11 Temmuz 2011 Pazartesi

akyazılı sultan ve demir baba


AKYAZILI SULTAN VE DEMİR BABA
 Demir Baba velâyetnamesinde yer alan bilgilere göre Kanuni Sultan Süleyman döneminde Rumeli’de Akyazılı Baba Sultan adında çok büyük bir evliya vardı. Bu yüce Veli, Hicri 901/Miladi 1496 yılında “Akyazılı Sultan” adıyla bu âleme “Kutb-u Âlem” oldu. Otman Baba Velâyetnamesinde 1496-1552 yılları arasında Akyazılı Sultan’ın zamanın kutbu olduğu yazılıdır.
    Akyazılı Sultan hakkında daha geniş bilgi edinebilmek için şu aşağıdaki açıklamalara bakmak gerekir. Bilindiği gibi Hazret-i Peygamber’in Hakk’a yürümesiyle birlikte “nübüvvet” devri  sona ermiş,  Hazret-i Ali ile Velâyet devri başlamıştır. Bundan dolayı da Hz. Ali’ye “Şah-ı Velâyet” denilmiştir. Her dönemde bir velâyet sahibi, bu cihana “kutup” olarak gelmiştir. Belirli zamanlarda pek çok kimse kutb-u âlem olarak görev yapmıştır. Böyle olmasına rağmen ancak elimizde şu kimseler hakkında bilgi mevcuttur.
1- Beyazıt-ı Bistami
2- Şibli
3- Hallac-ı Mansur
4- Zünnun Mısri
5- Şey Basri
6- Otman Baba: Bu saydığımız veliler dışında halk arasında “Otman Baba” evliyalar arasında ise “Hüssem Şah Gani” olarak bilinen o büyük velinin: Hicri 870/Miladi 1466 ve Hicri 883/Miladi 1478 yılları arasında bu cihana kutup olarak hükmettiğini, Otman Baba Velâyetnamesinden öğreniyoruz.
    7- Akyazılı Sultan: Otman Baba’nın Hakk’a yürümesinden sonra  “İbrahim-i Sani”, 18 yıl sonra yani; Hicri 901/ Miladi 1496 yılında “Akyazılı Sultan” adıyla, bu âleme “kutb-u âlem” oldu.  Akyazılı Sultan, 1496-1552 yılları arasında kutup olarak görev yapmıştır.
    8- Demir Baba: Akyazılı Sultan’ın Hakk’a yürümesinden sonra Demir Baba, 1552 yılında kutupluk makamına gelmiştir ve Miladi 1552-1650- yılları arasında zamanın kutb-u olduğu bilinmektedir.
    Demir Baba Velâyetnamesinde yazıldığına göre Akyazılı Baba’nın “Hacı Ali Dede” adında bir “Abdalı” vardı. Abdal, dünya işleri ile ilgisini kesen, masivadan, yani dünya nimetlerinden elini eteğini çeken kimsedir. Bu abdala kısaca “Hacı Dede” derlerdi. Akyazılı Baba nereye gitse, Hacı Dede’yi yanından ayırmazı. Akyazılı Baba, ona “Benim Rum Abdalım” derdi ve kendisini çok hoş tutardı.
    Hacı Dede, genellikle Akyazılı Sultanı, sırtında taşırdı. Akyazılı Sultan, Bağdat diyarına, Alman ve Budin yörelerine yaptığı tüm seyahatlerinde, hiçbir zaman Hacı Dede’yi yanından ayırmamıştır. Bu yolculuklar esnasında Hacı Dede zaman zaman Akyazılı Baba’yı sırtında taşırdı ve bu hizmetinden dolayı mutlu olurdu.
Günlerden bir gün o kâni velayet Akyazılı Sultan: “Gel ya Hacı!” diye onu çağırdı. Hacı Dede, o Kutbü’l Aktabı taşımak için, hemen arkalığını alıp pirin huzuruna geldi ve “buyur sultanım” dedi.
O yüce veli: “Hacı Dede! Şu anda gökte bir melek, sana sesleniyor, duyuyor musun?” diye sordu.
Hacı Dede: “Hayır Sultanım duymuyorum, ne diye çağırıyor?” diye sordu
O kani kerem Akyazılı Baba: “Hakk Tealâ, gök yüzünde bir melek yaratmış ve bu melek, herkes ehlini bulup alsın diye seslenir durur. Şimdi de ehlini bulup alsın diye sana sesleniyor” diye cevap verdi. Arkasından da şöyle devam etti: “Ya Hacı! Zamanı geldi artık, gel sen de ehlini bulup evlenip bir yuva kur” dedi.
    Hacı Dede: “Nasıl olur Sultanım! Ben yaşlı bir ihtiyarım, bundan sonra evlilik benim neyime, ben evlenip karı kahrı çekemem. En önemlisi de bir karı için ben pirimi terk edemem, aman mürüvvet ya erenler, ya pirim!” diyerek Akyazılı Sultan’ın önünde secdeye kapanıp yalvarmaya başladı.
    O vakit Akyazılı Baba: “”Ya Hacı! İhtiyarlık senin elinde olmayan bir şeydir, sen kendini yaratmaya kadir misin? Sen ne diyorsun ey âşık? Sen beni sevmiyor ve sözümü dinlemeyecek misin? “ diye sitemde bulundu.
    Hacı Dede: “Eyvallah babacığım, eyvallah pirim, senin yoluna ve emrine boynum kıldan incedir, size karşı gelmek benim ne haddime. Sizin yolunuzda canımı, başımı terk ederim. Ben arı-namusu yutmuşum ve bu dünya lezzetinden elimi eteğimi çekmişim. Ben Hakk için çalışırken, bırakayım da dünya lezzeti için mi çalışayım, korkum bundandır. Amma, yine de asla pirimin yoluna ve emrine karşı gelemem” dedi.
    O zaman o kutb’ül âlem Akyazılı Sultan: “Benim sülüküm ve tarikim, Allah’ın rızası değil mi? Ya bizim atalarımız Hakk uğruna canlarını vermediler mi? Mümin olan ölmez, sadece dünmyayı değiştirir” diyerek, Hacı Dede’nin gözlerinin içine dikkatle baktı. O vakir Hacı Dede: “”Eyvallah pirim, eyvallah pirim” diyerek, Akyazılı Baba’nın önünde tekrar niyaza vardı.
    Akyazılı Baba: “Ya Hacı! Sen benim dış görünüşümü tanıyorsun. Benim iç yüzümü tanıyabildin mi? Şu anda bana dikkatlice bak ve benim iç yüzümü görmeye çalış” dedi.
    Orada bulunan Hacı Dede de dahil tüm abdallar ve hazır bulunan canlar, Akyazılı Baba’nın yüzüne bakıp: “Allahümme salli alâ seyyidina ve nebbiyina Muhammed’in ve alâ âl-i Muhammed” diyerek salavât getirdiler. Dikkatle pirin yüzüne baktıkları zaman, onun yüzünde bir nurun parladığını ve bu nurda da Kudretullahı, yani Hakk’ın cemalini gördüler.
    Akyazılı Sultan: “Ya Hacı! Nasıl bir şey görebildin mi” diye sordu.
    Hacı Dede: “Beynehu beynallah manası üzere benim istihkakım bu kadardır. Ben seni ancak bu kadar fark edebildim, daha fazlası için size duacıyım” dedi.
    O vakit o kâni kerem Akyazılı Baba: “Zâtı bilmek için anlamak gerek, anlamak için de dinlemek gerektir. Eğer sen evlenmezsen, “Kara Demir” nereden dünyaya gelir?” diye sordu ve daha sonra Muhammed Mustafa’ya salât ve selâm ettikten sonra, bir sofra hazırlamalarını söyledi.
Derhal bir sofra hazırladılar ve meydan taşının üzerine koydular. Hacı Dede, bu sofrayı alıp pirin huzurunda dâr-ı Mansur olup, peymençeye durdu. O vakit Akyazılı Sultan: “Kara Demir’in sofrası dolu ola, benim Hacım’ın beli pek ola ve akıbeti hayr ola” diyerek, bir gülbank çekti. Arkasından da Hz. Muhammed ve onun Ehl-i Beyti’ne salât ve Selâm edildi.
    Hacı Dede, “uğur hayırlığına, pirler keremine “Hu” deyip oradan ayrıldı. Orada hazır bulunan dervişler de: “İnşallah er gele, bu gitti, bir dahi gele” diyerek onun arkasında niyazda bulundular.
    Hacı Dede: Batova’dan, yani Akyazılı Sultan’ın dergâhından ayrılıp, aynı gün “Gökçesu Dergâhı’na vardı. Gökçesu dervişleri ve halkı, Hacı Dede’yi karşılayıp, selâm verdiler ve ona gereken izzet ve ikramda bulunduktan sonra, ona bir yer gösterdiler.
    Daha sonra Gökçesu Dergâh’ı dervişleri, Hacı Dede’ye şöyle seslendiler:
DEDİLER
Kırklar sohbetine vardım
Gelberi ey can dediler
İzzet ile selam verdim
Gir işte meydan dediler.

