20 Nisan 2011 Çarşamba

KOÇGİRİ HALK HAREKETİ 1919-1921

KOÇGİRİ HALK HAREKETİ 1919-1921





(1) "...1919 senesi içinde teşebbüsat-ı milliyerniz aleyhine başlayan dahili isyanlar süratle memleketin her tarafına sirayet etti, (...) Ümraniye, Refahiye, Zara, Hafık(...) havalisinde alevlenen suriş (kargaşalık ) ateşleri bütün memleketi yakıyor, hıyanet, cehalet, kin ve taassup dumanları bütün vatan semasını kesif karanlıklar içinde bırakıyor" Nutuk, Kemal Atatürk/S.442, C2/Türk Devrim Tarihi Enstitüsü Yayınlan,
"..1921 senesi bidayetinde de Koçgiri aşiret rüesasmdan Haydar Bey, İstanbul'da Seyit Abdülkadir'den aldığı talimat üzerine Alışan ve akrabasından Naki, Alişer vesaire ile hareketi isyaniyeye başlamışlardı. Nutuk/a.g.e.s.629
Aslında Koçgiri olayının 1918'lerden itibaren oluşmaya başladığını kabul etmek gerekir. Alişer'in "Jepin" isimli gazeteyi çıkarması bu yıllara dayanıyor. M Jepin" gazetesi hakkında herhangi bir bilgimiz yok. Ancak Rahmi Apak'm notlarda adı geçen kitabında, söz konusu gazetenin Kürt'ler arasında şiddetli bir propagandayı sürdürdüğü iddia ediliyor.
38
I.
I. Dünya Savaşı, toplumların bünyelerinde gerek sosyal ve gerekse siyasal olarak büyük dalgalanmalar ve değişmeler yarattı. Feodal ünitelerin hızla parçalanarak burjuvazinin öncülüğünde milli devletler haline dönüşmeleri bu dalgalanmaların ve değişmelerin kaçınılmaz sonuçlarından biridir.
Bu dönemde burjuva milliyetçiliği, feodal ünitelerde derin izler bırakmaktadır.
39^
II.
Osmanlı İmparatorluğu çok geniş bir toprak parçası üzerinde gerek sosyal ve ekonomik statü ve gerekse milli özellikleri bakımından birbirlerinden kesin olarak ayrılıklar gösteren halklardan oluşmaktadır. Bütün dünyayı sarsan, sallayan dalgalanmalar pek tabii -imparatorluğun denetim^ gücünün de büyük ölçüde zayıf olması nedeniyle- bu halkları da sarsacak, sallayacaktı. Bunun sonucu olarak her ne kadar "bağımsız milli devlet" esprisi ile, halklar, yeni sınırlar içine, milli üniteler halinde yerleşmişlerse de, temelinde, dünya üzerinde hükümran büyük devletlerin irade ve çıkar sınırları,. y,eni kurulan devletleri etki alanları içinde tutarlar.
Bundan ötürü, halkların bizzat talep sahibi olarak, iradeleri ile gerçekleştirdikleri "yeni dünyalarında" günümüze kadar yerleşip oturan bir düzene sahip olmalarına karşılık, emperyalist müdahaleler ve sömürgeci devletlerin çıkarları gözönünde tutularak çizilen sınırlar içinde yer alan devletlerde, sürekli bir kargaşalık ve istikrarsızlık süregelmektedir. Denilebilir ki, I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında- diyalektik bir sürecin sonucu olmakla beraber- bağımsız üniteler halinde kurulan devletlerin oluşmasında sömürgeci devletlerin, ve emperyalistlerin iradesi ve icazeti birinci derecede rol oynamıştır.
Bu kargaşalık içinde Jeo-politik durumûları itibariyle hassas stratejik bölgelerde yer alan bir kısım halkların milli nitelik taşıyan talepleri emperyalist-sömürgeci devletlerin çıkarlarına ters düştüğü için çeşitli hilelerle, tuzaklarla bu halklar ebedi bir köleliğe mahkum edilmişlerdir.
III.
Bilindiği gibi Ermeniler, İmparatorluk bünyesi içinde ileri bir şehir ekonomisine sahiptirler. Genel anlamı ile ticaret burjuvazisinin (tüccarların) oluşumu, beraberinde milliyetçi gerilimleri de taşımaktadır. Bu nedenle, (klasik millet tanımı içinde) Ermeniler, feodal bağımlılıklardan arınma imkan-
40
larına kısmen ulaşmışlardır.
Ermeni milliyetçiliğinin gün ışığına çıktığı yıllar, Osmanlı İmparatorluğumun parçalandığı . yıllardır. Jön-Türk utopyacılığının, İttihatçı paşaların ırkçı-milliyetçiliği ile uzlaşma noktalarına vardığı yıllardır. Buna rağmen ırkçı ideolojinin (her ne kadar 1908flerden itibaren merkezi otoritenin resmi goruşü olarak benimsenmişse de) henüz boyutları belirlenmemiştir. Bir yanı Osmanlı, bir yanı Türk olan milli-yftÇ *Eın Pdak noktasını hilafet kurumunun birleştirici öaesi olan Müslüman halkların kardeşliği" teşkil etmektedir.
Bu espri çerçevesinde, imparatorluğun bünyesi içinde bağımsız yada federe bir Kürdistan kurulması olumlu karşılanmaktadır. Sevr anlaşmasının da bu duruma zemin hazırladığı söylenebilir.(2) Ote yandan Amerika Cumhurbaşkanı Wilsonfun 14 maddede topladığı prensiplere göre imparatorluğun doğusunda, Kızılırmak'tan itibaren Kafkaslara kadar uzanan topraklar üzerinde bir "Ermenistan Cumhuriyeti kurulması öngörülmektedir. Bu durum Ermenilerle Kürtleri karşı karşıya getirmektedir. Özellikle sünni Kürt aşiretlerinden oluşturulan ve padişahın otoritesine din öqesi ile bağlı bulunan "Hamidiye Alayları"Dünya Savaşının ve parçalanan feodal değerlerin yerini alan milliyetçi akımlardan ya hıçbırşey anlamamakta ya da oldukça yabancı kalmaktadırlar. Yabancının giremediği Dersim ve havalisinde ise milli değerler geniş ölçüde berraklaşmıştır
IV.
a ı l9\7Pl]m Ihtilali'nin (Bolşevik) sonucu olarak Rus orduları doğudan çekilmiş ve Ermeni hareketleri de büyük
Si ,bj*SîınIrT?f!r- Ancak' Kürtlere, İmparatorluğun vermiş olduğu sözler unutulmuştur. Bu durum Kürt aşiretleri arasında kaynaşmalara yol açmaktadır, özellikle Dersim'de
(2) Osmanlı İmparatorluğunu, Emperyalist-sömürgeci devletler arasında 2ffiîSi^Vr M?TP u° Aâu*tosl920 yılında imzalanmıştır. Bu konuda ^ 9 bUtÛn kİlapla/dan "V «*""*■ Konumuzla^
41

gerilim ve kargaşa bir ayaklanmaya dönüşebilecek durum-
3 Dersim aşiretlerinin bu durumu üzerineyetkin[ bj kişUiği olan ve aşiretlerin saygı duyduğu Miralay Cıbranlı Halıt Bey Ovacık'a gönderilir.
Cıbranh Halit Bey'in komutasındaki askerler hiçbir direnme ile karşılaşmadan Ovacık'a girerler. Dersım'üenn Cıbranh Halit Bey'e karşı olan saygılarından oturu herhangi bir o"aym ç.kmamas, üst yöneticileri kuşkulandırmış in Ancak Halit Bey'in etkinliğinden yararlanılarak Ovacıkta vereî bir organ (şimdiki kaymakamlık gibi) kurulmas, gerçekfeşir Bu organın kuruluşu bitince Halit Bey ger, çekılır.
Yukanda sözünü ettiğimiz milliyetçi akımlar.rvbir halası olarak İstanbul'da bulunan Kürtler de bazı milliyetçi örgütler Sndf Spîamrlar. «Kürt Teali Cemiyeti" bunlardan bırı-dir.(3)
b) Trabzon, Van. Bitlis ve Erzurumu'u içine alarak Kafkaslara kadar uzanan bölgede bir Ermenistan Cumhuriyeti kurulmak istemyordu. (Madde, 88-93)
2 Bu durum ErmenilerMe Kürtler'i birbirine kırd.rmak amacın, taşımasının ah oldular. Ve diplomatik alanda bunu sonuna kadar kulland.lar.
tÜ^îX* -- etrSek ve sonuç olarak burjuvazinin egemenliği H-kesfölerinde in?a edilen resmi görüşlere hizmet etmek olur.
