19 Aralık 2011 Pazartesi

Alevi-Bektaşi Halk Kültürü Ve İnançlarının Eski Anadolu Uygarlıklarındaki Kökenleri

alevi-Bektaşi Halk Kültürü Ve İnançlarının Eski Anadolu Uygarlıklarındaki Kökenleri






Kaynak : Y.Mimar. Kemal SOYER
Kültür Bakanlığı Emekli Genel Müdürü






Cumhuriyet Dönemi Alevi araştırmalarının çoğunda Alevi- Bektaşi Kimliği “Türk-İslam, Kürt -İslam ve Alevi İslam veya Türk -Alevi , Kürt -Alevi ve Arap- Alevi ” gibi başlıklar altında değerlendirilmiş,Ortadoğu‘ya yerleşen emperyalist güçler kadim “Alevi-Bektaşi Kimliği”ni“ Ilımlı İslam” projesi kapsamında daha çok “Alevi İslam” adıyla ifade etmeye başlamışlardır. Gerçekteyse; Anadolu Alevi-Bektaşi Halk Kültürü ve İnançları Anadolu neolitiğinden başlayarak “Hatti-Luvilerle” doruğa ulaşan “Anadolu -Mezopotamya Uygarlıkları” nın evrensel boyutlardaki kültürel birikiminin ürünü, Alevi-Bektaşi, Tahtacı (Ağaçeri), Çepni, Türkmen(Turukkuum) vb. adlarla anılan Anadolu Alevi ve Bektaşileri de söz konusu ürünün oluşturucusu ve taşıyıcısı olan otokton Anadolu Halkı’nın torunları olup,Cumhuriyetin ilk döneminde Aleviler “Eti Türkleri” yani,Hitit Halkı olarak ifade edilmişlerdir. (E K-1)
Anadolu Aleviliği Alevi- İslam ve Türk- İslam misyonunun iddia ettiği gibi İslam Dini’nin mezhebi değildir ve adını da Arabistan’ lı Ebu Talip’in oğlu Ali’den almamaktadır.Siyasal İslam’ın yayılmacı dönemlerinde Anadolu halkını Arap-İslam kültürüne asimile etmek amacıyla yapılandırılan Alevi Ocakları aracılığıyla halkın arasına yerleştirilen ve Arap asıllı olduklarını belirten bazı gurupların savunduğu bir “Alevi–İslam Misyonu” nun varlığı bilinmektedir ancak, bu misyon Anadolu Uygarlıklarından kaynaklı özgün Anadolu Aleviliğini temsil etmemektedir.Alevilik evrenin varoluşu ile ilahi yaşam düzenini temel alan ve varlığını tanrı olarak andığı Ezel Ali –Hüda Eli ile ifade eden evrensel inanç kültü, Alevi adı da baba sanı “Eli Ba.” olan Hüda Eli’nin adıyla Anadolu’da evrensel ölçekte kültürel değerlere konu uygarlıkları oluşturan halkın adıdır.Günümüzde kısmen islamik bir dona büründürülmüş olsa da,Alevilik ve Bektaşilik yerli Anadolu halkının atalarına ait tarihi ve kültürel birikimi taşıyıp yaşatan Semavi dinler öncesinin köklü bir kurumudur.
Alevilerin ataları olan Hatti–Luviler “Bin Tanrılı Halk” sanıyla anılmaktadır.Aleviliğin tarih boyunca dillendirdiği “Binbir ismin vardır biri de Ali, Ali diye; Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, Ezel Ali, Ahir Ali” deyimleri Bin Tanrılı Halk Hatti-Luvilerin (Sümer- Lulubi/ Luvi, Guti (Hatti), Kassu ve Turukku) Gök Tanrısı Eli ile ilişkilidir.Gök Tanrısı Eli’nin binlerce yıl öncesi yazılı kayıtlara geçen Hadat şeklindeki sanı Anadolu’dan Hindistan’a uzanan coğrafyanın eski halklarınca günümüzde bile Xweda,Xuda veya Hüda Eli şeklinde anılmaktadır.Çok eski bir halk resmi olan eli kalbindeki Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli tablosu da eski uygarlıklara ait resim yazı gelenekleriyle kültsel içeriklere konudur.Lol dilinde kalbe “zeri-a bele”, el’e ise “dest” denilmektedir. Söz konusu resimde Hünkarın kalbinin üzerine bastırdığı el Zazaca veya Lolca resim yazısı olarak okunduğunda “Zere Dest veya Zere Dost “ tan “Zerdüşt-Zerdest” sanını kavratmaktadır.
Zeredest Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli , Pençe-i Ali Abba

Geçmişte Zerdüşti olduğu bilinen Alevi ,Kürt -Alevi ve Türkmen Halkıyla ilişkili Avesta adlı kitap da çok köklü bir Alevi-Bektaşi Dergahı olan İran Azerbaycanı Erdebil Dergahı ve kültsel bir dağ olan Sabalan Dağı’nda Zaza dilinin eski bir diyalektiyle yazılmıştır.İran’ın Hazar Denizi çevresi,Horasan, Erdebil, Astara,Taliş ,Tebriz,Gur (Firuzabat), Ekbatana (Hemedan) , Kirmanşah şehirleri ile Susa ve Elam Bölgesinin millattan önceki devirlerde de Hatti-Hitit Halkı’yla (Guti/Hatti-Lulubi-Lolan,Turukku-Türkmen,Kassu-Kasıma) meskün olduğu bilinmektedir.
Günümüz Alevilerinin ataları olan Hatti Luvi ve Hurri halkı ağırlıklı olarak merkezi Anadolu olmak üzere İran,Azerbaycan , Suriye ve Irak topraklarında yaşamıştır.Başkentleri Kayseri Kaniş, Çorum–Hattuşa ile Yazılıkaya,Alacahöyük ve Gaziantep- Kargamış gibi Hatti kentlerinin anıtlarına yansıyan halife kral ile kraliçenin bizzat yönettiği dini törenlerde gözüken tanrı–tanrıça çifti,ozanlar, müzisyenler, püsküllü bağlama,tar,güvercin donlu semazenler ve kurbanlık hayvanlarla yazılı metinlerde adı geçen şarkıcı, kurbancı, sofracı ve saki gibi hizmetliler Anadolu’da yaşayan Alevi-Bektaşi inançları, ozanlık geleneği ve Cem Ayinleri’nin geçmişini tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir.

Bağlama çalan ozan ve karşısında semah dönen bir Hititli Bergama-Pergamon Müzesi –Berlin

Hatti dini kenti Alacahöyük‘ün giriş kapısında kulağında Bektaşi dervişleri gibi küpe bulunan Hitit kralı ve kraliçe Gök Tanrısı Taru’nun önünde dua ederlerken.Gök Tanrısı Taru ‘nun adı resim yazısıyla boğa sembolü kullanılarak “Taru Ga” şeklinde yazılmıştır.
Çorum –Alaca Höyük İ.Ö.1400 YY.