Kırklar ayağa durdula
Otur deyu yer verdiler
Önüme sofra sediler
Lokmamıza sun dediler.
Kırkların gönlü durudur
Varanın kalbi arıdır
Gelişin kanden beridir
Söyle ey can dediler.
Gördüğünü gözün ile
Ayân etme sözün ile
Andan sonra bizim ile
Olasın mihman dediler.
Kalk bizimle semâ oyna
Silinsin pâk olsun ayna
Kırk yıl kazanda kayna
Daha çiğ bu ten dediler.
Talip ol Hakk hazerine
Düşme dünya mihnetine
Ab-ı Kevser şerbetine
Parmağını ban dediler. 
Hatai’yim nedir halin
Hakk’a şükret kaldır elin
Kese gör gıybetten dilin
Cümlesin yeksan dediler. 
Gökçesu abdalları, bu değişi okuduktan sonra Hacı Dede’ye tekrar hoş-beş edip hal sorduktan sonra: “Ey pirim! Buraya hangi maksatla geldiniz, geliş yeriniz neresidir?” diye sordular.
    Hacı Dede: “Ben Akyazılı Sultan’ın bir bendesiyim ve buraya onun himmeti ile geldim” dedi.
    Hazır bulunanlar: “Gökçe Suya sefa geldin ey pir! Dedikten sonra Hacı Dede: “Akyazılı Sultan Hazretleri, Turan Halife’ye selâm gönderdi ve bana var git seni de kendisi gibi eylesin (yapsın) dedi” diyerek, Akyazılı Sultan’ın selâmını söyledi.
    Turan Halife: “Benim bir koca karım var, ikimiz bir olur sana bakarız” dedi.
Orada hazır bulunanlar Turan Halife’ye: “Bizlere boş yere söz söylemek yakışmaz amma, Allah’ın emriyle, Muhammed Mustafa’nın kavliyle bir dua edelim” dediler.
    Turan Halife: “Bu dediğiniz çok güzel amma, ne olur bana müsaade edin ki pirimin yanına varıp onun rızasını alayım. O ne himmet eylerse güzel eyler. Pirimin himmetine, gerçeklerin demine Huu” diyerek, oradan ayrılıp, doğruca Akyazılı Dergâhı’na gitti. Dergâh’a varınca doğruca pirin huzuruna çıkıp, onun mübarek elini öptü.
    Akyazılı Baba Sultan, Turan Halife’yi karşısında görünce: “Safa geldin bire Turan Halife! Ne diye vakit kaybediyorsun? Ben bir an önce “Demir’in atası olmak istiyorum. Hacımı sana gönderdim, oraya vardı mı? Onu baş-göz ettin mi? Ben artık yolcuyum, gidiyorum, Demir tez gelsin ki emanetleri ona teslim edeyim. Gel Halili’im gel, seni seni göreyim ve imreneyim. Gel Demir’im, bir an önce gel, emanetini al” diyerek, Demir Baba’nın gelmesi için yüksek sesle dua etti.
    Turan Halife Gökçe su Dergâhına varır varmaz, kızı “Zahide Bacı”yı, Hacı Ali Dede’ye söz kesip nişanladılar. Bir haberci gelip Hacı Dede’ye: “Akyazılı Baba seni bekliyor, derhal onun yanına gideceğiz” dedi ve hep birlikte Batova’ya dergâha geldiler. Bu arada Akyazılı Sultan Dergâhı’nın abdalları, düğün tedarikine başlamışlardı. Tüm hazırlıklar tamam olunca Akyazılı Baba da olmak üzere tüm dergâh halkı hep birlikte “Kovancılar”a geldiler.
    Bir tarafta düğün hazırlıkları yapılırken, diğer tarafta da yörenin tanınmış simaları düğüne davet ediliyordu. Hacı Dede’nin düğününe davet edilenler arasında Otman Baba’nın Şeyhi Zâti efend ve türbedarı Abdi Dede, İsa Dede, Siva’nın valisi  Mustafa efendi ve Hacı Kademli Baba, Mümin Baba ve dervişleri ve Hafız-ı kelâm “Yemini Efendi”, Dede-i Baba gözcüsü, Yahşi Baba gözcüsü, bu bölgede bulunan “Kız Ana Sultan” ve Kebir ve Sagir Muhammed, Koca Doğan gözcüsü Dikeli Hüseyin Baba, Gerlova’da bulunan Derviş Mehmet’in evinde toplandılar.
    Kademli Baba: “Siz Deli Dursun’u bilir misiniz? Bizler burada ne yiyip ne içeceğiz? Düğünde Hacı Dede’nin semerini mi yiyeceksiniz? Ya geldiğimiz gibi dağılıp gidelim veya yiyecek tedarik edelim” dedi.
    Kademli Baba: “Ya fetha, ya gayret” diyerek kurban tedariki işini kendisi yüklendi. Yine kendi tekke-nişini olan deydi buğday temini için görevlendirdi. Dede-i Variz, Ahmed Baba ve Karakucak Baba’yı erzak temini için görevlendirdi. Kırk Namdar’ı pirinç tedariki ile görevlendirdi. Mustafa efendiyi, incir ve üzüm tedariki için görevlendirdi.
    Bir müddet sonra Dursun Zıçmaz, Hamza Baba, Benli Bali Baba ve iki yüz asker, Musa Baba Dergâhı’nda bir araya geldiler. Dervişler ve Dursun Baba, toplanan nezirleri kontrol ettiler. Gelen hediyeler arasında bin koyun, beş yüz öküz, ayrıca pirinç, incir ve üzümden oluşan pek çok hediye gelmişti.
Daha sonra topluca Göksu Dergâhına gittiler. Bu arada Akyazılı Sultan, gelenleri ağırlamak için onlara karşı çıktı. Gelenlere sofra serilip doyuruldu. Bu arada Dursun Baba ve yanındakiler de Akyazılı Sultan Dergâhı’nın dervişlerine yardım ediyorlardı. Ancak, bu gelenler arasında Kademli Baba Sultan yoktu.
    Sonradan anlaşıldı ki Kanuni Sultan Süleyman’ın çocuklarının Hasekisi, yani çocukların hizmetine bakan kimse, bir titreme hastalığına tutulmuştu. Tüm tedavilere rağmen hasta bir türlü iyileşmemişti. Birileri, Kademli Baba’yı tavsiye etmişlerdi. Allah’tan ümit kesilmez deyip, bir de Kademli Baba’ya göstermeye karar verdiler. Böylece Kademli Baba’yı alıp Edirne’ye getirdiler. Kademli Baba, gereken tedaviyi yaptı ve Allah’ın inayetiyle hasta iyileşti.
    Bu gelişmelerden sonra Kademli Baba, Edirne’den ayrılmak istedi ise de bırakmadılar, bir müddet daha kendisini misafir olarak alıkoydular ve: “Yeter artık dağlarda gezdiğin, bundan böyle bizimle kal, ayrıca Hünkarımızdan izin olmadan sen buradan ayrılamazsın” dediler.
    Bunun üzerine Kademli Baba, Hacı Ali Dede’nin düğününden bahsetti: “Ne olur beni bu düğünden alıkoymayın, çünkü benim de bu düğünde görevlerim var” dedi.
    Bunun üzerine Haseki Kanuni’ye giderek: “Hünkârım! Kulunuz Kademli Baba, Akyazılı Baba’nın abdallarından Hacı Ali Dede’nin düğününde bulunmak ister, bu sebepten de buradan ayrılmak için siz Hünkârımızdan izin istiyor” dedi.
    Bu haberi duyan Hünkâr, bu düğüne ben de gideyim diye düşündü ve: “Derhal o Musa çobanı bana getirin” dedi. Kademli Baba’nın gerçek adı “Musa” idi. Bundan dolayıdır ki Hünkâr, ona “Musa çoban” demişti.
    Hükârın adamları, Kademli Baba’yı alıp Hünkâr’a getirdiler. Kademli Baba, gereken hürmeti gösterdi ve: “Aman Hünkârım! Biz ne ettik, kusurumuz nedir, bizler sık sık hata yaparız, yine ne kusurumuz oldu ki beni buraya getirttiniz” diyerek bağışlanmak istedi.
    Kanuni: “Akyazılı Baba Sultan, beni düğüne çağırmadı. Sebebini öğrenmek istedim, söyler misiniz?” diye sordu.
    Kademli Baba: “Ya Hünkârım! Sen bir Süleymansın, sırtı semerli bir adamın düğününe, sizin gibi koskoca bir padişahı, davet etmek hiç yakışık alır mı?” diye cevap verdi.
    Kanuni, Kademli Baba’nın bu cevabına: “Ha… ha… şimdi oldu” deyip, beş deve ile beş kese altın verip: “Var git o zamanın kutbu Akyazılı Baba’ma benim selâmımı söyle, Allah nasip ederse, inşallah bu deli Süleyman, Babam’ın  himmetiye o düğüne varırım” dedi.