42
Mondros MütrakesFnden sonra istanbul'da kurulmuştur. (4)
(Mondros Silah Bırakışması -30 Ekim 1918-Ki bu bırakışmadan sonra İmparatorluk, ordularını dağıtma kararını kabul etmiş ve halklar kaderlari île başbaşa bırakılmıştır.)
(4) Tank Zafer Tunaya'nın, Türkiye'de Siyasi Partiler isimli kitabında Kürt Teali Cemiyetf hakkında bazı bilgiler verilmektedir. Buna göre:
"1908'de kurulan ' Kürt Teavün Cemiyeti' Kanuni Esasi'ye ve Osmanlılık idealine bağlanmış bir hayır cemiyeti" idi.
" Fakat mütareke de kurulan 'Kürdîstan Teali Cemiyeti1 ise Kürtleri ayrı bir kavim addederek, Osmanlı Devleti'nin cançekişme yıllarında, Wilson Prensiple-ri'nden faydalanmak isteyen infiratçı, milliyetçi ve yüzde yüz siyasi gaye takip etmiş bir cemiyettir."
Bu isabetli bir değerlendirmedir. Metin içinde de belirtildiği gibi, Mondros Mütarekesi'nden sonra imparatorluğun bünyesinde bulunan milletlerin, miili mücadeleyi amaç edinen örgütler etrafında toplanmaları olağandır.
Konumuzla ilgili olarak şu "söylenebilir: Koçgiri hareketinin oluşmasında bu cemiyetin etkinliği büyüktür. Ancak daha sonra gerek içinde olan bölünmeler ve gerekse üyelerinin bir kısmının yurt dışına gitmesi, bir kısmının da savaş nedeniyle irtibatının kesilmesinden ötürü yönlendirme ve yönetme açısından hemen hemen hiçbir katkısı olmamıştır.
Tarık Zafer Tunaya, cemiyetin mensupları hakkında günün dergilerini, örgütün yayınlarını tarayarak bazı isimler tesbit ediyor. Araştırmalarımız sonucu Kürt Teali Cemiyeti'nin ilk genel kurul toplantısından sonra yönetim kuruluna aşağıda isimleri yazılı üyelerin seçildiklerini tesbit ettik;
Birinci Reis: Şemdinan'lı Seyit übeydullah Efendi'nin oğlu Seyit Abdülkadir,
Reis Vekili: Emin Ali Bedirhan,
Reis Vekili: Ferik Fuat Paşa,
umumi Kâtip: Ferik Hamdi Paşa,
Muhasebeci: Seyit Abdullah
Aza: Mehmet Ali Bedirhan,
Aza: Şüleymaniye'li Mehmet Emin Bey,
Aza: Hoca Ali Efendi,
Aza: Arvaslı Sefık,
Aza: Babanzade Şükrü (Tercüman Gazetesi Başyazarı),
Aza: Babanzade Fuat,
Aza: Fetullah Efendi, (tüccar),
Aza: Mehmet Şükrü Sekban.
Hevî örgütüne mensup gençlerin çabasıyla 1918 yılında Diyarbakır'da kurulan ve halk arasında "Kürt Kulübü" adı ile anılan Kürt Teali Cemiyeti ise ilk genel kurulunda başkanlığa Cemil Paşazade Kazım'ı ikinci başkanlığa Dr. Cevdet Bey'i muhasipliğe Cerciszade Kerim'i seçmiştir.
Ömer, Fikri ve Ekrem beyler ise üye olarak yönetim kuruluna girmişlerdir.
43
i
Bu cemiyetin kurucuları: Molla Sait (daha sonra Bediüzzaman Said-i Nursî), Mikisli Hamza, Motkili Halil Ha-yairdtr. (5)
Milli duygular henüz biçimlenmemekle beraber İstanbul'un çok gerilimli ortamında cemiyet, kısa sürede yaygınlaşır ve ilk genel kurulunda başkanlığma;übeydullah Efendi'nin oğlu Seyit Abdülkadir getirilir. (Seyit Abdülkadir aynı zamanda Şûrayı Devlet -şimdiki Danıştay-Reisi'dir).^ Aynı yönetim kurulunda; Tercüman Gazetesinden Baban-
1000 kadar üyesi bulunan Diyarbakır Kürt Kulübü içinde Dr. Fuat. Bave Tujo adıyla anılan Avukat Muhammet Ahdi, Hoca Hamdı gibi tanınmış isimler vardır. Hoca Hamdı daha sonra müşavirlik görevine getirilmiştir. Kürt Kulubü'nün ilk yöneticileri ise, Ekrem Cemil Paşa'nın başkanlığında Cercişzade Kerim, Çerhizade Fikri, Ganizade Reşat, Cemil Paşa ve Ömer Bey'lerden oluşmuştur. (Kaynak: Zinar Silopi, Doza Kürdistan).
(5) Halil Hayali, Bitlis'e bağlı Mutki ilçesinin Modan AşiretYıden olup, uzman bir dil bilimcidir. Diyarbakır'ın Çermik ilçesi Zaza'larından Tevfık Efendi'nin oğlu Ziya (daha sonra Ziya Gökalp) ile beraber Kûrtçenin grameri, söz dizini ve sözlüğü üzerinde çalışmalar yapmıştır.
Ziya Gökalp, o zaman ilerici fikirlerinden ötürü okuldan atnıp Diyarbakır'a dönmek zorunda kalınca, bu çalışma taslaklarını da beraberinde götürmüştür. 1908 yılında Jön- Türklerin Selanik'te toplanan kurultayına Diyarbakıt Murahhası olarak gelen Gökalp, artık öğrencilik döneminde sahip olduğu ve savunduğu fikirleri reddetmiş ve günün moda akımı olan Turancılığın ideologu olmayı üstlenmiştir.
Halil Hayali, Gökalp'ın beraberinde götürdüğü çalışma taslaklarını artık kendisine bir yararı olmadığı gerekçesiyle geri ister. Oysa, Gökalp bunları yakmıştır. Bu çalışmalardan günümüze, Gökalp'in "Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler"! (Bkz. Komal Yayınlan, Ank. 1977) ile, bir-iki makalesi kalmıştır. Halil Hayali, İstanbul'da öldü.
Bediüzzaman Said-i Nursi "İki Mektebi Musibetin Şahadetnamesi" isimli broşüründe Halil Hayali'yi şöyle tanıtıyor:
"İşte hamiyet-İ millinin bir misalini size takdim ediyorum ki, o da Halil Hayali Efendi'dir. Hamiyet-i millinin her şubesinde olduğu gibi bu şubeyi lisan meydanından keseb-i sebek-i ihraz eylemiş ve lisanımızın esası olan Elifba ve Sarf u Nahvin'i vücuda getirmiş, hatta diyebilirim ki hamiyet ve gayret ve fedakârlık ve himayet-i züefa imtizaç ederek vücud-u manevisini teşkil etmiştir. Hakikat, Kürdistan madeninde böyle bir hamiyet cevherine rastgeldiğinden, bizim istikbalimizi onun gibi ümidinden birçok cevahir ışıklandırmaktadır." . "işte bu zat şayanı iktidar bir numune-i hamiyet göstermiş, tekamüle ihtiyacı olan lisanımıza dair bir temel atmış... O'nun eserine gitmeyi ve temeli üzerine buna etmeyi ehl-i hamiyete tavsiye ederim."
44
zade Şükrü Bey ve Profesör Dr. Mehmet Şükrü Sekban bulg-nuyorlardı.
c ?{&!} h,ukuki 'Şlemler'nin bitmesinden sonra başkan Seyit Abdulkadir, Emin Ali Bedirhan, Said-i Nursi ve Mehmet Şukru Sekban. İstanbul'daki Amerikan, Fransız ve ingiliz ko-mıserlıklennı ziyaret ederek örgütün amacı hakkında görüşmeler yaparlar.
Said-Î Nursî ile Amerikan komiseri arasında öz olarak su konuşma geçer: "Said-Î Nursî Kürdistan'ın dış dünya ile irtibatının sağlanabilmesi için bir denizle kıyısı olması aerektiai düşüncesindedir. Amerikan komiseri, Wilson prensiplerine ffi!5,ı, kUT mömkPn olamayacağını, zira, Kürdistan'ın buyuk bir kısmını içine alan bir "Ermenistan Cumhuriyeti" kurulacağını bildirir. Said-Î Nursî 'nin cevabı ilginçtir:
k«r/rKtÜSai!ıeJprJa.hillfde bulunsayd' dritnotlannızla bu kararı tatbik edebilirdiniz. Ama Kürdistan dağlarına sizin drit-notlarınız çıkamaz." (6)
(6) Zikreden; Zinar Silopi/Doza Kürdistan, s.54.