Babillilerin Enuma Eliş adlı yaratılış destanlarında tanrının yarattığı ilk insanın adı Lulu, yazıyı yazan ilk insan da Enbilulu adıyla anılmıştır.Luvi, Lulu,Lulubi , Dımili denilen halk adı ve dilin kaynağı da Sümer- Lulubi’ce insanoğlu anlamına gelen “DUMU LU ULU LU” ideogramıdır. Bu ideogram günümüzde Lol veya Lulu adam anlamında “Dımıli ,Dumu Lulu veya Doman-e Lola” şeklinde kullanılmaktadır. İnsanı,kadın ve erkeği tanımlayan Lulu veya Lulubi terimleri Dımıli ,Lulu ve Kırmanç dillerinde Lo ve Le, Türkçe’de loylum, leylim, İngilizce’de ise Lord ve Leydi biçimleriyle kullanılmaktadır.
Semavi dinlerin baskıları altında yüzeysel bazı değişimlere uğramış olsa da, günümüzde İslamik bir inanç, mezhep veya dini cemaat boyutuna indirgenmek istenen “Alevi-Bektaşi Halk Kimliği ile Kültürü” Anadolu yerli halkının neolitik dönemden bilinen belgeli tarihi, coğrafyası, anıtları ,yazıtları, mimari ve etnoğrafik eserleri, giyimi, kuşamı, folkloru, efsaneleri, hikayeleri ve deyişleriyle binlerce yılda oluşan bir kült olarak, her dönemde evrensel boyutta kültürel değerler oluşturup taşıyarak uygarlıklara öncülük etmiştir. İnsanlığın ilk yerleşik düzene geçtiği Anadolu ve doğal parçası olan Mezopotamya topraklarının yerli halkıyla ilgili yaşayan kültürel değerler ve inanç motifleri, insanlığın evrensel yapı, doğa ve yaşam deneyimlerinden binlerce yıllık süreçlerde kavrayarak geliştirdiği kadim uygarlıklara, dolayısıyla; bilime ve akla dayalıdır.Hitit krallarının yaşam eylemleri nedeniyle tanrılarına hesap verme geleneklerine benzeyen, insani yaşam eylemlerinin sorgu ve yargısının toplumsal katılımla gerçekleştirildiği Ayin-i Cem’lerde yapılanıp yaşayan Aleviliğin semavi dinler öncesi belgeli gerçeği,Hitit Devleti’nin yıkılmasının ardından bu toprağa giren işgalci halklarca dağlarda yaşamağa mahküm edilen Anadolu halkından gizlenmeye çalışılmış, zamanla tarihi bellek kaybına uğratılan yerli halkın Anadolu’yu sahiplenmesi ve olası yeni uygarlık atılımları engellenmiştir.
Anadolu toprakları dünyanın en yüksek uygarlıklarına sahne olmuştur.Çevresini kuşatan kıt’aların gezgin avcı halkları on iki ırmağı, zengin florası , faunası ve köklü uygarlık birikimiyle binlerce yıldan beri “Serçeşme Bir Yurt olan Anadolu’yu ele geçirmeyi temel bir hedef haline getirmiş, dinleri tebliğ etme gerekçesiyle kamufle edilen işgaller “Tanrıdan vaat edilmiş kutsal toprak” söylemleriyle güçlendirilerek günümüze dek sürdürülmüştür. Bu kapsamda Tevrat ‘ta yer alan “ Rab Abramla O günde ahdedip dedi: Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar, bu diyarı Kennileri,Kennizileri, Kadmonileri ve HİTTİLERİ (Hititler)…senin zürriyetine verdim. (Tevrat, Tekvin Bölümü, 15/18)gibi tanrıdan vaat edilmiş (!) kutsal toprak adı altında oluşturulan siyasi söylemler, Anadolu’yu ve atalarımız olan Hititlerin topraklarını çöl kavimleri için ele geçirilmesi gereken “Cennet” olarak tanımlıyordu.Eskiden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Hurri Ülkesi adıyla anıldığından Tanrıça Anat’ın (Anatolia) adıyla anılan Anadolu toprakları ve Huri Halkı o dönemlerde “Cennet ve Hurileri“ imgesiyle değerlendirilmiş olsa gerekir.Tanrının kendilerine vaad ettiği kutsal toprak(!) iddialarıyla Kudüs üssünden örgütlenerek Anadolu’ya giren işgalci topluluklar tanrı emirlerini yayma adı altında Anadolu’da tarihin en büyük kültürel, siyasal ve ekonomik yıkımlarını gerçekleştirmişlerdir.İşgallerde sadece askeri yöntemler kullanılmamış, zamanla Anadolu halkının adlarıyla kültürel ve dini donlarına bürünme,bu külte has değerleri kavratan mitolojileri, devlete ait kurumlaşma modelini,inanç motifleri ve sembollerini de sahiplenerek asimile etme yöntemlerini geliştirmişlerdir.
Anadolu’nun Tanrı’dan vaat edilmiş kutsal toprak “ adıyla işgali konusu Hiristiyanlığın İslamik yayılmayı durdurmasıyla birlikte batılı güçlerin gündemine alınmıştır. Fransız Devrimi’nin ardından dünyaya yeni bir düzen vermek amacıyla bütünleşen ve Makedonyalı İskender’in ulaştığı Hindistan sınırlarına kadar uzanan toprakları “Avrupa Toprağı ” olarak benimseyen emperyalistlerce ilk önce Osmanlı Devleti ortadan kaldırılmış “Hint-Avrupa Halkları, Dilleri ve Kültürleri” ana başlığıyla oluşturulan ideolojik söylemle Avrupalıların etnik kökenleri Anadolu’ya, yerli Anadolu halkının kökenleri de Anadolu dışı coğrafyalara oturtulmaya çalışılmıştır.Batılı benzer söylemlerle tarih konusunda bellek kaybına uğratılan halkımız ana yurdunda işgalci konuma düşürülmüş, Anadolu halkının tarihi ve kültürel birikimi de“ Yunan Mucizesi” adı altında batılılara mal edilmek istenmiştir.Konu arkeolojik verilerin tanıklığıyla zaman, mekan ve kültürel süreklilik temelinde irdelendiğinde asıl kültürel mucizeleri ve uygarlıkları yaratanların Yunanlılar olmayıp, Alevi kimliği ve kültürünün temeli olan Hatti-Hitit Luvi halkı olduğu anlaşılmıştır.
Anadolu-Mezopotamya’nın İ.Ö 3.cü bin yazıtları ve Tevrat’ta adı geçen ilk halkı Het Oğulları denilen Hatti-Luviler’dir.Hatti-Luviler (Aleviler) “Güneş Kültü”nden kaynaklı evrensel düşünceye sahip aydınlanmacı bir halktır.Vatanları Anadolu’yu “yetmiş iki millete bir nazarla bakan” ırklar üstü bir anlayışla tanrının yurdu anlamında Hüda Ali’nin ülkesi -Hatti Ülkesi (KUR URU HATTİ) adıyla , halkını da herhangi bir ırk kaygısı taşımayan “Tanrının Halkı” adıyla bütünleştirmiş, devletin egemenliği ve inançsal kimliği sancak ve bayraklarındaki kanatlı güneş kursuyla sembolize edilmiştir. Hititler de aynı halkın devamı olup çeşitli kaynaklarda iddia edildiği gibi Anadolu’ya dışarıdan gelmemişlerdir.Hititler ilk başkentleri olan Kayseri Neşa Şehri’nden ve bayrakları güneşten kaynaklı olarak kendilerini “Nesaumnili” sıfatıyla tanımladıklarından günümüz Alevileri de Neşa’lı halk anlamında “Guruh-u Naci” sıfatıyla anılmaktadır.Hititlerin ilk başkenti Kaniş Pa, günümüzde Kanispi adlı yerleşmelerle anılmaktadır. Naci formuna giren nesu terimi ise sembolü aslan olan güneşi karşıladığından Hatti-Alevi Halkı “Güneş veya Işık Halkı” sanıyla anılmaktadır. Bu halk Bektaşi tarzı on iki dilimli külahlar takmış,bağlama, tar, gitar eşliğindeki dini törenlerde kurban kesip semah dönmüştür. Törenlerinde kutsal şarap veya bira türü içkiler içilmiş, saki, aşçı, sofracı, delilci,yer gösteren asa adamı, köçek ,koruma görevlileri, müzisyen ve semazenlerden oluşan görevliler yer almıştır.Kral ve kraliçenin rahip sıfatıyla yönettiği törenler, günümüz Bektaşi-Alevi Ayin-i Cemleri’nden farksızdır.Hatti veya Hititlerde Ayin-i Cem olgusunun varlığı Hattuşa-Yazılıkaya,Alacahöyük ve Kargamış Kenti eserleriyle belgelenmiştir. Hattiler’den günümüze dek belgeleriyle kanıtlanmış oluşumunu sürdürerek yaşayan Alevi-Bektaşi kültürü, yayılmacı dinlerle başlayan işgal süreçlerinde tüm içerikleriyle ele geçirilmiş, zaman içinde yerli halkın inançlarındaki tanrı ve mitoslarından yararlanan işgal güçleri yerel kültleri ve kültsel kimlikleri örten, karartan ve yeni donlara uyarlayan asimilasyon politikalarıyla “Anadolu Aydınlanması” nı kesintiye uğratmışlardır.
Hacı Bektaş-ı Veli, Abdal Musa,Kadıncık Ana ile bir çok makam türbeleriyle anılan Sarı Saltuk,Yunus ve Karacaoğlan gibi mitik kişilerle ilişkili menkıbelerle birlikte, Sarı Saltuk, Hz Ali ve Hiristiyan bazı azizlerin ejderha öldürme mitoslarının “Hatti Ülkesinin Teşu Ba. veya Taru Baba adlı Fırtına Tanrısı”ndan kaynaklandığı, Aleviliğin cansız duvar yürüten Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’si ile yılanı kamçı yapıp aslan yürüten Karacaahmet motiflerinin bu işlevlerle ilgili Hatti/Hitit Luvi tanrılarından güncellendiği tarafımızdan açığa çıkartılmış , Diyanetin bir hurafeler bütünü olarak tanımladığı bu kültün gerçekte Aleviliğe ve insanlığa saygınlık kazandıran evrensel boyutta kültürel değerlerleriyle geçmiş ve yaşayan bir çok dine esin kaynağı olduğu anlaşılmıştır.
Cansız duvar ile arslan yürüten Hitit tanrıları İ.Ö.1275     HATTUŞA
Cansız duvar ile arslan yürüten Hitit tanrıları
İ.Ö.1275 HATTUŞA