    Kademli Baba, Hünkârın yanından ayrılıp gidince, Hükâr, bir başka kimseyi, onun arkasından gönderip: “Git bakalım Kademli Baba, Akyazılı Sultan’a, benim hakkımda ne söyleyecek, öğren gel” dedi.
Bu şahıs geri gelip Kanuni’ye: “Size duacı olduklarını bildirdiler, Hünkârım” dedi. Kanuni, “Daha neler söylediler” diye tekrar sordu.
Kademli Baba’nın arkasından giden kimse: “Bir vatandaş olarak gelirse gelsin dedi” diye cevap verdi.
O vakit Hükâr: “Hoş ola, elbette ki varırım” dedi.
Nihayet düğün başlamıştı, Kademli Baba, düğünün idarecisi olarak seçildi. Dursun Baba’yı da Hacı Dede’ye sağdıç yaptılar. Tay Hızır ise kız babası olarak seçildi. Kız Ana Sultan da gelinin sağdıcı oldu.
Tüm görevliler, işlerini en iyi bir şekilde yerine getiriyorlardı. Akyazılı Baba Sultan ise köşesine çekilmiş, olanları yakından takip ediyordu. Kademli Baba, sık sık Sultan’ın yanına gelip, tüm olanlardan onu haberdar ediyordu. Pek çok konuda da onun bilgisine baş vuruyordu. Böylece düğün tam yedi gün yedi gece devam etti. Bir ara Akyazılı Baba: “Hünkârımız gelip gitti mi, yoksa henüz burada mı?” diye kendi kendine fikir yürüttü.
Bu arada yeni bir misafirin geldiğini haber verdiler. Kademli Baba, derhal yeni geleni karşıladı ve bu gelenin Kanuni Sultan Süleyman olduğunu gördü. Kendisine gereken hürmet ve saygıyı gösterip, onu konuk etti.
Kendisini Aseki Ağası olarak tanıtan Kanuni, üç beş gün kadar düğünde kaldı, güreşleri ve koşuları izledi.
Kademli Baba, Hünkârı hiç yalnız bırakmadı ve Kanuni’nin bu düğünde olduğundan Akyazılı Baba ile Kademli Baba’dan başka hiç kimsenin haberi olmadı.
Kanuni Kademli Baba’ya: “Düğün hediyesi olarak ne vereyim” diye sordu. Kademli Baba da: “Bunu Akyazılı Sultana’a sorayım” diye cevap verdi ve Aktazılı Sultana bildirdi.
Akyazılı Sultan, buna razı olmadı ve Kanuni’ye: “Allah bilir ya senin verdiklerin yeter de artar” dedi.
Kademli Baba söze karışıp: “Yeter, yeter, siz Hz. Peygamber’in: “Her şeyin kararı yeğdir” dediğini duymadın mı?” dedikten sonra Hünkârı selametle yolcu ettiler.
Damadın kıza vereceği düğün hediyeleri para ve diğer ağırlıklar belirlendikten sonra Turan kızı İsmihan’ı (Zâhide), Turan oğlu Hacı Ali Dede’ye nikahladılar.
Böylece düğün sonra erdi ve Kademli Baba, gelen tüm konukları teker teker selametle uğurladı.
Hacı Dede, baş göz olup müruvete erdikten sonra eşi Zâhide Dürdane ile birlikte önce Kayın Babası olan Turan Halife’nin elini öptüler, daha sonra da o kâni kerem kutbül aktâb Akyazılı Baba Sultan’ın huzuruna vardılar. O sırada orada hazır bulunan tüm cemaat ayağa kalkıp, saygı ile divan durdular. Hacı Dede ve gelin, gelip Akyazılı Baba Sultan’ın elini öptüler.
Akyazılı Sultan Hacı Dede’ye: “Nasılsın, halin hoş mudur” diye sordu.
Hacı Dede de: “Hakk’ın inayetiyle, Muhammed Nustafa’nın mucizatı ile ve sizin yüksek himmetinizle hoşum Sultanım” dedi.
Akyazılı Sultan geline hitaben: “Haydi Demir Baba’nın anası, dedesinin ayağını yıkasın da görelim bakalım” dedi.
Kademli Baba, Akyazılı Baba’nın ayağını tuttu, Demir Baba’nın anası olacak olan gelin Zahide de Akyazılı Baba’nın ayağını yıkamaya başladı. Ancak, eli titrediği için başaramadı. Onun heyecanlandığını gören gelinin sağdıcı olan “Kız Ana”, yıkamak istedi, fakat onun da eli titrediği için o da yıkayamadı. Bu defa Kız Ana, su döktü, Kademli Baba, Akyazılı Sultan’ın ayağını  yıkadı. Demir Baba’nın anası Zahide de peşkir (havlu) tutup, ayaklarını kuruladı.
Akyazılı Baba’nın ayaklarını yıkayamayan Zahide gelin, bu defa Kademli Baba ile Musa Baba’nın, yani bu iki pirin ayaklarını yıkadı, kız ana da su döktü. Daha sonra da Demir Baba’nın annesi, kalkıp bu üç pirin ellerini öptü ve onların hatırını sordu.
Kademli Baba, Akyazılı Sultan’a dönerek: “ Tamam mı?” dedi. Akyazılı Baba: “Tamam, tamam” dedi.
Kademli Baba, sarı kıza: “Tamam kızım” dedi. Zahide gelin ve Kız Ana Sultan, yere niyaz edip, kalktılar ve geri geri çıkıp gittiler.
 DEMİR BABA VE DÜNYAYA GELİŞİ
 Demir Baba Velâyetnamesinde bildirildiğine  göre Akyazılı Sultan, Hacı Ali Dede’yi evlendirip, arkasını sıvazladı ve daha sonra kalkıp Karadeniz kenarında bulunan Batova adıyla anılan yerdeki “Tekke” ye gittiler. Tekkeye varıp atından indi ve atının sırtına elini koyup, atından helalık istedi ve: “Var git Kara Demir’in dünyaya gelişini bekle. Kırk günde bir de benim ziyaretime gel ve sakın beni unutma” diyerek, atını serbest bıraktı.
Bir müddet sonra Hacı Dede’nin eşi Zahide, hamile kaldı. Ayı günü tamam olup doğum sancıları başladığı zaman Zahide Durdane Hatun Hacı Dede’ye: “Var ehlim, kardeşim Kız Ana Sultana haber ver gelsin” dedi. Kız Ana Sultan, haberi alır almaz, hemen geldi.
Nihayet Zahide Dürdane Hatun’un hamileliği son güne gelmiş ve Ramazan ayı içersinde bir cumartesi günü o kâni kerem Demir Baba Sultan, dünyaya gün gibi doğdu. Demir Baba’yı, kundaklayıp yatırdılar. Etrafa müjdeciler gönderildi. Hacı Dede’yi, Akyazılı Sultan’a gönderdiler. Kız Ana’nın yavuklusu Derviş Salih’i, Kademli Baba Sultan’a gönderdiler. Haber verilenler arasından en önce Akyazılı Baba Sultan geldi.
Akyazılı Baba Sultan gelince, Güç Bey Dede, Demir Baba’yı kucağına alıp, Akyazılı Sultan’ın kucağına verdi. Akyazılı Baba, “Kaddesallahu sırrehü’l-aziz nur-ı didem gurreteyn” deyip birkaç defa atıp tuttuktan sonra Güç Bey Dede’ye dönerek: “Bu oğlan senin neyin oluyor?” diye sordu.
Güç Bey Dede: “Dedem oğludur, Tarikat kavlince amcamdır” dedi. Orada hazır bulunan Akyazılı dervişleri hep bir ağızdan: “Dedem oğludur” dediler. Bu arada Kademli Baba da gelmişti. Kademli Baba’yı, Akyazılı Sultan karşılayıp konuk etti ve hal hatırdan sonra Demir Baba’yı Kademli Baba’nın kucağına verdiler. Kademli Baba, “Demir isminin sadasıyla dünyayı doldurdu. Siz bunu işittiniz mi?” diye Akyazılı Baba’ya sordu.
Kademli Baba: “Hakikatli kötü dost, insanın kendi akrabasından daha ileridir. Sağdıcıma da haber verin, sonra bana küser” diyerek, Akyazılı Baba’dan sağdıcına haber verilmesi için izin istedi.
O kutb-u Devran Akyazılı Sultan kaddesallahu: “Ya Kademli! Kerem ehlinin mürüvveti, kerem ehli arasında makbuldür. O olmuşu ve olacağı Hakk bilir, uyduk gerçek imama” diyerek secdeye vararak yere niyaz etti.
Kademli Baba’nın sağdıcı Dursun Baba’ya haber gönderdiler. Dursun Baba gelince de Demir Baba için beşik düğünü yapıldı ve kendisine Demir ismi verildi.
Aradan yıllar geçmişti ki, günlerden bir gün Kademli Baba’dan Akyazılı Sultan’a bir haber geldi: “Akyazılı Babam, tez gelsin, gelirken de dedem oğlu Demir’i de getirsin. Ben artık sizlere misafirim” diyordu.