45
KOÇGİRİ'YÎ HAZIRLAYAN OLAYLAR
VI
Kürt Teali Cemiyeti başkanı Seyit Abdûlkadir yukarıda da belirtildiği gibi aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu Şûrayı Devlet Reisifdir (Danıştay).
istanbul gazeteleri "Seyit Abdülkadir ya Şûrayı Devlet riyasetinden çekilsin ya da Kürdistanfın istiklâlini istemekten vazgeçsin", çerçevesinde yazılar yazmaktadırlar. İstanbul gazetelerine göre hem Şûrayı Devletfte hem de Kürdistanfın istiklâlini amaçlayan bir örgütte başkan olarak bulunmak birbiriyle uyuşmamaktadır.
Seyit Abdülkadir düzenlediği bir basın toplantısı ile (bu, basma verilen bir haber de olabilir.)
"Kürtlerin istiklâl istemediklerini ancak imparatorluğa bağlı muhtar bir idare talebinde%bulunduklarını ve kendisinin de bu düşünceyi benimsediğini" bildirir.(7) ^—.-
Seyit Abdülkadirfin bu beyanatı, Kürt Teali Cemiyeti içinde çatlamalara yol açar. Seyit Abdülkadirfin düşüncesini paylaşmayan bir grup Teali Cemtyeti"nden ayrılarak
(7) "Yapılan genel bîr toplantıda gençler, Kürdistan'ın istiklâline karar verilmesini ve Kürdistan'da bir tek ecnebi kuvvet kalmamasını istediler.
Meclis reisi Seyit Abdülkadir, bu isteğe muhalefet ediyor, Türklerin şu düşkün zamanında onlara darbe indirmekliğimizin Kürtlük şiarına yakışmadığını ileri sürüyor, şimdilik Türklere yardım etmekliğimiz lüzumunda ısrar ediyordu. Reis Abdüikadir, gençleri kandırmak için, Türklerin esasen Kürdistan kurmak isteğini kabul etmiş olduklarını ve Osmanlı Padişahı'na bağlı bir Kürt idaresi tesisine rıza gösterdiklerini bildiriyor ve Türkler bu vaatlerinden nükûl eyledikleri(vazgeçtikleri) takdirde, Kürt milletinin bazı kuvvetiyle hakkını almaya muktedir olduğunu beyanla milli gururumuzu okşamayı da ihmal etmiyordu."
Nuri Dersimi/Kûrdlstan Tarihinde Dersim, s.. 120-121, Ani Matbaası Tttel Cad, Halep, Q52
"Seyit Abdülkadir daha sonra bağımsız bir Kürt devleti kurma suçu ile yargılanarak Diyarbakır'da asılacaktır.(1925)"
46
s
fŞatı Içtimaiyye" adı altında bir örgüt kurarlar. Emin Alı Bedırnan, Babanzade Şükrü, Doktor Abdullah Cevdet ve tkrern Cemil Paşa'nın da içinde bulunduğu 12 kişilik bir yönetim kurulu oluşturulur, istanbul'un işgal altında bulunması nedeniyle bu tip siyasi organizasyonların işgal kuvvetlerine bildirim yapmaları gereklidir. Bu bildirim yapılır ve Hevı çilerin yayın organı Jin (Hayat), örgütün resmi organı olarak yayına devam eder. (8)
Seyit Abdûlkadir, ayrıca gençlerin Kürdistan'a gide-
*
imParatorIul< bünyesinde başgösteren Jön dİğCT ha'klann da mİ1» 6*r ««■"
Araplar: Müstedi-ül Edebi;
Arnavutlar Başkim,
Kürtler de : Hevi (Umut) isimli örgütler etrafında birleştiler.
Bu örgütler istanbul'da öğrenciler arasında rağbet gören millici kuruluşlardı.
J--2 y'!ln^a kumldu- HSvi'nin ilk ideol°3u v« «eşli savunucusu Şükrü Sn'd,r ŞU * Y ^ yÜZ ^ dÜŞerek İnkârcl ola"' Dr' Mel™e"
MIN1''!1 Postahane karş.s.nda tuttuklar, ilk büronun gider r. Sekban tarafından karşılanmakta idi. Hevi'nin ilk sorumlu sekreteri Ömer Cemil Paşa'dır
Roji Kurd resmen kapatılınca Hetawe Kurd isimli dergiyi çıkardılar

** ÛZTne (1?14) HĞVİ yöneticileri "Hizmet-i
konulur— ^f; Bu n^enle yayın hayatı bir süre durdu. Savaş süresince S■*le"n,!. ^zenh olarak yapan Hevi'ciler, gerekli mali imkânı S^yH Abdulkadır'ın de yardımıyla Istanburdaki Kürt amelelerden sağhyorterdı *
H6vı'nın daha sonra çıkardığı Jfn isimli dergi ise, Kürt Teali Cemiyetimden
47
teşkilatlar kurulmasını ister, rolünü oynadığınıiddia eder. (9)

sa
yeri olan Bekirağa Bölüğüne alınıyordu £ l davasımn
(9) "Şurası dikkate m™â**l'A^ J^%2£> Ermenistan Federasyonu-halüiçin müşterek bir hudut ^^^^^^^^ ettiği prensip de SSffîffi^ mahiyetinde bir Kürt Muhtan-
yet fikrini müdafaa etmiş oluyordu q|
Seyit Abdülkadir'ın ortaya surmuş-oHuflu bu faJP*? sürdükleri
Türk diplomatlarının darda kaldıkları f ^. 9^ym^L arz^miyordu. Şu
S bir Tüfk (Osmanlı) ajanı rolünü oynamış oluyordu. /9) Dr. Vet M.Nurl Dersimi/ a.g.e. S. 12İ
48
Kürt Teali Cemiyeti, gençlerin teşkilatlan geliştirmesi amacıyla İstanbul'da görevli bir DersimTı binbaşının "Der-sim-Sivas-Koçgirin bölgesine,veteriner Dr. Nuri (metinde bundan böyle Baytar Nuri olarak geçecek)nin de "Zara-Divriği-Kangal" bölgesine gönderilmesine karar verir. Binbaşının tayin istemi "Harbiye Nezareti" tarafından kabul edilmez. Baytar Nuri ise görevli olarak İstanbul'dan ayrılır. (İlk Teşrin 1918) Baytar Nuri'yi Koçgiri Harekatm'da ikinci dereceden bir komutan olarak göreceğiz,.(io)
VII.
1918 yılının sonları yaklaşırken millici Kürt teşkilatlanmaları, Mustafa Paşa'nın oğlu Alişan, Dersimli Alişer ve Baytar Nuri'nin yönetimlerinde (Zara-Divriği-Hafik-Kangal ve Dersim içlerinde) yoğun bir çalışma içindedir.
Aynı yıllar Osmanlı İmparatorluğumun can çekişme yıllarıdır. Osmanlı paşaları gruplar oluşturarak bu dar boğazdan çıkmanın yollarını aramaktadırlar. Bu arayışın odak noktası Mustafa Kemal Paşa'nın etrafında oluşmaktadır. Mustafa Kemal henüz Türk milliyetçiliğinin bünyesini oluşturacak Kemalist ilkeleri idealize etmemiştir. Fakat,. İmparatorluğu oluşturan teb'ayı iyi tanımaktadır ve "müstevli" ye karşı birleştirici öğenin "Hilafet Kurumu" olduğunu ve "Müslüman Halkların Kardeşliği" şiarının günün geçerli tek şiarı olduğunu iyi bilmektedir. Bu şiar, savaş boyunca ve savaştan sonra da sonuna kadar kullanılmıştır. Şu
(10) Ne var ki, bu durum her ne kadar Kürt Teali Cemiyeti ile Koçgiri Hareketinin somut ilişkisini belgelendiriyorsa da, Kürt Teali Cemiyeti tarafından organize edildiği tezini doğrulamaz. Öte yandan, Koçgiri mücadelesinin liderleri, Seyit Abdülkadir'in görüşlerini paylaşmadıkları gibi, olay da Kürt Teali Cemiyeti'nin Osmanlı yandaşı olan prensiplerine ters düşerek gelişmiştir.