Cansız duvar(Tekke Kaya ) yürüten Hacı Bektaş-ı Veli ile arslan yürüten Karacaahmet
Osmanlı Dönemi Halk Resmi
Kadın-erkek eşitliğini yasalarla güvenceye alan, tek eşli gelişkin bir barış toplumu olan Hatti-Luvi Halkı’nın inançları evrendeki zıt kuvvetleri karşılayan tanrı-tanrıça kültüne dayanmaktadır. Cemlerde er ve dişi diye ayırmadan insan haklarını can temelinde birleyen Alevilikteki kadın erkek eşitliğinin temeli de, söz konusu bu tanrı ve tanrıça kültüdür. Böylece Alevi-Bektaşi, Tahtacı (Ağaçeri), Türkmen(Taru Komana-Turukkuum) veya Çepni halk kültürü ile kimliğinin evrensel mirasıyla bir bütün olarak Anadolu’luğu, tarihi belgeler, halkımızın yaşayan adları, inançlarımızdaki eren ve evliya (Evvel -Ezel Ali) adları, Hattiler döneminden beri kutsandığı bilinen kült ağaçları,doğal birer zigurat-ziyaret olan Goşkar Baba (Sümerce KASGAR),Hebi Baba (Hititçe Tanrıça Hepa-Hepatu),Qoli Baba (Hititçe d KAL Baba) Hazır Baba (Hititçe Hazzi Ura ) ve Düzgün Baba gibi kült dağları, Hamurpet ve Halil Rahman Gölü gibi kültsel su kaynakları ve dergahlarımızla şüphe götürmez bir gerçeklikle ortaya çıkmıştır.Büyük Hitit İmparatorluğunun ve Geç Hitit Devletlerinin tarihe karışmasının ardından binlerce yıl süren işgal , sürgün ve katliamlar sonucunda dünyanın bir çok bölgesine göç ettirilen Aleviler günümüzde Arnavutluk’tan başlayarak Balkanlar, Trakya, Kaz Dağları, Güney ve Doğu Toros Dağ yerleşmeleri, Karadeniz Dağları , Çorum, Amasya, Tokat, Sivas, Tunceli , Muş, Erzurum, Bingöl, Kars, Ardahan, Gürcistan, Kafkaslar, Azerbaycan, İran,Irak,Suriye,Afganistan, Türkmenistan, Tacikistan, Pakistan ve Hindistan gibi tarihsel –kültürel ortak geçmişe sahip geniş bir coğrafya üzerinde semavi dinler öncesinin Anadolu’ya özgü inanç ve kültürleriyle yoğrulup yapılanan bir halk veya millet kimliğiyle yaşamaya devam etmektedirler.
Aleviler dünya siyası tarihinde kökleri binlerce yıl öncesine dayanan yüksek uygarlıklara konu devletler oluşturmuşlardır. Hurri-Mitanni,Hatti–Hitit Geç Hitit-Luvi ve Binali(Urartu) devletleri Alevi kültürünün yarattığı yüksek uygarlıklara sahne olmuşlardır.Lulubi(Hatti-Lolan) Kralı Anu Banini’nin günümüzden dört bin yıl önce yaptırdığı zafer kitabesi İran Sarı Pul-i Zohap Kasabası’ndaki kayalıklarda durmaktadır.Lolanlılar (Kassi-Kassium–Kasıma) beş yüz yılı aşkın süreyle Babil’i yönetmişlerdir.

Guti (Hatti) Lulubi Kralı Anu Banini .Boyunduruğu altına aldığı krallar ve karşısında kendisini kutsayan Tanrıça İştar
İran Sarı Pul-i Zohap Kaya Anıtı İ.Ö :2000
Anadolu, Suriye, İran ve Irakta Alevilere ait binlerce yıllık anıtlar onların köklü geçmişlerine inkar edilemeyecek mükemmellikte şahitlik etmektedir.Hattiler döneminde sembolü arslan olan kanatlı güneş biçimli bayrakları Safevi ve Afşar Devleti’nin bayraklarında güneş ve aslan sembolleriyle sürdürülmüş, benzer semboller İngiliz ve Rusların işbirliğiyle yönetime getirilen Rıza Şah Pehlevi Hanedanı öncesinde Lolanlı Muhammet Ali Qacar Şah Yönetimi boyunca İran bayrağında yer almıştır.


Hitit Devleti Egemenlik Sembolleri


Kanatlı,Güneş -Arslan Kanatlı güneş ve Semazen Tanrı Kral Muvatalli’nin Mührü
Hititler döneminin başında tanrıyı taşıyan kanatlı arslanı ile kanatlı güneş figürü en son Alevi devletlerinin bayraklarında sırtında güneş tanrısını taşıyan arslan şeklinde devam etmiştir.Alevi olan Lolanlı Qacar Hanedanının yönettiği İran’ın bayrağı sonradan değiştirilerek ,İran’daki Alevi varlığı Şii-İslam’la örtülmüştür.
0

Kaynak : Y.Mimar. Kemal SOYER
Kültür Bakanlığı Emekli Genel Müdürü
Yakın dönem Alevi Devletlerinin bayraklarından örnekler:

Safevi Devleti Bayrağı              Afşar Devleti Bayrağı               Lolan -Qacar Dönemi İran Bayrağı
Alevi ve Bektaşiler Hazar Denizi’nin doğusundaki Horasan’dan başlayarak İran Azerbaycanı, Kafkaslar, Azerbaycan, Sümer ve Babil Devletlerine ait topraklar ile Suriye ve Anadolu merkezinde Hazar, Kassu( Ko-e Kassu,Kafkaslar, Kasıma), Lulubi(Lolan), Guti(Hatti ), Elam, Sümer, Hatti -Hitit , Hurri (Hormek), Luvi ve Binali(Urartu) gibi köklü devlet ve uygarlıklarda temel taş olarak rol oynamış,Hatti –Hurri ve Geç Hitit Luvi(Alevi) devletlerinin tarihe karışmalarından sonra da Anadolu,İran ,Irak ve Suriye’de devam eden ortaçağ yönetimleri boyunca siyasal etkinliklerini sürdürmüş, yakın dönemdeki en büyük siyasi kırılmayı ise Kanlı Yavuz’un Kürt İdris-i Bitlisi ile yaptığı Amasya Antlaşması sonucu Safevi Devleti’nin yıkılması sürecindeki kitlesel katliamlar ile Cumhuriyet Dönemi’ndeki “Dersim Katliamı”yla yaşamıştır. Aleviler dünyanın en yüksek medeniyetlerine ev sahipliği yapan ve jeopolitik konumuyla geçmişten günümüze dünya halklarının işgal hedefinde olan Anadolu ve Mezopotamya’nın sahibi olmakla dünya halkları arasında hiçbir halkın ödemediği kadar ağır bedeller ödemiş, yakın dönemin Çorum, Kahramanmaraş,Sivas ve Gazi katliamlarıyla yeni bedeller ödemeye devam etmiş, buna karşın gericiliğe, kökten dinciliğe, zulme ve adaletsizliğe asla boyun eğmemiş,daima mazlumun yanında yer almış,halkların kardeşliğini,özgürlüğü ve ülkenin bağımsızlığı savunmuşlardır.
Hititlerin On İki Donlu Eren Tanrısı ve Alevi-Bektaşi On iki İmam Motifi

Hititlerin dünyada başka bir örneği bulunmayan Hattuşa ‘daki Yazılıkaya Tapınağı İ.Ö1250-1275 yılları arasında Kral Tuthaliya tarafından yaptırılmıştır.Hititlerin “Bin Tanrılı Dini Panteonu”nun Bektaşi külahlı tanrılarıyla güvercin donlu tanrıçalarının katıldığı “Ayin Cem-i ”i kavratan tören rölyefleri arasında Atalar Galerisi denilen bölümde Gök Tanrısı’nı evrendeki 12 aylık senkretik zaman döngüsüyle on iki tanrı şeklinde ifade eden kabartmalara yer verilmiştir.Elinde dehre benzeri kılıç tutan tanrı , Bektaşi geleneğine uygun on iki dilimli keçe külah ve günümüzde mengüş denilen küpe ile görüntülenmiştir.
Çorum Hattuşa- Bektaşi külahlı, küpeli ve kılıçlı on iki er donunda tanrı kabartması.İnsan boyunu aşan figürler güneşten gelen ışık seli ve yaşam dalgası imgesindedir.