Akyazılı Baba, Hacı Dede’yi ve Demir’i de alarak kona-göçe 37 saat sonra Kademli Baba’nın meydanına geldiler. Kademli Baba, gelenleri karşıladı ve misafir etti.
Akyazılı Sultan’ın geleceğini duyan Mustafa Baba ve Zâti Efendi ve bu bölgede bulunan pek çok baba, Akyazılı Sultanın geleceğini duyup, kalkıp Kademli Baba’nın hanesine gelmişlerdi.
O gün o mecliste olanlar anlatırlar ki, Akyazılı Baba ile Kademli Baba, karşılıklı oturmuşlar, bir dakika bile gözlerini birbirinden ayırmadan saatlerce oturmuşlar. Kademli Baba, biraz sağa sola bakacak olsa, Akyazılı Sultan derhal gülbanka başlarmış, ve bir dakika dahi onu gözünün önünden ayırmamıştı.
Bir sabah kahvaltı sofrasında Kademli Baba, Akyazılı Sultan’a: “Duydun mu?” dedi. Akyazılı Sultan, “he” der gibi yaptı, fakat çabucak toparladı ve: “Eyvallah anlayamadım, tekrar eder misin” dedi.
O vakit Kademli Baba, güler bir yüzle: “Er gafil olmaz, ikrara Hü.. diyelim babacığım” deyip şu mısraları söylemeye başladı.
 GEÇİLMEZ
Nesin meth edeyim Babadağı’nın
Evvel Baharı cennetten seçilmez
Dudusu, kumrusu dost deyip öter
Bülbülünün figanından geçilmez. 
Tel ibrişim gönül birliğin bilmez
Gör ne bahar oldu yazdan seçilmez
Dünyaya gelip bana eyvallah dese
Dostum gelmeyince gönlüm açılmaz
Kuşlar gelir ferah olur yavrudan
Karanlık geçmeden fevvan seçilmez
Resül Hazretine bergüzar gelmiş
Vakti gelmeyince gülü açılmaz.
Misk amber kokulu sümbül menekşe
Eylik garip düşer kadri bilinmez
Deli Dursun medfun olmuş ilinde
Baba derler adla gayri anılmaz.
Deli Dursun medfun Babadağında
Yeşil hulle giyer, lâleli dağları gökten geçilmez. 
Kademli Baba bu beyitleri söyledikten sonra: “İkrara Hü… diyelim babacığım” dedi. O vakit Akyazılı Baba Sultan: “Doymadım, kişi her şeye doyar, fakat iyilik ile güzel muhabbete doymaz” dedi.
    Kademli Baba: “Ya pirim! İsmaile koç kurban gerek” dedi. Akyazılı Sultan: “Ya dedenizi hiç düşünmezsiniz, hasta mıdır, hoş mudur, dedeniz hiç uyumayacak mı?” deyince, Kademli Baba: “Ya kâni kerem! Sen Hakk aşinası bir velisin, Hak Bektaşisisin, mürüvvet sahibisin, Hakk sendedir” dedi ve şu ayeti okudu:
    Mealen: Uyuyan bizleriz, Adem oğulları uyurlar. Ancak, öldüğünde uyanırlar.      Bunun üzerine Akyazılı Sultan: “Ayrılık, kahır ve keder değil midir?” dedi
    Kademli Baba: “Önemli olan sıratı burada geçmeli değil mi? Eğer vade tamam olmuşsa ölümü beklemek gerekir. İnşallah Allah’u Teala’nın izniyle kerem sahibi pirim asan eyleye” dedi.
    Akyazılı Baba Sultan: “Uğur ola, Hakk ola, sıratın kolay ola, akıbeti emin ve hayır ola” dedi. Bunun üzerine Kademli Baba, vasiyetini yaptı ve orada bulunanlardan helalık istedi.
    Tekkeyi kime bıraktığı sorulduğu zaman da: “Evvel Allah’a, ikinci olarak muhiplere ve Akyazılı Babama emanet ederim” dedi. Daha sonra da kendisi için bir yasin okunmasını istedi. Sağdık geçindiği Mustafa Efendi: “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammed’en Abdühü ve Resûlühü” dedi. Mustafa efendi ile birlikte Kademli Baba da söylenenleri tekrarladı ve “kâlu inna ilahi ve innâ ileyhi râciün” hükmüyle canını teslim etti.
    Demir Baba, Kademli Baba’nın kabrini hazırladı, Zâti Efendi kefenini dikti, Yemini Efendi salâsını verdi, Mustafa Efendi yıkadı, Demir Baba’nın babası Hacı Dede suyunu döktü, Mustafa Efendi’nin arzusu üzerine cenaze namazını Akyazılı Baba Sultan kıldırdı ve daha sonra da ebedi istirahatgâhına koydular. Ahret kardeşi de telkinini verdi.
    Söylendiğine göre üç yıl sonra Akyazılı Sultan, Kademli Baba’nın kabri üğzerine bir türbe yapılması için izin vermişti. Kademli Baba’nın türbesi, “Zağra’da” dır.
    O kâni kerem Akyazılı Sultan, Hacı Dede ve Demir Baba’yı yanına alıp önce Tanrı Dağının batısında bulunan Erdağı eteğindeki Ab-ı Revanı ziyaret ettiler. Daha sonra Hüssem Şah Gani’ye, yani Otman Baba Dergâhına uğrayıp ziyaret ettiler. Oradan ayrılıp Mustafa Baba Meydanına geldiler ve bir müddet burada misafir oldular. Bu arada Mustafa Baba, Hakk’a yürüdü ve bu dergâhta medfundur. Mustafa Baba’nın kırkından sonra Akyazılı Sultan, Demir Baba’yı yanına çağırıp: “Ne dersin Nur-i Didem, bundan böyle kendi yöremize dönelim mi?” diye sordu.
    Daha sonra da dergâhta bulunan Abdi Dede ile vedalaşıp, oradan ayrılıp, tekrar Otman Baba dergâhına gelip ziyaret ettiler ve oradaki dervişlerle vedalaşıp, Zağra’da bulunan Kademli Baba meydanına geldiler. Bu ziyaret, Akyazılı Sultan’ın, Kademli Baba’nın türbesini son ziyareti oldu. Oradan da ayrılıp, Yol Kovulu Baba’yı ziyaret ettiler. Sırasıyla Hafız Baba’yı, Samed Baba’yı, Dikelli Hüseyin Baba’yı, Tırgoveşti (Eski Cuma) yakınlarında bulunan Kız Ana Sultan’ı, Musa Baba’yı ve Ali bin Tay Hızırı ziyaret ettiler. Oradan da ayrılıp, yine bu bölgede bulunan Turan Baba’ya geldiler. Bu arada Çoban Baba, yanlarına geldi ve Akyazılı Baba Sultan’a: “Ey benim izzetli Sultanım! Bendenizi hiç hatırlar mısınız, hiç anar mısınız” diye sordu.
Akyazılı Sultan: “Elhamdülillah ey oğul! Şu anda size vedaya geldim. Kıbeli’rrahmandan gelirim. Bana olan ahret hakkınızı helal edin” deyip, orada bulunanlarla vedalaştı. Buradan ayrılınca da Sancmaz Hamza’ya uğrayıp onu da selamladılar. Böylece tam beş yıl ziyaret etmekle geçti.
    Nihayet Batova’ya döndüler ve o kâni kerem, kutbü’l aktap, bu âlemden Hakk’a yürüyeceği güne kadar buradan ayrılmadı ve “beni görmek isteyen varsa buraya gelsin” dedi.
AKYAZILI BABA SULTAN’IN KUTUPLUĞU DEMİR BABA’YA TESLİM ETMESİ
Akyazılı Sultan, Demir Baba’yı hiç yanından ayırmıyordu. Günlerden bir gün Akyazılı Baba, Demir Baba’yı yanına çağırıp: “Demir oğlum, kutbiyetlik postu sana kutlu olsun, al emanetini, bundan böyle Hakk sendedir” demişti.
Bunu duyan Demir Baba, derhal kalkıp, o yüce velinin mübarek elini öpmüş, Akyazılı Baba Sultan da onun başını ve sırtını sıvazlayıp, “kutlu olsun” dedi ve arkasından bir gülbank çekti. Bu olanlardan kısa bir müddet sonra da o yüce veli, Hakk’a yürüdü.
Akyazılı Baba’nın Hakk’a yürüdüğünü duyan tüm muhip ve müridler, toplanıp, o mübarek veliyi defnettiler. Ertersi günü de toplanıp, Akyazılı Baba Sultan için hatimler okudular ve ona olan bağlılıklarını ve görevlerini yerine getirdiler. Sene 1552 Miladi.
Konuyu daha fazla uzatmamak için burada kesiyorum. Demir Baba ile ilgili daha geniş bilgi için Hakkı Baba’nın hazırladığı Demir Baba Velâyetnamesine bakabilirsiniz. 3/Ağustos/2007
Hakkı SAYGI   (BABA)