49
kadar ki bir kısım-Heyet-i Temsiliye- liderleri, Meclis-i Mebu-san in istanbul'da toplanmasında direndikleri gibi "Meclis i S" Abdölmecit'in hal^'^ atanmasın, da
'Û?.ûnŞa Or^u Müfettişi ve Fahri Yaveri Hazret-i SİSf İIeistanbui;dan ^n Mustafa Kemal ?ara-- -"SamSuna Seçer. Erzurum Kongresi'nin şci ogesı "gavurun elinde tutsak zavallı halifenin" kurtarılması ve "Anasır-ı Islâmiye" nin ortakİığV ortak mucade esidir. Sosyolojik birifade ile açıklamakgeVek?i
^r2-e h6r-ne ladar milU Plânda cerevan edecekse de çe ışkının ağır basan yönü, Hıristiyan/Müslüman çalışmasıdır. Erzurum Kongresinden Mustafa Kemal'e JJurtler adına da yetki vermiştir. (Özellikle sünni Kürtfert ^9?'^8^ böI9ele™de yaygınlaşan milli nSik, ^UFUm Kon9resinden yetki alan Mustafa -, d.u§m?ktedir,Once hilafet kurumu bu çalışmayı yönetenleri ilgilendirmemektedir. Osmanlıların bütün bir tarih boyunca Kurdİstan üzerinde sürdürdükleri zulüm poîitikas^ n bir sonucu olarak, İmparatorluğun durumu da bu millici
ES f i,mha?1Z ?tm_emektedir- Çünkü, İmparatorluğun tavr son tahlilde bir sömürgeci devlet tavrıdır ve iktidar vantuz ^r. Kurdıstan ı sonuna kadar emmişlerdir. Mondros Silah B.rak.şmas.'n.n sonucu, Kürtler de diğer halklar gibi lerm ınsaf.na terkedildiklerini bilmektedirler. BuS b.r n.tel.k kazanarak örgütlenmeyi sağlamaktadır.
1918-19 yıllan içinde Koçgiri'nin, Osmanlıya kafa tut-'TJ?35 °fuk lsîanbul U9runa- başıbozuk^sTanbuI'dan
(0 İi
50
VIII.
şmeye Alişan BeyS MuîtaS
unublrde"^^ da,
görüşmek istediğini »söyler. ağZ'ndan dilemek, bu nedenle Alişan Bey:

alınarak çalıştığm.'sdyler
talimat
51
oysa Erzurum Kongresi'nde Kürtlerin ve Kürdistan'm haklarını savunmak için Kürt aşiretleri ileri gelenlerinden yetki aldığını, bu nedenle Dersim ve Koçgirifnin de kendisini desteklemesi gerektiğini" iddia ederek, Alişan Bey'den bu durumu sağlamasını rica eder.(13)* (Tırnak içindeki alıntılar: Nuri Dersimi, Kürdistan Tarihinde Dersim). ' «
Bu görüşmeden sonra Alişan Koçgiri'ye döner.
(13) * Kurtuluş savaşında Türk ve Kürt halklarının omuz omuza direndikleri savı yaygındır. Ama, savaş öncesi, sırası ve sonrasında, Kürt halkının temsilcilerinin yönetimden tedricen uzaklaştırılması somut bir gerçektir. Lozan'da, İnönü , her ne kadar MKürt kardeşlerinden" sözediyorsa da Kemalizm'in dayanağını teşkil edecek olan Türk milliyetçiliğinin yönetimde egemenliği şartsız-tercihsiz sağlanmıştır. Koçgiri olayının sürecinde bu eylemin ilk nüvelerinin ipuçlarını bulmak mümkündür. Mustafa Kemal , Nutuk'ta şunları yazıyor:
"Sivas Kongresi'nin ikinci günü yani 6 Eylül tarihinde Bedirhani ailesinden Celadet ve Kamuran ile Diyarbekir'H Cemil Paşazade Ekrem namlarında üç şahsın refaketlerinde vakti ile Diyarbekir vilayetinde aleyhimizde propaganda yapan (bu propagandanın Kuvayı Milliye'ye mi, yoksa Osmanlı yönetimine mi karşı olduğu belirlenmiyor. Osmanlı yönetimine karşı olması gerekir.) bir ecnebi zabit bulunduğu halde silahlı Kürtler muhafazası altında olarak Elbistan ve Arga üzerinden Malatya'ya geldiklerini ve Mutasarrıf, Be- lediye Reisleri tarafından istikbal edildiklerini anlatarak '15. Kolordu Komu-. tanı Kâzım Karabekir Paşa'nın 3. Kolordu komutanlığına, buna dair gönderdiği 6 Eylül 1919 tarih ve 529 numaralı şifresinde verilen malûmatta: Ecnebi zabitinin Türk-Kürt ve Ermeni nüfusunu tetkik etmek üzere hükümet-i merkeziyyenin müsaadesi ile dolaştıklarını ' söyledikleri;1 Malatya'da bulunan Süvari Alayı mevcudu az olduğundan bunları tevkife cesaret edilememiş" a.g.e., s.118
Noel'in Paris Sulh Kongresi'nden görevli olarak geldiği ve görüşmelere esas olmak üzere bölgedeki nüfusun tesbitini yapacağı iddiası vardır. Mustafa Kemal bu incelemeye şiddetle karşı çıkmıştır. Silahhmüdahale sonucu Noel, bu görevini yarıda bırakarak kaçmak zorundu kalır. Noel olayındaki yazışmalarda Mustafa Kemal'in olduğu kadar tarihçilerin de tavrı sık sık birbiriyle çelişmektedir.
Önce olay, Kürt Teali Cemiyeti tarafından düzenlenmiş gösterilir. Oysa gerek Bedirhan'lar ve gerekse Cemil Paşazadeler Kürt Teali Cemiyeti Başkam Seyit Abdülkadir'in Osmanlı hükümranlığına hizmet eden politikası sonucu örgütten ayrılarak "Teşkilat-ı İçtimaiyye" adı altında ayrı bir örgüt
52
Mustafa Kemal, ön çalışmalarını Ankarada bir "Heyet-i Temsiliye" toplamakla geliştirirken, Koçgiride de milli bir hareket için gerekli örgütlenmeler devam etmektedir. Ankara, Koçgiri ve Dersim ileri gelenlerinin meclise girmeleri taraftarıdır. Bu nedenle Alişan Bey'in de gelmesi istenir. Ancak, Alişan bu isteği reddeder. Meço Ağa, Diyap Ağa, Mustafa Bey, Ahmet Ramiz, Hasan Hayri ilk Dersim mebusları olarak Ankara'ya giderler.
Meclise katılmayan Dersim ve Koçgiri "Aşair Rüesası", Ankara hükümetinin Kürdistan'ı muhtar idare olarak re'sen tanımalarını ancak bu şartla meclisi destekleyeceklerini bildirirler. Oysa aynı günlerde 72 Kürt mebus Ankara Hükümeti ile beraber olduklarını İtilaf Devletleri'ne bildirmişlerdi (13)**
kurmuşlardır. Öte yandan, hem Kürtleri kabul ve Kürdistan'ı tasvip eden görüş, hem de bunu şiddetle reddeden bir pojitika vardır. Sözgelimi Mustafa Kemal,
"Yalnız Kürt, yalnız Türk, yalnız Çerkez, Laz olmayıp; hepsinden mürekkep anasır-ı Islâmiye olan samimi mecmuayı muhafaza ve müdafaa" etmek aerek-tiği kanısındadır. (1920) . .
Öte yandan:
"Maazallah İslâm kanı akıtılması ve günahsız, zavallı Kürt kardeşlerimizden birçoğunun OsmanJı askerleri tarafından öldürülmesi gibi dünya ve ahiretle pek elim bir sonucu" engellemek istemektedir.
"Din, namus sahibi büyükler yaşadıkça, Türk ve Kürt'ün birbirlerinden ayrılmaz iki öz kardeş olarak yaşamakta devam edeceöi ve hilafet etrafında sarsılmaz bir vücut halinde kalacağı şüphesizdir. CenaVı Hâk mesaimizi meşkur eylesin" (15 Eylül 1919/ Malatya Mutasarrıfı Aracılığı ile Hacı Kaya ve Ş>atzade Mustafa'ya çekilen, Mustafa Kemal'in telgraflarından) demektedir.
Oysa Mustafa Kemal, 10 Eylül 1919'da da :
"Elazığ'da görevli süvari birliği komutanı llyas Bey'e, 'Kürtçülük cereyanına asla zemin bırakılmaması' konusunda" kesin emir vermektedir. Nutuk,
(13)** Hasan Hayri, bu 72 mebus arasında, en ateşli olanıdır. Görüşmeler sırasında Kürtler ile Türklerinıkardeş olduklarını ve hiçbir surette bu iki kardeş
53
72 mebusun tavrı, Dersim-Koçgiri'de olumsuz
İ/'e bîmuhtıra ile ^ **^^t*S veti aracılığı ile başvuran deri gelenler, 72 meŞusun tavırlarının Kürdistan'ı bağlamadığım ve genel bir .eğilimin ifadesi olmadığını bildiriler. (14)
Bu yazışmaların tarihi yanı, art*Lİntıpara^ı* m«*wd Hp irtibatlarin kesilerek, Ankara Hukumetm'nın muhatap ahnmtfmn başlangıç, hesabıyla, önemlidir. Bundan ote artık irtibat Ankara ile devam edecektir.
istemiştir. Şeyh Sait olayında İstiklâl\ Hasan Hayri'ye soruluları sorulardan bin riyle geldiği" üzerinedir.