İ.Ö.1250-1275 –Hattuşa
Hattuşa Yazılıkaya’daki on iki er tanrıyı benzer içerikle anlatan bir Anadolu Alevi düvazı :
“ Erenler şahtan gelirler ,Ali derler pirimize
On iki imam erleriyiz, münkir ermez sırrımıza
Ateş yanar kazan coşar, dalga gelir boydan aşar
Şulemiz aleme düşer ,Bakın bizim nurumuza “
0



Kaynak: Y.Mimar. Kemal SOYER
Kültür Bakanlığı Emekli Genel Müdürü
Alevilik ve Semah :

Bazı Alevi dedeleri, Seyyit veya Seydalar ilk semahı kendi aileleri için özelleştirip dedeleri olarak ilan ettikleri Hz.Muhammet ve Hz.Ali’nin katıldığı Kırklar Meclisi’nde “cetlerimiz dönmüşler” deyip bu eylemi Arap-İslama oturtmaya çalışsalar da, semahın binlerce yıl öncesinden günümüze Anadolu Alevilerince dönüldüğüne dair somut belgeleri Anadolu’dadır.Bu konu yirmi yılı aşkın süreyle tarafımızdan gündeme getirilmiş,son olarak 2008 Haziran -2009 Ocak ayları arasında YOL TV’de yayınlanan YOLUN EZELİ adlı programla geniş kitlelere sunulmuş ve nihayet 2011 yılında Kültür ve turizm Bakanı Ertuğrul GÜNAY devletin bu konudaki suskunluğunu bozarak gerçeği ifade etmiştir.
Bağlama çalan Hititli -Suriye Ebla



HİTİT -LUVİ-A(Alevi) Dönemi-Hattuşa Yazılıkaya’da Ayin-i Cem ve Semah
Devletin semahın kökeniyle ilgili itirafı:
AKP’li Bakan Ertuğrul Günay “sema”nın binlerce yıllık Anadolu geleneği olduğunu açıkladı.
Kültür ve Turizm Bakan Bakanı Ertuğrul Günay 16.Ocak 2011 gazetelere geçen haberde Muğla Milas’taki bir anıt mezarda gördüğü semazen figürünü değerlendirmesi sırasında “sema’ nın Arabistan’dan gelen 600 yıllık bir gelenek olduğunun bilindiğini , ancak, bunun doğru olmadığını ve Anadolu’daki izlere bakıldığında semanın millattan önce 2000 yıllarında bu topraklarda var olduğunun görüldüğünü dile getirdi .Beyşehir Eflatunpınar anıtı fotoğraflarında köşelerde ellerini havaya kaldırmış işlemeleri gördüğünü belirtikten sonra ayakta ellerini havaya kaldıran ve tennure giyen iki kişi var diyen Bakan “Hazreti Muhammed’e dedim ki “ diye söze başlayıp tövbe estağfurullah, özür dilerim ,özür dilerim,özür dilerim dedikten sonra ,yetkililere dedim ki diye düzelterek bu anıt millattan önce 2.ci bini işaret ediyor. Mevlana ne zaman millattan sonra 1200. Semanın kökü çok önceye gidiyor.Bu semazen figürünün kökü bu topraklarda binlerce yıl önceye gidiyor.Yani Arabistan Yarımadasından değil,kendi kökümüzden ve kendi geleneğimizden kendi toprağımızdan geliyor “ diyerek devletin kültür politikalarıyla örttüğü,benim yıllardır savunduğum çok önemli bir gerçeği açıklıkla ifade etmiştir.
0

Kaynak: Y.Mimar. Kemal SOYER
Kültür Bakanlığı Emekli Genel Müdürü
Alevilere yönelik iffetsizce bir suçlama
Mum Söndü Hikayesi
Hatti Güneşi İ.Ö.2200(Alaca Höyük)
Kudret Kandili veya Hakkın Delili
Version:1.0 StartHTML:0000000167 EndHTML:0000010564 StartFragment:0000000454 EndFragment:0000010548
İşgalci-şerri toplulukların Hatti/Hitit Luvi devletlerini yıkmalarıyla birlikte uygarlıkçı Anadolu halkının ufukları karartılmış, uygarlık delili veya mumu söndürülmüştür.Aleviler “mumu söndürdüler” söylemi, sembolik güneş kursuyla güneş tanrılarını (ESTAN-İSTANU , Güneş Anne Ma Arinna, Hepatu, Mama UTU- veya Ma-a Homete) bayrağında taşıyan Hitit–Alevi Devleti’nin yıkılışıyla ilişkilendirildiğinde tarihi bir anlam kazanmaktadır ve böyle düşünüldüğünde gerçekte söz konusu uygarlık delilinin Anadolu’yu işgal eden şer topluluklarınca söndürüldüğü anlaşılmaktadır. Hattilerin güneş, ay ve yıldızlardan oluşan “Kudret Kandili”ni başlarına kofileriyle taç eden Anadolu-Mezopotamya kadınları geçmişte daima uygarlık atılımcısı aydınlık nesiller yetiştirmiştir. Buna karşın günümüzde kadınlarımızın alnı kara peçelerle örtülmeye çalışılmaktadır.Alevilere kastedilen manada mumun gerçekte kimlerce söndürüldüğüne yönelik bir sorgulama yapılacaksa bu güruhun adresi binlerce yıldan beri uygarlıkçı ışık halkı olarak bilinen Aleviler değil aksine, bilime, aydınlanmaya ve uygarlığa düşman olup , halkımızın belleğini karartan yabancı- bozguncu kültür ve ideolojileri Anadolu’ya taşıyıp yapılandıran mihraklar ve onların yandaşlarıdır.Anadolu’da kadını cemiyetten ve Hakk’ın eşitlik terazisinden dışlayarak insan halkalarında bölücülük yapan gerici aklın hakim oluşuyla Hacı Bektaş-ı Veli Dergahı “Kadınlarını okutmayan millet karanlıkta kalır, Eline (yurduna), Beline (nesline-ekonomine) ve Diline (ana diline-kadim kelama ve tarihine) sahip çık” mesajlarını vermiştir.Bu temelde geçmişten günümüze birlik ve bütünlüğü yok edilmek istenen, topraklarına ve ekonomik kaynaklarına göz dikilen halkımız bir bütün olarak emperyalist–kökten dinci ve ırkçı akımların söndürdükleri “Uygarlık Delili”ni yeniden uyararak bilimin ışığı, evrensel insan halkları ,sevgi ve barış temelinde bütünleşmek zorundadır.
Şimdi, benliğimizi ,birlik ve beraberliğimizi yok ederek ana yurdumuzu ve yaşam kaynaklarımızı işgal etme amacına hizmet eden her türden yabancı kültür, inanç ve ideolojilerden arınarak Anadolu’nun evrensel boyutlara ulaşmış kültürel birikimi ve tarihi gerçekleri temelinde uygarlık delilini yeniden uyararak büyük oranda parçalanmış tarihi –kültürel coğrafyamız üzerinde bütünleşerek yeniden ”Birlik Postuna” oturma zamanıdır. Hünkarın emrettiği şekilde bilimi esas alarak “Bir, İri ve Diri” olabilmek için ”Ele Bele ve Dile (yurda ,kültüre , kültürel ve doğal mirasa-ekonomi ve nesile, Anadolu –Mezopotamya halklarının ana dillerine ,tarih ve uygarlıklarına )” bilimsel temelde sahip çıkarak gereken kültür politikalarını ve uygulamacı kurumları oluşturma zamanıdır.
Adı, sanı ve nitelikleri ne olursa olsun kökleri Anadolu’nun dışında ,gövdesi Anadolu’da olan bir ağacın kuruyup yok olacağının artık idrak edilmesi gerekir. Halkımız tarihi ve kültürel köklerini üzerinde yaşadığı Anadolu-Mezopotamya topraklarına ve onun uygarlıklarına dayadığı ölçüde daha sağlıklı ve daha sağlam bir yaşam kaynağına kavuşacaktır. Çünkü insanlığa ait uygarlık çınarının kökü ve gövdesi Anadolu’dadır.
Günümüzde kültürel,siyasi ve ekonomik boyutlarıyla emperyalizme hizmet eden yabancı-bozguncu tezlerle Anadolu-Mezopotamya uygarlık birikiminden yararlanması engellenen halkımızın kendi topraklarında kendi emeği ve üretimiyle bir-iri ve diri olarak sevgi barış ve mutluluk içinde yaşayabilmesi için;
Anadolu’nun insan yapısı, kültürel ve doğal mirasıyla bir bütün olarak ezeli ve ebedi yurt olarak sahiplenilmesi,
Toplumsal-kültürel belleğimizin Anadolu-Mezopotamya Uygarlıklarına ,bilime ve çağdaş kültürel birikime oturtulması,
Halkımızın Anadolu topraklarına ve bünyesindeki tarihi-kültürel mirasa konu binlerce yıllık sahipliliğini “1071 Malazgirt Savaşıyla bin yıla“ daraltan tezler yerine ezelden buralı olduğumuza ilişkin bilimsel-arkeolojik verilerin açıklanıp sergilenmesi ,
Halkımızın uygarlık atılımcısı, laik ve demokrat insan kimliğinin oluşmasını engelleyen veya yok eden gerici , ırkçı ve bozguncu kimlikler yerine , Anadolu’nun evrensel değerler oluşturup taşıyan kültürel birikimden kaynaklı olarak insan ve doğasının “Varlığın Birliği veya çeşitlilik içinde birlik” ilkesinde yaşam hakkını güvenceye alan toplumsal bir kimlik yapısına kavuşturulması gerekir.Çünkü:kültür ve uygarlık değerleri genetik değil,edinimseldir.Kültürler farklı coğrafyalarda insanın insanla,insanın doğayla birlikte oluşturdukları ürünleri ve yaşam biçimlerini kapsarlar.Bu nedenle ırkçı toplulukların uygarlıkları ,barışı, adaleti ve mutluluğu yoktur.Irkçılık çağlar boyunca uyarlıkları , insanlık ve doğayı yok eden anlayışların temel kaynağı olmuştur.Aynı nedenlerle insanlık evrensel ilahi düzene uyarak doğasıyla uyumlu bir yaşam biçimi ve uygarlıklar geliştiren Anadolu’ya koşmuş ve kendisini varlığın birliğine konu Ayin-i Cemleri ve yaşam biçimiyle birleştiren Bektaşilikle Aleviliğe sarılmıştır.
Unutulmamalıdır ki; Alevilik farklı kesimlerden insanlığı gök kubbedeki ilahi cem imgesiyle birleştirip yücelten evrensel bir kültür ve inancın adı ve sonsuza dek yaşayacak olan bir birlik kurumudur.
Varlığımıza,birliğimize ve özgürlüğe giden yolda bir,iri ve diri olma dileklerimle.
0