toklucaktan haberler

dernek nedir.amaçları

TOKLUCAK DER .in ARIK DER ile ZARA DER. yanyana olan arsa ile ilğili bilgiler.. 1- konu hakkında gelişmeler.. 2- varılan durum 3- dernek üyelerinin konu hakkında bilgileri GEREKLİ BİLGİLER TOPARLANIP ..GELİŞMELER..SİZLERE DUYURULACAKTIR. MAİL. ADRESİM ..haloyildiz@gmail.com ..SİZLERİN ULAŞABİLDİĞİ BİLGİLERİ PAYLAŞIRSANIZ ..YAYINLARIZ. ERGÜN YILDIZ..

DERNEK NEDİR? NASIL KURULUR?

Derneğin tanımı

23.11.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5253 sayılı Dernekler Kanununun 2. maddesinde derneğin tanımı; " Dernek: Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarını” olarak yapılmıştır.

Kimler dernek kurabilir

Fiil ehliyetine sahip gerçek veya tüzel kişiler, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.

Dernek kurucusu olabilmeleri ile ilgili olarak, Türk Silâhlı Kuvvetleri ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri hakkında özel kanunlarında getirilen kısıtlamalar saklıdır.

Ayrıca, onbeş yaşını bitiren ayırt etme gücüne sahip küçükler; toplumsal, ruhsal, ahlakî, bedensel ve zihinsel yetenekleri ile spor, eğitim ve öğretim haklarını, sosyal ve kültürel varlıklarını, aile yapısını ve özel yaşantılarını korumak ve geliştirmek amacıyla yasal temsilcilerinin yazılı izni ile çocuk dernekleri kurabilir veya kurulmuş çocuk derneklerine üye olabilirler.

Oniki yaşını bitiren küçükler yasal temsilcilerinin izni ile çocuk derneklerine üye olabilirler ancak yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar.

Çocuk derneklerine onsekiz yaşından büyükler kurucu veya üye olamazlar.

Dernek kurucusu olacak kişilerde aranan fiil ehliyetine ne şekilde sahip olunur.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununda belirtildiği üzere; ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.

Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmamak: Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmamak yada bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm bulunmamaktır.

Ergin olmak: Onsekiz yaşını doldurmuş olmak veya onsekiz yaşın doldurmamış olduğu halde evlenmiş olmak yada onbeş yaşını doldurmuş küçüklerin kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınmış olmaktır.

Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır.

Dernekler özel hukuk tüzelkişisi olup, Türk Medeni Kanununun 48. maddesinde belirtilen tüm hak ve yetkilere sahiptir.

Hangi amaçla dernek kurulamaz

Anayasa ve kanunlarla açıkça yasaklanan amaçları veya konusu suç teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek amacıyla dernek kurulamaz.

Derneğin amacı; kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir gayeyi gerçekleştirmeye yönelik, anlaşılabilir ve süreklilik arz etmelidir. Hukuka veya ahlâka aykırı olmamalıdır.

Derneğin kuruluş şekli

Dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanırlar.

Dernek tüzüğünün içeriği

Dernekler Mevzuatı gereğince derneğin tüzüğünde aşağıda gösterilen hususların belirtilmesi zorunludur:

a-Derneğin adı ve merkezi. (Derneğinizin adı, daha önce kurulmuş olan bir derneğin adından farklı olmak zorundadır. Dernek adını kontrol etmek için tıklayınız)

b-Derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için dernekçe sürdürülecek çalışma konuları ve çalışma biçimleri ile faaliyet alanı.

c-Derneğe üye olma ve üyelikten çıkmanın şart ve şekilleri.

d-Genel kurulun toplanma şekli ve zamanı.

e-Genel kurulun görevleri, yetkileri, oy kullanma ve karar alma usul ve şekilleri.

f-Yönetim ve denetim kurullarının görev ve yetkileri, ne suretle seçileceği, asıl ve yedek üye sayısı.

g-Derneğin şubesinin bulunup bulunmayacağı, bulunacak ise şubelerin nasıl kurulacağı, görev ve yetkileri ile dernek genel kurulunda nasıl temsil edileceği.

h-Üyelerin ödeyecekleri giriş ve yıllık aidat miktarının belirlenme şekli.

ı-Derneğin gelir kaynakları.

i- Derneğin borçlanma usulleri.

j- Derneğin iç denetim şekilleri

k-Tüzüğün ne şekilde değiştirileceği.

l-Derneğin feshi halinde mal varlığının tasfiye şekli.

m-Dernek geçici yönetim kurulu üyelerinin adı, soyadı, görev ünvanı.

Dernek tüzüğünde kanunen belirtilmesi zorunlu hususlar dışında, Kanuna aykırı olmamak kaydıyla tüzükte yer alması istenilen diğer hükümler eklenebilir.

Örnek Dernek Tüzüğü İçin Tıklayınız.

Dernek kuruluşu için gerekli belgeler

Dernek kurucuları (en az yedi gerçek veya tüzel kişi) tarafından imzalanmış olan (Dernekler Yönetmeliği Ek-2’de bulunan) iki adet kuruluş bildirimi ve aşağıda belirtilen ekleri, derneğin kurulacağı yerin mülki idare amirliğine verilir.

a) Kurucular tarafından her sayfası imzalanmış üç adet dernek tüzüğü,

b) Kurucuların nüfus cüzdan fotokopisi,

c) Dernek kurucuları arasında tüzel kişiliklerin bulunması halinde; bu tüzel kişilerin unvanı, yerleşim yeri ve kuruluş belgesi ile tüzel kişiliklerin organları tarafından yetkilendirilen gerçek kişi de belirtilmek kaydıyla bu konuda alınmış kararın fotokopisi,

d) Kurucular arasında yabancı dernek veya dernek ve vakıf dışında kar amacı gütmeyen kuruluşlar bulunması halinde, bu tüzel kişilerin dernek kurucusu olabileceğini gösteren İçişleri Bakanlığınca verilmiş izin belgesi,

e) Kurucular arasında yabancı uyruklular varsa, bunların Türkiye'de yerleşme hakkına sahip olduklarını gösterir belgelerin fotokopileri,

f) Yazışma ve tebligatı almaya yetkili kişi veya kişilerin adı, soyadı, yerleşim yerlerini ve imzalarını belirten liste.

Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerdeki dernek kuruluş işlemlerinde istenen belgeler birer arttırılarak verilir.

Dernekler, kuruluş bildirimi ve eklerini mülki idare amirliğine vermek suretiyle tüzel kişilik kazanırlar.

Çocuk derneklerine tüzel kişiler kurucu veya üye olamazlar, ayrıca çocuk derneklerinde kuruluş bildirimine, kurucu çocukların yasal temsilcilerinin izni eklenir.

