5 Mart 2010 Cuma

türkmen inançları..HALK İNANÇLARI

________________________________________


TÜRKMEN IRIMLARI (HALK İNANÇLARI)

Halk inançlarına din sosyolojisi açısından bakabilmek için önce "ırım" (inanç) kelimesini bir

kavram olarak ele alıp tanımlamak gerekmektedir. İnanç; "dış dünyayı idrak etme sonucu zihinde oluşan bir

anlayış biçimidir".

2

Konuya bu açıdan bakılırsa, inanç, özellikle halk inançlarını toplumsal kabullenme,

benimseme demek olduğu anlaşılır. Bu bütün değerlere ait olan üst bilgi alanını aşan bir bağlanış ve

kabulleniştir. Toplum hayatında üst bünyeyi gösteren inançlar sosyal normlar halinde kendini gösterirler.

Toplumsal hayatın bünyesinde meydana gelen sosyal bir hadise, geçen tarihi süreç içinde keyfiyet olarak

tamamen unutulmuş, gayba ait bir durum olarak kalmış ancak, onun zihinlerde ve vicdanlarda bıraktığı izler

daima yad edilmiş ve öylece kabul edilmiş ve zaman içinde halk inançlarını oluşturan bir motif olarak yerini almıştır. Bu nedenle inanç kelimesini onun toplum hayatına yansıyan uygulamalarından kesin çizgilerle

ayırmak oldukça zordur.

Sosyolojinin elde ettiği bulgular çerçevesinde baktığımız zaman en ilkelinden en medenisine kadar

inançsız bir topluma rastlamak mümkün olmamıştır. Her toplum mutlaka bir düşünceye ve bir inanca sahip

olarak karşımıza çıkmaktadır. İnanç insanların özünde olan bir şeydir. Bu inançlar hak olur, batıl olur,

semavi olur veya olmaz, her toplumun kendine göre bir inanç sistemi vardır. Dinler sosyal bir olay olarak

toplumlarda var olduğu için her din mutlaka toplum kültüründen ve yapısından etkilenmiştir. Bu nedenle

ilahi dinlerin hiçbiri eski yerel inançların kalıntılarından kurtulamamıştır. İlahi dinler ile halk inançları

sürekli bir etkileşim içinde olmuştur.

Din bir milletin kültürünün temel unsurlarından biridir. Aynı zamanda din bir milleti millet yapan

değerlerin çoğuna damgasını vurmuştur. Türkmenistan'da ırımlar geçmişe dayalıdır. Türkmenler, ırımlara,

örf ve adetlere, dinden daha fazla bağlılık göstermektedirler. Türkmenistan bağımsız olmasıyla birlikte, milli

örf ve adetlerine önem vermeye başlamıştır. Türkmen halkı, kendine ait töreleri miras yoluyla bugüne kadar

getirmiş ve unutmamıştır.



B-Irım (İnanç)

Telkin yoluyla ortaya çıkan halk inanışları felsefi düşüncelerin, ideolojilerin belirlediği, halkın öyle

kabullenmesini istediği inançlardır. Bunlar ahlak, doğruluk, hürriyet ve hayat felsefesi gibi görüşlerdir.

Tebliğ yoluyla ortaya çıkan halk inanışları ise; ilahi dinlerin peygamberleri tarafından halka tebliğ edilen ve

onların buna inanmaları istenen inançlardır. İlahi dinlerin iman esasları, bu tür inançlardır. Ancak bunların

halk inançları içinde ele alınması, halkın inandıkları dinin esaslarını özümseyip, hayatın ayrılmaz parçaları

halinde görülmesi gerekmektedir.

Anonim olarak ortaya çıkan inançlarda belli bir telkin ve propaganda vasıtası yoktur. Çoğu zaman

bu tür inançlar meçhuliyet üzerine bina edilmiştir. Yani bilinmeyen bir zaman içinde, keyfiyeti kesin olarak

bilinmeyen bir hadisenin ortaya çıkmasından sonra doğan bir inanç öğesi, belli bir zaman geçtikten sonra,

toplumun genelinde kabul görerek ortak inanç haline gelir. Artık o, toplumun bünyesinde sosyal hayatı

şekillendiren normlar haline gelmiştir. Halk inançlarının büyük bir kısmı bu tür inançlardır. Mesela,

uğursuzluk inancı gibi.

3

Anonim olarak doğan inançların benimsenip yayılmasında, toplumun üzerinde

yaşadığı coğrafi şartların, geçmişten getirdikleri sosyal mirasın, grup tecrübesinin büyük etkisi olduğu

görülür. Bu gruba giren inançlar tarafından tenkit edilebildiği gibi, toplumların birbirleriyle olan

münasebetleri sonucu mevcut inançların muhtevasına yenileri katılabilir. Hatta zaman içinde alıştırma ve

telkin vasıtaları kullanılarak yabancı kültür unsurları hissettirilmeden toplumun ortak değerleri haline

getirilebilir.

Bütün bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi halk inançları gündelik yaşayışla, iktisadi ve ticari

davranış şekilleri ile güzel sanatlar ve edebiyatla benzeri yüzlerce konuyu ihtiva eden zenginliğiyle, bunların yer yer manevi ve dini inançlarla ilgi göstermesiyle elbette çok geniş bir alanı kapsamaktadır.

4

Halk inançları

iyisi ve kötüsüyle, halkın öyle olduğuna inandığı, kültürünü o yönde geliştirdiği inançlardır.

Halk inançlarının belirleyici özelliklerinin başında millilik vasfı gelmektedir. Halk inançları bir

yönüyle ahlak kuralları, diğer yönüyle de muaşeret kuralları ile benzerlik göstermektedir. Halk inançları,

tarihin derinliklerinden süzülerek gelmiş, belli bir takım tecrübelerle şekillenmiş,bir birikim sonucu olarak

ortaya çıktığı için değişmezlik özelliği taşımaktadır. Halk inançları genelde meçhuliyet üzerine bina

edilmiştir. İnanç öğesini oluşturan asıl etken unutulmuş, ama onun bıraktığı izler kendisini inanç olarak

toplumun bünyesinde korumuştur. Herhangi bir inanca sahip olan fert, bu inancın nedenini ve niçin ini

bilmez, buna gerek de duymaz. Onun için önemli olan içinde yaşadığı toplumun fertlerinin, öyle olmasına

inanmış olmasını istemeleridir. İnanç daha çok düşünce planında olup uygulama olarak hayata pek

yansımayan, ama hayatın öyle işlemesini düzenleyen muharrik bir güç olarak geri planda duran bir özellik

gösterir. Yani inanç bir duygu ve düşünce hareketi halinde insanın iç dünyasına hakim olmaktadır.



C- Din ve Halk İnançları İlişkisi

İnsan ilişkileri, gelenek ve görenekleri, adetleri ve inançlarıyla din birbirlerine bağlıdır. Her

toplumun kendine özgü medeniyeti, sanatı, edebiyatı, gelenek ve görenekleri, davranış kuralları ve dini

inançları vardır. Bütün inançlar asıl kökünü dinden alıp, her toplumda kendi milli karakteri içinde

görülmektedir. Örneğin, Hz.Muhammed vasiyetlerinin 105. faslında "hiçbir surette dövme yaptırmak, gece

aynaya bakmak, ağız ve burnundan çıkan sıvıyı suya atmak doğru değildir" buyurmuşlardır.

5

Bu görüş,

Kazaklarda, gece aynaya bakıldığı zaman, şeytan insanın canıyla adeta dalga geçer. Özbek halkında ise, gece

aynaya bakıldığı zaman, insanın güzelliği gider. Taciklerde ise, insanlar çabuk yaşlanır. Kırgızlarda, insanın

ruhu kararır. Türkmen halkında ise, gece aynaya bakıldığı zaman, insanın yüzünde nur kalmayacağına

inanılmaktadır. Türkmenlerde suya tükürüldüğünde, servetin ve mutluluğun gideceği inancı bu şekilde

yorumlanmış ve öyle inanılmaktadır.

Türkmen halkı arasında, kapının eşiğine başını koyup yatmak, kapı ağzına oturmak ve elini yüzüne

tutmak, uygun bir davranış olarak görülmemektedir. Halk inanışına göre, ayın ve güneşin insan üzerinde

büyük tesiri vardır. Türkmenlere göre, güneşe baktığın yerde oturduğun zaman, boynun ağrır, aya baktığın

zaman ise, sara hastalığına yakalanır, kriz geldiği zaman insanlara saldırır. Güneşin ve ayın karşısında

olduğun zaman mahrem yerlerini açmak, pantolonunu ayakta durarak giymek uygun görülmez.

Türkmen atasözlerinde de “Tanrıdan korkarsan ayak tırnaklarını, Tanrının yarattıklarından utanırsan

ellerindeki tırnakları kesersin” denilmektedir. Ayak tırnaklarının kesilmemesinin günaha, el tırnaklarının

kesilmemesinin hastalığa neden olacağına inanılmaktadır. Halk inançlarına göre, her işe başlarken sağ ile

başlamak gerektiği düşüncesi yaygındır. Yeni gelen geline, eve girdiğinde sağ ayağı ile adım attırılması,

yemek yerken sağ elle yenilmesi, pantolon ve ayakkabının önce sağ tarafının giyilmesi gibi.

Türkmenlerde ekmeği tek elinle bölersen günah olur, ayakta yersen şeytan rızkına ortak olur, ayın

ilk ve son gecesi hanımla ilişkide bulunmak doğru değil, çünkü bu gecelerde çocuk olursa deli olur, çarşamba akşamı hanımınızla ilişkide bulunmayın, eğer bu akşamdan çocuk kalırsa katil ve serseri olur,

aybaşı dönemlerinde cinsel ilişkide bulunmayın, çocuk olursa bencil olur, pazartesi gecesi hanımla ilişkide

bulunun, çocuk olursa cesur olur, cumartesi gecesi hanım hamile kalırsa, çocuk gayretli ve çalışkan olur gibi

inançlar vardır.

Türkmenler, ırımların (inançların) çoğunu dinden aldıklarını belirtmişlerdir. Bu nedenle hayatlarına

ve davranışlarına tamamen ırımlar hakimdir. Örneğin, dine göre telpeksiz (takkesiz) namaz kılınır, fakat

ırımlara göre kılınmadığı için, onlar da telpeksiz namaz kılmamaktadırlar. Bu nedenle Türkmenler

yapacakları her işi ırımlara göre ayarlamaktadırlar.