Kaynak : Y.Mimar. Kemal SOYER
Kültür Bakanlığı Emekli Genel Müdürü
EK:1 :7 Haziran 1938 tarihli Ulus Gazetesi’nin ilk sayfasında yer alan haberde Ankara’ya gelen Hatay Alevileri Reisi El Hıyyat ve ekibi “Eti Türkleri” adıyla yani Hitit Heyeti olarak duyurulmuştur

toklucaktan haberler

dernek nedir.amaçları

TOKLUCAK DER .in ARIK DER ile ZARA DER. yanyana olan arsa ile ilğili bilgiler.. 1- konu hakkında gelişmeler.. 2- varılan durum 3- dernek üyelerinin konu hakkında bilgileri GEREKLİ BİLGİLER TOPARLANIP ..GELİŞMELER..SİZLERE DUYURULACAKTIR. MAİL. ADRESİM ..haloyildiz@gmail.com ..SİZLERİN ULAŞABİLDİĞİ BİLGİLERİ PAYLAŞIRSANIZ ..YAYINLARIZ. ERGÜN YILDIZ..

DERNEK NEDİR? NASIL KURULUR?

Derneğin tanımı

23.11.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5253 sayılı Dernekler Kanununun 2. maddesinde derneğin tanımı; " Dernek: Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarını” olarak yapılmıştır.

Kimler dernek kurabilir

Fiil ehliyetine sahip gerçek veya tüzel kişiler, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.

Dernek kurucusu olabilmeleri ile ilgili olarak, Türk Silâhlı Kuvvetleri ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri hakkında özel kanunlarında getirilen kısıtlamalar saklıdır.

Ayrıca, onbeş yaşını bitiren ayırt etme gücüne sahip küçükler; toplumsal, ruhsal, ahlakî, bedensel ve zihinsel yetenekleri ile spor, eğitim ve öğretim haklarını, sosyal ve kültürel varlıklarını, aile yapısını ve özel yaşantılarını korumak ve geliştirmek amacıyla yasal temsilcilerinin yazılı izni ile çocuk dernekleri kurabilir veya kurulmuş çocuk derneklerine üye olabilirler.

Oniki yaşını bitiren küçükler yasal temsilcilerinin izni ile çocuk derneklerine üye olabilirler ancak yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar.

Çocuk derneklerine onsekiz yaşından büyükler kurucu veya üye olamazlar.

Dernek kurucusu olacak kişilerde aranan fiil ehliyetine ne şekilde sahip olunur.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununda belirtildiği üzere; ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.

Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmamak: Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmamak yada bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm bulunmamaktır.

Ergin olmak: Onsekiz yaşını doldurmuş olmak veya onsekiz yaşın doldurmamış olduğu halde evlenmiş olmak yada onbeş yaşını doldurmuş küçüklerin kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınmış olmaktır.

Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır.

Dernekler özel hukuk tüzelkişisi olup, Türk Medeni Kanununun 48. maddesinde belirtilen tüm hak ve yetkilere sahiptir.

Hangi amaçla dernek kurulamaz

Anayasa ve kanunlarla açıkça yasaklanan amaçları veya konusu suç teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek amacıyla dernek kurulamaz.

Derneğin amacı; kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir gayeyi gerçekleştirmeye yönelik, anlaşılabilir ve süreklilik arz etmelidir. Hukuka veya ahlâka aykırı olmamalıdır.

Derneğin kuruluş şekli

Dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanırlar.

Dernek tüzüğünün içeriği

Dernekler Mevzuatı gereğince derneğin tüzüğünde aşağıda gösterilen hususların belirtilmesi zorunludur:

a-Derneğin adı ve merkezi. (Derneğinizin adı, daha önce kurulmuş olan bir derneğin adından farklı olmak zorundadır. Dernek adını kontrol etmek için tıklayınız)

b-Derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için dernekçe sürdürülecek çalışma konuları ve çalışma biçimleri ile faaliyet alanı.

c-Derneğe üye olma ve üyelikten çıkmanın şart ve şekilleri.

d-Genel kurulun toplanma şekli ve zamanı.

e-Genel kurulun görevleri, yetkileri, oy kullanma ve karar alma usul ve şekilleri.

f-Yönetim ve denetim kurullarının görev ve yetkileri, ne suretle seçileceği, asıl ve yedek üye sayısı.

g-Derneğin şubesinin bulunup bulunmayacağı, bulunacak ise şubelerin nasıl kurulacağı, görev ve yetkileri ile dernek genel kurulunda nasıl temsil edileceği.

h-Üyelerin ödeyecekleri giriş ve yıllık aidat miktarının belirlenme şekli.

ı-Derneğin gelir kaynakları.

i- Derneğin borçlanma usulleri.

j- Derneğin iç denetim şekilleri

k-Tüzüğün ne şekilde değiştirileceği.

l-Derneğin feshi halinde mal varlığının tasfiye şekli.

m-Dernek geçici yönetim kurulu üyelerinin adı, soyadı, görev ünvanı.

Dernek tüzüğünde kanunen belirtilmesi zorunlu hususlar dışında, Kanuna aykırı olmamak kaydıyla tüzükte yer alması istenilen diğer hükümler eklenebilir.

Örnek Dernek Tüzüğü İçin Tıklayınız.

Dernek kuruluşu için gerekli belgeler

Dernek kurucuları (en az yedi gerçek veya tüzel kişi) tarafından imzalanmış olan (Dernekler Yönetmeliği Ek-2’de bulunan) iki adet kuruluş bildirimi ve aşağıda belirtilen ekleri, derneğin kurulacağı yerin mülki idare amirliğine verilir.

a) Kurucular tarafından her sayfası imzalanmış üç adet dernek tüzüğü,

b) Kurucuların nüfus cüzdan fotokopisi,

c) Dernek kurucuları arasında tüzel kişiliklerin bulunması halinde; bu tüzel kişilerin unvanı, yerleşim yeri ve kuruluş belgesi ile tüzel kişiliklerin organları tarafından yetkilendirilen gerçek kişi de belirtilmek kaydıyla bu konuda alınmış kararın fotokopisi,

d) Kurucular arasında yabancı dernek veya dernek ve vakıf dışında kar amacı gütmeyen kuruluşlar bulunması halinde, bu tüzel kişilerin dernek kurucusu olabileceğini gösteren İçişleri Bakanlığınca verilmiş izin belgesi,

e) Kurucular arasında yabancı uyruklular varsa, bunların Türkiye'de yerleşme hakkına sahip olduklarını gösterir belgelerin fotokopileri,

f) Yazışma ve tebligatı almaya yetkili kişi veya kişilerin adı, soyadı, yerleşim yerlerini ve imzalarını belirten liste.

Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerdeki dernek kuruluş işlemlerinde istenen belgeler birer arttırılarak verilir.

Dernekler, kuruluş bildirimi ve eklerini mülki idare amirliğine vermek suretiyle tüzel kişilik kazanırlar.

Çocuk derneklerine tüzel kişiler kurucu veya üye olamazlar, ayrıca çocuk derneklerinde kuruluş bildirimine, kurucu çocukların yasal temsilcilerinin izni eklenir.

Dernek kuruluş bildiriminin incelenmesi

Dernek kuruluş bildirimi ve belgelerin doğruluğu ile dernek tüzüğü, en büyük mülki amir tarafından altmış gün içinde dosya üzerinden incelenir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve kurucuların hukuki durumlarında kanuna aykırılık veya noksanlık tespit edildiği takdirde bunların giderilmesi veya tamamlanması derhal kuruculardan istenir. Bu istemin tebliğinden başlayarak otuz gün içinde belirtilen noksanlık tamamlanmaz ve kanuna aykırılık giderilmezse; en büyük mülki amir, yetkili asliye hukuk mahkemesinde derneğin feshi konusunda dava açması içir durumu Cumhuriyet savcılığına bildirir. Cumhuriyet savcısı mahkemeden derneğin faaliyetinin durdurulmasına karar verilmesini de isteyebilir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve belgelerde kanuna aykırılık veya noksanlık bulunmaz ya da bu aykırılık veya noksanlık belirli sürede giderilmiş bulunursa; keyfiyet derhal derneğe yazıyla bildirilir ve dernek, dernekler kütüğüne kaydedilir.

Derneğin zorunlu Organları hangileridir

Derneğin zorunlu organları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kuruludur.

Dernekler zorunlu organları dışında başka organlar da oluşturabilirler. Ancak, bu organlara zorunlu organların görev, yetki ve sorumlulukları devredilemez.

Genel kurul, derneğin en yetkili karar organı olup; derneğe kayıtlı üyelerden oluşur. Genel kurul, dernek organlarını seçer ve derneğin diğer bir organına verilmemiş olan işleri görür.

Genel kurul, üyeliğe kabul ve üyelikten çıkarma hakkında son kararı verir, derneğin diğer organlarını denetler ve onları haklı sebeplerle her zaman görevden alabilir.

Yönetim kurulu, beş asıl ve beş yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Yönetim kurulu, derneğin yürütme ve temsil organıdır; bu görevini kanuna ve dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirir.

Temsil görevi, yönetim kurulunca, üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye verilebilir.

Denetim kurulu, üç asıl ve üç yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Denetim kurulu, denetleme görevini, dernek tüzüğünde belirtilen esas ve usullere göre yapar; denetleme sonuçlarını bir raporla yönetim kuruluna ve genel kurula sunar.

Derneğin kuruluşundan sonra yapılması gereken işlemler

A- Defter tutulması

Dernekler tarafından tutulması zorunlu olan defterler temin edilerek kullanmaya başlanılmadan önce dernekler biriminden veya noterden onaylattırılmalıdır.

Dernekler aşağıda yazılı defterleri tutarlar.

a) İşletme hesabı esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) Karar Defteri: Yönetim kurulu kararları tarih ve numara sırasıyla bu deftere yazılır ve kararların altı toplantıya katılan üyelerce imzalanır.

2) Üye Kayıt Defteri: Derneğe üye olarak girenlerin kimlik bilgileri, derneğe giriş ve çıkış tarihleri bu deftere işlenir. Üyelerin ödedikleri giriş ve yıllık aidat miktarları bu deftere işlenebilir.

3) Evrak Kayıt Defteri: Gelen ve giden evraklar, tarih ve sıra numarası ile bu deftere kaydedilir. Gelen evrakın asılları ve giden evrakın kopyaları dosyalanır. Elektronik posta yoluyla gelen veya giden evraklar çıktısı alınmak suretiyle saklanır.

4) Demirbaş Defteri: Derneğe ait demirbaşların edinme tarihi ve şekli ile kullanıldıkları veya verildikleri yerler ve kullanım sürelerini dolduranların kayıttan düşürülmesi bu deftere işlenir.

5) İşletme Hesabı Defteri: Dernek adına alınan gelirler ve yapılan giderler açık ve düzenli olarak bu deftere işlenir.

6) Alındı Belgesi Kayıt Defteri : Alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları, bu belgeleri alan ve iade edelerin adı, soyadı ve imzaları ile aldıkları ve iade ettikleri tarihler bu deftere işlenir.

b) Bilanço esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) (a) bendinin 1, 2, 3 ve 6 ncı alt bentlerinde kayıtlı defterleri bilanço esasında defter tutan dernekler de tutarlar.

2) Yevmiye Defteri, Büyük Defter ve Envanter Defteri: Bu defterlerin tutulma usulü ile kayıt şekli Vergi Usul Kanunu ile bu Kanununun Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri esaslarına göre yapılır.

Tutulacak defter ve kayıtların Türkçe olması zorunludur. Defterler mürekkepli kalemle yazılır.

Defterler bilgisayar ortamında da tutulabilir. Ancak form veya sürekli form şeklinde tutulacak defterler, kullanılmaya başlanmadan önce her bir sayfasına numara verilerek ve onaylatılarak kullanılabilir. Onaylı sayfalar kullanıldıktan sonra defter haline getirilerek muhafaza edilir.

Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kurallarına göre düzeltilebilir. Diğer defter ve kayıtlara rakam ve yazılar yanlış yazıldığı takdirde düzeltmeler ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üst veya yan tarafına veya ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir. Yanlış rakam ve yazının çizilmesi halinde, bu rakam ve yazıyı çizen tarafından paraflanır.

Defterlere geçirilen bir kayıt; kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz hale getirilemez.

Karar defterinin sayfa sonunda imza için bırakılan bölümü hariç defterlerin satırları, çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli form veya sürekli form yapraklarının sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz.

Derneklere ait belgeler, kaydedildikleri defterdeki kayıt sırasına uygun olarak numaralandırılır ve dosyalanarak saklanır.

Kayıt zamanı;

İşlemler, defterlere günlük olarak kaydedilir. Ancak, gelir ve gider kayıtları;

a) İşlemlerin, işin hacmine ve gereklerine uygun olarak muhasebe düzeni ve güvenliğini bozmayacak bir süre içinde kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtlar on günden fazla geciktirilmez.

b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan belgelere dayanarak tutan derneklerde, işlemlerin bunlara kaydedilmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, işlemlerin esas defterlere kırkbeş günden daha geç intikal ettirilmesine imkan vermez. Dernek defterlerinin denetim amacıyla istenmesi halinde, kırkbeş günlük sürenin dolması beklenmeden kayıtların işlenmesi zorunludur.

Hesap dönemi;

Derneklerde hesap dönemi bir takvim yılıdır. Hesap dönemi 1 Ocak’ta başlar ve 31 Aralık’ta sona erer. Yeni kurulan derneklerde hesap dönemi kuruluş tarihinde başlar ve 31 Aralık’ta sona erer.

Defterlerin ara tasdiki;

Bu defterlerin kullanılmasına sayfaları bitene kadar devam edilir ve defterlerin ara tasdiki yapılmaz. Ancak, bilanço esasına göre tutulan defterler ile form veya sürekli form yapraklı defterlerin, kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda, her yıl yeniden tasdik ettirilmesi zorunludur.

B-Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgelerinin bastırılması

Alındı belgelerinin biçimi;

Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgeleri Dernekler Yönetmeliği 42. maddesinde belirtilen biçim ve ebatta yönetim kurulu kararıyla matbaaya bastırılır.

Alındı belgelerinin kontrolü;

Bastırılan alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları ile diğer baskı işlerinde kusur bulunup bulunmadığı, sayman üyece kontrol edilir. Kontrolde hatalı olduğu ortaya çıkan cilt veya formlar geri verilerek aynı miktarda yenisi bastırılır. Alındı belgeleri, matbaadan sayman üye tarafından bir tutanak ile teslim alınır.

Alındı belgelerinin deftere kaydı;

Dernek saymanınca teslim alınan alındı belgelerinin tamamı, numarası en küçük olan alındı belgesi cildinden başlamak üzere defterin yalnızca başlangıç, bitiş ve serisi sütunları doldurularak, her bir satırda bir alındı belgesi cildi gösterilecek şekilde alt alta yazılmak suretiyle kaydedilir. Defterin diğer sütunları, alındı belgesi ciltlerinin gelir tahsil edecek kişilere teslim edilmesi veya teslim edilen alındı belgesi cildinin iade edilmesi sırasında doldurulur.

