. Bunu Yüce önder Mustafa Kemal Atatürk ile gerçekleştirmiştir.
Bektaşilik kısa bir tarifiyle Türk ulusunun töre ve inanışlarının İslamiyet’e uyarlanmasıdır. Bektaşilik kişi ile başlar yine kişinin Hakk’a yürümesi ile sona erer. Soy ve toplum takip etmez. Alevilikten ayrılan en büyük özeliliklerinde biriside budur. Bizim tanıtmaya çalışacağımız Trakya ve Balkanlardaki Bektaşilik konumuzda günümüzde devam eden ve köken olarak Bektaşi toplumlardır. Trakya’da Mürşit seçimlerinde soy takip eden iki inanç tür vardır. Biri Kızıl Deli Bektaşiliğinin evladiye kolu olan Ali Koç baba Bektaşi süreği ve diğeri de Amucalar’ın ilk tarikatı olan Şeyh Bedreddin’i lerdir. Şeyh Bedreddin’i mürşitlerinden merhum Kısmet Aktaş baba erenlere soy takip etmesinden dolayı Siz Seyit misiniz diye sorduğumda şu yanıtı vermişti. Biz Sizin sorduğunuz anlamda Seyit değiliz. Biz Seyitten el alan bir soyuz, biz Türkmeniz demişti.
Anadolu’dan Trakya ve Balkanlara Bektaşiliğin girmesi Osmanlı Devletinin kuruluşundan yaklaşık olarak 64 yıl evvel Sarı Saltık ile başlamıştır. Günümüzde Sarı Saltık’a (Anadolu Aleviliğinde Sarı Saltık olarak isimlendirilir.) bağlı devam eden bir sürek Bektaşiliği bulunmamaktadır. Kendisine bağlı olanların birçoğu tarihsel süreç içinde diğer inançlara karışıp kaybolmuşlardır.
Sarı Saltık müritlerinden olduklarını tahmin ettiğimiz topluluk hakkında kısa bilgimiz şu şekildedir:
12 adet köyleri olduğu ve yakın zamanda bunların Hanefi oldukları bilinmektedir. En büyük özelliklerinden birisi Türklerin Rumeli’yi almadan evvel Balkanlara gelmiş olmalarıdır. Türkler fethederken gelip biz sizinle aynı ırktanız dedikleri için fetih zamanında bu 12 köye dokunulmamış. Mademki bizdensiniz o halde çitlerinizi beyaza boyayın bizde bilelim demişler. Bu topluma tabi olanlara Çiti aklar kelimesinin değişimi ile Çıtak denilmeye başlanmış. Bu Çıtak lakabın tüm toplumu kapsamadığını bize bilgi veren kişinin anlatımlarından öğreniyoruz. Çünkü aynı toplumun bireylerinin genellikle tarikata devam edenleri ile devam etmeyenleri arasında kişisel de olsa ayrımcılık var olmuştur. Lüleburgaz’ın Çiftlik köyü (1912 yılında kurulmuş),Yaya başı, Doyran, ve Tekirdağ da Barbaros bu toplumun yerleştiği köylerdendir. Ayrıca İstanbul ve bilhassa Kapalı çarşı tarafına yerleşilmiştir.
Bu toplum göç ederken bu yörelere iki koldan gelmiş. Birinci kol: Uduva, Kaliskova Piriva (Pirivadi) Cestova, Kavukova. İkinci gurup ise, Pavuşli, Veyselli, Göreli, (Görice) Arazli, Bahçeli, Doyran, Valandova, Kalkova, Piriştina, Milatkova. Kabilenin büyük ihtimalle Konyarlardan oldukları sanılıyor .
Haritalarda bu köylerin Makedonya, Yunanistan ve Bulgaristan topraklarında olduklarını görmekteyiz.
Konuşmam esnasında Bektaşi Süreği sözcüğünü sık olarak duyacağınız için kısaca bu sözcüğü de açıklamak istiyorum. Hacı Bektaş sonrası Balım Sultan dönemine kadar geçen devrede ortaya çıkan erkânlara göre farklılık gösteren Bektaşi gurupları sürek olarak adlandırılır. Bunlar hala günümüzde varlıklarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Ayrıca aşağıda adları açıklanan bazı toplumların kişi adı taşıması Osmanlı İmparatorluğunda çokça görülmektedir. Öyle ki bir büyük aşiretten ayrılan toplum aynı adı taşımak yerine önderlik eden, onları yeni bir inanca geçiren kişi adları ile kayıtlara geçmiştir.
Alevi-Bektaşiler inanç ve ibadetlerine "Yol" ve "Sürek" adı verirler. "Sürek Sürmek" adı verdikleri yol ve görenek şifahi rivayetlere dayanmaktadır. Yol ve gelenekler, grup içinde büyüklerden, dini liderlerden öğrenilir .
Bizde tanıtmaya çalıştığımız Trakya ve Balkanlardaki Bektaşiler Hacı Bektaşi Veli sonrası Bektaşilik ve Balım Sultan erkânına bağlı olanlardır.
Sarı Saltık,  Saltukname’ye göre Akşehirlidir. Tüm Kaynaklar Hacı Bektaşi Veli’nin müridi olduğunu onun tarafından Balkanların İslâmlaştırılmasıyla görevlendirildiğini kabul eder. Asıl adı Mehmet Buhari’dir. Horasan erenlerindendir .
Sarı Saltık 1300 yıllarında ölmüştür. Aynı anda Bulgarlar güçlenmiştir. Eskiden Selçuk kolonistlerine ait olan toprakların büyük bir kısmını ele geçirmişlerdir. Güçlü koruyuculardan ve büyük başkanlardan yoksun, güneyde Hıristiyanlar, kuzeyde put perest Türkler tarafından sıkıştırılan Selçuk kolonistleri hicret etmeye karar vermişlerdir. Bu olay 1309 dolaylarında meydana gelmiştir. Dobruca’da kalanlar ise Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir. Sonraları bunlara  "Kevkâus’un kavmi" anlamına gelen  "Gagavuz "denilmiştir .
Halen Çanakkale’nin bazı köylerinde göç ile gelenlerin olduğu bilinmektedir.
Sarı Saltık’ın bir (Mezarı) da Babaeski’dedir. İstanbul Edirne yolu üzerinde idi. Edirne asfaltı yapılırken yol üzerinden geçiyor, dergâh ortadan kalkıyor. Türbe yıkılıyor ve Sarı Saltık heykel-i dünyevisiyle çıkıyor. Tahnit edilmiş ceset şimdi yolun kenarına alınıp, tekrar gömülüyor. (İstanbul Edirne ikametinin hemen sağ tarafında tren yolunu hemen geçince ) Şimdiki hali, etrafına dikenli tel çekilmiş durumda. Ekli vefk mühür, Sarı Saltık’ın yatırı enkazı içinde bulunuyor. Materyali pirinç sarıdan ma’muldur.ve Halil Birgün erenlerin elindedir.(Halil Birgün: Lüleburgaz Umurca köyünden) Sarı Saltık hazretlerine yerli halk Eski Baba muhibban Saru Saltuk Sultan diyorlar.
Biz merhum Halil Birgün’ün akrabalarından bu emanetleri sorduk. Ne yazık ki şu ana kadar bir yanıt alamadık.
Trakya ve Balkanlarda Bektaşilerden kime sorsanız Biz Horasan’dan Balkanlara gitmişiz diyeceklerdir. İkinci bir söz ise biz Türkmeniz diyeceklerdir.
Türkmen Kimliği
Oğuzlardan Müslümanlığı kabul eden zümrelere, onları gayrı Müslim kardeşlerden ayırt etmek için, Mavera ün nehre Müslümanlarınca Türkmen adı veriyordu Daha önce söylendiği gibi, Orta Asya’da ilk defa Müslümanlığı kabul eden Türk Kavmi, Balasagun ile Mirki arasında yaşayan Türkmenler olduğundan Türkmen adı verildi. Oğuz’lardan da Müslüman olan zümrelerin, Müslüman olduğu ifade etmek ve onları gayri Müslim kardeşlerden ayırt etmek için, bu zümrelere de Türkmen denildi .
Günümüzde Trakya’da bulunan Ehli Beyte bağlı tarikatları 3 bölümde incelemek gerekmektedir.
1.Balım Sultan evveli Bektaşi erkânına bağlı olan sürekler
2.Balım Sultan erkânına bağlı olan topluluklar
3.Şeyh Bedrettin’iler olarak inceleyebiliriz.
Trakya da buluna tüm Ehli Beyt’e bağlı süreklerin kökenleri hala sınırlarımız dışında Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk, Makedonya, Romanya, (Daha sonraları 1945 te Bulgaristan ’a kalmış topraklarda) da soydaşlarımız bulunmaktadır.
İlk göç, zorunlu olarak Osmanlı Rus harbi sonrası 1877 yıllarında başlamış ve günümüze kadar devam etmiş ve etmektedir.
Yunanistan ile 30.12.1923 tarihli Türk Rum nüfuz mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol antlaşması uyarınca 1924 yılı başlarında zorunlu olarak göç ettirilmiştir. 
Trakya ve Balkanlarda Bektaşiliğin izleri günümüzde silinmek istenmektedir. Geçmişte bu yerleri Türk yurdu yapanların mezarları ve bıraktıkları mekânları bile günümüzde silinmektedir. Silinen sadece Türk mezarları ve eserleri değil bir milletin kültürüdür.
Üzerinde çalıştığım, Trakya ve Balkanlarda yatı tekke ve zaviyelerin çalışmamda toplam olarak 2577 adet tekke yatır zaviye tespit ettim. Bunların çoğunluğu Bektaşi tekkesi, zaviyesi veya bir Bektaşi erenin yatırıdır. Osmanlı arşiv kayıtlarında pek çoğunun ilk zamanlar Bektaşi tekkesi, zaviyesi veya Bektaşi ereni olduğu zaman içinde başka inançlarda anılmıştır.
Aşağıda sadece sayılarını belirteceğim tekke, zaviye ve yatırlar adetleri Sizlere geçmişte Bektaşiliğin ne kadar geniş alana yayıldığının bir kanıtıdır.