D- Irımların Görüldüğü Alanlar

1- Toy (Düğün) Irımları



Türkmenler düğün günlerini ırımlara göre belirler. Irımların Türkmenlerin toplumsal yaşantısında,

aile hayatında, evlenme ve düğün törenlerinin çok büyük bir yeri vardır. Düğünün başlamasından sonuna

kadar ilginç ırımlar yer almaktadır. Bu ırımlarda Türkmen boyları (tire-tayfaları) arasında değişiklikler

vardır.

Türkmenler kız ve erkek çocuklarını evlendirirken, kız istemeye giden kişiler "sahetli" (uğurlu)

günlerde giderler. Kız istemeye gidenler başlarına beyaz yağlık (örtü) takarlar. Bu dünürcülere Türkmenler

“savcı” demektedirler. Savcılar göz kapaklarına beyaz pamuk yapıştırırlar, bunlara “gözleri pamuklu”

denilmektedir. Savcılar kız evine tuz götürür ve onların çöreğine (ekmeğine) tuz batırarak yerler. Savcılar kız

istemeye giderken şeker ve ekmek götürürler, ekmek rızkın bolluğuna, şeker ise tatlı ilişkiler kurmayı arzu

ettiklerine işarettir. Teke boyunda kızın ailesi kızı vermek istemiyorsa, savcıların ayak izleri süpürgeyle

temizlenmektedir. Salır boyunda kız istemeye giden savcılar, sofrayı açarak yarım çöreği değil de

kırılmamış olandan alır, tuzunu tadar. Bunun anlamı, misafir olarak gelen sizinle akraba olmak istiyor

demektir. Misafirin getirdiği şekeri, evin hanımı sofraya koyarsa kızı vermeye razı, koymazsa razı olmadığı

anlaşılmaktadır. Ersari boyunda, erkeğin annesi kızın başına kırmızı eşarp takarsa bu kızın nişanlı olduğu

anlaşılır. İlk defa kız istemeye gidildiğinde ev sahibinin dantelli yastıklarını misafir çevirirse, işin biteceği

anlaşılmaktadır. Ersariler kız istemeye gittiklerinde kapı önünü baba başındaki telpeği ile anne de eşarbıyla

süpürür. Kız tarafı razı ise misafirleri ve hediyeleri içeri alır. Eve ikinci sefer giderken pişmiş et götürülür, bu

işin bittiğinin işaretidir.

Türkmenler kızın "dokuzunu" (çeyizini) götürürken onun eşarbının ucu ve gömleklik kumaşın

parçasını odada yakarlar, bu ırım gelinimiz ateş gibi olsun diye yapılmaktadır. Kızın dokuzundaki kumaşlar

biçilirken, etrafında oturan insanlara birer parça kumaş kesilerek verilir. Kızın çeyizine konulan her kumaş

ve takı dokuz tane olmak zorundadır. Bu nedenle çeyize, kızın dokuzu denilmektedir. Teke Türkmenlerinde

kız istemeye giderken yolun üzerine beyaz ipli iğne atılmaktadır. Bunun anlamı, yolumuz ak olsun, işlerimiz

kolay olsun demektir. Gelin almaya gidildiği vakit gelenlere tatlı su ikram edilir. Erkeğin yengesi

çaydanlığın ucuna para takmaktadır. Gelin kızın yüzüne ayna tutulur ki şansı açık olsun, kaynatılmış

yumurta yedirilir ki çok çocukları olsun. Bir yerde iki düğün olsa birbirlerine ekmek verilmelidir, yoksa düğünün çileli olacağına inanılmaktadır. Gelin taksiye bindirilirken hemen çabuk binmez, biner geri iner,

çabuk binerse kocayı çok istiyor diye alay edilmektedir.

6

Gelin almaya gelenler geri dönmeden, kızın şansı açık olsun diye yengesine gaz lambası

vermektedirler. Kızın yengesi de gelin arabası evden ayrıldığı zaman testi kırmaktadır. Gelin arabası ve

konvoy, yolun iki tarafına yakılan ateşin arasından geçirilmektedir. Türkmen halk ırımlarına göre ateş bütün

kötülükleri yok etmekte ve habis ruhları öldürmektedir. Damadın akrabaları, kız tarafından bir şey alırsa,

kendi evlerinde de düğün veya başka bir toplantı olacak diye inanılmaktadır. Geline nazar değmesin diye

arabasına, deve tüyünden yapılmış siyah, beyaz renkte ip bağlanmaktadır. Damadın akrabaları, kız evinden,

ağaçtan yapılmış kazık getirirler ve erkeğin evinin kapısının önüne çakarlar. Bunu gelin kız geldiği eve bağlı

kalsın diye yapmaktadırlar.

Gelin arabası eve geldiği zaman, damatla kız dışarı çıkarken, arkadaşları üzerlerine küçük taş

atarlar. Bunun anlamı, hayatın iyi günleri olduğu gibi, kötü günleri de var unutma, demektir. Gelin eve

girerken ateş üzerinden geçirilmektedir ve ocağın çevresinde dolaştırılmaktadır. Kayın valide, gelinin

başından şeker saçmaktadır. Bunu yeni evlenenlerin hayatlarının tatlı ve mutlu olması için yapmaktadırlar.

Gelin eve girerken bir elini tere yağına, diğer elini tuza değdirirler. Bunu yeni evli çiftler bolluk içinde

yaşasın diye yapmaktadırlar. Gelin odaya girdiği zaman, kayın valide karşılar ve selam verir, elini gelinin

başına kor ve iyi dileklerde bulunur, gelinin ayağına yavaşça basar. Bunun anlamı, gelin bu evde

bulunanların emri altına girmiştir demektir. Gelinin yatak odasına çocuk beşiği koyarlar ve yatağın üzerine

erkek çocuk bırakırlar. Bu gelinin çok çocuğu olması ve ilk çocuk erkek olsun diye yapılmaktadır.



Türkmenlerde gelin kayın pederinin evine getirildiğinde dış kapıdan oturacağı yere kadar, yolu

üzerine beyaz halı serilmektedir. Gelin beyaz halı üzerinden yürütülerek götürülmektedir. Bu yolun ak olsun,

saflık duruluk ve temiz olarak kapıdan girsin demektir. Gelini görmeye gelenler yüzünü açar ve “tüveleme

tüveleme”, “Maşallah nazar değmesin”, “Hüda nazardan korusun”, diye dua ederler. Ersari ve Teke

Türkmenlerinde nikah kıyılırken erkeğin yakını olan kadınlar sürekli makas açıp kapatarak ses

çıkarmaktadırlar. Böyle yapmalarının sebebi, evde şeytan ve kötü ruhlar varsa, iki gencin arasına girmemesi

içindir. Nikah kıyıldıktan sonra, gelin kocasının botlarını çıkartır, kuşağını çözer ve gömleğinin düğmelerini

açar. Bunun anlamı, geline ömür boyu kocasının hizmetini yapması gerektiğini hatırlatır. Türkmenlerde oğul

vermek kız çıkarmak (evlendirme) adeti ile ilgili birçok ırım vardır.



1- Türkmenlerde düğün yapılacağı tarih, yıldızlara bakarak molla tarafından belirlenir.

2- Nikahtan sonra, gelin ve damada cesur olsun diye yürek ve böbrek yedirirler.

3- Gelinin eline un sürülerek onun hayatta mutlu olması dilenir.

4- Gelin evin avlusuna girdiğinde "yüzerlik" otu yakılarak tütsü yapılır.

5- Hamile kadının ağrıları başladığı zaman kolay doğum yapsın diye silahla ateş açarlar.

6- Doğumdan sonra uyuduğu zaman kadını al basmasın diye yanında erkek bulundurulur.

7- Kadını al basmaması için yanına demir, süpürge ve ateş konulmaktadır.

8- Doğum yapan kadının başında al örtü varsa erkek, sarı örtü varsa kızı olmuştur.

9- Çocuğu ziyarete gelenler “oğul devletin başı, kız da olursa gönül hoşu” derler.

10-Doğumdan kırk gün sonra çocuk ve annesi kırk bir tane kaşığın suyu ile yıkanmaktadır.

11-Çocuk yıkandıktan sonra erkeği tazı, kızı at derisine sararlar ki cesaretli ve uysal olsun.

12-Yeni doğan bebeğin yıkanmış eşyalarının gündüz dışarı bırakılması uygun görülmez.

13-Bir kadın hamileyken tavşan eti yerse çocuğun sakat olacağı inancı vardır.

14-Doğuma yakın anne adayı eşeğe binerse çocuğu aptal ve tembel olur.

15-Hamile kadın ata binerse çocuğun yiğit olacağı inancı vardır.

16-Hamileyken aya baksa çocuk güzel, yüzüne elma sürse yanakları kırmızı olur.

17-Hamile kadın çirkin adam, deve ve tavşan görse çocuk çirkin olur.

18-Hamileyken yılan görse çevik, kurt görse kahraman, koyun görse uslu olur.

19-Kadın rüyada buğday ve at görse çocuğun rızkı bol ve kahraman olur.

20-Anne adayı rüyada süs eşyası görse kız, para görürse erkek çocuğu olur.

21-Yeni doğan çocuğun ağzında diş olursa, babasına kötü davranacağına inanılmaktadır.

22-Hamile bir kadın devenin altından geçerse çocuğu kuvvetli olur.

23-Yeni doğan çocuk zar içinde olursa, öksüz kalacağına inanılmaktadır.

24-Çocuğu ziyarete gelenler iyi işitsin diye kulağının üzerine para koyarlar.

25-Doğum anında çocuğu kötü ruhlardan korumak için ateşte tütsü yapılmaktadır.

26-Çocuğun ilk çıkan tırnakları kesilerek eli una batırılır ki çocuk hırsız olmasın.

27-İlk saçı kesildiği zaman, altınla tartılarak karşılığı fakirlere verilir.

28-Çocuk doğduğu zaman erkeğe iki, kıza bir kurban kesilerek yemek ziyafeti verilir.

29-Çocuğun ismi molla kulağına ezan okuduktan sonra dedesi tarafından konulmaktadır.

30-Çocuk doğduğu zaman kırk gün beşikte değil, yerde yatırırlar.

31-Çocuğu doğduğu zaman tuzlu suyla yıkamaktadırlar.

32-Erkek çocuk doğduğu zaman “oğul doğdu ak evin üstüne gün doğdu” derler.