Dernek kuruluş bildiriminin incelenmesi

Dernek kuruluş bildirimi ve belgelerin doğruluğu ile dernek tüzüğü, en büyük mülki amir tarafından altmış gün içinde dosya üzerinden incelenir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve kurucuların hukuki durumlarında kanuna aykırılık veya noksanlık tespit edildiği takdirde bunların giderilmesi veya tamamlanması derhal kuruculardan istenir. Bu istemin tebliğinden başlayarak otuz gün içinde belirtilen noksanlık tamamlanmaz ve kanuna aykırılık giderilmezse; en büyük mülki amir, yetkili asliye hukuk mahkemesinde derneğin feshi konusunda dava açması içir durumu Cumhuriyet savcılığına bildirir. Cumhuriyet savcısı mahkemeden derneğin faaliyetinin durdurulmasına karar verilmesini de isteyebilir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve belgelerde kanuna aykırılık veya noksanlık bulunmaz ya da bu aykırılık veya noksanlık belirli sürede giderilmiş bulunursa; keyfiyet derhal derneğe yazıyla bildirilir ve dernek, dernekler kütüğüne kaydedilir.

Derneğin zorunlu Organları hangileridir

Derneğin zorunlu organları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kuruludur.

Dernekler zorunlu organları dışında başka organlar da oluşturabilirler. Ancak, bu organlara zorunlu organların görev, yetki ve sorumlulukları devredilemez.

Genel kurul, derneğin en yetkili karar organı olup; derneğe kayıtlı üyelerden oluşur. Genel kurul, dernek organlarını seçer ve derneğin diğer bir organına verilmemiş olan işleri görür.

Genel kurul, üyeliğe kabul ve üyelikten çıkarma hakkında son kararı verir, derneğin diğer organlarını denetler ve onları haklı sebeplerle her zaman görevden alabilir.

Yönetim kurulu, beş asıl ve beş yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Yönetim kurulu, derneğin yürütme ve temsil organıdır; bu görevini kanuna ve dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirir.

Temsil görevi, yönetim kurulunca, üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye verilebilir.

Denetim kurulu, üç asıl ve üç yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Denetim kurulu, denetleme görevini, dernek tüzüğünde belirtilen esas ve usullere göre yapar; denetleme sonuçlarını bir raporla yönetim kuruluna ve genel kurula sunar.

Derneğin kuruluşundan sonra yapılması gereken işlemler

A- Defter tutulması

Dernekler tarafından tutulması zorunlu olan defterler temin edilerek kullanmaya başlanılmadan önce dernekler biriminden veya noterden onaylattırılmalıdır.

Dernekler aşağıda yazılı defterleri tutarlar.

a) İşletme hesabı esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) Karar Defteri: Yönetim kurulu kararları tarih ve numara sırasıyla bu deftere yazılır ve kararların altı toplantıya katılan üyelerce imzalanır.

2) Üye Kayıt Defteri: Derneğe üye olarak girenlerin kimlik bilgileri, derneğe giriş ve çıkış tarihleri bu deftere işlenir. Üyelerin ödedikleri giriş ve yıllık aidat miktarları bu deftere işlenebilir.

3) Evrak Kayıt Defteri: Gelen ve giden evraklar, tarih ve sıra numarası ile bu deftere kaydedilir. Gelen evrakın asılları ve giden evrakın kopyaları dosyalanır. Elektronik posta yoluyla gelen veya giden evraklar çıktısı alınmak suretiyle saklanır.

4) Demirbaş Defteri: Derneğe ait demirbaşların edinme tarihi ve şekli ile kullanıldıkları veya verildikleri yerler ve kullanım sürelerini dolduranların kayıttan düşürülmesi bu deftere işlenir.

5) İşletme Hesabı Defteri: Dernek adına alınan gelirler ve yapılan giderler açık ve düzenli olarak bu deftere işlenir.

6) Alındı Belgesi Kayıt Defteri : Alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları, bu belgeleri alan ve iade edelerin adı, soyadı ve imzaları ile aldıkları ve iade ettikleri tarihler bu deftere işlenir.

b) Bilanço esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) (a) bendinin 1, 2, 3 ve 6 ncı alt bentlerinde kayıtlı defterleri bilanço esasında defter tutan dernekler de tutarlar.

2) Yevmiye Defteri, Büyük Defter ve Envanter Defteri: Bu defterlerin tutulma usulü ile kayıt şekli Vergi Usul Kanunu ile bu Kanununun Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri esaslarına göre yapılır.

Tutulacak defter ve kayıtların Türkçe olması zorunludur. Defterler mürekkepli kalemle yazılır.

Defterler bilgisayar ortamında da tutulabilir. Ancak form veya sürekli form şeklinde tutulacak defterler, kullanılmaya başlanmadan önce her bir sayfasına numara verilerek ve onaylatılarak kullanılabilir. Onaylı sayfalar kullanıldıktan sonra defter haline getirilerek muhafaza edilir.

Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kurallarına göre düzeltilebilir. Diğer defter ve kayıtlara rakam ve yazılar yanlış yazıldığı takdirde düzeltmeler ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üst veya yan tarafına veya ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir. Yanlış rakam ve yazının çizilmesi halinde, bu rakam ve yazıyı çizen tarafından paraflanır.

Defterlere geçirilen bir kayıt; kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz hale getirilemez.

Karar defterinin sayfa sonunda imza için bırakılan bölümü hariç defterlerin satırları, çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli form veya sürekli form yapraklarının sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz.

Derneklere ait belgeler, kaydedildikleri defterdeki kayıt sırasına uygun olarak numaralandırılır ve dosyalanarak saklanır.

Kayıt zamanı;

İşlemler, defterlere günlük olarak kaydedilir. Ancak, gelir ve gider kayıtları;

a) İşlemlerin, işin hacmine ve gereklerine uygun olarak muhasebe düzeni ve güvenliğini bozmayacak bir süre içinde kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtlar on günden fazla geciktirilmez.

b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan belgelere dayanarak tutan derneklerde, işlemlerin bunlara kaydedilmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, işlemlerin esas defterlere kırkbeş günden daha geç intikal ettirilmesine imkan vermez. Dernek defterlerinin denetim amacıyla istenmesi halinde, kırkbeş günlük sürenin dolması beklenmeden kayıtların işlenmesi zorunludur.

Hesap dönemi;

Derneklerde hesap dönemi bir takvim yılıdır. Hesap dönemi 1 Ocak’ta başlar ve 31 Aralık’ta sona erer. Yeni kurulan derneklerde hesap dönemi kuruluş tarihinde başlar ve 31 Aralık’ta sona erer.

Defterlerin ara tasdiki;

Bu defterlerin kullanılmasına sayfaları bitene kadar devam edilir ve defterlerin ara tasdiki yapılmaz. Ancak, bilanço esasına göre tutulan defterler ile form veya sürekli form yapraklı defterlerin, kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda, her yıl yeniden tasdik ettirilmesi zorunludur.

B-Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgelerinin bastırılması

Alındı belgelerinin biçimi;

Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgeleri Dernekler Yönetmeliği 42. maddesinde belirtilen biçim ve ebatta yönetim kurulu kararıyla matbaaya bastırılır.

Alındı belgelerinin kontrolü;

Bastırılan alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları ile diğer baskı işlerinde kusur bulunup bulunmadığı, sayman üyece kontrol edilir. Kontrolde hatalı olduğu ortaya çıkan cilt veya formlar geri verilerek aynı miktarda yenisi bastırılır. Alındı belgeleri, matbaadan sayman üye tarafından bir tutanak ile teslim alınır.

Alındı belgelerinin deftere kaydı;

Dernek saymanınca teslim alınan alındı belgelerinin tamamı, numarası en küçük olan alındı belgesi cildinden başlamak üzere defterin yalnızca başlangıç, bitiş ve serisi sütunları doldurularak, her bir satırda bir alındı belgesi cildi gösterilecek şekilde alt alta yazılmak suretiyle kaydedilir. Defterin diğer sütunları, alındı belgesi ciltlerinin gelir tahsil edecek kişilere teslim edilmesi veya teslim edilen alındı belgesi cildinin iade edilmesi sırasında doldurulur.

Alındı belgelerinin kullanımı;

Alındı belgeleri, gelir tahsil etme görev ve yetkisine sahip bulunanlara, sayman üyelerce imza karşılığı verilir ve kullanıldıktan sonra imza karşılığı geri alınır. Bu işlemler Alındı Belgesi Kayıt Defterinde gösterilir.