Nuri Dersimi /a.g.e.,s, 125 _
çeîTşklolarakd^eriendirilmelidir. (Bkz. VIII. Bölüm, S. 51)
54
GİNYAN AŞİRETİ REİSİ MCIRAT PAŞA'NIN İHANETİ
IX
Uzun tarihi süreç içinde (gönümüzde Irak Kürdistan'ı olarak tanımlanan Güney Kürdistan'da da açık bir biçimde devam ettiği üzere) Kürdistan milli direnme hareketlerinin en belirgin özelliklerinden biri aşiretler arası gerginliklerin, çekememezliklerin ve ilkel düşmanlıkların sık sık ihanetlerle sonuçlanmasıdır. Egemen merkezi otoriteler bu durumu her dönemde ustalıkla kullanılmasını bilmişlerdir. Aşiretler arası güncel uzlaşmazlıkları kışkırtmak, hatta, bu durumu yaratmak için gerekli her türlü tertip, hile v.s. muzırlıklara başvurulmuştur. Zayıf karakterli ve kabile ahlâkının dar görüşlülüğünden kurtulamayan fanatik aşiret reisleri de bu tuzaklara büyük bir gafletle düşmekten geri durmamışlardır.
Koçgiri olayında da, bu durumun çok ilginç bir örneğini, Ginyan Aşireti Reisi Murat Paşa olayında görüyoruz.
Önceleri Osmanlılar tarafından, daha sonra ise Ankara'ya bağlı yerel ünitelerin kışkırtmaları ile Murat Paşa, Koç-
55

giri olayında bir muhbir ve kundakçı olarak sahneye çıkarılır. Murat Paşa'nın muhbirliğini kanıtlayan olay şudur:
"Zara mutasarrıfı" (il ve ilçe arasında görevli) Baytar Muri.ile yaptığı bir görüşmede; "bölgede yapılan çalışmaların, Mustafa Kemal başkanlığındaki *Heyet-i Temsiliye'nin görüşleri ile bağdaşmadığını, bu durumun 'Kürt Teali Cemiyeti1 içinde çalışan Murat Paşa tarafından bizzat kendisine iletildiğini" söylemesi ile ortaya çıkar. (Bu olaydan sonra Murat Paşa çalışmaların dışında tutulmuşsa da, hareket içinde bir o yanda bir bu yanda çeşitli cambazlıkların içinde tekrar göreceğiz). *
X
Koçgiri olayının ilk ciddi hazırlık toplantısı; Kangal ilçesinin Yellice nahiyesine bağlı Hüseyin Abdal Tekkesi'nde yapıİan toplantıdır. Bu toplantıda ilk ciddi karar alınmıştır. Bu karara göre: "Kürdistan sonuna kadar savunulacaktır."
Hüseyin Abdal Tekkesi'nde yapılan toplantıya büyük aşiretlerden Canbegan ve Kurmeşan aşiretleri ile sair küçük aşiretler, kabileler katılmışlardır.
Bölgede milli tansiyonu yükselten bir diğer olay da, Batı Dersim'de düzenli kuvvetlerin hazırlandığı ve Doğu Dersim'in de düzenli kuvvetler hazırlamak için çalışmalar yaptığı haberleridir. Öte yandan Kürt Teali Cemiyeti'nin Elazığ'da kurulması da olumlu etkileri olan bir diğer olaydır.
56
KOÇGİRİ'DE PATLAYAN İlk OLAY
XI
Mısto adındaki bir aşiret reisinin komutasındaki bazı birlikler Zara'nın Çulfa Ali Karakoiu'hu basarlar (Temmuz
Baskınlar zincirleme olarak artar' ve Sivas-Erzincan arasında Kangal-Zara ve çevresinin denetimi aşiret birliklerinin eline geçer.
Eski jandarma komutanı ve Refahiye'ye bağlı Şadan Aşireti Reisi Paso, Kuruçay'a sevkedilmekte olan cephaneyi götüren müfrezeye saldırarak cephaneye el koyar ve müfrezeyi esir alır (Ağustos 1920) ve Refahiye'yi işgal ederek fiilen yönetime el koyarak, hükümet konağına Kürdistan bayrağını çeker.
57

Bu fiili durum Sivas'taki yetkilileri ürkütmüştür. Olayın yatışması için Koçgiri aşiret reislerinden Haydar (Alişan'ın kardeşi) Ümraniye'ye yetkili olarak tayin edilir.
XII.
1920 yılı henüz Ankara Hükümeti'nin doğuda bütün çizgileri ile belirdiği ya da etkin olduğu yıl değildir. Genellikle Osmanlılardan miras kalan düzen yürürlüktedir ve halifeye bağlı alaylar halen Müslüman-Hıristiyan çelişkisi ile şartlıdırlar. Savaş, hilafeti koruma amacındadır. Ne var ki, Koçgiri'de patlayan olayların milli gerilimi, sair aşiretleri yeteri kadar etkilememektedir. Buna rağmen, Koçgiri'deki silahlı hareketin, Kürdistan'ın diğer bölgelerine yayılmasını önlemek amacı ile çeşitli heyetler Ankara'mı! isteği üzerine Kürdistan'ı dolaşmaya başlarlar. (20 Ekim 1920)
Koçgiri hareketi ise genişlemektedir. Giresunfdan Eğin'e gelmekte olan birliğe saldırılır ve cephane ile diğer mühimmat ele geçirilir.
58
HOZAT TOPLANTISI
XIII.
Alişan Bey beraberindeki yüze yakın askeri bir birlikle beraber Kuruçay-Kemah üzerinden Ovacık'a geçer/Ovacık, Millici unsurların Merkezlerinden biridir ve Alişan burada saygıyla karşılanır.
Alişan bazı aşiret reislerini de alarak Hozat bölgesine geçer ve Hozat'ta geleneklere uyarak kutsal sayılan bir yemin töreninden sonra, "mücadelenin sonuna kadar desteklenmesi " kararı alınır. Bu yemin törenine Seyit Rıza katılmaz. Çünkü, Seyit Rıza'nın Hozat aşiretlerine güveni yoktur.
59

Hozat toplantısından sonra Ankara Hükümeti'ne aşağıda özet olarak yazılan muhtıra gönderilir:
1 - Kürdistan Muhtariyet İdaresi'ne muvafakat eden İstanbul Saltanat Hükümetinin bu baptaki kararını Mustafa Kemal Hükümeti'nin de kabul etmediğinin açıklanması;
2- Kürdistan Muhtariyet İdaresi hakkında Mustafa Kemal Hükümetinin görüş noktasının ne olduğu hususunda aşair rüyesasına acele cevap verilmesi;
3- Elazığ, Malatya, Sivas ve Erzincan mıntıkaları hapishanelerinde tutuklu bulunan bütün Kürtlerin derhal serbest bırakılması;
4- Kürt çoğunluğu bulunan mıntıkalardan Türk memurların çekilmesi;
5- Koçgiri mıntıkasına gönderildiği haber alınan müfrezelerin; derhal geri çekilmesi (15 Kasım 1336 t1920!).(i5)
Baytar Nuri'nin babası İbrahim Ağa tarafından kaleme alınan bu muhtıra Abbasan Aşireti reisi Meço Ağa tarafından Dersim Mutasarrıfı Rıza Bey'e verilir.(i6)
Mutasarrıf Rıza, aynı gece Defsim'i terkederek Elazığ'a geçer, Elazığ'dan resmi kanallarla durum Ankara1 ya bildirilir.
Ankara durumu vahim olarak nitelendirmektedir.
(15) Baytar Nuri'nin adı geçen kitabında (s.129) zikredilen muhtıra öz olarak günümüzde de aktüalitesini sürdürmektedir. Gerek Kürdistan Demokrat Partisi'nin Irak iktidarlarına sunduğu Memorandum (1963) ve istemler ve gerekse sosyalist Kürtlerin asgari programlarında bu demokratik öz kalın bir çizgi olarak tekrarlanmaktadır. Bu öz "Kürdistan'a özerklik" sloganında belirleniyor.
(16) Nuri Dersimî/a.g.e.,s. 129,
60
Elazığ'dan Dersim'e, Ankara'nın isteği üzerine bir "nasihat heyeü"(i7) gönderilir. Heyet, isteklerini kabul edileceğini, bu nedenle aşiretlerin itidali muhafaza etmelerini ister. Ancak, heyetin tavrı, aşiret reislerini inandırıcı değildir. Elazığ vilayeti aracılığı ile Ankara Hükümeti'ne şu telgraf çekilir:
"Elazığ vilayeti vasıtasıyla
Ankara Büyük Millet Meclisi Riyaseti'ne, Sevr Muahedesi mucibince Diyarbekir, Elaziz, Van ve Bitlis vilayetlerinde müstakil bir Kürdistan teşekkül etmesi lâzım geliyor. Binaenaleyh bu teşkil edilmelidir. Aksi takdirde bu hakkı silah kuvvetiyle almaya mecbur kalacağımızı beyan eyleriz.