33-Çocuğu olmayan kadınlar, çok çocuğu olan kadının gömleğini giyerler.













Dine Bağlı Irımlar



Türkmenlerin İslam dinine girmezden önceki dini Gök Tanrı inancı idi. Türkmence’de gök; Asman,

direk ve mavi anlamına gelir. Gök Tanrı bütün canlı ve cansızların yaratıcısıdır. Gök Tanrı inancında yerin

(toprağın) itibarı vardır. Ölünün defni anlamında “yere cayladık” şunu yer aldı, artık o kişinin hayatı yerde

devam ediyor diye inanılmaktadır. Türkmence’de “cay” ev demektir. Merhumu caylamak ölüyü gömmektir.

Ölen adamı asıl ve devamlı olan evine koyduk orada ebediyen yaşasın denilmektedir.



Türkmenlerde Tanrı Huda demektir. Huda korusun ve saklasın diye dua edilmektedir. Türkmen

halkında iki büyük kutsiyet vardır. Biri Huda, diğeri Hakan, Lider, Prezident’tir. Orta Asya’da ve

Türkmenler arasında çok görülen eski dinlerden biri de “Zaroastrizm” inancıdır. Bu dinin Orta Asya’da

doğduğu ve memleketinin de Harezm olduğu bilinmektedir.

7

Din; insanları yaratılıştaki sebep ve amaçlardan

haberdar eden, insanlara aydınlık ve mutluluk yollarını gösteren, onları kendi tercihleri ve seçme

hürriyetleriyle özünde doğru ve güzel olan işlerin hal ve hareketlerine sevk eden ve Allah (cc) tarafından

konulan prensipler bütünüdür. Bu prensipleri Peygamberler, Allah tarafından kendilerine vahiy yoluyla

gelenleri, insanlara duyurmuş, hak ve hakikati anlatmışlardır. Dinle ilgili ırımlar şunlardır:

1- Elini yıkadıktan sonra sallama, şeytan eline yapışır.

2- Mukaddes yerlere sağ ayakla girilmelidir.

3- Parmaklarını kaç defa çıtırdatırsan, şeytan o kadar ömrünü kısaltır.

4- Dişleri süpürge çöpüyle temizlemek günahtır.

5- Ayakta yemek yersen, şeytan rızkını yer.

6- Yalan söyleyenin evinden bereket gider.

7- Sözünde durmayan adamın evinde huzur olmaz.

8- Yeminini bozan kimsenin, sağlığı bozulur ve ömrü kısa olur.

9- Tandırda çörek pişerken erkek adamın orada durması doğru değildir.

10-İğde ağcının altında uyumak doğru değildir.

11-Ayak basılan yere kirli su ve ak zatları (un, süt, ayran gibi) dökmek günahtır.

12-Ev süpürüldükten sonra süpürge duvara dik olarak bırakılmaz.

13-Akşam ev temizlendikten sonra çöpler dışarı atılmaz, evin bereketi gider.

14-Evden biri yolculuğa çıktığı zaman gideceği yere varıncaya kadar ev süpürülmez.

15-Evden birisi vefat etmişse kırk gün radyo, televizyon ve teyp çaldırılmaz.

16-Cenaze olan evdeki kadınlar siyah örtü takar, erkekler başına siyah telpek (takke) giyer.

17-Nazar değmesin diye ellerine, boynuna siyah-beyaz ip bağlamaktadırlar.

18-Hava karardıktan sonra hayvan kesmek günahtır.

19-Ayakta def-i hacet yapan kimse fakirleşir, kazancının bereketi olmaz.

20-Kurban bayram günleri salıncakta sallanırsan günahlar dökülür diye inanılmaktadır.

21-Kurban bayramından bir gün önce ve bayramdan bir gün sonra kurban kesme inancı vardır.

22-Bayram günü yola gidecekler, kurbanın kulağını keserek kan akıtmaktadır.

23-Türkmenlerde kadınlar kurban kesme veya kestirme hakkına sahip değildir.

24-Genç kızlar kısmetlerinin açılması için gelinin başından atılan şekerden alırlar.



25-Kısmetlerinin açılması için değirmene gidip kiremitleri ters çevirmektedirler.

26-Nevruz günü gençler tekke ve türbeleri ziyaret ederek dilek ve temennide bulunurlar.

27- Türkmenlerde nevruz günü dini bayram olarak kabul edilmekte ve kutlanmaktadır.



3-İnsan Bedeni İle İlgili Irımlar

Türkmenlerin eski inançlarından olan Şamanlıkta ruhun bekası, ahiret hayatı, cennet ve cehennem

akideleri, Tanrıya ve ecdada kurban inançları da İslamiyet’te daha gelişmiş olduğundan, kültürel bakımdan

bir uyumsuzluk söz konusu olmamış ve bu inançlar eski inançların bir tekamülü olarak görülmüştür.

Türkmenlerin keramet sahibi her derde deva bulan, gaipten haber veren kamların yerine İslam şeyhleri ve

evliyası geçerken burada da sessiz bir kaynaşma olmuştur.

Müslüman olan Türkmenlerin ata ve babaları hem Şamanlara, hem de evliyaya benziyordu.

Türkmenlerin kendi kahramanları Alp- erenler şekli ile kutsiyet kazanıyor ve İslam Türkmen gazileri ile

birleşiyordu. Nitekim bugün de ermek, ermiş ve eren kelimeleri hala bu dini manaları muhafaza etmektedir.

Türkmenler İslam dinine ait bir çok mefhum ve ıstılahları kendi din ve dillerinde bularak İslam devrinde de

kullanmışlardır. Şamanlıkta mübarek ruhlar varsa da melek olmadığından, İslam’ın bu mefhumunu ferişte ile

karşılamışlardır.

8





İnsan bedeni ile ilgili ırımlar şunlardır:

1- İnsanın bedeninden bölünüp ayrılan saça, dişe, tırnağa birisi basarsa sahibi hasta olur.

2- Burnunun içi kaşınırsa düğün haberi alacağına işarettir.

3-Yatan kimsenin üzerinden geçmemeli, hastalanma ihtimali olabilir.

4- Karanlıkta aynaya bakarak saçını tararsan günah kazanırsın.

5- Gece tırnağını kesersen günah kazanırsın

6- Kızın eli ağrırsa o zaman kızı bekar biri hatırlıyor demektir.

7- Kulağın kaşınıyorsa, gıybetin yapılıyor demektir

8- Pazar günü öksürürsen, misafirliğe gideceksin.

9- Perşembe günü öksürürsen,uzak yola gideceksin.

10-Sağ elinin içinin kaşınması, paranın geleceğine dair bir alamettir.

11-Tükürdüğünde tükürüğünün bir damlası üzerine düşerse yeni giysi giyeceksin.

12-Çocuğun kırılmış dişini atın ayak izlerinin altına gömersen,atın dişi gibi ak diş çıkar.

13-Eğer sağ kulağın kızarırsa, senin hakkında gerçeği konuşuyorlar demektir.

14-Eğer bekar yiğit çok uyuyorsa, gözü yamuk bir kızla evlenir.

15-Eğer yiğidin veya kızın ön dişlerinin arası açıksa uzak yerlerden evlenir.

16-Elma insana güç verir.

17-Boynun kaşınırsa ağlayacaksın.

18-Saçını taradığında şakırdayarak şimşek çakıyorsa,o insan şanslı ve neşeli birisi olur.

19-Salı günü öksürürsen, misafir gelir.

20-Dudakların kaşınırsa öpüşeceksin.

21-Burnunun dışı kaşınırsa, uzak yerlerden haber gelecek.

22-Cuma günü hapşırırsan, buluşma olur.

23-Bir günde hem elin hem de ayağın tırnakları kesilmez.

24-Boynun kaşınırsa düğün oluyor demektir.

25-Kaşın kaşınıyorsa misafir gelecek demektir.

26-Kaşları bitişik olan insanlar çok zorluklar görür.

27-Kulağın kaşınırsa, yağmur yağacak.

28-Sağ kaşın seğirirse mutlu olacaksın

29-Sağ kulağın çınlarsa iyi haber gelecek.

30-Ayağının altı kaşınırsa yolculuğa çıkacaksın.

31-Yüzün kızarırsa ağlayacaksın.

32-Kulağın çınlarsa kimdir biri senin adını tutacak (seni anacak).

33-Dilini ısırırsan,bir kimse sana kızıyor veya gıybetin yapılıyor.

34-Eğer bir kimse gittikten sonra,onun arkasından süpürgeyle süpürürsen o geri dönmeyecektir.

35-Annesine benzeyen çocuk şanslı ve mutlu olur.

36-Bir kimse elinden bıçak düşürürse erkek misafir, kaşık düşürürse kadın misafir gelir.

37-Eğer karı koca yemeklerini karanlıkta yerse, çocukları hırsız olur.

38-Kapının eşiğinde durup görüşürsen,kavga yaparsın.

39-Yeni gelen gelin eve sol ayağıyla atarsa şansız olur.

40-Sol kaşın seğirirse üzülürsün.

41-Yanağın kaşınırsa ağlayacaksın.

42-Sol kulağın çınlarsa kötü haber gelir.

43-Annesine benzeyen çocuğun şansı açık olur.

44-Kız eline iğne batırsa aşık olur.

45-Elinden bıçak kaçsa erkek, çömçe kaçsa kadın misafir gelir.



4- Hayat Irımları

Türkmenler ölülerin hatırasına nahar (yemek) ziyafetleri ve Huda yolu (Allah rızası için) davet

yapmaktadırlar. Zenginler birçok kurban keserek halka yemek yedirmektedirler. Hazırlanan yemeklerin bir kısmını eski bir gelenek olarak ölünün mezarı üzerine dökerler.

9

Türkmenler Müslüman oldukları halde

geçmiş kültürlerinden olan depdessurları (adetleri) hala devam ettirmektedirler. En eski maddi kültürün

kalıntıları toprak altında muhafaza edilerek çağımıza kadar ulaştığı gibi, gelenekçi toplumlarda da en eski

devirlerin manevi kültür kalıntıları ruhların derinliklerinde sürüklenip günümüze kadar getirilmiştir. Çağdaş

kültürün yüksek seviyesine ulaşan Türkmen halk topluluklarında da bu eski çağlardaki inançların

tezahürlerine şahit oluyoruz. Örneğin, at nalını uğur saymak, mavi boncuk ve maşallah nazarlıkları takmak

gibi inançların kökeni eski tarihlere kadar inmektedir.