Alındı belgeleri, sabit boyalı sert veya sivri uçlu tükenmez kalemle okunaklı bir biçimde silintisiz ve kazıntısız olarak doldurulur. Ödemede bulunana asıl yaprak koparılarak verilir, koçan kısmı ciltte bırakılır. Düzenleme sırasında hata yapılırsa, hatalı belge yaprağı ödemede bulunana verilmez. Asıl ve koçan yaprakların üzerine “İPTAL” ibaresi yazılıp her ikisi koparılmadan ciltte bırakılır.

Form şeklinde bastırılan alındı belgeleri, elektronik sistemler aracılığıyla doldurulduktan sonra aslı ödemede bulunana verilir; sureti dosyasında muhafaza edilir.

C- Yetki belgesi düzenlenmesi

Dernek adına gelir tahsil edecek kişi veya kişiler, yetki süresi de belirtilmek suretiyle, yönetim kurulu kararı ile tespit edilir. Gelir tahsil edecek kişilerin açık kimliği, imzası ve fotoğraflarını ihtiva eden (Dernekler Yönetmeliği EK-19’da bulunan) “Yetki Belgesi” dernek tarafından üç nüsha olarak düzenlenerek, dernek yönetim kurulu başkanınca onaylanır. Yetki belgelerinin birer sureti dernekler birimlerine verilir.

Dernek adına gelir tahsil edecek kişiler, ancak adlarına düzenlenen yetki belgelerinin bir suretinin dernekler birimine verilmesinden itibaren gelir tahsil etmeye başlayabilirler

Yetki belgelerinin süresi, yönetim kurullarının görev süresi ile sınırlıdır. Yeni seçilen yönetim kurullarının, yetki belgelerini birinci fıkra esaslarına göre yenilemesi zorunludur. Yetki belgesinin süresinin bitmesi veya adına yetki belgesi düzenlenen kişinin görevinden ayrılması, ölümü, işine veya görevine son verilmesi, derneğin kendiliğinden dağıldığının tespit edilmesi veya fesih edilmesi gibi hallerde, verilmiş olan yetki belgelerinin dernek yönetim kuruluna bir hafta içinde teslimi zorunludur. Ayrıca, gelir toplama yetkisi yönetim kurulu kararı ile her zaman iptal edilebilir. Yetki belgesi ile ilgili değişiklikler yönetim kurulu başkanınca, onbeş gün içerisinde dernekler birimine bildirilir.

D -Gelir–Gider İşlemleri

Dernek gelirleri alındı belgesi ile tahsil edilir. Dernek gelirlerinin bankalar aracılığı ile tahsili halinde banka tarafından düzenlenen dekont veya hesap özeti gibi belgeler alındı belgesi yerine geçer.

Dernek adına gelir tahsil etmekle yetkili olan kişiler, tahsil ettikleri paraları otuz gün içerisinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar. Ancak, tahsilatı 2005 yılı için 1000.- YTL’yi (yeniden değerleme oranında artırılır) geçenler, 30 otuz günlük süreyi beklemeksizin tahsil ettikleri parayı en geç iki iş günü içinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar.

Dernek kasasında bulundurulabilecek para miktarı, ihtiyaçlar dikkate alınarak yönetim kurulunca belirlenir.

Dernek giderleri ise fatura, perakende satış fişi, serbest meslek makbuzu gibi harcama belgeleri ile yapılır. Ancak dernekler, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi kapsamında bulunan ödemeleri için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gider pusulası, bu kapsamda da bulunmayan ödemeleri için Gider Makbuzu düzenlerler.

Dernekler tarafından kişi, kurum veya kuruluşlara yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri (Dernekler Yönetmeliği EK-15’te bulunan) Ayni Yardım Teslim Belgesi ile yapılır. Kişi, kurum veya kuruluşlar tarafından derneklere yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri ise Ayni Bağış Alındı Belgesi ile kabul edilir.

Bu belgeler; Dernekler Yönetmeliğinde ((EK-13) (EK- 14) ve (EK- 15)’de) gösterilen biçim ve ebatta, müteselsil seri ve sıra numarası taşıyan, kendinden karbonlu elli asıl ve elli koçan yaprağından meydana gelen ciltler veya elektronik sistemler ve yazı makineleri aracılığıyla yazdırılacak form veya sürekli form şeklinde, dernekler tarafından bastırılır. Form veya sürekli form şeklinde bastırılacak belgelerin, belirtilen nitelikte olması zorunludur.

Saklama süresi;

Defterler hariç olmak üzere, dernekler tarafından kullanılan alındı belgeleri, harcama belgeleri ve diğer belgeler özel kanunlarda belirtilen süreler saklı kalmak üzere, kaydedildikleri defterlerdeki sayı ve tarih düzenine uygun olarak 5 yıl süreyle saklanır.

İşletme hesabı tablosu;

İşletme hesabı esasına göre kayıt tutan dernekler yıl sonlarında (31 Aralık) (Dernekler Yönetmeliği EK-16’da gösterilen biçimde) “İşletme Hesabı Tablosu” düzenlerler.

Bilanço esasına göre raporlama;

Bilanço esasına göre defter tutan derneklerin yıl sonlarında (31 Aralık), Maliye Bakanlığınca yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerini esas alarak bilanço ve gelir tablosunu düzenlemeleri yeterlidir.

E-Üye kayıt işlemleri

Derneğe üye olmaları Kanunla yasaklanmamış olan ve dernek tüzüğüne göre üye olma şartlarını taşıyan kişilerin derneğin yönetim kuruluna yapacakları yazılı üyelik başvuruları yönetim kurulunca görüşülerek en çok otuz gün içinde üyeliğe kabul veya isteğin reddi şeklinde karara bağlanıp, sonucu müracaat sahibine yazı ile duyurulması zorunludur. Derneğin, ilk genel kurul toplantısının yapılacağı tarihe kadar, dernek tüzüğünde sayıları belirtilen yönetim ve denetleme kuruları üye tam sayısının asıl ve yedeklerini oluşturabilecek sayıdan az olmamak üzere üye kayıt edilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

Yönetim kurulunca, karar defterinde alınan karar ile üyeliğe kabul edilmiş bulunanlar dernek üyesi olurlar. Üyeliğe kabul kararının tarih ve sayısı ile üyenin kimlik bilgileri ve aidat ödentileri üye kayıt defterine kayıt edilir.

Yazılı olarak yapılacak üyelik başvurusu, dernek yönetim kurulunca en çok otuz gün içinde karara bağlanır ve sonuç yazıyla başvuru sahibine bildirilir. Başvurusu kabul edilen üye, bu amaçla tutulacak deftere kaydedilir.

Üyelik için kanunda veya tüzükte aranılan nitelikleri sonradan kaybedenlerin dernek üyeliği kendiliğinden sona erer.

Hiç kimse, dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Her üye yazılı olarak bildirmek kaydıyla, dernekten çıkma hakkına sahiptir.

Tüzükte üyelerin çıkarılma sebepleri gösterilebilir.

Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. Bu çıkarma kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir.

F- Genel kurul toplantısı

Derneğin, kuruluş işlemlerinde eksiklik ve kanuna aykırılık bulunmadığına ilişkin olarak mahallin mülki amirliğince yapılan yazılı bildirimi izleyen altı ay içinde dernekler ilk genel kurul toplantısını yapmak ve organlarını oluşturmakla yükümlüdürler.

Genel kurul;

a) Dernek tüzüğünde belli edilen zamanlarda olağan,

b) Yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı isteği üzerine otuz gün içinde olağanüstü toplanır.

Genel kurul toplantıya yönetim kurulunca çağrılır.

Çağrı usulü;

Yönetim kurulu, dernek tüzüğüne göre genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesini düzenler. Genel kurula katılma hakkı bulunan üyeler, en az onbeş gün önceden, günü, saati, yeri ve gündemi bir gazetede ilan edilmek veya yazılı ya da elektronik posta ile bildirilmek suretiyle toplantıya çağrılır. Bu çağrıda, çoğunluk sağlanamaması sebebiyle toplantı yapılamazsa, ikinci toplantının hangi gün, saat ve yerde yapılacağı da belirtilir. İlk toplantı ile ikinci toplantı arasındaki süre yedi günden az, altmış günden fazla olamaz.

Toplantı, çoğunluk sağlanamaması sebebinin dışında başka bir nedenle geri bırakılırsa, bu durum geri bırakma sebepleri de belirtilmek suretiyle, ilk toplantı için yapılan çağrı usulüne uygun olarak üyelere duyurulur. İkinci toplantının geri bırakma tarihinden itibaren en geç altı ay içinde yapılması zorunludur. Üyeler ikinci toplantıya, birinci fıkrada belirtilen esaslara göre yeniden çağrılır.