Alındı belgelerinin kullanımı;

Alındı belgeleri, gelir tahsil etme görev ve yetkisine sahip bulunanlara, sayman üyelerce imza karşılığı verilir ve kullanıldıktan sonra imza karşılığı geri alınır. Bu işlemler Alındı Belgesi Kayıt Defterinde gösterilir.

Alındı belgeleri, sabit boyalı sert veya sivri uçlu tükenmez kalemle okunaklı bir biçimde silintisiz ve kazıntısız olarak doldurulur. Ödemede bulunana asıl yaprak koparılarak verilir, koçan kısmı ciltte bırakılır. Düzenleme sırasında hata yapılırsa, hatalı belge yaprağı ödemede bulunana verilmez. Asıl ve koçan yaprakların üzerine “İPTAL” ibaresi yazılıp her ikisi koparılmadan ciltte bırakılır.

Form şeklinde bastırılan alındı belgeleri, elektronik sistemler aracılığıyla doldurulduktan sonra aslı ödemede bulunana verilir; sureti dosyasında muhafaza edilir.

C- Yetki belgesi düzenlenmesi

Dernek adına gelir tahsil edecek kişi veya kişiler, yetki süresi de belirtilmek suretiyle, yönetim kurulu kararı ile tespit edilir. Gelir tahsil edecek kişilerin açık kimliği, imzası ve fotoğraflarını ihtiva eden (Dernekler Yönetmeliği EK-19’da bulunan) “Yetki Belgesi” dernek tarafından üç nüsha olarak düzenlenerek, dernek yönetim kurulu başkanınca onaylanır. Yetki belgelerinin birer sureti dernekler birimlerine verilir.

Dernek adına gelir tahsil edecek kişiler, ancak adlarına düzenlenen yetki belgelerinin bir suretinin dernekler birimine verilmesinden itibaren gelir tahsil etmeye başlayabilirler

Yetki belgelerinin süresi, yönetim kurullarının görev süresi ile sınırlıdır. Yeni seçilen yönetim kurullarının, yetki belgelerini birinci fıkra esaslarına göre yenilemesi zorunludur. Yetki belgesinin süresinin bitmesi veya adına yetki belgesi düzenlenen kişinin görevinden ayrılması, ölümü, işine veya görevine son verilmesi, derneğin kendiliğinden dağıldığının tespit edilmesi veya fesih edilmesi gibi hallerde, verilmiş olan yetki belgelerinin dernek yönetim kuruluna bir hafta içinde teslimi zorunludur. Ayrıca, gelir toplama yetkisi yönetim kurulu kararı ile her zaman iptal edilebilir. Yetki belgesi ile ilgili değişiklikler yönetim kurulu başkanınca, onbeş gün içerisinde dernekler birimine bildirilir.

D -Gelir–Gider İşlemleri

Dernek gelirleri alındı belgesi ile tahsil edilir. Dernek gelirlerinin bankalar aracılığı ile tahsili halinde banka tarafından düzenlenen dekont veya hesap özeti gibi belgeler alındı belgesi yerine geçer.

Dernek adına gelir tahsil etmekle yetkili olan kişiler, tahsil ettikleri paraları otuz gün içerisinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar. Ancak, tahsilatı 2005 yılı için 1000.- YTL’yi (yeniden değerleme oranında artırılır) geçenler, 30 otuz günlük süreyi beklemeksizin tahsil ettikleri parayı en geç iki iş günü içinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar.

Dernek kasasında bulundurulabilecek para miktarı, ihtiyaçlar dikkate alınarak yönetim kurulunca belirlenir.

Dernek giderleri ise fatura, perakende satış fişi, serbest meslek makbuzu gibi harcama belgeleri ile yapılır. Ancak dernekler, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi kapsamında bulunan ödemeleri için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gider pusulası, bu kapsamda da bulunmayan ödemeleri için Gider Makbuzu düzenlerler.

Dernekler tarafından kişi, kurum veya kuruluşlara yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri (Dernekler Yönetmeliği EK-15’te bulunan) Ayni Yardım Teslim Belgesi ile yapılır. Kişi, kurum veya kuruluşlar tarafından derneklere yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri ise Ayni Bağış Alındı Belgesi ile kabul edilir.

Bu belgeler; Dernekler Yönetmeliğinde ((EK-13) (EK- 14) ve (EK- 15)’de) gösterilen biçim ve ebatta, müteselsil seri ve sıra numarası taşıyan, kendinden karbonlu elli asıl ve elli koçan yaprağından meydana gelen ciltler veya elektronik sistemler ve yazı makineleri aracılığıyla yazdırılacak form veya sürekli form şeklinde, dernekler tarafından bastırılır. Form veya sürekli form şeklinde bastırılacak belgelerin, belirtilen nitelikte olması zorunludur.

Saklama süresi;

Defterler hariç olmak üzere, dernekler tarafından kullanılan alındı belgeleri, harcama belgeleri ve diğer belgeler özel kanunlarda belirtilen süreler saklı kalmak üzere, kaydedildikleri defterlerdeki sayı ve tarih düzenine uygun olarak 5 yıl süreyle saklanır.

İşletme hesabı tablosu;

İşletme hesabı esasına göre kayıt tutan dernekler yıl sonlarında (31 Aralık) (Dernekler Yönetmeliği EK-16’da gösterilen biçimde) “İşletme Hesabı Tablosu” düzenlerler.

Bilanço esasına göre raporlama;

Bilanço esasına göre defter tutan derneklerin yıl sonlarında (31 Aralık), Maliye Bakanlığınca yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerini esas alarak bilanço ve gelir tablosunu düzenlemeleri yeterlidir.

E-Üye kayıt işlemleri

Derneğe üye olmaları Kanunla yasaklanmamış olan ve dernek tüzüğüne göre üye olma şartlarını taşıyan kişilerin derneğin yönetim kuruluna yapacakları yazılı üyelik başvuruları yönetim kurulunca görüşülerek en çok otuz gün içinde üyeliğe kabul veya isteğin reddi şeklinde karara bağlanıp, sonucu müracaat sahibine yazı ile duyurulması zorunludur. Derneğin, ilk genel kurul toplantısının yapılacağı tarihe kadar, dernek tüzüğünde sayıları belirtilen yönetim ve denetleme kuruları üye tam sayısının asıl ve yedeklerini oluşturabilecek sayıdan az olmamak üzere üye kayıt edilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

Yönetim kurulunca, karar defterinde alınan karar ile üyeliğe kabul edilmiş bulunanlar dernek üyesi olurlar. Üyeliğe kabul kararının tarih ve sayısı ile üyenin kimlik bilgileri ve aidat ödentileri üye kayıt defterine kayıt edilir.

Yazılı olarak yapılacak üyelik başvurusu, dernek yönetim kurulunca en çok otuz gün içinde karara bağlanır ve sonuç yazıyla başvuru sahibine bildirilir. Başvurusu kabul edilen üye, bu amaçla tutulacak deftere kaydedilir.

Üyelik için kanunda veya tüzükte aranılan nitelikleri sonradan kaybedenlerin dernek üyeliği kendiliğinden sona erer.

Hiç kimse, dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Her üye yazılı olarak bildirmek kaydıyla, dernekten çıkma hakkına sahiptir.

Tüzükte üyelerin çıkarılma sebepleri gösterilebilir.

Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. Bu çıkarma kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir.

F- Genel kurul toplantısı

Derneğin, kuruluş işlemlerinde eksiklik ve kanuna aykırılık bulunmadığına ilişkin olarak mahallin mülki amirliğince yapılan yazılı bildirimi izleyen altı ay içinde dernekler ilk genel kurul toplantısını yapmak ve organlarını oluşturmakla yükümlüdürler.

Genel kurul;

a) Dernek tüzüğünde belli edilen zamanlarda olağan,

b) Yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı isteği üzerine otuz gün içinde olağanüstü toplanır.

Genel kurul toplantıya yönetim kurulunca çağrılır.

Çağrı usulü;

Yönetim kurulu, dernek tüzüğüne göre genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesini düzenler. Genel kurula katılma hakkı bulunan üyeler, en az onbeş gün önceden, günü, saati, yeri ve gündemi bir gazetede ilan edilmek veya yazılı ya da elektronik posta ile bildirilmek suretiyle toplantıya çağrılır. Bu çağrıda, çoğunluk sağlanamaması sebebiyle toplantı yapılamazsa, ikinci toplantının hangi gün, saat ve yerde yapılacağı da belirtilir. İlk toplantı ile ikinci toplantı arasındaki süre yedi günden az, altmış günden fazla olamaz.