Türkmenler İslamiyet’i din olarak kabul ettikten sonra, eski din ve inançlardan kalma bir çok

görenek ve gelenekleri İslam dininin emirleri gibi muhafaza etmişlerdir. Örneğin, türbelere, kutlu sayılan

ağaç ve çalılara çaput bağlama gibi. Bu adetler bütün Türkmenlerde görülmektedir. Çünkü bu adetler Orta

Asya uluslarının eski dinleri olan Şamanizm’e mahsus önemli unsurlardan biridir. Türkmenlere göre bu

adetler çok önemli bir dini ayindir. Türkmen halk inançlarına göre her dağın, her kutlu pınarın, göl ve

ırmakların, kutlu ağaç ve kayaların manevi sahipleri vardır. Türkmenler orman,ağaç, su ve kayalara

günümüzde de kurban sunmaya devam etmektedirler. Tanrının dostları sayılan ölülerin türbe

parmaklıklarına, kutlu sayılan ağaç ve çalılara nezir niyetiyle çaput bağlama adeti Müslüman din adamları

tarafından yasak edilmesine rağmen, zamanımızda bile onlarcasına rastlamak mümkündür.

Türkmenlerde, türbelere mum yakma adeti de eski adetlerden biridir. Eski çağlarda yalnız evliya

sayılanların değil, başka ölülerin de mezarlarında yahut öldükleri yerde mum yakmak veya ateş yakmak bir

nevi kurban sayılmıştır. Bunun Kur’an hatim yaptırmaktan daha sevap olduğuna inanılmaktadır.



Türkmenler

arasında en çok kullanılan davranışlardan biri de muska ve tılsımlara inanma adetidir. Türkmenlerin

inançlarına göre bazı nesnelerde uğur veya uğursuzluk bulunur, uğurlu saydığı nesneyi boynuna asar ya da

yanında taşır. Bu nesne taş veya ağaç parçası, bir bitki, garip görünen bir böcek ve kartal tırnağı vs.

olabilmektedir. Bu muska ve tılsımların hastalıklardan, nazardan, göze görünmez bela ve kazalardan

koruduklarına inanmaktadırlar. Türkmenler muskaları, sağlık, ev işleri, sevgi ilişkileri ve cesaretli olmak için

de taktıklarını söylemişlerdir. Muskayı takan kişinin kötü davranışları ortadan kalkıyor, zekası açılıyor, ev ve

aile ilişkileri düzgün oluyor, sevgi bağları kuruyor gibi inançlar da taşımaktadırlar.

Türkmenlerde muskaların içine Arapça dua yazılmaktadır. Muskalar kağıt, gümüş veya kumaştan

olduğu gibi ağaçtan da olmaktadır. Muskaların içine kömür ve tuz koyma geleneği de halen devam

etmektedir. Kömür ateşe, tuz berraklığa işarettir. Kömür ateşinin, kötü ruhlardan insanı koruyacağına, tuzla

da geleceğin aydınlık, yolun ak olacağına inanılmaktadır. Türkmenistan’da çobanlar ve avcılar “dağdan”

ağacından muska yapmaktadırlar. Deve tüyünden ala ip veya yılan şeklinde ip yapılarak evin kapısına

asılmaktadır. Bunun evi ve orada yaşayanları koruyacağına inanılmaktadır. Zehirden korunmak için

esrarengiz işaretlerle yazılmış muskalar taşımaktadırlar. Hayat ırımları olarak şunlar da görülmektedir:

1- Gün batarken beyaz şey (süt, un, şeker, pirinç) alış-verişi yapmamalı, rızk gelmez.

2- Elbise üzerindeyken, yırtılan yer dikilirse, kendi aklını da dikmiş olur.

3- Cenaze cemaatının önü kesilmemeli, yoksa ecel peşine düşer.

4- Akşam para sayılmamalı ve borç verilmemelidir, kazancın bereketi gider.

5- Acı nesneler birine verilirken tekli, tatlılar çift sayılı olmalıdır.

6- Düğün evine giderken çift, cenaze evine giderken tek ekmek götürülür.

7- Evde yılan öldürülürse, kötülük, bela ve musibet gelir.

8- Tavuk, horoz gibi öterse, sahibinin ölüm haberi gelir.

9- Ekmeği iki tarafından bölersen rızkın, tek elle bölersen saygın azalır.

10-Bebeğin altından iki elle kaldırılmamalı, ölü bebek öyle kaldırılır.

11-Boş salıncağı sallarsan çocuğunun başı ve kulağı ağrır.

12-Çörek yaparken hamur sıçrarsa, misafir gelir.

13-Çocuk yerde emeklerse, çay bardağının üzerine çöp çıkarsa misafir gelir.

14-Evin üzerinde karga öterse düğün olur.

15-Bıçağın keskin tarafı yukarı durursa, evde uyuşmazlık olur.

10

16-Ayağının altı öpülen çocuk küt olur.

17-Çocuğun üzerinden atlanmaz, boyu kısalır.

18-Çocuğun ensesinden öpülmez, öpülen çocuk inatçı olur.

19-Hamile kadın çirkinleşirse kız, güzelleşirse erkek çocuk doğurur.

20-Kız annenin, anne de kızın elbisesini giyerse ömrü kısalır.

21-Kendi hanımının izinden yürümek doğru değildir.

22-Kündük (ıbrık) kıbleye bakacak şekilde konmalıdır.

23-Çocuk ilk konuşmaya başladığı zaman baba derse oğlu, anne derse kızı olur.



5- Nazar Irmları

Göz değmesi, yani nazar inancı Türkmenlerde çok eskilere dayanan bir ırımdır. Günümüzde nazara

inanan ve inanmayan da vardır. Türkmenler kendi aralarında konuşurlarken “ falan adamın gözü değer, bir

maddeye baksa onu parçalar.” Çocuk hastalansa “ göz değdi” demektedirler. Göz değmemesi için

“tüveleme-tüveleme” (maşallah-maşallah) derler. Gözünüzün değmemesi istiyorsanız tü tü diye tükürmeniz

gerekmektedir, ayrıca “yaman gözden, dilden Huda (Allah) saklasın” diye dua etmeniz istenmektedir.

Göz değmesi bütün toplumlarda vardır.

11

Gözü değecek insanın alnı düz, gözleri yeşil, aç gözlü,

haset ve başkalarını istemeyen kişilerdir. Göz değmesinden korunmak için halk arasında çok çeşitli yollar ve

yöntemler vardır. Türkmenlerde, yılanın ağzına tükürsen o yılan ölür ve bir daha göz değmez diye

inanılmaktadır. Göz değmesinden korunmak için dua, muska, deve tüyü, alaca tüyden edilen ip bağ, yılan

başı, domuz dişi, gümüş veya altın kaplı muska şeklinde “ dağdan” takmaktadırlar. Bu maddelerin insan organizmasına tesir ettiğine inanılmaktadır. Halk inanışlarına göre, yılan veya at kafası gibi kötü nesnelere,

gözü değen adamın bakışı ilk önce oraya olduğu için kendinde bulunan göz enerjisi oraya aktarılıyor ve

diğer insan ve canlılar korunmuş oluyor.

12

Göz değmesi ile ilgili ırımlar şunlardır:

1- Yeni ev yaparken göz değmesin diye evin temeline iğne, tuz ve kömür konulmaktadır.

2- Eve nazar değmemesi için balkona at, öküz veya koç kafası ve boynuzu takılmaktadır.

3- Hayvanlara göz değmemesi için ahıra yüzerlik otu asılmaktadır.

4- İnsanlar da göz değmemesi için, göz boncuğu ve dağdan takmaktadırlar.

5- Nazar değmiş olan bir insana, nazarı değenin giysisinden kesip tütsü yapılmalıdır.

6- Nazar değen kişinin başından kurşun dökülmektedir.

7- Kurşun tavanın tabanına çökerse kadın, üstüne çıkarsa erkeğin gözü değmiştir.

8- Hayvanlara yılan gömleği yedirirsen nazar isabet etmez.

13

9- Çocukların beşiğine deniz hayvanlarının kabuklarını takarsan göz değmez.

10-Yeni doğan çocuğu ziyarete gelenlerin başından pişme (kavrulmuş mısır) saçarlar.

11- Çocuk görmeye gelenler “Bize de Huda yetirsin, yaşı uzun olsun, kem gözden korunsun” derler.

12- Nazar konusunda içinde göz bulunan el resminin etkili olduğuna inanılmaktadır.

13- Ayet yazılı kağıt, mazi ağacından yapılan nazarlık ve betük muskaları nazardan korur.

14- Yatır mezarları üzerindeki örtüden kesilen parçalar da insanı nazardan korur diye inanılır.



6- Yağmur Irımları

Yağmur Duası, çok eski zamanlarda ortaya çıkmış ve yapılmış, şu anda da uygulanan bir gelenektir.

Yağmur duasının ortaya çıkmasının en büyük nedeni, Türkmenlerin yerleşmiş bulundukları yerlerde suyun

az olmasıdır. Türkmenistan, diğer Türk Cumhuriyetleri içinde belli bir jeopolitik öneme sahip bir konumda

bulunmaktadır. Türkmenistan uygarlığın başlangıcından beri göç ve fetih dalgalarına sahne olmuştur. Orta

Asya Türk kültürünü ve İslam kültürünü muhafaza ederek güncel hayatın uygulama ve değer yargılarına yeni

bir içerik ve nitelik kazandırmışlardır. Tarihin ilk topluluklarından bu yana ilahi gücü tam çözemeyen

insanlar onun her türlü iyiliği ve kötülüğü yapabileceğini düşünmüşler ve onunla iyi geçinmenin yollarını

aramışlardır. Dilekleri için veya dilekleri yerine gelince şükür etmek amacıyla adaklar adamışlar, çeşitli

büyüsel törensel işlemler uygulayarak kurban kesmişlerdir.