Arnavutluk yatır sayısı
231  Bulgaristan yatır sayısı 389 Kosova yatır sayısı 335 Macaristan  24 Makedonya yatır sayısı 90 Romanya yatır sayısı 19 Saray Bosna yatır sayısı 75 Yugoslavya yatır sayısı 59 Yunanistan yatır sayısı 563 Toplam
Balkanlar Toplam 1785
1785 Edirne  409 Çanakkale 119 Kırklareli  103 Tekirdağ 161 Trakya toplam                                     792     Toplam 2577 Daha kapsamlı geniş bir araştırmada bu sayının artacağından kimsenin şüphesi olmasın.
Hacı Bektaş sonrası Balım Sultan evveli Bektaşi erkânlarından Anadolu’da ve Trakya Balkanlarda Seyit Ali Sultan ’a bağlı Kızıl deli Bektaşileri ile Abdal Musa erkânına bağlı olanlar bilinmektedir. Trakya tarikatlarını birbirlerinden sadece adları değil,  halen yürüttükleri erkân nameleri ile de ayrılırlar. Balım Sultan erkân namesi hakkında tarihsel kısa bilgi şu şekildedir.
Bu gün kullanılan Bektaşi erkân namesi, Balım Sultan devrinde oluşturulmuştur. Halen kullanılmakta olan erkân name, Kazlı çeşme dergâhında 1312 (Hicri)  yılında (Miladi 1896 ) derviş Mehmet Sıtkı İstanbulî tarafından kopya edilen nüshadır. Bektaşi erkân namesi Türkçedir. Balım Sultan son halini vermeden önceki yıllarda Seyit Ali Sultan (Kızıl Deli Sultan) ve Kaygusuz Sultan’ın (Kaygusuz Abdal)  erkân name üzerinde düzenlemeler yaptıkları bilinmektedir .
Bu gün Trakya’da ve Anadolu’da hala Balım Sultan erkânına (Babagan koluna) bağlı olan ve aynı erkânı yürütmekle beraber erkân içinde farklar oluşmuş, 1997 yılına kadar tespit edilen 56 adet farklı Balım Sultan erkânın var olduğunu şahsıma, Merhum Bedri Noyan Dede babamız bir mektubunda belirtmişti. Günümüzde Bedri Noyan Dedebabanın eserini halen yayımlayan Şakir Keçeli baba erenler bu sayının 70 civarında olduğunu söylemiştir.
Balım Sultan Evveli Bektaşi erkânı uygulayan Trakya da ki Ehli Beyt tarikatları şunlardır.
1. Seyyid Ali Sultan erkânı uygulayan Kızıl deli Bektaşileri, Seyyid Ali Sultan erkânı uygulayan evladiye kolu olan Ali Koç Baba Bektaşileri ve Yeşil Abdallı Çarşambalı olarak ta adlandırlan toplumda Kızıl Deli erkânı uygulamaktadır.
2. Otman Babaya bağlı olan  (Bektaşiler)  Babailer olarak bilinmektedirler. Hasköy ve Deliorman bölgesinden gelenler. Musahipli ve musahipsiz olarak bilinirler.
3. Akyazılı Sultan bağlı Babai Bektaşiler.
Trakya ve Balkanlar Bektaşiliği tam manasıyla araştırılmadığından hayli karışıktır. Bazı yazılıp çizilenlerin günü birlik araştırmalara dayanması gerçekçi olamamaktadır.
Mensubu bulunduğum Amuca Kabilse hakkında 1987 yılından bu yana araştırma yapmama rağmen hala pek çok bilgiye ulaşamadım.
Zamanla sadece kendi bünyesinde kan bağı oluşturan tarikat toplumların Türkiye cumhuriyetin kurulması ile kendi toplumu ile diğer inançlarla kan bağına büyük önem vermiş. Bu gün Trakya da tarikat kökenli kabileler zaman içinde oluşan akrabalıklardan dolayı evlenememeleri diğer tarikatlardan evlilikler yapmaya başlamışlar. Bizim tanıtacağımız tarikatlar yukarıda kısa izahı yapılan türde oluşmuş ve günümüze kadar gelmişlerdir. Hala Balım Sultan erkânı dışında bazı tarikatlarda Musahiplik olması erkânların tam olarak incelenmemesinden dolayı Trakya da bulunan Ehli Beyt tarikatlarına Alevi denilmesi bunun içindir. Dede ve musahiplik kelimesini duyan hemen Alevi siniz demektedir.  Hâlbuki Kızıl Deli erkânın da mürşit Dede, Ali Koç babalılarda ve Şeyh Bedreddin’i lerde ise derviş makamında temsil edilmektedir. Trakya ve Balkanlarda halen Balım Sultan evveli erkânlarda musahiplik vardır ve devam etmektedir.
Balkanlara dağılan Kızıl deli, Ali Koçlu, Amucalar, Otman Babalılar, Ak Yazılılar ve diğer Bektaşi sürekleri 1500 yılından çok evvel gelmişlerdir. Bundan dolayı Balım Sultan erkânın yayılma alanı belli bölgelerdedir. Genelde Yunanistan’dan gelen Bektaşilerin çoğunluğu Balım Sultan erkânını uygulamaktadır. Bulgaristan’dan gelen Bektaşilerin oluşturduğu topluluklar ve inanç türleri iç içedir. O kadar karışık bir hal almış ki bir köy de 2 veya 3 inanç iç içe yaşamaktadır.
Günümüzde Bektaşi inancına toplu halde devam eden en azından bu toplumlardan olup ta Bektaşi kökenli olduklarını tespit ettiğimiz toplum adları şunlardır.
Toplum adı İnancının adı. Ak yazılı  Babai Ali Koçlu Kızıl deli  Amucalar Balım Sultanlı (1/3 Şeyh Bedreddin’i) Balaban Türkmenleri ? Çarşambalı(Yeşil Abdal) Kızıl deli  Demir Baba Babai Eğri bozlu Balım Sultanlı (Bir kısmı Rufai) Hamza beyli Balım Sultanlı Kayalar Balım Sultanlı Kayı Balım Sultanlı Kızıl deli. Kızıl deli Kocacık Türkmenleri Balım Sultanlı Köpekli Türkmenleri  ? Langazalı*(Bozlu aşireti) Balım Sultanlı Nakşîler  Nakşî ve BALIM Sultan erkânı karışımı) Otman Baba  Babai  Perşembeli Balım Sultanlı Sancaktar Hasan baba Balım Sultanlı Sarıgöl Balım Sultanlı Sarı keçeli Balım Sultanlı Sarı saltıklı ? Torlak ? 24. Adını ve inanışını tam olarak belirleyemediğimiz Bulgaristan’ın Burgaz kasabasının Karinabat kazası civarındaki toplum vardır.
Alfabetik sıraya göre günümüzde devam eden inançlar
1. Ak Yazılı
2. Ali Koçlu(Kızıl Deli)
3. Babai Otman Baba 2 kol (Musahipli ve musahipsiz)
4. Balım Sultanlı (Babagan kolu)
5. Şeyh Bedreddin’iler.
6. Çarşambalı (Kızıl Deli)
7. Kızıl deli
8. Nakşî Bektaşileri.
Bunları alfabetik sıraya göre kısaca tanımlamak istiyorum.

Ak Yazılı Sultan’a Bağlı Bektaşi Süreği
Cemaat adı olarak Başbakanlık arşiv belgelerine göre Osmanlı imparatorluğu içinde Akyazı, Ak yazılı,(Ak yazılu) adıyla cemaat bulunmakta ve bunların yerleşme yerleri Ah Yolu kazası Silistre Sancağı, Silistre, Bayramlı kazası(Silistre sancağı) Kocaeli Sancağı olduğu belirtilmektedir .
Bulgaristan’ın Varna vilayetinin Şumlu ilçesine bağlı Aşağı Kumluca köyü halkının Akyazılı erkânına bağlı olduklarını biliyoruz. Ayrıca, Söğütçük, Keçi deresi, Tulça köyleri de Ak Yazılı erkânına bağlı olanların varlığından söz edilmektedir. Akyazılıların bir kısmı hala İstanbul’da Zeytinburnu ve Bahçeli evlerde Çorlu merkezinde ve Çeşmeli ile Yeni Çiftlik köylerinde yerleşenler vardır.1927 yılında Çeşmeli ve Sel Veli çiftlikleri satın alarak Çeşmeli köyünü kurmuşlar.
Köyleri sıralarken Keçi deresi köyüne ait bir kayıt şu şekildedir.
Keçi deresi köyünde ilk defa Müslüman nüfuz 1577 yılında 15 hane ve 11 mücerret gözükmektedir. Aynı köyde 1515 yılında 240 hane 25 mücerret 1530 yılında, 195 hane gayri Müslim 3 mücerret 1577 yılında 337 hane mücerret ise yoktur .
 
Bu kayıt bize gösteriyor ki Keçi Deresi köyüne ilk Müslüman yerleşim 1577 yılında yapılmıştır.
 Kendilerini Hazret-i Pire yani Hacı Bektaş’a bağlı göstermektedirler. Muharrem Tezol baba Sultan Sucaettin’e bağlanmalarını ise bize mektupla ve şahsen konuşmamızda verdiği bilgilere göre yazıyoruz.
Biz erkân olarak Balım sultan erkânına yakın bir erkân uyguluyoruz. Bizim erkânımız zamanla lider seçerken Seyyidlerden el almaya başlamış. Bu uygulama aynen devam etmektedir. El almamıza rağmen biz Akyazılı erkânını uygulamaktayız demektedir. Yinede Eskişehir’deki Sultan Sucaettin postnişinin erkânı ile benzer yönlerimiz vardır. Aslında bir gönül olarak tüm erkânları incelediğimizde %70 e yakın benzerlikleri bulmak mümkündür. Biz Hacı Bektaş’ın Babai koluyuz, zamanla Hacı Bektaş’tan uyaracak Seyit bulamadıklarından Nevzat Demirtaş dede ye bağlanılmıştır .
   Türkiye de 11 Bulgaristan da 4 yerleşim yerleri tespit edilmiştir.