Genel kurul toplantısı bir defadan fazla geri bırakılamaz.

Toplantı usulü;

Genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesi toplantı yerinde hazır bulundurulur. Toplantı yerine girecek üyelerin resmi makamlarca verilmiş kimlik belgeleri, yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulunca görevlendirilecek görevliler tarafından kontrol edilir. Üyeler, yönetim kurulunca düzenlenen listedeki adları karşısına imza koyarak toplantı yerine girerler. Kimlik belgesini göstermeyenler, belirtilen listeyi imzalamayanlar ile genel kurula katılma hakkı bulunmayan üyeler toplantı yerine alınmaz. Bu kişiler ve dernek üyesi olmayanlar, ayrı bir bölümde genel kurul toplantısını izleyebilirler.

Toplantı yeter sayısı sağlanmışsa durum bir tutanakla tespit edilir ve toplantı yönetim kurulu başkanı veya görevlendireceği yönetim kurulu üyelerinden biri tarafından açılır. Toplantı yeter sayısı sağlanamaması halinde de yönetim kurulunca bir tutanak düzenlenir.

Açılıştan sonra, toplantıyı yönetmek üzere bir başkan ve yeteri kadar başkan vekili ile yazman seçilerek divan heyeti oluşturulur.

Dernek organlarının seçimi için yapılacak oylamalarda, oy kullanan üyelerin divan heyetine kimliklerini göstermeleri ve hazırun listesindeki isimlerinin karşılarını imzalamaları zorunludur.

Toplantının yönetimi ve güvenliğinin sağlanması divan başkanına aittir. Genel kurul, gündemdeki konuların görüşülerek karara bağlanmasıyla sonuçlandırılır. Genel kurulda her üyenin bir oy hakkı vardır; üye oyunu şahsen kullanmak zorundadır.

Toplantıda görüşülen konular ve alınan kararlar bir tutanağa yazılır ve divan başkanı ile yazmanlar tarafından birlikte imzalanır. Toplantı sonunda, tutanak ve diğer belgeler yönetim kurulu başkanına teslim edilir. Yönetim kurulu başkanı bu belgelerin korunmasından ve yeni seçilen yönetim kuruluna yedi gün içinde teslim etmekten sorumludur.

Mahkemece kayyım atanması veya Medeni Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre görevlendirilme yapılması halinde, bu maddede yönetim kurulana verilen görevler bu kişiler tarafından yerine getirilir.

G-Genel kurul sonuç bildirimi;

Olağan veya olağanüstü genel kurul toplantılarını izleyen otuz gün içinde, yönetim ve denetim kurulları ile diğer organlara seçilen asıl ve yedek üyeleri içeren (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te belirtilen) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ve ekleri yönetim kurulu başkanı tarafından mülki idare amirliğine bildirilir:

Bu bildirime;

a) Divan başkanı, başkan yardımcıları ve yazman tarafından imzalanmış genel kurul toplantı tutanağı örneği,

b) Tüzük değişikliği yapılmışsa, tüzüğün değişen maddelerinin yeni ve eski şekli ile dernek tüzüğünün son şeklinin her sayfası yönetim kurulunca imzalanmış örneği.

Eklenir.

Genel kurul sonuç bildirimi ve ekleri, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Genel kurul sonuç bildirimleri, dernek yönetim kurulu tarafından yetki verilen bir yönetim kurulu üyesi tarafından da yapılabilir. Bildirimin yapılmamasından yönetim kurulu başkanı sorumludur.

Sandığı bulunan dernekler, sandıklarına ait genel kurul sonuç bildirimi ve eklerini bu maddede belirtilen usulde mülki idare amirliğine bildirirler.

H-Beyanname verilmesi

Beyanname verme yükümlülüğü

Dernek yönetim kurulu başkanları, her takvim yılının ilk dört ayı içinde bir önceki yıla ait Dernek Beyannamelerini (Dernekler Yönetmeliği EK-21’de bulunan) doldurarak mülki idare amirliğine vermekle yükümlüdürler. İl merkezlerinde ve büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçelerde bulunan dernekler beyannamelerini bir adet, diğer ilçe merkezinde bulunanlar ise iki adet olarak verirler.

Şubeler, mülki idare amirliğine verecekleri beyannamelerin birer örneğini bağlı bulundukları derneğe de vermekle yükümlüdürler.

I-Değişikliklerin bildirilmesi

Dernekler, yerleşim yerlerinde (İkametgahlarında) meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 24’te bulunan)“Yerleşim Yeri Değişiklik Bildirimini”;

Genel kurul toplantıları dışında dernek organlarında meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 25’te bulunan) “Dernek Organlarındaki Değişiklik Bildirimini”

Doldurmak suretiyle, değişikliği izleyen otuz gün içinde mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler. Bu belgeler, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Dernek tüzüklerinde yapılan değişiklikler de tüzük değişikliğinin yapıldığı genel kurul toplantısını izleyen otuz gün içinde, (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te bulunan) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ekinde mülki idare amirliğine bildirilir.

J-Taşınmazların bildirilmesi

Dernekler edindikleri taşınmazları tapuya tescilinden itibaren otuzgün içinde (Dernekler Yönetmeliği EK- 26’da bulunan)“Taşınmaz Mal Bildirimini Formu” nu doldurmak suretiyle mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler.

Bu form, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

K-Mal bildirimi

04.5.1990 gün, 20508 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 3628 sayılı “Mal Bildiriminde bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu”na ve bu Kanuna atfen çıkartılmış olan “Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik” gereğince, Türk Hava Kurumunun Genel Yönetim ve Merkez Denetleme Kurulu Üyeleri ile Genel Merkez Teşkilatında ve Türk Kuşu Genel Müdürlüğünde, Türkiye Kızılay Derneğinin Merkez Kurullarında ve Genel Müdürlük teşkilatında görev alanlar ve bunların Şube Başkanları ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri (Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik ekinde bulunan) “Mal Bildirim Formu”nu tek nüsha olarak doldurmak ve tarih belirterek imzalamak suretiyle mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Türk Hava Kurumunun, Türkiye Kızılay Derneğinin ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri için İçişleri Bakanlığına, bunların Şube Başkanları için bulundukları İl Valiliklerine, Türk Hava Kurumu ile Türkiye Kızılay Derneğinde görev alanlar için Kurum ve Dernek Genel Başkanlığına,

Bu göreve başlama tarihini izleyen bir ay içinde mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Mal bildiriminde bulunacak olanların kendilerine, eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait bulunan taşınmaz malları ile 1 inci derece Devlet Memurlarına yapılan aylık net ödemenin beş katından fazla tutarındaki her biri için ayrı olmak üzere, para, hisse senetleri ve tahviller ile altın, mücevher ve diğer taşınır malları, hakları, alacakları ve gelirleriyle bunların kaynakları, borçları ve sebepleri bu mal bildiriminin konusunu teşkil eder.

Mal varlığında önemli bir değişiklik olduğunda bir ay içinde,

Görevin sona ermesi halinde, ayrılma tarihini izleyen bir ay içinde,

Görevlere devam edenler, sonu (0) ve (5) ile biten yılların en geç Şubat ayı sonuna kadar,

Mal bildirimlerini yenilerler.

L-Derneğin İç Denetimi

Dernekte genel kurul, yönetim kurulu veya denetim kurulu tarafından iç denetim yapılabileceği gibi, bağımsız denetim kuruluşlarına da denetim yaptırılabilir.

Genel kurul veya yönetim kurulu, gerek görülen hallerde denetim yapabilir veya bağımsız denetim kuruluşlarına denetim yaptırabilir.

Genel kurul, yönetim kurulu veya bağımsız denetim kuruluşlarınca denetim yapılmış olması, denetim kurulunun yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

Derneğin denetleme kurulu; derneğin tüzüğünde gösterilen amaç ve amacın gerçekleştirilmesi için sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları doğrultusunda faaliyet gösterip göstermediğini, defter, hesap ve kayıtların mevzuata ve dernek tüzüğüne uygun olarak tutulup tutulmadığını, dernek tüzüğünde tespit edilen esas ve usullere göre ve bir yılı geçmeyen aralıklarla denetler ve denetim sonuçlarını bir rapor halinde yönetim kuruluna ve toplandığında genel kurula sunar.”

İktibas: Dernekler Dairesi Başkanlığı