14

Türkmenistan coğrafi şartlar itibarıyla sıcak ve kurak olduğu için yağmura çok büyük gereksinim

duyulmaktadır. Türkmenler arasında gökten inen bereket olarak nitelendirilen yağmur kutsal bir nitelik

kazanmıştır. Türkmenlerde su haftası ve bayramı kutlanılmaktadır. “Yağmur yağdır sultanım!” diye

çocuklara bugün bile bolca dua yaptırılmaktadır. Türkmenler yağmura bereket adını vermişlerdir. İslam alimlerinden el- Biruni Türkmenlerin bir pınar (çeşme) yanındaki yerde bulunan taş ve kaya üzerindeki izlere

secde ettikleri söylemektedir. Bereketli olan bu pınarı şöyle tarif ediyor; “ Tus ile Abra şehirleri arasında

bulunur, bu küçük göle benzeyen tatlı sulu bir pınardır. Türkmen ülkesinde Köpet Dağı’nda bulunur. Bu

pınar kalkana benzer, suyu kenarı ile aynı seviyededir. Bu pınardan ordu bile içse suyu bir parmak kadar

dahi eksilmez. Bu pınarın yanındaki kayada secde eden bir insanın ayak parmaklarıyla elinin ve dizlerinin

izleri vardır. Yine bir çocuğun ayak ve eşeğinin tırnak izleri bulunmaktadır. Oğuz Türkleri (Türkmenler)

bunları gördüklerinde yere kapanırlar ve secde ederler”

15

demiştir.

Türkmenistan’ın Kerki şehrindeki Köyten Dağı Türkmenlerce kutsal sayılmaktadır. Türkmenler

nerede bir dağ ve pınar görse oraya bir kayın ağacı diker ve orayı kutsal ve kerametli olarak görürler. Köyten

dağındaki Kırk Kızlar mağarasının suyu da, kendisi de kutsal yerler arasında sayılmaktadır. Kırk kızlar

mağarasındaki suyun zemzem kuyusundan geldiğine inanılmaktadır. Burada kurbanlar kesilir, ibadetler

yapılır, dualar edilir, istek ve temennilerde bulunulur. Türkmenlerde su, pınar, dağ kültleri olduğu gibi orman

ve ağaç kültü de çok yaygındır. Türkmenler şaman kültürü olan ağaç ve dağ kültlerini, eski devirlerdeki

bütün ayinleri teferruatıyla muhafaza etmişlerdir. Kutlu ağaç ve pınar kültü bilhassa çocuğu olmayan

kadınların ziyaret ettiği, adak dilediği ve çaput bağladığı yerler olmuştur.

16

Sahrada çölde tek başına biten

bir ağaç, ya bir pınar ya da büyük bir taş bulunsa, orası kutsal kabul edilerek ziyaret edilmektedir. Problemi

olanlar bu tür yerlere gitmekte, kurban keserek dua etmekte, hatta orada gece yatarak sabahlamaktadırlar.



İnanç insana özgü bir fenomendir. Tanrıyla barışık olma isteği bir takım ibadetler ve ritüellerle

tamamlanır. Bir istek duası olan yağmur dualarının kökeni arkaik ve geleneksel toplumlara, mitosların ritüel

davranışlarıyla insana ve insan topluluklarının hayatlarını yöneten kurallar ve kurumların ilişkisine dayanır.

Türkmenler yağmur yağması için Allah’a yakın olan dağ, mezar, yatır gibi yerleri ziyaret eder, kurban keser

ve çok çeşitli dinsel ritüeller yapmaktadırlar. Yağmur ırımları şunlardır:

1- Kukla bebek yapılarak Tanrıdan yağmur yağdırması istenilmektedir.

2- Hayvanları birbirinden ve yavrularından ayırarak yağmur yağacağına inanılmaktadır.

3- Kaplumbağalar ağaca ters çevrilerek asılırsa yağmur yağar.

4- Yılan ve akrep yakılırsa yağmur yağar.

5- Kurban kesilerek dini vecibeler yerine getirilirse yağmur yağar.

6- Yatırın başında abdest alıp iki rekat namaz kılınırsa yağmur yağar.

7- Yağmur duası yapılırken ellerin ters çevrilmesi ve elbiselerin ters giyilmesi gerekir.

8- Yağmur duasını yaşlı veya ağzı dualı birisinin yapması uygun görülmektedir.

9- Yağmur duası tepelere ve yüksek yerlere çıkılarak yapılır.

10-Duaların söylenişi sırasında herkesin iştirak etmesi gerekir.

11-Yerleşim yerindeki herkes mutlaka yağmur duasına katılmalıdır.

12-Yağmur duasının yüksek sesle yapılması gerekmektedir.

13-Türkmenlerde yağmur duası şiir şeklinde de olmaktadır.

Senin dek kadirden dileg diliyorum

Rahim eyleyip yağmur yağdır sultanım

Garibim kimsesizim sana yalvarıyorum

Rahim eyleyip yağmur yağdır sultanım.

14- “Yağmur damlası altın tanesi” sözü Türkmenistan’ın çok yerinde yazılıdır.



Sonuç

Türkmen halkının kendi başından geçen, tarihi tecrübelerine dayanan ve dilden dile, nesilden nesile

günümüze kadar gelen birçok ırımları olmuştur. Türkmen din adamları ırımlara batıl inanç demektedirler.

Batıl inanç; dinin aslında bulunmayan, bir takım yollarla sonradan dine sokulan ve toplumda dini inanç gibi

telakki olunan söz, fiil ve davranışların tümüne bidat, hurafe ve batıl inanç denilmektedir. İnsan yaratılışı

itibariyle inanmaya ve telkine müsaittir. Başına bir bela, musibet, dert ve sıkıntı geldiği zaman, deva ve şifa

umuduyla her çareye baş vurmakta ve her duyduğunu yapmaya kalkışmaktadır. İnsanların bu zaafları

ırımlara, yani halk inanışlarına bağlanmaya itmiştir.

Irımlar dinin gelenekselleşmesi olarak günümüzde de halk tarafından kullanılmaktadır. Herhangi bir

toplumun bireylerinin çeşitli yolardan açığa vurdukları davranış örnekleri büyük ölçüde sosyo-ekonomik

yapıların oluşturduğu kültür unsurlarından ileri gelmektedir. Türkmen ırımları da toplumun geleneklerinden,

inançlarından ve bireylerin arzu ve ortak çıkarlarından oluşmaktadır. Bunlar, toy (düğün) ırımları, din

ırımları, insan bedeni ile ilgili ırımlar, hayat ve yağmur ırımları gibi birçok inançlardan oluşmaktadır.

Türkmenistan’da ırımlar (halk inançları) insanların hayatlarına damgasını vurmuştur. Halkı,

toplumsal kabullenme diyebileceğimiz inançlar ve gelenekler idare etmektedir. Eski inançlar, din kisvesine

bürünerek kültürel miras olarak günümüze kadar varlığını sürdürmüşlerdir. Çünkü, halk inançları tarihi

derinliklerden süzülerek gelmiş, belli tecrübelerle şekillenmiş bir birikim sonucu ortaya çıkmıştır. Toplumun

bütün fertleri, o inanç öğesi hakkında müşterek duygu ve düşünceleri paylaşmaktadır. Türkmen halk

inançları da tarihin derinliklerinden aldığı değerleri günümüze kadar taşımıştır.



KAYNAKÇA

*

Bu çalışma yazarın 1995-98 yılları arasında Türkmenistan’da sahası ile ilgili yaptığı araştırmalara dayalıdır.

**

C.Ü. İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Öğretim Üyesi.

1- ORAYEV Orazbay, Irımlar, Ruh yayını, Aşkabat, Türkmenistan, 1993, s. 3.

2- HANÇERLİOĞLU Orhan, İnanç Sözlüğü, Remzi Kitapevi, İstanbul, 1975, s. 270.

3- ÇELİK Ali, İslam’ın Kabul Veya Reddettiği Halk İnançları, Beyan yayını, İstanbul. 1995, s.21

4- TANYU Hikmet, “Dini Folklör Veya Manevi Halk İnançları “, A.Ü.İ.F.D. C. XX111. Ankara, 1980, s.123.

5- ÇARIYEVA Oğulcemal, “Din ve Irımlar” Vatan Gazetesi, Aşkabat, 17-11-1974, s.5.

6- A. SULTANOVA, “Türkmenlerin Evlenme Merasimlerine Bağılı Irımlar” Diller Dünyası Dergisi, Matbuat yayını, mart-

nisan, sayı, 2, Aşkabat, 1995, s.53.

7- ŞÜKÜROV Nazar, Dinlerin Döreyişi, Ruh yayınları, Aşkabat, 1981, s 40.

8- ÇARIYEVA Oğulcemal, “Dogayı Sözler” Nesil Gazetesi, Aşkabat, 4/1/1994,s.4.

9- ORAYEV D Orazbay, Adat, Ruh tayınları, Aşkabat. 1995, s.173

10- GOÇMURADOV Bayram, Türkmen Halk Irımları, Maarif yayını, Aşkabat, 1995, s 46.

11- GÖKBEL Ahmet, “Türk halk İnançlarında Din ve Din Anlayışı (Kurban Kültü Örneği)”, Cumhuriyetin 75. Yılı Dinler

Tarihi Açısından Din ve Din Anlayışı Sempozyumu, 20-21, Kasım, Konya, 1998, s. 2.

12- Abdulkadir İNAN, Eski Türk Dini Tarihi, Kültür Bakanlığı Yayını, İstanbul, 1976, s.185.

13- Adulkadir İNAN, Tatihte ve Gününmüzde Şamanizm, Türk Tarih Kururm yayını, Anakara, 1986, s.

14- Abdulkadir İNAN, “Türk Boylarında Dağ, Ağaç (Orman) ve Pınar Kültü”, Makaleler ve incelemeler II, Ankara, 1991, s.

255-258.

15- Ünver GÜNAY, H. GÜNGÖR, Türk Din Tarihi, Laçin yayını, Kayseri, 1998, s. 76.

toklucaktan haberler

dernek nedir.amaçları

TOKLUCAK DER .in ARIK DER ile ZARA DER. yanyana olan arsa ile ilğili bilgiler.. 1- konu hakkında gelişmeler.. 2- varılan durum 3- dernek üyelerinin konu hakkında bilgileri GEREKLİ BİLGİLER TOPARLANIP ..GELİŞMELER..SİZLERE DUYURULACAKTIR. MAİL. ADRESİM ..haloyildiz@gmail.com ..SİZLERİN ULAŞABİLDİĞİ BİLGİLERİ PAYLAŞIRSANIZ ..YAYINLARIZ. ERGÜN YILDIZ..

DERNEK NEDİR? NASIL KURULUR?

Derneğin tanımı

23.11.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5253 sayılı Dernekler Kanununun 2. maddesinde derneğin tanımı; " Dernek: Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarını” olarak yapılmıştır.