Ali Koç Baba Bektaşi Süreği
Bu kabilenin Rumeli ye Seyit Ali Sultan ile birlikte yerleştiği sanılmaktadır. Bu kabilenin kesin olarak kaç yılında ikiye ayrıldığı bilinmemektedir. Kabilenin bir kısmının Ali Koç babanın liderliğinde bu günkü Bulgaristan’ın Alvanar Veletler Küçükler köylerine yerleştirilmiş.
Hacı Bektaş ve Seyit Ali Sultan ile kan bağı olduğu söylense de kesin olarak bir yazılı kayıttan söz edilmemektedir. Gazi üniversitesinin Hacı Bektaşi Veli Araştırma dergisi 31 sayısında bu toplumla ilgili pek çok bilgiyi içeren bir özel sayı yayımlanmış. Ardından verilen bilgiler ve belgeler gelecek sayılarda yayımlanacaktır.
Yunanistan’daki Kızıl deli toplumunun bir parçasıdır. Bulgaristan’a yerleşimin Ali Koç Babanın Niğbolu kale komutanlığından sonra olması ihtimali vardır. Niğbolu zaferi’nin 1396 yılında olduğunu da bu arada belirtelim. Kabile mensupları Seyit Ali Sultan soyundan geldiği söylenen Ali Koç Babanın bir ara Niğbolu Kalesinde komutanlık yaptığını söylemektedirler. Günümüzde Ali Koç Babanın kabrinin Niğbolu’ya hâkim bir tepe üzerindedir. Aslında Ali Koçlular ile Kızıl deli Bektaşileri arasında erkân olarak pek fark olmadığını sağlığında şahsen gidip konuştuğum merhum Ali Koçluların lideri Hamza Baba (KOÇERDİN) ve damadı İbrahim Ercan da sohbetimiz arasında söylemişti.  Türkiye de 37 Bulgaristan’da 6 yerleşim yerleri tespit edilmiştir.

Otman Baba Bektaşi Süreği
Çorlu ve civarında bulunan Babailer ise aslında Balım Sultan evveli Bektaşiliği uygulayan Otman Babanın uyardığı Bektaşilerdir. 1925 yılında Veli Dede ve oğlu Ali Osman Bulgaristan’dan ilk gelip Çorlu’ya dergâh açılıyorlar. O günden bu yana devam etmektedirler. Tanıtmaya çalıştığımız Otman Baba muhiplerinin ilk yerleşim yerlerinden birinin adı Koçaşlı olması ve Trakya ve Balkanlarda yerleşenlerin çoğunluğunda görülen toplum adının yerleşin yerlerine konulmasından yola çıkarak musahipsiz erkân uygulayan bu toplumun KoçaşlıI Aşiretinden olduğudur. Koçaşlı merkezinin adının Cevdet Türkay’ın Osmanlı İmparatorluğunda oymak ve cemaatler kitabında olması ve bu yöreyi göstermesi akla bu toplumun Koçaşlı (Koçaşlu)  aşireti olması gelmektedir. Kaydı aynen yazıyoruz.
Koçaşlı(Koçaşlu) Hezargrad kazası (Niğbolu Sancağı)
Bu aşiretin başka bir yörede ve bölgede adı geçmemesi ve Babailerin Hasköy ile Deliorman bölgelerinin farklı yerden olması Koçaşlı aşiretinin mensupları olduğu izlenimini veriyor.
Bir başka kayıtta Koçaşlu olarak şu bilgiler verilmektedir.
Hani Hatun’un bir de Kırkilise de mülkü vardı.(Koçaşlu köyü ) ki, bunun muallim haneye 935 de vakfedip edilmediğini bilemiyoruz. Hicri 935 yılı miladi olarak 1514 yılına isabet etmektedir. O halde Koçaşlı aşiretinin de 1500 yılı evveli Balkanlara geldiğini söyleyebiliriz. Çünkü Osmanlı kayıtlarına kaç yılında geçtiklerini bilemiyoruz.
Tokat’ın aynı isimle anılan Alan mahalle ilçesi ile Bulgaristan’daki köy isminin aynı olması Bulgaristan’a Tokat civarından gittikleri izlenimi vermektedir. Bazı adlar Tokat ili ile uyuşması bize o yöre veya civarlarından göç edildiği izlenimini vermektedir. Genelde pekçok toplum göç ettiği yerin adını yeni yerleşimine aynen veya çok benzer adını vermiştir. Bu uygulama 1877–78 göçlerinde görülmektedir.
Günümüzde Trakya’da ve Bulgaristan’da halen yoğun halde bulunan Babailer Musahipli ve Musahipsiz iki gurupta incelenmelidir. Bu iki farklı inancın tek bir nedeni vardır, Babai adı ile anılan aslında Otman Baba Bektaşi’si olarak ta adlandırılan Hasköy civarı Musahipsiz erkân, Deli orman bölgesinden olanlar Musahipli erkân uygulamaktadır. Bu iki farklılığı kesin olarak nedeni bilinmemekle beraber iki ayrı toplumun olduğudur. İki ayrı toplumun bir erkânda buluşmasıdır. Biri eskiye sadık kalmış diğeri ise musahip erkânına devam etmiştir. Musahipsiz Otman baba Bektaşilerinin ilk kurulan köyü BABALAR ismini taşımakta imiş. Türkiye de 39 Bulgaristan’da 20 yerleşim yerleri tespit edilmiştir.

Balım Sultan Erkânını Uygulayan Toplumlar
Günümüzde en büyük topluluk Amucalar’dır. Ne yazık ki Amucalar evveli pek çok toplumun Balım Sultan erkânını uyguladığı halde günümüzde pek çoğunun Sünnileştiğini görmekteyiz.
Aşağıda adları geçen ve Balım Sultan erkânın uyguladığını tespit ettiğimiz ve halen bu toplumların fertlerinden az da olsa bu yola devam edenler bulunduğu için kısaca tanıtalım.
Toplum adı         İnancının adı. Amucalar Balım Sultanlı (1/3 Şeyh Bedreddin’i) Eğribozlu’lar Balım Sultanlı  Hamza beyli Balım Sultanlı Kayalar  Balım Sultanlı Kayı Balım Sultanlı Kocacık Türkmenleri Balım Sultanlı Langazalı*(Bozlu aşireti) Balım Sultanlı Perşembeli Balım Sultanlı Sancaktar Hasan baba Balım Sultanlı Sarıgöl Türkmenleri Balım Sultanlı Sarı Keçeli Türkmenleri Balım Sultanlı

Amucalar. Amucalar’ın Kısa Tarihçesi
Amuca veya Amca: Kelime anlamı Baba kardeşidir.  Amuca Kabilesi hakkında yazılı kayıtlarda fazla bir bilgi bulunmamaktadır.
Tarih kayıtlarında kabilenin adı Ammiler, Emmiler, Amuga, Amuca  ve Amuca Oğulları  olarak yer almaktadır.
Kabilede kim sorulursa sorulsun siz kimin soyundansınız denildiğinde "Biz Amuca Kabilesinden Ertuğrul Gazi Soyundanız  "derler. Bazen bunu net bir cevap olarak almak için Osman Gazi Babası soyundan mı diye sorduğumuz da evet denilmektedir.
Amma! Osman Gaziyi bir türlü kabul etmek istememektedir. Biz bunun kabile içinde Osman’ın adı dolayısıyla mı olduğunu araştırdığımızda Kırklareli’nin Deveçatağı köyünde bir yaşlımız bana evlat "Biz onu adından dolayı değil töreyi bozduğundan dolayı kabul etmiyoruz" demişti. Türkmen töresinde ikinci bir eş almak hele yabancı ile evlenmek bir Rum kızınla evlenmek törelere aykırı diyorlar. Kabilenin bilinen tarihten beri tarikatla beraber yaşadığı sanılmaktadır. Tarikat liderlerinin lakabına bakılırsa Amucalar Balım Sultan evveli Bektaşi kollarının biri olan Abdal Musa Sultan Bektaşiliğine devam ettiği sanılmaktadır.
Amuca Kabilesi mensuplarının tümü Türkmen’dir. Yakın zamana kadar sadece Şeyh Bedrettin’i yolu erkânına bağlı olan bu kabilenin yaşlılarımızın söylediklerine göre 1868 yılında bir kısmı Bektaşiliğe geçmiş, bir kısmı da her iki tarikatın dışında kalarak Sünnileşmişlerdir.
 Kabilede yaşlılarımızdan Tekirdağ’ın Kılavuzlu köyünden merhum Pamuk Dedeye (Hüseyin Pamuk) bu konuda sorduğumuzda bize " Halep Türkmen’i derler" demişti. Bana da Babam söylemişti diye ilave etmişti. Bu sözlü tarihi sonradan Bedri Noyan Dede babamızın gönderdiği yazılı kayıt ile doğrulanmıştır.
Halep ve çevresi aynı zamanda bir Türkmen yurdu özelliğini de taşımaktadır. 1063 yılından itibaren Suriye ye girerek kendi hayat şartlarına uyabilecek yerlere yerleşen Türkmenler bu bölgeyi kendilerine yurt tutmuşlardır. Bunlar Türkmen ilinin tarihi yapısına uygun olarak Boz Ok ve Üç Ok teşkilatını da muhafaza etmişlerdir .
Yakın zamanda beni internetten sitedeki yazılarımı okuyup arayan Derya Koca isminde bir avukat kendisinin anne soyunun Amuca Oğulları soyundan olduğunu ve tüm yazıları yaşlılara götürdüğünü tarihsel olarak ta bir ayrılık olmadıklarını yazdı. Gümüşhane ilinin Şiran ilçesinin Pelitli (Gal)köyünün Amcaoğulları soyundan olanların büyük çoğunluğu (nerdeyse tamamı) İstanbul- Kartal ve Osmangazi ilçeleri civarında birde Gebze’de yerleşmişler.
Türkiye sınırları içinde Gümüşhane kökenli 4 Kars kökenli 5 Amuca oğulları ve 70 adet Amuca köyü olmak üzere 79 merkezde, Bulgaristan’da ise 39 yerleşin tespit edilmiştir.

Eğri Bozlular
 Bu gün Yunanistan’a kalmış olan Eğri boz adasından 1820 ile 1850 yılları arasında göç ettikleri sanılmaktadır. Trakya ve Balkanlarda Tekke ve yatırlar çalışmamda 17 adet tekkenin adını tespit ettim. Bunların çoğunluğu da Bektaşi tekkesidir.  En büyük yerleşimleri Tekirdağ’ın Soğuk kuyu mahallesi ile yine Tekirdağ’ın merkeze bağlı Kayı köyüne yerleşmişler. Bir kısmının Silivri fener köye gittikleri bilinmektedir. Tekirdağ’da oturanlar Namık Kemal’in Bektaşi olduğu için bir heykelini bile yaptırmışlar. Ne yazık ki bu heykeli bir aracın çarpması sonucu ortadan kalkmıştır.
Günümüzde bu toplumun bireylerinin tamamı Sünnileşmişlerdir.