Toplantı, çoğunluk sağlanamaması sebebinin dışında başka bir nedenle geri bırakılırsa, bu durum geri bırakma sebepleri de belirtilmek suretiyle, ilk toplantı için yapılan çağrı usulüne uygun olarak üyelere duyurulur. İkinci toplantının geri bırakma tarihinden itibaren en geç altı ay içinde yapılması zorunludur. Üyeler ikinci toplantıya, birinci fıkrada belirtilen esaslara göre yeniden çağrılır.

Genel kurul toplantısı bir defadan fazla geri bırakılamaz.

Toplantı usulü;

Genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesi toplantı yerinde hazır bulundurulur. Toplantı yerine girecek üyelerin resmi makamlarca verilmiş kimlik belgeleri, yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulunca görevlendirilecek görevliler tarafından kontrol edilir. Üyeler, yönetim kurulunca düzenlenen listedeki adları karşısına imza koyarak toplantı yerine girerler. Kimlik belgesini göstermeyenler, belirtilen listeyi imzalamayanlar ile genel kurula katılma hakkı bulunmayan üyeler toplantı yerine alınmaz. Bu kişiler ve dernek üyesi olmayanlar, ayrı bir bölümde genel kurul toplantısını izleyebilirler.

Toplantı yeter sayısı sağlanmışsa durum bir tutanakla tespit edilir ve toplantı yönetim kurulu başkanı veya görevlendireceği yönetim kurulu üyelerinden biri tarafından açılır. Toplantı yeter sayısı sağlanamaması halinde de yönetim kurulunca bir tutanak düzenlenir.

Açılıştan sonra, toplantıyı yönetmek üzere bir başkan ve yeteri kadar başkan vekili ile yazman seçilerek divan heyeti oluşturulur.

Dernek organlarının seçimi için yapılacak oylamalarda, oy kullanan üyelerin divan heyetine kimliklerini göstermeleri ve hazırun listesindeki isimlerinin karşılarını imzalamaları zorunludur.

Toplantının yönetimi ve güvenliğinin sağlanması divan başkanına aittir. Genel kurul, gündemdeki konuların görüşülerek karara bağlanmasıyla sonuçlandırılır. Genel kurulda her üyenin bir oy hakkı vardır; üye oyunu şahsen kullanmak zorundadır.

Toplantıda görüşülen konular ve alınan kararlar bir tutanağa yazılır ve divan başkanı ile yazmanlar tarafından birlikte imzalanır. Toplantı sonunda, tutanak ve diğer belgeler yönetim kurulu başkanına teslim edilir. Yönetim kurulu başkanı bu belgelerin korunmasından ve yeni seçilen yönetim kuruluna yedi gün içinde teslim etmekten sorumludur.

Mahkemece kayyım atanması veya Medeni Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre görevlendirilme yapılması halinde, bu maddede yönetim kurulana verilen görevler bu kişiler tarafından yerine getirilir.

G-Genel kurul sonuç bildirimi;

Olağan veya olağanüstü genel kurul toplantılarını izleyen otuz gün içinde, yönetim ve denetim kurulları ile diğer organlara seçilen asıl ve yedek üyeleri içeren (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te belirtilen) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ve ekleri yönetim kurulu başkanı tarafından mülki idare amirliğine bildirilir:

Bu bildirime;

a) Divan başkanı, başkan yardımcıları ve yazman tarafından imzalanmış genel kurul toplantı tutanağı örneği,

b) Tüzük değişikliği yapılmışsa, tüzüğün değişen maddelerinin yeni ve eski şekli ile dernek tüzüğünün son şeklinin her sayfası yönetim kurulunca imzalanmış örneği.

Eklenir.

Genel kurul sonuç bildirimi ve ekleri, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Genel kurul sonuç bildirimleri, dernek yönetim kurulu tarafından yetki verilen bir yönetim kurulu üyesi tarafından da yapılabilir. Bildirimin yapılmamasından yönetim kurulu başkanı sorumludur.

Sandığı bulunan dernekler, sandıklarına ait genel kurul sonuç bildirimi ve eklerini bu maddede belirtilen usulde mülki idare amirliğine bildirirler.

H-Beyanname verilmesi

Beyanname verme yükümlülüğü

Dernek yönetim kurulu başkanları, her takvim yılının ilk dört ayı içinde bir önceki yıla ait Dernek Beyannamelerini (Dernekler Yönetmeliği EK-21’de bulunan) doldurarak mülki idare amirliğine vermekle yükümlüdürler. İl merkezlerinde ve büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçelerde bulunan dernekler beyannamelerini bir adet, diğer ilçe merkezinde bulunanlar ise iki adet olarak verirler.

Şubeler, mülki idare amirliğine verecekleri beyannamelerin birer örneğini bağlı bulundukları derneğe de vermekle yükümlüdürler.

I-Değişikliklerin bildirilmesi

Dernekler, yerleşim yerlerinde (İkametgahlarında) meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 24’te bulunan)“Yerleşim Yeri Değişiklik Bildirimini”;

Genel kurul toplantıları dışında dernek organlarında meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 25’te bulunan) “Dernek Organlarındaki Değişiklik Bildirimini”

Doldurmak suretiyle, değişikliği izleyen otuz gün içinde mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler. Bu belgeler, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Dernek tüzüklerinde yapılan değişiklikler de tüzük değişikliğinin yapıldığı genel kurul toplantısını izleyen otuz gün içinde, (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te bulunan) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ekinde mülki idare amirliğine bildirilir.

J-Taşınmazların bildirilmesi

Dernekler edindikleri taşınmazları tapuya tescilinden itibaren otuzgün içinde (Dernekler Yönetmeliği EK- 26’da bulunan)“Taşınmaz Mal Bildirimini Formu” nu doldurmak suretiyle mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler.

Bu form, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

K-Mal bildirimi

04.5.1990 gün, 20508 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 3628 sayılı “Mal Bildiriminde bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu”na ve bu Kanuna atfen çıkartılmış olan “Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik” gereğince, Türk Hava Kurumunun Genel Yönetim ve Merkez Denetleme Kurulu Üyeleri ile Genel Merkez Teşkilatında ve Türk Kuşu Genel Müdürlüğünde, Türkiye Kızılay Derneğinin Merkez Kurullarında ve Genel Müdürlük teşkilatında görev alanlar ve bunların Şube Başkanları ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri (Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik ekinde bulunan) “Mal Bildirim Formu”nu tek nüsha olarak doldurmak ve tarih belirterek imzalamak suretiyle mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Türk Hava Kurumunun, Türkiye Kızılay Derneğinin ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri için İçişleri Bakanlığına, bunların Şube Başkanları için bulundukları İl Valiliklerine, Türk Hava Kurumu ile Türkiye Kızılay Derneğinde görev alanlar için Kurum ve Dernek Genel Başkanlığına,

Bu göreve başlama tarihini izleyen bir ay içinde mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Mal bildiriminde bulunacak olanların kendilerine, eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait bulunan taşınmaz malları ile 1 inci derece Devlet Memurlarına yapılan aylık net ödemenin beş katından fazla tutarındaki her biri için ayrı olmak üzere, para, hisse senetleri ve tahviller ile altın, mücevher ve diğer taşınır malları, hakları, alacakları ve gelirleriyle bunların kaynakları, borçları ve sebepleri bu mal bildiriminin konusunu teşkil eder.

Mal varlığında önemli bir değişiklik olduğunda bir ay içinde,

Görevin sona ermesi halinde, ayrılma tarihini izleyen bir ay içinde,

Görevlere devam edenler, sonu (0) ve (5) ile biten yılların en geç Şubat ayı sonuna kadar,

Mal bildirimlerini yenilerler.

L-Derneğin İç Denetimi

Dernekte genel kurul, yönetim kurulu veya denetim kurulu tarafından iç denetim yapılabileceği gibi, bağımsız denetim kuruluşlarına da denetim yaptırılabilir.

Genel kurul veya yönetim kurulu, gerek görülen hallerde denetim yapabilir veya bağımsız denetim kuruluşlarına denetim yaptırabilir.

Genel kurul, yönetim kurulu veya bağımsız denetim kuruluşlarınca denetim yapılmış olması, denetim kurulunun yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

Derneğin denetleme kurulu; derneğin tüzüğünde gösterilen amaç ve amacın gerçekleştirilmesi için sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları doğrultusunda faaliyet gösterip göstermediğini, defter, hesap ve kayıtların mevzuata ve dernek tüzüğüne uygun olarak tutulup tutulmadığını, dernek tüzüğünde tespit edilen esas ve usullere göre ve bir yılı geçmeyen aralıklarla denetler ve denetim sonuçlarını bir rapor halinde yönetim kuruluna ve toplandığında genel kurula sunar.”

İktibas: Dernekler Dairesi Başkanlığı