Kimler dernek kurabilir

Fiil ehliyetine sahip gerçek veya tüzel kişiler, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.

Dernek kurucusu olabilmeleri ile ilgili olarak, Türk Silâhlı Kuvvetleri ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri hakkında özel kanunlarında getirilen kısıtlamalar saklıdır.

Ayrıca, onbeş yaşını bitiren ayırt etme gücüne sahip küçükler; toplumsal, ruhsal, ahlakî, bedensel ve zihinsel yetenekleri ile spor, eğitim ve öğretim haklarını, sosyal ve kültürel varlıklarını, aile yapısını ve özel yaşantılarını korumak ve geliştirmek amacıyla yasal temsilcilerinin yazılı izni ile çocuk dernekleri kurabilir veya kurulmuş çocuk derneklerine üye olabilirler.

Oniki yaşını bitiren küçükler yasal temsilcilerinin izni ile çocuk derneklerine üye olabilirler ancak yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar.

Çocuk derneklerine onsekiz yaşından büyükler kurucu veya üye olamazlar.

Dernek kurucusu olacak kişilerde aranan fiil ehliyetine ne şekilde sahip olunur.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununda belirtildiği üzere; ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.

Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmamak: Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmamak yada bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm bulunmamaktır.

Ergin olmak: Onsekiz yaşını doldurmuş olmak veya onsekiz yaşın doldurmamış olduğu halde evlenmiş olmak yada onbeş yaşını doldurmuş küçüklerin kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınmış olmaktır.

Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır.

Dernekler özel hukuk tüzelkişisi olup, Türk Medeni Kanununun 48. maddesinde belirtilen tüm hak ve yetkilere sahiptir.

Hangi amaçla dernek kurulamaz

Anayasa ve kanunlarla açıkça yasaklanan amaçları veya konusu suç teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek amacıyla dernek kurulamaz.

Derneğin amacı; kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir gayeyi gerçekleştirmeye yönelik, anlaşılabilir ve süreklilik arz etmelidir. Hukuka veya ahlâka aykırı olmamalıdır.

Derneğin kuruluş şekli

Dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanırlar.

Dernek tüzüğünün içeriği

Dernekler Mevzuatı gereğince derneğin tüzüğünde aşağıda gösterilen hususların belirtilmesi zorunludur:

a-Derneğin adı ve merkezi. (Derneğinizin adı, daha önce kurulmuş olan bir derneğin adından farklı olmak zorundadır. Dernek adını kontrol etmek için tıklayınız)

b-Derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için dernekçe sürdürülecek çalışma konuları ve çalışma biçimleri ile faaliyet alanı.

c-Derneğe üye olma ve üyelikten çıkmanın şart ve şekilleri.

d-Genel kurulun toplanma şekli ve zamanı.

e-Genel kurulun görevleri, yetkileri, oy kullanma ve karar alma usul ve şekilleri.

f-Yönetim ve denetim kurullarının görev ve yetkileri, ne suretle seçileceği, asıl ve yedek üye sayısı.

g-Derneğin şubesinin bulunup bulunmayacağı, bulunacak ise şubelerin nasıl kurulacağı, görev ve yetkileri ile dernek genel kurulunda nasıl temsil edileceği.

h-Üyelerin ödeyecekleri giriş ve yıllık aidat miktarının belirlenme şekli.

ı-Derneğin gelir kaynakları.

i- Derneğin borçlanma usulleri.

j- Derneğin iç denetim şekilleri

k-Tüzüğün ne şekilde değiştirileceği.

l-Derneğin feshi halinde mal varlığının tasfiye şekli.

m-Dernek geçici yönetim kurulu üyelerinin adı, soyadı, görev ünvanı.

Dernek tüzüğünde kanunen belirtilmesi zorunlu hususlar dışında, Kanuna aykırı olmamak kaydıyla tüzükte yer alması istenilen diğer hükümler eklenebilir.

Örnek Dernek Tüzüğü İçin Tıklayınız.

Dernek kuruluşu için gerekli belgeler

Dernek kurucuları (en az yedi gerçek veya tüzel kişi) tarafından imzalanmış olan (Dernekler Yönetmeliği Ek-2’de bulunan) iki adet kuruluş bildirimi ve aşağıda belirtilen ekleri, derneğin kurulacağı yerin mülki idare amirliğine verilir.

a) Kurucular tarafından her sayfası imzalanmış üç adet dernek tüzüğü,

b) Kurucuların nüfus cüzdan fotokopisi,

c) Dernek kurucuları arasında tüzel kişiliklerin bulunması halinde; bu tüzel kişilerin unvanı, yerleşim yeri ve kuruluş belgesi ile tüzel kişiliklerin organları tarafından yetkilendirilen gerçek kişi de belirtilmek kaydıyla bu konuda alınmış kararın fotokopisi,

d) Kurucular arasında yabancı dernek veya dernek ve vakıf dışında kar amacı gütmeyen kuruluşlar bulunması halinde, bu tüzel kişilerin dernek kurucusu olabileceğini gösteren İçişleri Bakanlığınca verilmiş izin belgesi,

e) Kurucular arasında yabancı uyruklular varsa, bunların Türkiye'de yerleşme hakkına sahip olduklarını gösterir belgelerin fotokopileri,

f) Yazışma ve tebligatı almaya yetkili kişi veya kişilerin adı, soyadı, yerleşim yerlerini ve imzalarını belirten liste.

Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerdeki dernek kuruluş işlemlerinde istenen belgeler birer arttırılarak verilir.

Dernekler, kuruluş bildirimi ve eklerini mülki idare amirliğine vermek suretiyle tüzel kişilik kazanırlar.

Çocuk derneklerine tüzel kişiler kurucu veya üye olamazlar, ayrıca çocuk derneklerinde kuruluş bildirimine, kurucu çocukların yasal temsilcilerinin izni eklenir.

Dernek kuruluş bildiriminin incelenmesi

Dernek kuruluş bildirimi ve belgelerin doğruluğu ile dernek tüzüğü, en büyük mülki amir tarafından altmış gün içinde dosya üzerinden incelenir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve kurucuların hukuki durumlarında kanuna aykırılık veya noksanlık tespit edildiği takdirde bunların giderilmesi veya tamamlanması derhal kuruculardan istenir. Bu istemin tebliğinden başlayarak otuz gün içinde belirtilen noksanlık tamamlanmaz ve kanuna aykırılık giderilmezse; en büyük mülki amir, yetkili asliye hukuk mahkemesinde derneğin feshi konusunda dava açması içir durumu Cumhuriyet savcılığına bildirir. Cumhuriyet savcısı mahkemeden derneğin faaliyetinin durdurulmasına karar verilmesini de isteyebilir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve belgelerde kanuna aykırılık veya noksanlık bulunmaz ya da bu aykırılık veya noksanlık belirli sürede giderilmiş bulunursa; keyfiyet derhal derneğe yazıyla bildirilir ve dernek, dernekler kütüğüne kaydedilir.

Derneğin zorunlu Organları hangileridir

Derneğin zorunlu organları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kuruludur.

Dernekler zorunlu organları dışında başka organlar da oluşturabilirler. Ancak, bu organlara zorunlu organların görev, yetki ve sorumlulukları devredilemez.

Genel kurul, derneğin en yetkili karar organı olup; derneğe kayıtlı üyelerden oluşur. Genel kurul, dernek organlarını seçer ve derneğin diğer bir organına verilmemiş olan işleri görür.

Genel kurul, üyeliğe kabul ve üyelikten çıkarma hakkında son kararı verir, derneğin diğer organlarını denetler ve onları haklı sebeplerle her zaman görevden alabilir.

Yönetim kurulu, beş asıl ve beş yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Yönetim kurulu, derneğin yürütme ve temsil organıdır; bu görevini kanuna ve dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirir.

Temsil görevi, yönetim kurulunca, üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye verilebilir.

Denetim kurulu, üç asıl ve üç yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Denetim kurulu, denetleme görevini, dernek tüzüğünde belirtilen esas ve usullere göre yapar; denetleme sonuçlarını bir raporla yönetim kuruluna ve genel kurula sunar.

Derneğin kuruluşundan sonra yapılması gereken işlemler

A- Defter tutulması

Dernekler tarafından tutulması zorunlu olan defterler temin edilerek kullanmaya başlanılmadan önce dernekler biriminden veya noterden onaylattırılmalıdır.

Dernekler aşağıda yazılı defterleri tutarlar.

a) İşletme hesabı esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) Karar Defteri: Yönetim kurulu kararları tarih ve numara sırasıyla bu deftere yazılır ve kararların altı toplantıya katılan üyelerce imzalanır.

2) Üye Kayıt Defteri: Derneğe üye olarak girenlerin kimlik bilgileri, derneğe giriş ve çıkış tarihleri bu deftere işlenir. Üyelerin ödedikleri giriş ve yıllık aidat miktarları bu deftere işlenebilir.

3) Evrak Kayıt Defteri: Gelen ve giden evraklar, tarih ve sıra numarası ile bu deftere kaydedilir. Gelen evrakın asılları ve giden evrakın kopyaları dosyalanır. Elektronik posta yoluyla gelen veya giden evraklar çıktısı alınmak suretiyle saklanır.

4) Demirbaş Defteri: Derneğe ait demirbaşların edinme tarihi ve şekli ile kullanıldıkları veya verildikleri yerler ve kullanım sürelerini dolduranların kayıttan düşürülmesi bu deftere işlenir.

5) İşletme Hesabı Defteri: Dernek adına alınan gelirler ve yapılan giderler açık ve düzenli olarak bu deftere işlenir.

6) Alındı Belgesi Kayıt Defteri : Alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları, bu belgeleri alan ve iade edelerin adı, soyadı ve imzaları ile aldıkları ve iade ettikleri tarihler bu deftere işlenir.

b) Bilanço esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) (a) bendinin 1, 2, 3 ve 6 ncı alt bentlerinde kayıtlı defterleri bilanço esasında defter tutan dernekler de tutarlar.

2) Yevmiye Defteri, Büyük Defter ve Envanter Defteri: Bu defterlerin tutulma usulü ile kayıt şekli Vergi Usul Kanunu ile bu Kanununun Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri esaslarına göre yapılır.

Tutulacak defter ve kayıtların Türkçe olması zorunludur. Defterler mürekkepli kalemle yazılır.