Hamzabeyli Aşireti( Köprülüler. Makedonya)
Makedonya yöresinden gelen Bektaşilerin halk arasında söylencelere göre Konya yöresinden Bulgaristan’a göç etmişler. Burada kurdukları ilk köylerinin ismi liderlerinin adını veriyorlar. Hamza Bey adının bu köye verilişi büyük bir ihtimalle buraya yerleşen Hamza Bey kabilesinden almış olması gerekmektedir. Osmanlı devleti zamanında göçler ve sürgünler ile Türkmenlerin yeni yerlerine geldiklerinde genelde büyük oranda yeni yerleşimlere bağlı oldukları toplumlarının adlarını vermek gelenek olmuştur. Bunu Başbakanlık Osmanlı arşivlerinde
Hamza, Hazabeğli (Hamzabeğlü) Bozok, Toros, Adana, Kars-ı Meraş, Sivas sancakları, Edirne, Zağra-i Atik kazaları , (Paşa sancağı) Kırkilise (Kırklareli) kazası (Vize sancağı) Boğazlıyan kazası (Bozok sancağı ) Dubniçe kazası (Köstendil sancağı), Türkman taifesinden,  Hamza beğli Cemâati, Mamalu Aşiretindendir .
Türkiye’de 8 Makedonya’da 22 yerleşim yeri tespit edilmiştir.

Kayalarlılar
Osmanlı arşivinde bu toplumunun adının ve yerleştiği yerler aşağıda gösterilmiştir. Toplum adını unutmamış yerleştiği yere vererek ölümsüzleştirmiştir.
Kayalar, Kayalı, Kayalu: Selmanlu –i ve Boğazlıyan kazaları (Bozok sancağı), Meraş, Adana, Haleb, Ankara, Karahisar-ı Şarki, Erzurum, Hama, Hums, Biga, Sığla, Beyşehri Sancakları, Toyran kazası, (Köstendil Sancağı )Yeni il ve Hafik kazaları (Sivas Sancağı ), Rumeli,İznik mid kazası (Kocaeli sancağı ), Serfice ve Cuma pazarı kazaları (Paşa sancağı), İskefsir kazası (Kara hisârı- Şarki sancağı), Hasköy Kazası (Çirmen sancağı), Bağlı olduğu topluluk Türkman taifesinden Kayalar Cemaati Bozulus Türkman Aşiretindendir .
Elimizde Türkiye’de 54 Yunanistan’da 51 yerleşim yeri ismi bulunmaktadır. Barış Manco ve Necati Cumalı bu toplumun bir ferdidir. Kayalarlılar günümüzde halen az da olsa bu inancı devam ettirmektedirler.

Kayı
Kayı adı taşıyan tüm Trakya ve balkanlarda adlarına eski Osmanlı kayıtlarında rastladığımız bu toplunun 1900 yıllar başına kadar bazı köylerinin Bektaşiliğe devam ettikleri bilinmektedir. Bunlardan Tekirdağ’ın Kayı köyü 1877 yıllarında Bektaşiliğe devam ettikleri ve hatta o zamanlar başlarında bir mürşittin bile olduğu Kılavuzlu yaşlılarından duymuştum.

Kocacık Türkmenleri.
Atatürk’ün babasının bağlı olduğu toplumdur. Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi nüfuz kayıtlarından Yukarı Dere sancağının Kocacık Nahiyesi doğumlu olduğu ve Yörük taifesinden Kızıl hafız oğlu Ali Rıza diye kayıt bulunmaktadır.28 Kasım 1893 da Kızıkocalılar mahallesinde vefat etmiştir. Mustafa Kemâl’in sülalesi esasen Manastır’lıdır. Atatürk’ün mensup olduğu Kızıl kocalılar veya Kızılcalı Türkleri Oğuzlar’ın Kızıl oğuz boyundandır.  Fatih devrinde Sivas, Tokat, Ankara, Amasya, Konya, Isparta, Aydın, Balıkesir illeri bölgesinden getirtilerek Rumeli’nin muhtelif bölgelerine yerleştirilmiştir. Rumeli’deki Kızılkocalı Türkmenler Rumeli Aleviliğinin Anadolu kolu olarak bilinir .
Kocacık lılar, yaşlıların deyişiyle Konya Karaman bölgesi ile Aydın Söke yöresinden gelen atlılar olarak "Konyarlar(Hudut gazileri akıncılar) adıyla İsa bey komutasında savaştılar. Çok çetin geçen savaş sırasında 3000 fazla kişi şehit oldu. Bu savaşa Kocacenk (Kocacık )denildi. Bu gün bu şehitliğe Erenler Şehitliği denilmektedir .
1912 ile 1925 yıllarında ilk göç yapıldı. Daha sonra 1925 ile 1956 yılları arasında parça parça Türkiye’ye geldiler. Özellikle İzmit, Adapazarı, Akyazı, Kara bıçak köyü, Adapazarı’nın Serdivan(Sardoğan)köyü İzmit’in Akmeşe nahiyesi, İstanbul’un Fatih, Beşiktaş, Bursa, İnegöl, İnegöl’ün Cerrah köyü, Ankara, İzmir,Menemen,Tekirdağ,Tekirdağ Muratlı ilçesi ve bu ilçeye bağlı Yeşil Sırt köyü,Isparta,Manisa,ve Manisa’nın Koldere köyü, Bergama gibi yerlere yerleştiler .
Langazalılar (Bozlu Aşireti) Langaza Bektaşileri (Langada)
1924 yılında Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan arasındaki mübadele antlaşmasına göre Langaza yöresinde Türkiye’ye göç başlamıştır. Mübadele ile gelenlerin yeni yerlerinde ilk zamanlar Bektaşiliğe devam ettikleri zaman içinde bazı nedenler den dolayı Sünnileştikleri sanılıyor. Langaza kökenli yaşı 70 varan kişiler bile Bektaşilik ile geçmişte bir bağ olup olmadığını bilmiyorlar. Bazıları da bunu bilerek gizliyor. Yeni neslin toplumlardan dışlanma korkusu içinde oldukları izlenimini edindik.
Bu toplumun kabile veya topluluğun bir adına rastlanılmamıştır.  Burada yerleşim yerlerinden BOZLU adına göre Osmanlı arşiv kaynaklarına bu toplumun kökenini şu şekilde görmekteyiz. Burada bulduğumuz sonuçtan evvel bu toplum bireylerinin Konya Karaman yöresinde Langaza ve çevrelerine yerleştikleri söylenmektedir.
 
Ayrıca adı geçen Bozlu aşireti (bozlu derendi, Bozlar )   Kıllu Aşiretindendir. Kıllu aşiretlide Cerid aşiretindendir. Cerid cemaatı da Bozulus Aşiretinden dir. Burada Bozlu aşireti ile Kayalar ve Makedonya’ daki Hamza bey aşiretinin de Bozulus Türkmanından olması Bozulus Aşiretinin köken olarak Bektaşi olmasını doğrulamaktadır. Her iki toplumunda Türkman taifesinden olduğu kayıtlarda belirtilmektedir .
68 yerde Türkiye sınırları içinde 10 adet te Yunanistan sınırları içinde yerleşimleri tespit edilmiştir.

Perşembeliler
Babai guruplarından bir kısmı zaman birimi içinde büyük bir ihtimalle 2.ci Mahmut zamanından sonra inanç değiştirdikleri sanılıyor.(kesin değil sadece tahmin) Balım Sultan Bektaşiliğine geçen topluluklar Hz. Fatma’nın perşembe günü akşamı doğduğu için o akşam muhabbet yaptıklarından halk tarafından PERŞEMBELİLER olarak adlandırılmıştır. Aslında Bulgaristan sürekleri içinde her toplum farklı gecelerde toplanması bazı araştırmacılar tarafından haftanın günlerine göre adlandırılması ve tanıtılması bazı geri dönülmez yanlışlıklara yol açacaktır.
Sancaktar Hasan Babalılar

Perşembeliler ile aynı akıbeti paylaşmış bir toplumdur. Bir lider toplumu etkileyerek bir yeni inanca yöneltmiş daha sonra toplum kendi adını ve eski inancını unutup bu kişinin adı ile anılır olmuş. Halen balım Sultan erkânını sürdürenler Tekirdağ’ın Çorlu ilçesi ve İstanbul’un çeşitli semtlerinde vardır. Babai guruplarından ayrılan toplum bireylerinden oluşmuştur. Halen Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde başlarında Hüseyin Asar Baba erkân yürütmektedir. 

Sarıgöl Türkmenleri
Sarıgöl kazası Yunanistan’ın Kayalar ilçesine bağlı merkezlerdendir.
Mustafa Kemalin annesi Selanik’e bir kaç saat uzakta SARIYAR. Köyündendir Yürüktür Türk Ansiklopedisi’nde ise toplum adı SARI GÜL, olarak yazılıdır.
 Annesi Zübeyde Hanımın Osmanlıların Konya Karaman bölgesinden Rumeli’ye göç ettirerek yerleştirdikleri Yörüklerden bir aileye mensup olduğu anlatılır. Zübeyde Hanımın, Fatih Sultan Mehmet döneminde 1466 yılında Karaman oğullarını ortadan kaldırıp buradaki Yörüklerden Rumeli’ye gönderilerek iskân edilen ailelerdendir.
Sarıgöl haklının Bursa, İzmir, Ankara, Samsun Niğde civarlarına toplu halde göç ettirilmiş ve buralardan bazı aileler çeşitli il ve ilçelere dağılmışlardır. Toplu halde köy yerleşimleri hakkında bilgi bulunamamıştır.

Sarı Keçe Türkmenleri
Yunanistan’ın  Selanik iline bağlı Vardar nehri yakınında  bulunan  Gevgeli (ilçesi) Deveci, Nutya, Kara Sinanlı, Alçak, Vodina,  Kılkış, Mayadağ ,Poroy (poroi) Davutlu, köylerinden  mübadele ile  göç edilmiştir. 
Bu topluma Sarı Keçeli lakabı giysilerindeki sarı renklerden dolayı verilmiş. Kadınları Pürgü denilen bir tür örtü örtünüyorlarmış.
Yunanistan a Konya Karaman’dan göç ettirildiklerini söylüyorlar. Bu göçün tarihi kesin olmamakla beraber Yavuz Sultan Selim zamanında olduğu söylenmektedir. Halk arasındaki söylentilere göre Çaldıran zaferi sonrası sürüldükleri sanılıyor. Türkiye sınırları içinde 53 Yunanistan da 14 yerleşim yerleri tespit edilmiştir. Halen Balım Sultan Bektaşiliğine devam edilmektedir. Yunanistan’dan göç edenlerin en çok tarihsel olarak Karaman’dan geldiklerini söylemeleri bir tesadüf değildir.