25 Teşrinisani 1336 25 Aralık 1920
Garbi Dersim Aşair Rüeasası "Batı Dersim Aşiret Reisleri"(;s;
Bu telgraf yazılı olarak cevaplandırılmaz. Ancak hükümetin durumu görüştüğü bildirilir. Ne var ki, bu sıralar Sivas'a askeri yığınak yapılması hükümetin bu konuda almış olduğu kararın ne olduğu konusunda yeteri kadar açık bir bilgi vermektedir.
Koçgiri hareketi geri dönülmez bir biçimde olgunlaşmıştır. Malatya'nın Arapgir Kazası'na bağlı Drejan ve
(17) Daha sonra bu tip heyetlerin sık sık Dersim ve Kocgiri'yi ziyaret ettikleri ni göreceğiz.
(18) Nuri Dersimia.g.e.,s. 129.
61
Atma aşiretleri ile, Divriğifden Parçıkan Aşireti/de harekete katılacaklarını bildirirler.
Bölge kışa girmiştir. Dersim kar altında olduğundan bu mevsimde yardım gönderemez. DersimTıler Koçgiri hareketinin ilkbaharda başlamasını uygun görmektedirler. Koçgiri liderleri de bu düşüncededirler.
Bu tasarılara göre Dersim, istiklâlini ilân edecektir. Hozat'a Kürdistan bayrağı çekilecek ve hareket Elazığ-Erzincan ve Malatya'dan Sivas'a doğru genişleyecektir.
Ankara'nın emrivakiyi kabul edeceği hesaplanmaktadır. Hareketin başarısından sonra da bütün Kürdistan'ın desteğinin sağlanacağı umulmaktadır.(i9)
XV.
Ankara, hareketin olgunlaştığını ve önüne geçilmesinin hemen hemen mümkün olamayacağını bilmektedir. Bu nedenle Koçgiri çevresine "mahalli asayişi" temin etmek için askeri birlikler göndermektedir. Ankara'nın hedefi Koçgiri'yi izole etmek ve dışarıdan gelecek yardımların Koçgiri'ye girmesini önlemektir.
(19) "Programımız şu idi:
İlk önce Dersim'de Kürdistan istiklâli ilan edilecek, Hozat'a Kürdistan bayrağı çekilecek, Kürt milli kuvveti Erzincan, Elaziz, Malatya istikametinden Sivas'a doğru hareket ederek Ankara Hükümeti'nden resmen Kürdistan istiklâlini tanımasını isteyecekti. Türkler, bu isteği kabul edeceklerdi. Çünkü, isteğimiz silah kuvvetiyle desteklenmiş olacaktı.
İlk adımı başarıyla attıktan sonra bütün Kürdistan'ın bizimle işbirliği yapacağına şüphe yoktu. Çünkü milli kurtuluş ve ecnebi boyunduruğunu kırıp atmak milli vakan olan her Kürd'ün emeli idi" Nuri Dersimi,a.g.e,s. 130.
62
Kurdıstan'm her tarafından da hükümete temsilciler gönderildiği, meclisin Kürtler'i de temsil ettiği ve Kürdistan'm haklarını savunacağı" geniş bir propaganda kampanyası içinde yaygınlaştırılmaktadır. Gerçekten de Meço Ağa, Elazıö vahşinin, bizzat Pertek'e gelerek Mustafa Kemal adına; "Esasen^ Kürtlerin isteklerinin kabul edilmesinin mahzurlu görülmediğini anlatması ve ikna etmesi üzerine Elazığ'a oradan da Ankara'ya gidecektir. Meço Ağa'yı Diyap Ağa da
^kara™flik şubesi başkanlarından Dersimi Mustafa (£3 nisan 1920) Dersim'in Karabal aşiretinden olup Sivas'ın Nazmiye ilçesi'ne yerleşen Kolağasılıktan emekli Kango oâiu
,™miz (4 Aâ"stos 1920) binbaşı Hasan Hayri (1 Haziran 1920), Dersim mebusları olarak Meclis-i Mebusanfa qire-ceklerdir. .
Dersim ve çevresi her ne kadar bu olaylar ile sık sık hükümet tarafına geçirilmek istenirse de, bağımsızlığını korumaktadır ve Seyit Rıza tartışılmaz tek liderdir. Ayrıca, Seyit Rıza nm karargahı Ağdat'ta, Kürdistan bayrağı dalgalanmak-tadır.
. ... Pers[rr\ mebusları, Seyit Rıza'ya meclise girmelerinin ve hükümeti desteklemelerinin asıl amacının "Kürdistan'ın haklarını hükümete kabul ettirmek" olduğunu ısrarla savunmuşlardır Seyit Rıza bunlara inanmışmıdır? Bilinmiyor Ancak olayların gelişimi, Seyit Rıza'nın bu propagandalara pek itibar etmediği yolundadır.
Ankara, Alişan'ın da meclise girmesini ister (Yukarıda sozunu etmiştik). Alişan'ın ya Sivas mebusu olarak meclise girmesi ya da Sivas'ta yüksek bir görevde çalışmak üzere Dersim i terketmesini isterler. Ayrıca, Dersim'e bir Kürt mutasarrıf atanacağı da verilen sözler arasındadır. Ne var ki Alışan bu teklifleri kabul etmez ve sağlık durumunun bû mevsimde (kış) Dersim'den ayrılmaya elverişli olmadığını bildirerek reddeder.
Olayların siyaseti, Seyit Rıza ile birlikte bir kısım aşiret reislerini öfkelendirmiştir. Seyit Rıza beraberinde büyük bir silahlı kuvvetle Ağdat'tan Dersim'e iner.
63

Meclis Riyaseti-ne çektiği bir telgrafta:
"..;. meclisteki mebusların Dersim'i temsil hakkına sahip olmadıklarım, Dersim'in müstakil bir idare istediğini, ancak bu millî talebin Ankara Hükümeti tarafından kabul ve resmen ilânından sonra Kürdistan'ın bir konfederasyon şeklinde hükümetle işbirliği yapabileceğini" bildirin (20)
BAYTAR NURİ'NİN TUTUKLANMASI
XVI.
(20) NuriDersimi, a.g.e. 5.133
64
Koçgirifde gerek askeri, gerekse siyasi gelişmelerin çelikleştiği iki odak vardır. Bunlardan biri Baytar Nuri'nin faaliyetlerinde, biri de Dersim'H Alişer'in çevresinde oluşmaktadır. Mahalli istihbaratın bu tesbitinden sonra, (Alişer'in Dersim'de olması nedeniyle) Baytar Nuri'nin tutuklanması için bahane arayan Sivas, bu bahaneyi bulmuştur. "Kürt Teali Cemiyetinin direktifi ile Balya Madeni'nde çalışan 1200 Kürt ameleyi silahlandırdığı, Sivas-Dersim arasında Kürdistan'ın istiklâli için bazı çalışmalar yaptığı ve Kuvay-ı Milliye aleyhinde bulunan hain bir Kürt olduğu İstanbul'dan istihbar edilmiştir. Bu istihbaratı değerlendiren Mustafa Kemâl, Sivas valisi Reşit Paşa1 ya derhal Baytar Nuri'nin "idari tahkikata" tabi tutulmasını emreder. Reşit Paşa, durumu Divriği yetkililerine iletir. Ancak Baytar Nuri resmi görevinden ayrılarak, çalışmalarına açıkça devam edecektir.
Ne varki, olaylar Baytar Nuri'nin aleyhine gelişir:
"Sivas-Kangal-Divriği postası Duruca dağlarında Can-began Aşireti tarafın4an müsadere edilmiş ve posta müdürü Ayanoğlu Mustafâ öldürülmüştür." (20 Aralık 1920) ,
65
Fnsat kollayan Divriği Kaymakamı, daym düzenleyicisi olduğu iddiasıyla Baytar Nuri'yi tutuklattırır.
XVII.
Dersim, bu tutuklamaya müdahale eder. Seyit Rıza, bizzat Mustafâ Kemal'den Baytar Nuri'nin tutukluluk halımn-kaldırılmasını ister. Olay, Dersim aşiretlerinin Sivas a «MtoS^yd açabilir bir duruma gelmiştir Ankara'dan sffreü bir telgrafla Baytar Nuri'nin serbest bırakılması istenir. İivas Encümeni (müstacel idari bir kararla) Baytar Nuri'nin tutukluluk halini kaldırır.
Serbest bırakılmasından sonra Reşit Paşa, Baytar Nuri ile aörüsmek ister. Bu görüşmede Reşit Paşa, "hakkındaki ıs-îhba^ katarak, wKürdistan^nıs-
tiklâlini amaçlayan çalışmaların şu zamanda lüzumlu dm£d«mî ve Deîsim aşiretlerinin Ankara Hükümeti.<^ ber çalışmalarının zaruri olduğunu, bu durumun Baytar Nuri tarafından sağlanmasını" rica edecektir.