Defterler bilgisayar ortamında da tutulabilir. Ancak form veya sürekli form şeklinde tutulacak defterler, kullanılmaya başlanmadan önce her bir sayfasına numara verilerek ve onaylatılarak kullanılabilir. Onaylı sayfalar kullanıldıktan sonra defter haline getirilerek muhafaza edilir.

Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kurallarına göre düzeltilebilir. Diğer defter ve kayıtlara rakam ve yazılar yanlış yazıldığı takdirde düzeltmeler ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üst veya yan tarafına veya ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir. Yanlış rakam ve yazının çizilmesi halinde, bu rakam ve yazıyı çizen tarafından paraflanır.

Defterlere geçirilen bir kayıt; kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz hale getirilemez.

Karar defterinin sayfa sonunda imza için bırakılan bölümü hariç defterlerin satırları, çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli form veya sürekli form yapraklarının sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz.

Derneklere ait belgeler, kaydedildikleri defterdeki kayıt sırasına uygun olarak numaralandırılır ve dosyalanarak saklanır.

Kayıt zamanı;

İşlemler, defterlere günlük olarak kaydedilir. Ancak, gelir ve gider kayıtları;

a) İşlemlerin, işin hacmine ve gereklerine uygun olarak muhasebe düzeni ve güvenliğini bozmayacak bir süre içinde kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtlar on günden fazla geciktirilmez.

b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan belgelere dayanarak tutan derneklerde, işlemlerin bunlara kaydedilmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, işlemlerin esas defterlere kırkbeş günden daha geç intikal ettirilmesine imkan vermez. Dernek defterlerinin denetim amacıyla istenmesi halinde, kırkbeş günlük sürenin dolması beklenmeden kayıtların işlenmesi zorunludur.

Hesap dönemi;

Derneklerde hesap dönemi bir takvim yılıdır. Hesap dönemi 1 Ocak’ta başlar ve 31 Aralık’ta sona erer. Yeni kurulan derneklerde hesap dönemi kuruluş tarihinde başlar ve 31 Aralık’ta sona erer.

Defterlerin ara tasdiki;

Bu defterlerin kullanılmasına sayfaları bitene kadar devam edilir ve defterlerin ara tasdiki yapılmaz. Ancak, bilanço esasına göre tutulan defterler ile form veya sürekli form yapraklı defterlerin, kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda, her yıl yeniden tasdik ettirilmesi zorunludur.

B-Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgelerinin bastırılması

Alındı belgelerinin biçimi;

Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgeleri Dernekler Yönetmeliği 42. maddesinde belirtilen biçim ve ebatta yönetim kurulu kararıyla matbaaya bastırılır.

Alındı belgelerinin kontrolü;

Bastırılan alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları ile diğer baskı işlerinde kusur bulunup bulunmadığı, sayman üyece kontrol edilir. Kontrolde hatalı olduğu ortaya çıkan cilt veya formlar geri verilerek aynı miktarda yenisi bastırılır. Alındı belgeleri, matbaadan sayman üye tarafından bir tutanak ile teslim alınır.

Alındı belgelerinin deftere kaydı;

Dernek saymanınca teslim alınan alındı belgelerinin tamamı, numarası en küçük olan alındı belgesi cildinden başlamak üzere defterin yalnızca başlangıç, bitiş ve serisi sütunları doldurularak, her bir satırda bir alındı belgesi cildi gösterilecek şekilde alt alta yazılmak suretiyle kaydedilir. Defterin diğer sütunları, alındı belgesi ciltlerinin gelir tahsil edecek kişilere teslim edilmesi veya teslim edilen alındı belgesi cildinin iade edilmesi sırasında doldurulur.

Alındı belgelerinin kullanımı;

Alındı belgeleri, gelir tahsil etme görev ve yetkisine sahip bulunanlara, sayman üyelerce imza karşılığı verilir ve kullanıldıktan sonra imza karşılığı geri alınır. Bu işlemler Alındı Belgesi Kayıt Defterinde gösterilir.

Alındı belgeleri, sabit boyalı sert veya sivri uçlu tükenmez kalemle okunaklı bir biçimde silintisiz ve kazıntısız olarak doldurulur. Ödemede bulunana asıl yaprak koparılarak verilir, koçan kısmı ciltte bırakılır. Düzenleme sırasında hata yapılırsa, hatalı belge yaprağı ödemede bulunana verilmez. Asıl ve koçan yaprakların üzerine “İPTAL” ibaresi yazılıp her ikisi koparılmadan ciltte bırakılır.

Form şeklinde bastırılan alındı belgeleri, elektronik sistemler aracılığıyla doldurulduktan sonra aslı ödemede bulunana verilir; sureti dosyasında muhafaza edilir.

C- Yetki belgesi düzenlenmesi

Dernek adına gelir tahsil edecek kişi veya kişiler, yetki süresi de belirtilmek suretiyle, yönetim kurulu kararı ile tespit edilir. Gelir tahsil edecek kişilerin açık kimliği, imzası ve fotoğraflarını ihtiva eden (Dernekler Yönetmeliği EK-19’da bulunan) “Yetki Belgesi” dernek tarafından üç nüsha olarak düzenlenerek, dernek yönetim kurulu başkanınca onaylanır. Yetki belgelerinin birer sureti dernekler birimlerine verilir.

Dernek adına gelir tahsil edecek kişiler, ancak adlarına düzenlenen yetki belgelerinin bir suretinin dernekler birimine verilmesinden itibaren gelir tahsil etmeye başlayabilirler

Yetki belgelerinin süresi, yönetim kurullarının görev süresi ile sınırlıdır. Yeni seçilen yönetim kurullarının, yetki belgelerini birinci fıkra esaslarına göre yenilemesi zorunludur. Yetki belgesinin süresinin bitmesi veya adına yetki belgesi düzenlenen kişinin görevinden ayrılması, ölümü, işine veya görevine son verilmesi, derneğin kendiliğinden dağıldığının tespit edilmesi veya fesih edilmesi gibi hallerde, verilmiş olan yetki belgelerinin dernek yönetim kuruluna bir hafta içinde teslimi zorunludur. Ayrıca, gelir toplama yetkisi yönetim kurulu kararı ile her zaman iptal edilebilir. Yetki belgesi ile ilgili değişiklikler yönetim kurulu başkanınca, onbeş gün içerisinde dernekler birimine bildirilir.

D -Gelir–Gider İşlemleri

Dernek gelirleri alındı belgesi ile tahsil edilir. Dernek gelirlerinin bankalar aracılığı ile tahsili halinde banka tarafından düzenlenen dekont veya hesap özeti gibi belgeler alındı belgesi yerine geçer.

Dernek adına gelir tahsil etmekle yetkili olan kişiler, tahsil ettikleri paraları otuz gün içerisinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar. Ancak, tahsilatı 2005 yılı için 1000.- YTL’yi (yeniden değerleme oranında artırılır) geçenler, 30 otuz günlük süreyi beklemeksizin tahsil ettikleri parayı en geç iki iş günü içinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar.

Dernek kasasında bulundurulabilecek para miktarı, ihtiyaçlar dikkate alınarak yönetim kurulunca belirlenir.

Dernek giderleri ise fatura, perakende satış fişi, serbest meslek makbuzu gibi harcama belgeleri ile yapılır. Ancak dernekler, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi kapsamında bulunan ödemeleri için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gider pusulası, bu kapsamda da bulunmayan ödemeleri için Gider Makbuzu düzenlerler.

Dernekler tarafından kişi, kurum veya kuruluşlara yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri (Dernekler Yönetmeliği EK-15’te bulunan) Ayni Yardım Teslim Belgesi ile yapılır. Kişi, kurum veya kuruluşlar tarafından derneklere yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri ise Ayni Bağış Alındı Belgesi ile kabul edilir.

Bu belgeler; Dernekler Yönetmeliğinde ((EK-13) (EK- 14) ve (EK- 15)’de) gösterilen biçim ve ebatta, müteselsil seri ve sıra numarası taşıyan, kendinden karbonlu elli asıl ve elli koçan yaprağından meydana gelen ciltler veya elektronik sistemler ve yazı makineleri aracılığıyla yazdırılacak form veya sürekli form şeklinde, dernekler tarafından bastırılır. Form veya sürekli form şeklinde bastırılacak belgelerin, belirtilen nitelikte olması zorunludur.

Saklama süresi;

Defterler hariç olmak üzere, dernekler tarafından kullanılan alındı belgeleri, harcama belgeleri ve diğer belgeler özel kanunlarda belirtilen süreler saklı kalmak üzere, kaydedildikleri defterlerdeki sayı ve tarih düzenine uygun olarak 5 yıl süreyle saklanır.

İşletme hesabı tablosu;

İşletme hesabı esasına göre kayıt tutan dernekler yıl sonlarında (31 Aralık) (Dernekler Yönetmeliği EK-16’da gösterilen biçimde) “İşletme Hesabı Tablosu” düzenlerler.

Bilanço esasına göre raporlama;

Bilanço esasına göre defter tutan derneklerin yıl sonlarında (31 Aralık), Maliye Bakanlığınca yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerini esas alarak bilanço ve gelir tablosunu düzenlemeleri yeterlidir.

E-Üye kayıt işlemleri

Derneğe üye olmaları Kanunla yasaklanmamış olan ve dernek tüzüğüne göre üye olma şartlarını taşıyan kişilerin derneğin yönetim kuruluna yapacakları yazılı üyelik başvuruları yönetim kurulunca görüşülerek en çok otuz gün içinde üyeliğe kabul veya isteğin reddi şeklinde karara bağlanıp, sonucu müracaat sahibine yazı ile duyurulması zorunludur. Derneğin, ilk genel kurul toplantısının yapılacağı tarihe kadar, dernek tüzüğünde sayıları belirtilen yönetim ve denetleme kuruları üye tam sayısının asıl ve yedeklerini oluşturabilecek sayıdan az olmamak üzere üye kayıt edilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

Yönetim kurulunca, karar defterinde alınan karar ile üyeliğe kabul edilmiş bulunanlar dernek üyesi olurlar. Üyeliğe kabul kararının tarih ve sayısı ile üyenin kimlik bilgileri ve aidat ödentileri üye kayıt defterine kayıt edilir.

Yazılı olarak yapılacak üyelik başvurusu, dernek yönetim kurulunca en çok otuz gün içinde karara bağlanır ve sonuç yazıyla başvuru sahibine bildirilir. Başvurusu kabul edilen üye, bu amaçla tutulacak deftere kaydedilir.