Kızıl Deli Sürek Bektaşileri (Eroğlu Kavmi)
Seyit Ali Sultan 1385 yılında Dimetoka’nın Microdorian(Demir viran)adı verilen köyünde Kızıl Deli Çayı’nın bitişiğinde bir Bektaşi dergâhı kurarak ilk postnişin olmuştur. Aşağı tekkeden biraz yukarıda bulunan Ruşenler köyünde Yukarı Tekke diye anılan Kızıl Delinin gerçek makamı olarak kabul edilen yatırı bulunmaktadır. Aşağı tekke Seyit Ali Sultan’ın nazarlamasıdır.
Bu kabileye verilen bu ad sadece Mehmet Eröz’ün Alevilik ve Bektaşilik eserinde rastladık. Kabilenin pek çok mensubuna kabilenin adı sorulduğunda bilmediğini söylediler. Trakya’daki Amuca Kabilesinin bir parçası olan Amuca oğulları bu şekilde anılması kabilelerin zamanla lakaplarında uzantılar eklendiğini göstermektedir.
Kabile mensupları ile yaptığımız söyleşilerde ER OĞLU ismine rastlamadık, ama DAĞLI lakabını söylüyorlar. Zamanla Eroğlu isminin yerine Dağlı lakap olarak kalmış.
Dimetoka Dergâhı dünya üzerinde mücerret hilafet erkânı yapabilen 5 büyük tekkeden biridir. Bu nedenle Arnavut muhiplerince " Tegejah Madh" yani "Büyük Tekke "ismiyle anılır. Dergâh 1.Bayezıt döneminde vakfiyeye sayılmıştır. Tekkenin Kızıltepe mezrasında türbesi bulunan Seyit Ali Sultan anısına binaen buraya bir meydan evi inşa edilmiş olup" Yukarı Dergâh" ismiyle anılmaktadır.
Daha çukurda bulunan bir meydan evi de bulunmakta olup "Aşağı dergâh " denilmektedir. Dimetoka sancağının Çirmen (ormenion) Livasında Mürsel gazi veya Mürsel Baba (Balım Sultan’ın Babası)adına kayıtlı bir tekke daha bulunmaktadır .
Kızıl deli ocağında halen Aren olarak adlandırılan bir topluluk vardır. Halk arasında bunlara Ahren,  Aren de denilmektedir. Bu toplumun aslında Pomak Türklerinden bir gurup olduğu söylenmektedir.
Bu gün Türkiye sınırları içinde Pomak olarak bilinen toplulukların konuştuğu dil Bulgar’cadır. Aren kelimesi Çalışkan anlamındadır. Ahren adlı bir kelimenin Bulgarcada olmadığı söylenmektedir.
1826 yılına kadar Yunanistan da dedeler toplanır bir baş dede seçerlermiş. Bu baş dedeye Halife Dede adı verilirmiş.1826 yılında 2.ci Mahmut’un tekkelerin kapatılmasından ehlibeyt mensuplarına yapılan kötülüklerden dolayı bu Halife dede Arnavutluğu kaçmış. O günden sonra nedenini bilmediğimiz olaydan dolayı günümüze kadar bir Halife Dede makamına seçim yapılmamıştır. Günümüzde Kızıl deli Bektaşi süreğinde bir liderden el alma kargaşası yaşanmaktadır. Kimisi Çelebilerden kimisi bir birine el veriyor. Dileğimiz bu karışıklığın bir an evvel Halife Dede seçimi ile düzelmesidir.
Gazi Üniversitesi Hacı Bektaşi veli araştırma dergisi ile yakında Kızıl Deli Sultan’a ait bazı bilgi ve belgeleri içeren özel sayı yayımlama çabasındayız.
Türkiye sınırları içinde 62 Bulgaristan da 3 Yunanistan da 53 yerde yerleşimleri tespit edilmiştir.

Yunus Abdal Sürek Bektaşileri
Yunus Babanın buraya ne zaman yerleştiğine ilişkin henüz kesin bir bilgi yoktur. Babinger, Yunus Abdal’ın Demir Babanın kardeşi Hüseyin babanın oğlu olduğunu yazmaktadır. Yunus Abdal Köyü Bulgaristan’ın Razgrat ilçesine bağlıdır. 300 nüfuzu geçkin tamamı Türk’tür.18 ve 19.cu yüz yıllarda Ulah ve Rus saldırılarından dolayı birkaç defa dağılmış. Bu arada Kafkasya ve Kırımdan gelenler de yerleşmiş 1810.1827.1878 yıllarında Türkiye ye göçler olmuş.  Günümüzde göçler sonucu dağılma nedeniyle Yunus Abdal’a Bektaşilerin töre ve inanışlarını sürdürememişlerdir. Türkiye sınırları içinde 31 merkezde yerleşimleri tespit edilmiştir.
Son olarak ta toplum adının belirleyemediğimiz bir Bektaşi kökenli toplulukta, Bulgaristan’ın Burgaz iline Bağlı Karinabat’ın Hıdırfakı (Kayıtlarda Kadir fakılı/ Vezenkov), Yusuflu (Berenova/Burgaz), Malaniç, Rupça (Urupça)/Burgaz), Taşarası-Taşlık) (Kamensko) ve Sadova, Kiremitlik (Lülyakovo/Burgaz-Aydos), Marafta (Morava/Burgaz), Çepelce (Planintsa/Burgaz), İskonta, Dikenlik-Tekenlik (Trınak/Burgaz), Küçük köy, Feklaç, Salihler, (Smoçevo/ Burgaz), Murat dönem (Mura döne-Mıra döne kayıtlarda Mura Dere), (Zmeevo/Burgaz),
 Kamçı mahalle, (Kamçiya diğer adı ile Kamçi mahla/Burgaz Karinabat) köylerinden gelenler Bektaşi kökenlidirler. Bu gün Tekirdağ’ın Hüsunlu köyünde bu kökenden bazı aileler vardır. Bu merkezlerden bazı aileleri Isparta ve Konya civarlarına gönderilmişler. Bazı aileler oralara yerleşirken bazıları Tekirdağ ve çevresine bazıları da büyük merkezlere yeniden göç etmek zorunda kalmışlar .
,
KAYNAKLAR
1. Bedri Noyan. Bütün Yönleriyle Bektaşilik ve Alevilik. C.1., s. XVII.
2. Kaynak kişi : Adnan Okyar, 1955, Çiftlik köy, Eğitimi, Yüksek okul.
3. Ahmet Taşğın, "Ayetten Nefese: Alevi-Bektaşi Edebiyatında Dönüşüm", Alevi-Bektaşi Edebiyatı Sempozyumu, Yol Dergisi Sayı 18, s. 28-43.
4. Baki Öz, Bektaşilik Nedir (Bektaşilik Tarihi), s. 372-373. 
5. Michael Kiel, Sarı Saltık ve Erken Bektaşilik Üzerine Notlar, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, 1980, s. 26-27
6. Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler), Ankara 1967,  s. 50.
7. Kemal Arı, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt V, 1988,  Sayı 13, s. 691.
8. Belkıs Temren, Bektaşiliğin Eğitsel ve Kültürel Boyutu., Ankara, s. 240.
9. Cevdet Türkay, Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatler, İstanbul, 1979, s. 192.
10. Yusuf Hacıoğlu, 16. Yüzyılda Sosyal, Ekonomik ve Demografik Bakımdan  Balkanlarda Bazı Osmanlı Şehirleri, Belleten, Cilt 53, Sayı 42, s.  644.
11. Kaynak kişi. Muharrem Tezol, 1944, Lise, Çeşmeli.
12. Cevdet Türkay, s. 202.
13. Nejat Birdoğan.  Anadolu’nun Gizli Kültürü Alevilik, İstanbul, 1994, s. 216.
14. E.Çakar, "125 numaralı İcmal Defteri", Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi
15. Cevat Türkay, s.116.
16. Cevat Türkay, s. 240.
17.  Cemal Şener, Atatürk ve Aleviler. İstanbul, s. 43,44.
18. Numan Kartal, Atatürk ve Kocacık Türkleri, Ankara, 2002, s. 33.
19. Numan Kartal, a. g. e., s. 39. 
20. Cevdet Türkay, 255, 274, 516. 
21. Şevki Koca, "Dimetoka’da Bir Erenler Ocağı Seyit Ali Sultan Kızıldeli (Microdorion) Bektaşi Dergahı", Cem Dergisi, Sayı 127, s. 30.
Not: Mürsel baba Dergâhını 2004 yılı Yunanistan gezimde Ruşenler köyü halkına sorduğumda bilen çıkmadı.Eski kayıtlar bu köyde göstermektedir.
22. Kaynak kişiler: Abdullah Çeliker, 1962, Kiremitlik, Lise.
 Bayram Yılmaz, 1928-2002, İlkokul Kiremitlik/Bulgaristan.

toklucaktan haberler

dernek nedir.amaçları

TOKLUCAK DER .in ARIK DER ile ZARA DER. yanyana olan arsa ile ilğili bilgiler.. 1- konu hakkında gelişmeler.. 2- varılan durum 3- dernek üyelerinin konu hakkında bilgileri GEREKLİ BİLGİLER TOPARLANIP ..GELİŞMELER..SİZLERE DUYURULACAKTIR. MAİL. ADRESİM ..haloyildiz@gmail.com ..SİZLERİN ULAŞABİLDİĞİ BİLGİLERİ PAYLAŞIRSANIZ ..YAYINLARIZ. ERGÜN YILDIZ..

DERNEK NEDİR? NASIL KURULUR?

Derneğin tanımı

23.11.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5253 sayılı Dernekler Kanununun 2. maddesinde derneğin tanımı; " Dernek: Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarını” olarak yapılmıştır.

Kimler dernek kurabilir

Fiil ehliyetine sahip gerçek veya tüzel kişiler, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.