Reşit Paşa, İngiliz Hariciye Nazırı Loyd George'un «Türkiye dünya haritasında siyah bir lekedir, bıçakla kazıyıp ç karmak geîekir." dediğini de ekleyerek, şu zamanda TürklTrle işbirliği yapmanın" gerekliliğinden söz ederek "ecnebileri temizledikten sonra, Kürtlerin isteklerinin kabul edilmemesi için ciddi bir sebep olmadığını da ekler.
Baytar Nuri'nin çalışmalarını bırakıp istirahat etmesi için Ankara'nın onayı ile, Sivas'ın Koçhisar ilçesinde bu u-W ve Fertalli Oğulları'ndan hazineye geçen Suleymanıye Çiftliği kendisine tapulu olarak armağan edilir.
66
xvın
Ordudan ayrılarak Koçgiri'ye katılan Yüzbaşı Sadık, Kürt müfrezelerinin eğitimini üzerine almıştır. Dersim ile irtibat ise Baytar Nuri tarafından sağlanır.
Hareketin başlaması için baharın gelmesi ve Dersim dağlarının geçit vermesi beklenmektedir.
Ne var ki, bazı kontrolsüz baskınlar ve yer yer patlayan küçük olaylardan ötürü Koçgiri, tasarlanan zamandan önce başlayacaktır. Sivas jandarma taburu Zara'ya hareket etmiştir. Şadan Aşireti Reisi Zalim Çavuş adı ile anılan Hüseyin Ağa, Karacaören Nahiyesi'nin Kaya kesiminde bu taburu durdurarak cephane ve mühimmatı müsadere eder. Tabur komutanını tutuklar, erleri ise serbest bırakır. 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Sivas'a yerleşen Kürt asıllı Bitlis'ti Aziz Bey, Celalli Bölgesinde bir karşı harekete girişir. Ancak aşiretlerin direnmesi önünde yenilerek Sivas'a kaçar. Sivas, durumu tehlikeli görmektedir. Malatya'h Miralay Halis, Sivas'ta ihtiyat olarak bekletilen 6. Süvari Alayı'na birkaç makineli tüfek ve birkaç adet top desteği ile Erzincan'a geçmek üzere Zara'ya girer. (18 Ocak 1921) Zara Kaymakamı aracılığıyla Ümraniye yetkilisi Haydar Bey nezdinde teşebbüse geçilerek Karacaören'in Kaya kesiminde müsadere edilen cephane ve mühimmatın geri verilmesi istenir.
Bu istem reddedilir.
Haydar Bey'in artık Ümraniye'de devlet görevlisi olarak kalması sakıncalıdır. Zara kaymakamlığı kanalıyla görevine son verildiği iletilir.
Miralay Halis, cephane ve mühimmatın geri verilmemesi karşısında, beraberindeki kuvvetlerle beraber Ümraniye'ye girer (13 Şubat 1921). Her ne kadar bir süre sonra Erzincan'a geçeceğini bildirirse de, Koçgiri olayını bastırıncaya kadar Ümraniye'ye yerleşeceği bellidir.
Bunun ilk belirtisi ise, Miralay Halis'in aşiretlere bildirim yaparak, "silahlarını teslim etmelerini" istemesi ile ortaya
çıkar. "Silahlar teslim edilmediği takdirde köylerin imha edileceği" de aşiretlere duyurulur.
Dersim, hareketin ilkbahardan önce başlamamasını .srarla istemektedir. Koçgiri bölgesi ise gergin ve sabırsızdır.
Bu gerginliği ve sabırsızlığı patlatan olay Miralay Halis tarafından hazırlanır.
"Ümraniye'de yakalanan bir kısım silahlı J^rtler yargılanmak üzere Zara'ya sevkedilmektedirler." Aşiret bıriık-feri tutuklular, götüren müfrezeye Yazı-Hac. bolgesinde sald.rarak tutuklular, kurtarırlar. (21) Miralay'*$»£*£ baskı metodlarına başvurması ve bu olay nedenry e tansıyo nu yükselen aşiret birlikleri civar yollan kontrol altına alarak Wralay Halis'e kayıts,z-sarts,z teslim <^masn^£rl^kdırde doğacak olaylardan sorumlu olmayacaklarını bildirirler.
Miralay Halis teslim olmayı reddeder ancak gerginleşen hava karşısında "hükümetin Kürtlere husumet beslemediğini, ve alayın Sivas'a döneceğini, bu nedenle yol verilmesini" ister.
Aşiretler bu isteği reddederler.
Ümraniye muhasara edilmiştir. Bir gün süren silahlı bir çatışmadan sonra Miralay Halis ve suvar. alay. tesl.m alınırlar.
Ümraniye'de kurulan "Divan-. Harp"te Miralay Hahs yanlanarak ölüme mahkûm edilir ve ceza kurşuna d.z.lmek
(21) Emekli Kurmay albay Rahmi Apak ise, olay. şöyle anlatmaktad.r: Zara'ya gelmeyi başardı."
1964.
68
suretiyle yerine getirilir. Alayın diğer subay ve erleri ise, birer terhis vesikası verilerek serbest bırakılırlar (22).
Ümraniye'ye Kürdistan bayrağı çekilmiştir (1921).
Olay Ankara'da heyecan ve kızgınlık yaratmıştır. Ankara ilk kez "Koçgiri Kürt Hadisesi" olarak olayı değerlendirir.
Hareket, Ümraniye'den Koçhisar'a atlar.
Kurmeşan Aşireti'ni Seyit Aziz yönetmektedir. Şadan Aşireti'nden Zalim Çavuş (Hüseyin Ağa) ve kardeşi Hasan, Seyit Aziz'e katılırlar.
Kangal bölgesi; Çarek-Gini-Zaza, Canbel ve Şadan Aşiretleri kuvvetlerinden oluşan birliklerle bir savunma hattı olarak hazırlanır. Hareketin gelişmesi, hükümet yanlısı bazı aşiretlerin de katılmasına ortam hazırlamış, bunun ilk çağrısı da daha önce Kürt Teali Cemiyeti'nin çalışmalarını ihbar eden Ginyan Aşireti Reisi Murat Paşa'dan gelmiştir. Murat Paşa "hakkında ki kötü niyetlerin unutulmasını" dileyerek, "harekete inandığını ve sadık kalacağını" bildirmiş ve Kan-gal-Sivas cephesinin savunmasını üzerine almıştır.
Divriği'nden Havo Nahiyesi'ne kadar gelen bir jandarma bölüğü, Alişan Bey'in oğlu İzzet tarafından esir ahnır.(12 Mart 1921).
Alişan Bey'in diğer oğlu Mahmut, Divriği cephesi komutanlığını yürütmektedir. Azamet ve Aşkî ise kuzeyi tutmuşlardır. Kadınların büyük bir kısmı ise silahlıdırlar ve cephede savaşmaktadırlar. Diğer bir kısım ise cephane ve
(22)"...6Mart 1921 günü asiler, ümranlı'yı muhasara ettiler. Sabahtan itibaren şehre taarruza başladılar. Güneş batıncaya kadar süren çarpışmada Binbaşı Halis şehit oldu. Erlerin cephaneleri tükendi ve asiler İmranlı'ya girdiler. Bu çarpışmada alay komutanından başka jandarma takım komutanı Müştak ve alaydan 4 er daha şehit olmuş, bir hayli erde yaralanmıştı. Alay emir subayı teğmen Rasim, alay kâtibi Rahbi, ağırlık komutanı teğmen Mahmut Nedim, Birinci bölük komutanı yüzbaşı Ömer Lütfü, ikinci bölük komutanı yüzbaşı Mustafa ikinci bölük takım komutanı asteğmen Necati ve alayın mevcut kalan 90 eri de esir oldular.
135 hayvan, 118 eğer takımı, 203 tüfek, 2 ağır makineli tüfek, asilerin eline geçti. Bu suretle yeni kurulmakta olan 6. Süvari alayı artık ordu kuruluşu olmaktan çıktı." Rahmi Apak, a.g.e.,s. 154.
69

erzak taşımaktadırlar.
1921 yılının ilk aylarında Kangal, Divriği, Zara, Refahiye, Kuruçay ve Kemah, Dersim sınırlarına kadar Koçgiri birliklerinin egemenliği altındadır.
Ankara Hükümeti, temyiz mahkemesi reisi BitlisTı Şefik Bey'in yönetiminde bir "nasihat heyeti"ni Koçghfye gönderir. *
XIX
Hareketin bahardan önce başlaması Koçgiri'yi zor durumda bırakmıştır. Dersim kar altındadır. Geçit vermez. Malatya ve Erzincan'dan yardım gelmesi oldukça zordur.