Üyelik için kanunda veya tüzükte aranılan nitelikleri sonradan kaybedenlerin dernek üyeliği kendiliğinden sona erer.

Hiç kimse, dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Her üye yazılı olarak bildirmek kaydıyla, dernekten çıkma hakkına sahiptir.

Tüzükte üyelerin çıkarılma sebepleri gösterilebilir.

Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. Bu çıkarma kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir.

F- Genel kurul toplantısı

Derneğin, kuruluş işlemlerinde eksiklik ve kanuna aykırılık bulunmadığına ilişkin olarak mahallin mülki amirliğince yapılan yazılı bildirimi izleyen altı ay içinde dernekler ilk genel kurul toplantısını yapmak ve organlarını oluşturmakla yükümlüdürler.

Genel kurul;

a) Dernek tüzüğünde belli edilen zamanlarda olağan,

b) Yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı isteği üzerine otuz gün içinde olağanüstü toplanır.

Genel kurul toplantıya yönetim kurulunca çağrılır.

Çağrı usulü;

Yönetim kurulu, dernek tüzüğüne göre genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesini düzenler. Genel kurula katılma hakkı bulunan üyeler, en az onbeş gün önceden, günü, saati, yeri ve gündemi bir gazetede ilan edilmek veya yazılı ya da elektronik posta ile bildirilmek suretiyle toplantıya çağrılır. Bu çağrıda, çoğunluk sağlanamaması sebebiyle toplantı yapılamazsa, ikinci toplantının hangi gün, saat ve yerde yapılacağı da belirtilir. İlk toplantı ile ikinci toplantı arasındaki süre yedi günden az, altmış günden fazla olamaz.

Toplantı, çoğunluk sağlanamaması sebebinin dışında başka bir nedenle geri bırakılırsa, bu durum geri bırakma sebepleri de belirtilmek suretiyle, ilk toplantı için yapılan çağrı usulüne uygun olarak üyelere duyurulur. İkinci toplantının geri bırakma tarihinden itibaren en geç altı ay içinde yapılması zorunludur. Üyeler ikinci toplantıya, birinci fıkrada belirtilen esaslara göre yeniden çağrılır.

Genel kurul toplantısı bir defadan fazla geri bırakılamaz.

Toplantı usulü;

Genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesi toplantı yerinde hazır bulundurulur. Toplantı yerine girecek üyelerin resmi makamlarca verilmiş kimlik belgeleri, yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulunca görevlendirilecek görevliler tarafından kontrol edilir. Üyeler, yönetim kurulunca düzenlenen listedeki adları karşısına imza koyarak toplantı yerine girerler. Kimlik belgesini göstermeyenler, belirtilen listeyi imzalamayanlar ile genel kurula katılma hakkı bulunmayan üyeler toplantı yerine alınmaz. Bu kişiler ve dernek üyesi olmayanlar, ayrı bir bölümde genel kurul toplantısını izleyebilirler.

Toplantı yeter sayısı sağlanmışsa durum bir tutanakla tespit edilir ve toplantı yönetim kurulu başkanı veya görevlendireceği yönetim kurulu üyelerinden biri tarafından açılır. Toplantı yeter sayısı sağlanamaması halinde de yönetim kurulunca bir tutanak düzenlenir.

Açılıştan sonra, toplantıyı yönetmek üzere bir başkan ve yeteri kadar başkan vekili ile yazman seçilerek divan heyeti oluşturulur.

Dernek organlarının seçimi için yapılacak oylamalarda, oy kullanan üyelerin divan heyetine kimliklerini göstermeleri ve hazırun listesindeki isimlerinin karşılarını imzalamaları zorunludur.

Toplantının yönetimi ve güvenliğinin sağlanması divan başkanına aittir. Genel kurul, gündemdeki konuların görüşülerek karara bağlanmasıyla sonuçlandırılır. Genel kurulda her üyenin bir oy hakkı vardır; üye oyunu şahsen kullanmak zorundadır.

Toplantıda görüşülen konular ve alınan kararlar bir tutanağa yazılır ve divan başkanı ile yazmanlar tarafından birlikte imzalanır. Toplantı sonunda, tutanak ve diğer belgeler yönetim kurulu başkanına teslim edilir. Yönetim kurulu başkanı bu belgelerin korunmasından ve yeni seçilen yönetim kuruluna yedi gün içinde teslim etmekten sorumludur.

Mahkemece kayyım atanması veya Medeni Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre görevlendirilme yapılması halinde, bu maddede yönetim kurulana verilen görevler bu kişiler tarafından yerine getirilir.

G-Genel kurul sonuç bildirimi;

Olağan veya olağanüstü genel kurul toplantılarını izleyen otuz gün içinde, yönetim ve denetim kurulları ile diğer organlara seçilen asıl ve yedek üyeleri içeren (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te belirtilen) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ve ekleri yönetim kurulu başkanı tarafından mülki idare amirliğine bildirilir:

Bu bildirime;

a) Divan başkanı, başkan yardımcıları ve yazman tarafından imzalanmış genel kurul toplantı tutanağı örneği,

b) Tüzük değişikliği yapılmışsa, tüzüğün değişen maddelerinin yeni ve eski şekli ile dernek tüzüğünün son şeklinin her sayfası yönetim kurulunca imzalanmış örneği.

Eklenir.

Genel kurul sonuç bildirimi ve ekleri, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Genel kurul sonuç bildirimleri, dernek yönetim kurulu tarafından yetki verilen bir yönetim kurulu üyesi tarafından da yapılabilir. Bildirimin yapılmamasından yönetim kurulu başkanı sorumludur.

Sandığı bulunan dernekler, sandıklarına ait genel kurul sonuç bildirimi ve eklerini bu maddede belirtilen usulde mülki idare amirliğine bildirirler.

H-Beyanname verilmesi

Beyanname verme yükümlülüğü

Dernek yönetim kurulu başkanları, her takvim yılının ilk dört ayı içinde bir önceki yıla ait Dernek Beyannamelerini (Dernekler Yönetmeliği EK-21’de bulunan) doldurarak mülki idare amirliğine vermekle yükümlüdürler. İl merkezlerinde ve büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçelerde bulunan dernekler beyannamelerini bir adet, diğer ilçe merkezinde bulunanlar ise iki adet olarak verirler.

Şubeler, mülki idare amirliğine verecekleri beyannamelerin birer örneğini bağlı bulundukları derneğe de vermekle yükümlüdürler.

I-Değişikliklerin bildirilmesi

Dernekler, yerleşim yerlerinde (İkametgahlarında) meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 24’te bulunan)“Yerleşim Yeri Değişiklik Bildirimini”;

Genel kurul toplantıları dışında dernek organlarında meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 25’te bulunan) “Dernek Organlarındaki Değişiklik Bildirimini”

Doldurmak suretiyle, değişikliği izleyen otuz gün içinde mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler. Bu belgeler, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Dernek tüzüklerinde yapılan değişiklikler de tüzük değişikliğinin yapıldığı genel kurul toplantısını izleyen otuz gün içinde, (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te bulunan) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ekinde mülki idare amirliğine bildirilir.

J-Taşınmazların bildirilmesi

Dernekler edindikleri taşınmazları tapuya tescilinden itibaren otuzgün içinde (Dernekler Yönetmeliği EK- 26’da bulunan)“Taşınmaz Mal Bildirimini Formu” nu doldurmak suretiyle mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler.

Bu form, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

K-Mal bildirimi

04.5.1990 gün, 20508 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 3628 sayılı “Mal Bildiriminde bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu”na ve bu Kanuna atfen çıkartılmış olan “Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik” gereğince, Türk Hava Kurumunun Genel Yönetim ve Merkez Denetleme Kurulu Üyeleri ile Genel Merkez Teşkilatında ve Türk Kuşu Genel Müdürlüğünde, Türkiye Kızılay Derneğinin Merkez Kurullarında ve Genel Müdürlük teşkilatında görev alanlar ve bunların Şube Başkanları ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri (Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik ekinde bulunan) “Mal Bildirim Formu”nu tek nüsha olarak doldurmak ve tarih belirterek imzalamak suretiyle mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Türk Hava Kurumunun, Türkiye Kızılay Derneğinin ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri için İçişleri Bakanlığına, bunların Şube Başkanları için bulundukları İl Valiliklerine, Türk Hava Kurumu ile Türkiye Kızılay Derneğinde görev alanlar için Kurum ve Dernek Genel Başkanlığına,

Bu göreve başlama tarihini izleyen bir ay içinde mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Mal bildiriminde bulunacak olanların kendilerine, eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait bulunan taşınmaz malları ile 1 inci derece Devlet Memurlarına yapılan aylık net ödemenin beş katından fazla tutarındaki her biri için ayrı olmak üzere, para, hisse senetleri ve tahviller ile altın, mücevher ve diğer taşınır malları, hakları, alacakları ve gelirleriyle bunların kaynakları, borçları ve sebepleri bu mal bildiriminin konusunu teşkil eder.

Mal varlığında önemli bir değişiklik olduğunda bir ay içinde,

Görevin sona ermesi halinde, ayrılma tarihini izleyen bir ay içinde,

Görevlere devam edenler, sonu (0) ve (5) ile biten yılların en geç Şubat ayı sonuna kadar,

Mal bildirimlerini yenilerler.

L-Derneğin İç Denetimi

Dernekte genel kurul, yönetim kurulu veya denetim kurulu tarafından iç denetim yapılabileceği gibi, bağımsız denetim kuruluşlarına da denetim yaptırılabilir.

Genel kurul veya yönetim kurulu, gerek görülen hallerde denetim yapabilir veya bağımsız denetim kuruluşlarına denetim yaptırabilir.

Genel kurul, yönetim kurulu veya bağımsız denetim kuruluşlarınca denetim yapılmış olması, denetim kurulunun yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

Derneğin denetleme kurulu; derneğin tüzüğünde gösterilen amaç ve amacın gerçekleştirilmesi için sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları doğrultusunda faaliyet gösterip göstermediğini, defter, hesap ve kayıtların mevzuata ve dernek tüzüğüne uygun olarak tutulup tutulmadığını, dernek tüzüğünde tespit edilen esas ve usullere göre ve bir yılı geçmeyen aralıklarla denetler ve denetim sonuçlarını bir rapor halinde yönetim kuruluna ve toplandığında genel kurula sunar.”

İktibas: Dernekler Dairesi Başkanlığı