Dernek kurucusu olabilmeleri ile ilgili olarak, Türk Silâhlı Kuvvetleri ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri hakkında özel kanunlarında getirilen kısıtlamalar saklıdır.

Ayrıca, onbeş yaşını bitiren ayırt etme gücüne sahip küçükler; toplumsal, ruhsal, ahlakî, bedensel ve zihinsel yetenekleri ile spor, eğitim ve öğretim haklarını, sosyal ve kültürel varlıklarını, aile yapısını ve özel yaşantılarını korumak ve geliştirmek amacıyla yasal temsilcilerinin yazılı izni ile çocuk dernekleri kurabilir veya kurulmuş çocuk derneklerine üye olabilirler.

Oniki yaşını bitiren küçükler yasal temsilcilerinin izni ile çocuk derneklerine üye olabilirler ancak yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar.

Çocuk derneklerine onsekiz yaşından büyükler kurucu veya üye olamazlar.

Dernek kurucusu olacak kişilerde aranan fiil ehliyetine ne şekilde sahip olunur.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununda belirtildiği üzere; ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.

Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmamak: Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmamak yada bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm bulunmamaktır.

Ergin olmak: Onsekiz yaşını doldurmuş olmak veya onsekiz yaşın doldurmamış olduğu halde evlenmiş olmak yada onbeş yaşını doldurmuş küçüklerin kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınmış olmaktır.

Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır.

Dernekler özel hukuk tüzelkişisi olup, Türk Medeni Kanununun 48. maddesinde belirtilen tüm hak ve yetkilere sahiptir.

Hangi amaçla dernek kurulamaz

Anayasa ve kanunlarla açıkça yasaklanan amaçları veya konusu suç teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek amacıyla dernek kurulamaz.

Derneğin amacı; kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir gayeyi gerçekleştirmeye yönelik, anlaşılabilir ve süreklilik arz etmelidir. Hukuka veya ahlâka aykırı olmamalıdır.

Derneğin kuruluş şekli

Dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanırlar.

Dernek tüzüğünün içeriği

Dernekler Mevzuatı gereğince derneğin tüzüğünde aşağıda gösterilen hususların belirtilmesi zorunludur:

a-Derneğin adı ve merkezi. (Derneğinizin adı, daha önce kurulmuş olan bir derneğin adından farklı olmak zorundadır. Dernek adını kontrol etmek için tıklayınız)

b-Derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için dernekçe sürdürülecek çalışma konuları ve çalışma biçimleri ile faaliyet alanı.

c-Derneğe üye olma ve üyelikten çıkmanın şart ve şekilleri.

d-Genel kurulun toplanma şekli ve zamanı.

e-Genel kurulun görevleri, yetkileri, oy kullanma ve karar alma usul ve şekilleri.

f-Yönetim ve denetim kurullarının görev ve yetkileri, ne suretle seçileceği, asıl ve yedek üye sayısı.

g-Derneğin şubesinin bulunup bulunmayacağı, bulunacak ise şubelerin nasıl kurulacağı, görev ve yetkileri ile dernek genel kurulunda nasıl temsil edileceği.

h-Üyelerin ödeyecekleri giriş ve yıllık aidat miktarının belirlenme şekli.

ı-Derneğin gelir kaynakları.

i- Derneğin borçlanma usulleri.

j- Derneğin iç denetim şekilleri

k-Tüzüğün ne şekilde değiştirileceği.

l-Derneğin feshi halinde mal varlığının tasfiye şekli.

m-Dernek geçici yönetim kurulu üyelerinin adı, soyadı, görev ünvanı.

Dernek tüzüğünde kanunen belirtilmesi zorunlu hususlar dışında, Kanuna aykırı olmamak kaydıyla tüzükte yer alması istenilen diğer hükümler eklenebilir.

Örnek Dernek Tüzüğü İçin Tıklayınız.

Dernek kuruluşu için gerekli belgeler

Dernek kurucuları (en az yedi gerçek veya tüzel kişi) tarafından imzalanmış olan (Dernekler Yönetmeliği Ek-2’de bulunan) iki adet kuruluş bildirimi ve aşağıda belirtilen ekleri, derneğin kurulacağı yerin mülki idare amirliğine verilir.

a) Kurucular tarafından her sayfası imzalanmış üç adet dernek tüzüğü,

b) Kurucuların nüfus cüzdan fotokopisi,

c) Dernek kurucuları arasında tüzel kişiliklerin bulunması halinde; bu tüzel kişilerin unvanı, yerleşim yeri ve kuruluş belgesi ile tüzel kişiliklerin organları tarafından yetkilendirilen gerçek kişi de belirtilmek kaydıyla bu konuda alınmış kararın fotokopisi,

d) Kurucular arasında yabancı dernek veya dernek ve vakıf dışında kar amacı gütmeyen kuruluşlar bulunması halinde, bu tüzel kişilerin dernek kurucusu olabileceğini gösteren İçişleri Bakanlığınca verilmiş izin belgesi,

e) Kurucular arasında yabancı uyruklular varsa, bunların Türkiye'de yerleşme hakkına sahip olduklarını gösterir belgelerin fotokopileri,

f) Yazışma ve tebligatı almaya yetkili kişi veya kişilerin adı, soyadı, yerleşim yerlerini ve imzalarını belirten liste.

Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerdeki dernek kuruluş işlemlerinde istenen belgeler birer arttırılarak verilir.

Dernekler, kuruluş bildirimi ve eklerini mülki idare amirliğine vermek suretiyle tüzel kişilik kazanırlar.

Çocuk derneklerine tüzel kişiler kurucu veya üye olamazlar, ayrıca çocuk derneklerinde kuruluş bildirimine, kurucu çocukların yasal temsilcilerinin izni eklenir.

Dernek kuruluş bildiriminin incelenmesi

Dernek kuruluş bildirimi ve belgelerin doğruluğu ile dernek tüzüğü, en büyük mülki amir tarafından altmış gün içinde dosya üzerinden incelenir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve kurucuların hukuki durumlarında kanuna aykırılık veya noksanlık tespit edildiği takdirde bunların giderilmesi veya tamamlanması derhal kuruculardan istenir. Bu istemin tebliğinden başlayarak otuz gün içinde belirtilen noksanlık tamamlanmaz ve kanuna aykırılık giderilmezse; en büyük mülki amir, yetkili asliye hukuk mahkemesinde derneğin feshi konusunda dava açması içir durumu Cumhuriyet savcılığına bildirir. Cumhuriyet savcısı mahkemeden derneğin faaliyetinin durdurulmasına karar verilmesini de isteyebilir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve belgelerde kanuna aykırılık veya noksanlık bulunmaz ya da bu aykırılık veya noksanlık belirli sürede giderilmiş bulunursa; keyfiyet derhal derneğe yazıyla bildirilir ve dernek, dernekler kütüğüne kaydedilir.

Derneğin zorunlu Organları hangileridir

Derneğin zorunlu organları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kuruludur.

Dernekler zorunlu organları dışında başka organlar da oluşturabilirler. Ancak, bu organlara zorunlu organların görev, yetki ve sorumlulukları devredilemez.

Genel kurul, derneğin en yetkili karar organı olup; derneğe kayıtlı üyelerden oluşur. Genel kurul, dernek organlarını seçer ve derneğin diğer bir organına verilmemiş olan işleri görür.

Genel kurul, üyeliğe kabul ve üyelikten çıkarma hakkında son kararı verir, derneğin diğer organlarını denetler ve onları haklı sebeplerle her zaman görevden alabilir.

Yönetim kurulu, beş asıl ve beş yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Yönetim kurulu, derneğin yürütme ve temsil organıdır; bu görevini kanuna ve dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirir.

Temsil görevi, yönetim kurulunca, üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye verilebilir.

Denetim kurulu, üç asıl ve üç yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Denetim kurulu, denetleme görevini, dernek tüzüğünde belirtilen esas ve usullere göre yapar; denetleme sonuçlarını bir raporla yönetim kuruluna ve genel kurula sunar.

Derneğin kuruluşundan sonra yapılması gereken işlemler

A- Defter tutulması

Dernekler tarafından tutulması zorunlu olan defterler temin edilerek kullanmaya başlanılmadan önce dernekler biriminden veya noterden onaylattırılmalıdır.

Dernekler aşağıda yazılı defterleri tutarlar.

a) İşletme hesabı esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) Karar Defteri: Yönetim kurulu kararları tarih ve numara sırasıyla bu deftere yazılır ve kararların altı toplantıya katılan üyelerce imzalanır.

2) Üye Kayıt Defteri: Derneğe üye olarak girenlerin kimlik bilgileri, derneğe giriş ve çıkış tarihleri bu deftere işlenir. Üyelerin ödedikleri giriş ve yıllık aidat miktarları bu deftere işlenebilir.

3) Evrak Kayıt Defteri: Gelen ve giden evraklar, tarih ve sıra numarası ile bu deftere kaydedilir. Gelen evrakın asılları ve giden evrakın kopyaları dosyalanır. Elektronik posta yoluyla gelen veya giden evraklar çıktısı alınmak suretiyle saklanır.

4) Demirbaş Defteri: Derneğe ait demirbaşların edinme tarihi ve şekli ile kullanıldıkları veya verildikleri yerler ve kullanım sürelerini dolduranların kayıttan düşürülmesi bu deftere işlenir.

5) İşletme Hesabı Defteri: Dernek adına alınan gelirler ve yapılan giderler açık ve düzenli olarak bu deftere işlenir.

6) Alındı Belgesi Kayıt Defteri : Alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları, bu belgeleri alan ve iade edelerin adı, soyadı ve imzaları ile aldıkları ve iade ettikleri tarihler bu deftere işlenir.

b) Bilanço esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) (a) bendinin 1, 2, 3 ve 6 ncı alt bentlerinde kayıtlı defterleri bilanço esasında defter tutan dernekler de tutarlar.

2) Yevmiye Defteri, Büyük Defter ve Envanter Defteri: Bu defterlerin tutulma usulü ile kayıt şekli Vergi Usul Kanunu ile bu Kanununun Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri esaslarına göre yapılır.

Tutulacak defter ve kayıtların Türkçe olması zorunludur. Defterler mürekkepli kalemle yazılır.

Defterler bilgisayar ortamında da tutulabilir. Ancak form veya sürekli form şeklinde tutulacak defterler, kullanılmaya başlanmadan önce her bir sayfasına numara verilerek ve onaylatılarak kullanılabilir. Onaylı sayfalar kullanıldıktan sonra defter haline getirilerek muhafaza edilir.

Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kurallarına göre düzeltilebilir. Diğer defter ve kayıtlara rakam ve yazılar yanlış yazıldığı takdirde düzeltmeler ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üst veya yan tarafına veya ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir. Yanlış rakam ve yazının çizilmesi halinde, bu rakam ve yazıyı çizen tarafından paraflanır.

Defterlere geçirilen bir kayıt; kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz hale getirilemez.

Karar defterinin sayfa sonunda imza için bırakılan bölümü hariç defterlerin satırları, çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli form veya sürekli form yapraklarının sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz.

Derneklere ait belgeler, kaydedildikleri defterdeki kayıt sırasına uygun olarak numaralandırılır ve dosyalanarak saklanır.

Kayıt zamanı;

İşlemler, defterlere günlük olarak kaydedilir. Ancak, gelir ve gider kayıtları;

a) İşlemlerin, işin hacmine ve gereklerine uygun olarak muhasebe düzeni ve güvenliğini bozmayacak bir süre içinde kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtlar on günden fazla geciktirilmez.

b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan belgelere dayanarak tutan derneklerde, işlemlerin bunlara kaydedilmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, işlemlerin esas defterlere kırkbeş günden daha geç intikal ettirilmesine imkan vermez. Dernek defterlerinin denetim amacıyla istenmesi halinde, kırkbeş günlük sürenin dolması beklenmeden kayıtların işlenmesi zorunludur.

Hesap dönemi;

Derneklerde hesap dönemi bir takvim yılıdır. Hesap dönemi 1 Ocak’ta başlar ve 31 Aralık’ta sona erer. Yeni kurulan derneklerde hesap dönemi kuruluş tarihinde başlar ve 31 Aralık’ta sona erer.

Defterlerin ara tasdiki;

Bu defterlerin kullanılmasına sayfaları bitene kadar devam edilir ve defterlerin ara tasdiki yapılmaz. Ancak, bilanço esasına göre tutulan defterler ile form veya sürekli form yapraklı defterlerin, kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda, her yıl yeniden tasdik ettirilmesi zorunludur.

B-Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgelerinin bastırılması

Alındı belgelerinin biçimi;

Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgeleri Dernekler Yönetmeliği 42. maddesinde belirtilen biçim ve ebatta yönetim kurulu kararıyla matbaaya bastırılır.

Alındı belgelerinin kontrolü;

Bastırılan alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları ile diğer baskı işlerinde kusur bulunup bulunmadığı, sayman üyece kontrol edilir. Kontrolde hatalı olduğu ortaya çıkan cilt veya formlar geri verilerek aynı miktarda yenisi bastırılır. Alındı belgeleri, matbaadan sayman üye tarafından bir tutanak ile teslim alınır.

Alındı belgelerinin deftere kaydı;

Dernek saymanınca teslim alınan alındı belgelerinin tamamı, numarası en küçük olan alındı belgesi cildinden başlamak üzere defterin yalnızca başlangıç, bitiş ve serisi sütunları doldurularak, her bir satırda bir alındı belgesi cildi gösterilecek şekilde alt alta yazılmak suretiyle kaydedilir. Defterin diğer sütunları, alındı belgesi ciltlerinin gelir tahsil edecek kişilere teslim edilmesi veya teslim edilen alındı belgesi cildinin iade edilmesi sırasında doldurulur.

Alındı belgelerinin kullanımı;

Alındı belgeleri, gelir tahsil etme görev ve yetkisine sahip bulunanlara, sayman üyelerce imza karşılığı verilir ve kullanıldıktan sonra imza karşılığı geri alınır. Bu işlemler Alındı Belgesi Kayıt Defterinde gösterilir.

Alındı belgeleri, sabit boyalı sert veya sivri uçlu tükenmez kalemle okunaklı bir biçimde silintisiz ve kazıntısız olarak doldurulur. Ödemede bulunana asıl yaprak koparılarak verilir, koçan kısmı ciltte bırakılır. Düzenleme sırasında hata yapılırsa, hatalı belge yaprağı ödemede bulunana verilmez. Asıl ve koçan yaprakların üzerine “İPTAL” ibaresi yazılıp her ikisi koparılmadan ciltte bırakılır.

Form şeklinde bastırılan alındı belgeleri, elektronik sistemler aracılığıyla doldurulduktan sonra aslı ödemede bulunana verilir; sureti dosyasında muhafaza edilir.

C- Yetki belgesi düzenlenmesi

Dernek adına gelir tahsil edecek kişi veya kişiler, yetki süresi de belirtilmek suretiyle, yönetim kurulu kararı ile tespit edilir. Gelir tahsil edecek kişilerin açık kimliği, imzası ve fotoğraflarını ihtiva eden (Dernekler Yönetmeliği EK-19’da bulunan) “Yetki Belgesi” dernek tarafından üç nüsha olarak düzenlenerek, dernek yönetim kurulu başkanınca onaylanır. Yetki belgelerinin birer sureti dernekler birimlerine verilir.

Dernek adına gelir tahsil edecek kişiler, ancak adlarına düzenlenen yetki belgelerinin bir suretinin dernekler birimine verilmesinden itibaren gelir tahsil etmeye başlayabilirler

Yetki belgelerinin süresi, yönetim kurullarının görev süresi ile sınırlıdır. Yeni seçilen yönetim kurullarının, yetki belgelerini birinci fıkra esaslarına göre yenilemesi zorunludur. Yetki belgesinin süresinin bitmesi veya adına yetki belgesi düzenlenen kişinin görevinden ayrılması, ölümü, işine veya görevine son verilmesi, derneğin kendiliğinden dağıldığının tespit edilmesi veya fesih edilmesi gibi hallerde, verilmiş olan yetki belgelerinin dernek yönetim kuruluna bir hafta içinde teslimi zorunludur. Ayrıca, gelir toplama yetkisi yönetim kurulu kararı ile her zaman iptal edilebilir. Yetki belgesi ile ilgili değişiklikler yönetim kurulu başkanınca, onbeş gün içerisinde dernekler birimine bildirilir.

D -Gelir–Gider İşlemleri

Dernek gelirleri alındı belgesi ile tahsil edilir. Dernek gelirlerinin bankalar aracılığı ile tahsili halinde banka tarafından düzenlenen dekont veya hesap özeti gibi belgeler alındı belgesi yerine geçer.

Dernek adına gelir tahsil etmekle yetkili olan kişiler, tahsil ettikleri paraları otuz gün içerisinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar. Ancak, tahsilatı 2005 yılı için 1000.- YTL’yi (yeniden değerleme oranında artırılır) geçenler, 30 otuz günlük süreyi beklemeksizin tahsil ettikleri parayı en geç iki iş günü içinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar.

Dernek kasasında bulundurulabilecek para miktarı, ihtiyaçlar dikkate alınarak yönetim kurulunca belirlenir.

Dernek giderleri ise fatura, perakende satış fişi, serbest meslek makbuzu gibi harcama belgeleri ile yapılır. Ancak dernekler, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi kapsamında bulunan ödemeleri için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gider pusulası, bu kapsamda da bulunmayan ödemeleri için Gider Makbuzu düzenlerler.

Dernekler tarafından kişi, kurum veya kuruluşlara yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri (Dernekler Yönetmeliği EK-15’te bulunan) Ayni Yardım Teslim Belgesi ile yapılır. Kişi, kurum veya kuruluşlar tarafından derneklere yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri ise Ayni Bağış Alındı Belgesi ile kabul edilir.

Bu belgeler; Dernekler Yönetmeliğinde ((EK-13) (EK- 14) ve (EK- 15)’de) gösterilen biçim ve ebatta, müteselsil seri ve sıra numarası taşıyan, kendinden karbonlu elli asıl ve elli koçan yaprağından meydana gelen ciltler veya elektronik sistemler ve yazı makineleri aracılığıyla yazdırılacak form veya sürekli form şeklinde, dernekler tarafından bastırılır. Form veya sürekli form şeklinde bastırılacak belgelerin, belirtilen nitelikte olması zorunludur.

Saklama süresi;

Defterler hariç olmak üzere, dernekler tarafından kullanılan alındı belgeleri, harcama belgeleri ve diğer belgeler özel kanunlarda belirtilen süreler saklı kalmak üzere, kaydedildikleri defterlerdeki sayı ve tarih düzenine uygun olarak 5 yıl süreyle saklanır.

İşletme hesabı tablosu;

İşletme hesabı esasına göre kayıt tutan dernekler yıl sonlarında (31 Aralık) (Dernekler Yönetmeliği EK-16’da gösterilen biçimde) “İşletme Hesabı Tablosu” düzenlerler.

Bilanço esasına göre raporlama;

Bilanço esasına göre defter tutan derneklerin yıl sonlarında (31 Aralık), Maliye Bakanlığınca yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerini esas alarak bilanço ve gelir tablosunu düzenlemeleri yeterlidir.

E-Üye kayıt işlemleri

Derneğe üye olmaları Kanunla yasaklanmamış olan ve dernek tüzüğüne göre üye olma şartlarını taşıyan kişilerin derneğin yönetim kuruluna yapacakları yazılı üyelik başvuruları yönetim kurulunca görüşülerek en çok otuz gün içinde üyeliğe kabul veya isteğin reddi şeklinde karara bağlanıp, sonucu müracaat sahibine yazı ile duyurulması zorunludur. Derneğin, ilk genel kurul toplantısının yapılacağı tarihe kadar, dernek tüzüğünde sayıları belirtilen yönetim ve denetleme kuruları üye tam sayısının asıl ve yedeklerini oluşturabilecek sayıdan az olmamak üzere üye kayıt edilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

Yönetim kurulunca, karar defterinde alınan karar ile üyeliğe kabul edilmiş bulunanlar dernek üyesi olurlar. Üyeliğe kabul kararının tarih ve sayısı ile üyenin kimlik bilgileri ve aidat ödentileri üye kayıt defterine kayıt edilir.

Yazılı olarak yapılacak üyelik başvurusu, dernek yönetim kurulunca en çok otuz gün içinde karara bağlanır ve sonuç yazıyla başvuru sahibine bildirilir. Başvurusu kabul edilen üye, bu amaçla tutulacak deftere kaydedilir.

Üyelik için kanunda veya tüzükte aranılan nitelikleri sonradan kaybedenlerin dernek üyeliği kendiliğinden sona erer.

Hiç kimse, dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Her üye yazılı olarak bildirmek kaydıyla, dernekten çıkma hakkına sahiptir.

Tüzükte üyelerin çıkarılma sebepleri gösterilebilir.

Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. Bu çıkarma kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir.

F- Genel kurul toplantısı

Derneğin, kuruluş işlemlerinde eksiklik ve kanuna aykırılık bulunmadığına ilişkin olarak mahallin mülki amirliğince yapılan yazılı bildirimi izleyen altı ay içinde dernekler ilk genel kurul toplantısını yapmak ve organlarını oluşturmakla yükümlüdürler.

Genel kurul;

a) Dernek tüzüğünde belli edilen zamanlarda olağan,

b) Yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı isteği üzerine otuz gün içinde olağanüstü toplanır.

Genel kurul toplantıya yönetim kurulunca çağrılır.

Çağrı usulü;

Yönetim kurulu, dernek tüzüğüne göre genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesini düzenler. Genel kurula katılma hakkı bulunan üyeler, en az onbeş gün önceden, günü, saati, yeri ve gündemi bir gazetede ilan edilmek veya yazılı ya da elektronik posta ile bildirilmek suretiyle toplantıya çağrılır. Bu çağrıda, çoğunluk sağlanamaması sebebiyle toplantı yapılamazsa, ikinci toplantının hangi gün, saat ve yerde yapılacağı da belirtilir. İlk toplantı ile ikinci toplantı arasındaki süre yedi günden az, altmış günden fazla olamaz.

Toplantı, çoğunluk sağlanamaması sebebinin dışında başka bir nedenle geri bırakılırsa, bu durum geri bırakma sebepleri de belirtilmek suretiyle, ilk toplantı için yapılan çağrı usulüne uygun olarak üyelere duyurulur. İkinci toplantının geri bırakma tarihinden itibaren en geç altı ay içinde yapılması zorunludur. Üyeler ikinci toplantıya, birinci fıkrada belirtilen esaslara göre yeniden çağrılır.

Genel kurul toplantısı bir defadan fazla geri bırakılamaz.

Toplantı usulü;

Genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesi toplantı yerinde hazır bulundurulur. Toplantı yerine girecek üyelerin resmi makamlarca verilmiş kimlik belgeleri, yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulunca görevlendirilecek görevliler tarafından kontrol edilir. Üyeler, yönetim kurulunca düzenlenen listedeki adları karşısına imza koyarak toplantı yerine girerler. Kimlik belgesini göstermeyenler, belirtilen listeyi imzalamayanlar ile genel kurula katılma hakkı bulunmayan üyeler toplantı yerine alınmaz. Bu kişiler ve dernek üyesi olmayanlar, ayrı bir bölümde genel kurul toplantısını izleyebilirler.

Toplantı yeter sayısı sağlanmışsa durum bir tutanakla tespit edilir ve toplantı yönetim kurulu başkanı veya görevlendireceği yönetim kurulu üyelerinden biri tarafından açılır. Toplantı yeter sayısı sağlanamaması halinde de yönetim kurulunca bir tutanak düzenlenir.

Açılıştan sonra, toplantıyı yönetmek üzere bir başkan ve yeteri kadar başkan vekili ile yazman seçilerek divan heyeti oluşturulur.

Dernek organlarının seçimi için yapılacak oylamalarda, oy kullanan üyelerin divan heyetine kimliklerini göstermeleri ve hazırun listesindeki isimlerinin karşılarını imzalamaları zorunludur.

Toplantının yönetimi ve güvenliğinin sağlanması divan başkanına aittir. Genel kurul, gündemdeki konuların görüşülerek karara bağlanmasıyla sonuçlandırılır. Genel kurulda her üyenin bir oy hakkı vardır; üye oyunu şahsen kullanmak zorundadır.

Toplantıda görüşülen konular ve alınan kararlar bir tutanağa yazılır ve divan başkanı ile yazmanlar tarafından birlikte imzalanır. Toplantı sonunda, tutanak ve diğer belgeler yönetim kurulu başkanına teslim edilir. Yönetim kurulu başkanı bu belgelerin korunmasından ve yeni seçilen yönetim kuruluna yedi gün içinde teslim etmekten sorumludur.

Mahkemece kayyım atanması veya Medeni Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre görevlendirilme yapılması halinde, bu maddede yönetim kurulana verilen görevler bu kişiler tarafından yerine getirilir.

G-Genel kurul sonuç bildirimi;

Olağan veya olağanüstü genel kurul toplantılarını izleyen otuz gün içinde, yönetim ve denetim kurulları ile diğer organlara seçilen asıl ve yedek üyeleri içeren (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te belirtilen) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ve ekleri yönetim kurulu başkanı tarafından mülki idare amirliğine bildirilir:

Bu bildirime;

a) Divan başkanı, başkan yardımcıları ve yazman tarafından imzalanmış genel kurul toplantı tutanağı örneği,

b) Tüzük değişikliği yapılmışsa, tüzüğün değişen maddelerinin yeni ve eski şekli ile dernek tüzüğünün son şeklinin her sayfası yönetim kurulunca imzalanmış örneği.

Eklenir.

Genel kurul sonuç bildirimi ve ekleri, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Genel kurul sonuç bildirimleri, dernek yönetim kurulu tarafından yetki verilen bir yönetim kurulu üyesi tarafından da yapılabilir. Bildirimin yapılmamasından yönetim kurulu başkanı sorumludur.

Sandığı bulunan dernekler, sandıklarına ait genel kurul sonuç bildirimi ve eklerini bu maddede belirtilen usulde mülki idare amirliğine bildirirler.

H-Beyanname verilmesi

Beyanname verme yükümlülüğü

Dernek yönetim kurulu başkanları, her takvim yılının ilk dört ayı içinde bir önceki yıla ait Dernek Beyannamelerini (Dernekler Yönetmeliği EK-21’de bulunan) doldurarak mülki idare amirliğine vermekle yükümlüdürler. İl merkezlerinde ve büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçelerde bulunan dernekler beyannamelerini bir adet, diğer ilçe merkezinde bulunanlar ise iki adet olarak verirler.

Şubeler, mülki idare amirliğine verecekleri beyannamelerin birer örneğini bağlı bulundukları derneğe de vermekle yükümlüdürler.

I-Değişikliklerin bildirilmesi

Dernekler, yerleşim yerlerinde (İkametgahlarında) meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 24’te bulunan)“Yerleşim Yeri Değişiklik Bildirimini”;

Genel kurul toplantıları dışında dernek organlarında meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 25’te bulunan) “Dernek Organlarındaki Değişiklik Bildirimini”

Doldurmak suretiyle, değişikliği izleyen otuz gün içinde mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler. Bu belgeler, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Dernek tüzüklerinde yapılan değişiklikler de tüzük değişikliğinin yapıldığı genel kurul toplantısını izleyen otuz gün içinde, (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te bulunan) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ekinde mülki idare amirliğine bildirilir.

J-Taşınmazların bildirilmesi

Dernekler edindikleri taşınmazları tapuya tescilinden itibaren otuzgün içinde (Dernekler Yönetmeliği EK- 26’da bulunan)“Taşınmaz Mal Bildirimini Formu” nu doldurmak suretiyle mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler.

Bu form, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

K-Mal bildirimi

04.5.1990 gün, 20508 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 3628 sayılı “Mal Bildiriminde bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu”na ve bu Kanuna atfen çıkartılmış olan “Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik” gereğince, Türk Hava Kurumunun Genel Yönetim ve Merkez Denetleme Kurulu Üyeleri ile Genel Merkez Teşkilatında ve Türk Kuşu Genel Müdürlüğünde, Türkiye Kızılay Derneğinin Merkez Kurullarında ve Genel Müdürlük teşkilatında görev alanlar ve bunların Şube Başkanları ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri (Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik ekinde bulunan) “Mal Bildirim Formu”nu tek nüsha olarak doldurmak ve tarih belirterek imzalamak suretiyle mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Türk Hava Kurumunun, Türkiye Kızılay Derneğinin ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri için İçişleri Bakanlığına, bunların Şube Başkanları için bulundukları İl Valiliklerine, Türk Hava Kurumu ile Türkiye Kızılay Derneğinde görev alanlar için Kurum ve Dernek Genel Başkanlığına,

Bu göreve başlama tarihini izleyen bir ay içinde mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Mal bildiriminde bulunacak olanların kendilerine, eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait bulunan taşınmaz malları ile 1 inci derece Devlet Memurlarına yapılan aylık net ödemenin beş katından fazla tutarındaki her biri için ayrı olmak üzere, para, hisse senetleri ve tahviller ile altın, mücevher ve diğer taşınır malları, hakları, alacakları ve gelirleriyle bunların kaynakları, borçları ve sebepleri bu mal bildiriminin konusunu teşkil eder.

Mal varlığında önemli bir değişiklik olduğunda bir ay içinde,

Görevin sona ermesi halinde, ayrılma tarihini izleyen bir ay içinde,

Görevlere devam edenler, sonu (0) ve (5) ile biten yılların en geç Şubat ayı sonuna kadar,

Mal bildirimlerini yenilerler.

L-Derneğin İç Denetimi

Dernekte genel kurul, yönetim kurulu veya denetim kurulu tarafından iç denetim yapılabileceği gibi, bağımsız denetim kuruluşlarına da denetim yaptırılabilir.

Genel kurul veya yönetim kurulu, gerek görülen hallerde denetim yapabilir veya bağımsız denetim kuruluşlarına denetim yaptırabilir.

Genel kurul, yönetim kurulu veya bağımsız denetim kuruluşlarınca denetim yapılmış olması, denetim kurulunun yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

Derneğin denetleme kurulu; derneğin tüzüğünde gösterilen amaç ve amacın gerçekleştirilmesi için sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları doğrultusunda faaliyet gösterip göstermediğini, defter, hesap ve kayıtların mevzuata ve dernek tüzüğüne uygun olarak tutulup tutulmadığını, dernek tüzüğünde tespit edilen esas ve usullere göre ve bir yılı geçmeyen aralıklarla denetler ve denetim sonuçlarını bir rapor halinde yönetim kuruluna ve toplandığında genel kurula sunar.”

İktibas: Dernekler Dairesi Başkanlığı