Fransızlar ürfa ve Ântep'e girmişlerdir. Bazı aşiretler Fransizİaf'dan yardım istenmesini önerirler. Ancak bu öneri çoğunlukla reddedilir.(23)
(23) " Ümraniye'deki savaş durumu ciddi tedbirler almayı gerektirdiği, Dersim, Erzincan ve Malatya aşiretlerine bildirildi. Bunlardan imdat istendi. Halbuki mevsim kış olduğundan acil bir imdadın yetişmesine imkân yoktu, ürfa ve Ayıntap'a (Antep'e) kadar yetişmiş olan Fransızlardan yardım istemek düşünüldü. Fakat Kürt gençliği bu ecnebi kuvvetten yardım istemeyi Kürt şerefine bir zul sayarak teklifi kabul etmedi .Yalnız başımıza çarpışmaya oybirliği ile karar verildi." Nuri Dersimi, a.g.e.,s. 142.
70
XX.
Ovacık aşiretlerinden 2500 kişilik bir kuvvçt, ayaklarında kar üstünde yürümeyi kolaylaştıran "hedik" ve "lakan" denilen kalburlarla Munzur dağlarını aşarak Kemah'a girmeyi başarırlar. Hükümet konağı ile bazı ağaların malik-hanelerini yakarak Kemah'ı işgal eden Ovacık birlikleri Kaymakam ve Jandarma Komutanını tutuklarlar. (8 Mart 1921)
(24)
Munzur'un kışla beraber çok daha sarp ve aşılmaz olan tepelerini aşarak Kemah'a giren Ovacık birlikleri, Fırat nehri üzerinde bulunan fakat kullanılmayan Şeytan Köprüsünü onararak Kuruçay'a geçerler. Kuruçay kaymakamı ile beraber mütegallibenin ileri gelenlerinden Şehsüvaroğlu Mahmut'u da tutuklayarak yargılanmak üzere Ümraniye'ye getir rirler.
(24) NuriDersimLa.g.e.,s.l43. Rahmi Apak ise olayı şöyle veriyor;
"13 Mart 1921'de, Alişer idaresinde 500 kadar asi, Dersim'den gelip Şeytan Köprüsü'nü geçerek Tekiloh Köyü'nde toplandı. Fakat Erzincan Mutasarrıfı bu asilerin, hareketlerinde serbest olduğu ve bunlara ilişilmemesi hakkında emir verdi. Mutasarrıfın bu tutumu asilerin daha çok ileri gitmelerini önlemek ve onları yatıştırmak amacıyla yapılmıştı ki, beklenen neticeyi vermedi. Kuruçay Kasabası'na yaklaştıklan zaman halk bu asilere silah ile mukabelede bulunmak için gerekli hazırlıkları yaptı ise de Kaymakam, Mutasarrıfın emrine uyularak asileri hoşça karşıladı. Elebaşılarını davet ederek onlarla sohbet etti.
Alişer, bütün bunlara rağman şehre girer girmez yağmaya başladı. Kaymakam ile bütün hükümet mensuplarını, halktan ileri gelen 5-6 kişiyi esir edip beraberinde götürdü. Asilerin Koçgiri bölgesinde hiçbir Türk topluluğunu bırakmamak hususundaki kararları bu suretle tatbike konulmuş bulunuyordu."
Rahmi Apak,a.g.e.s. 159.
71
XXI
Ovacık birliklerinin bu destansı gelişleri Koçgiri için büyük bir moral kaynağı olmuştur.
Ovacık birliklerine komuta edenler: Pezgâvır Aşireti reisi Bira İbrahim, Maksudan Aşireti Reisi Polis Munzur, Çerpazin Nahiyesi eski müdürü Mustafa, Arslanan Aşireti Reisi Mahmut ve Aiişer'dir.
Ovacık kuvvetleri, Refahiye, Divriği ,ve Koçhisar'ın Celalli nahiyesini geçtikten sonra "Meclis-i MebusanMa şu telgrafı çekerler:
"Ankara Büyük Millet Meclisi Riyasetine, Nefsi Zara hariç olmak üzere ekseriyet azi-mesi (ezici çoğunluk) Kürt'lerle meskûn olan Koçgiri kazası ile Divriği, Refahiye, Kuruçay ve Kemah kaza larının mümtaz bir vilayet haline ifrağı ve teşkili ile yerli Kürtlerden bir valinin tayininin; memuru adliye ve mülkiyenin gene vazifesi başında kalmasını arz ederiz. 11 Mart 1337 (1921)
Koçgiri Aşireti Reisi, M. Muhammet ve Ta ki:
Sadattan Alişer;
Dersim Aşiretleri Reislerinden:
Mustafa, Seyithan,
Muhammet, Munzur (25).
(25) Nuri Dersimi, a.g.e.,s. 143. Rahmi Apak ise olayı şöyle veriyor:
*8 Nisan 1921'de Zara kasabası merkezi hariç olmak üzere.çoğunluğu asilerin oturduğu Koçgiri kazası (Zara) ile Divriği, Refahiye, Kuruçay (şimdiki nahiye), Kemah ilçelerinin mümtaz bir vilayet haline konularak bir Kürt valinin başa geçirilmesi ve bunun yanına da bir Türk vali muavinini vermek suretiyle bir idarenin tesis edilmesi dileğiyle henüz önemli miktarda kan dökülmemiş iken meselenin halledilmesine Büyük Millet Meclisi'nden istediler. Bu isteği yapan imza sahipleri şunlardı: Koçgiri Aşiret başkanı Mehmet
72
XXII
Bu telgraf üzerine İcra Vekilleri Heyeti'nin (Bakanlar Kurulu nun) verdiği tam yetkiye dayanarak (13 Mart 1921) ÎSlf^S ?- WT,VZİI feferberlik« ilân eder. (14 Mart hiriiiîı %'"'d°2UT?lu*r SİIah al*ına Çağrılır. Bütün jandarma birlikleri Sivas askerlik şubesi emrine verilir. 54. Süvari Alayı, Sivas'tan Koçhisar'a; 32. Süvari Alayı, Tokat'tan oıvas a;_ trzıncan Jandarma ve milis kuvvetleri de Refahi-
a örfl idare îlân edilmiştir(13
Telgrafin nihayetinde şöyle bir tehdit de vardı-
^rPeSt\b6yl^e kaPalllmazsa. bütün Dersim'den maada Erzincan Van p,yarbakır ve Erzurum'a kadar ayaklanma yay.lacakt.r ve iki
ST araS'nda kan dÖkÛl^ek' MDslÜman düşmanTa'
Rahmi Apak, a.g.e.,s. 161.
ik bu.tes_bitinde' 13. bölümde verdiğimiz Hozat muhürası ile,
73

XXIII.
Yukarıda sözü geçen Temyiz Mahkemesi Reisi BitlisTı fimi^yönetSe^'nasihat heyeti" bir kısım S£«*y£
Bey'in konağına yerleşmiştir.(15 Mart 1921). Şetık Bey,
"Kendisinin de Kürt olduğunu, Kürdistan'm istiklaline
masını" istemektedir.
Basta heyetin konakladığı Haydar Bey olmak üzere bff
Şefik Bey 'in dediklerini inand,nc, bulmamak-tadırlar.
Yapılan bir toplantıda, Koçgiri adına söz alan Baytar Nuri, Şefik Bey'e şu soruyu sorar:
»Ankara Hükümeti'ni temsilen
£kdS£^ vazfeniz, bizi aldatmaktan başka birşey oimadıg. vaH ve sözlerinize itimat edilmeyeceği malumunuz olsun.
(26)
(26) Nuri Dersimi a.g.e., s. 145
74
Haydar Bey, Baytar Nuri'nin bu sözlerini tepkiyle karşılar, diğer aşiret resileri ise toplantıyı terkederler, bazıları da heyetin tutuklanmasını istemektedirler.
XXIV.
Elazığ valisi Dersimfe gönderdiği bir mesajla; "Harekete devam edilip edilmeyeceğini" Öğrenmek ister. Dersirtı'den gelen cevap,
"Ermenilere uygulanan tehcir siyasetinin, Kürtler'e de uygulanacağından şüphe edildiği ve millî hakları için meşru müdafaa durumunda direnecekleri" yolundadır.(27)
XXV.
Yunan istilâsının Ege'den yayıldığı bir dönemde, Koçgiri hareketinin genişlemesi, Ankara Hükümeti için başlı başına bir tehlike gibi görülmektedir. Harekâtın bütün Kürdistan'dan desteklenmesi ise bir yerde Ankara Hükümeti'ni sallayabilir. Nasihat heyetleri bu durumu erteleyebilmek, Başkomutanlığın emriyle Sivas'a gönderilen 14. Süvari Fırkası ile 13. Süvari Livası da muhtemel harekâtın yaygınlaş
(27) "Vali tarafından bölgenin Heri gelenlerine ve din adamlarına telgraflar çekildi ve Ümranh bölgesi aşiretlerinin uyanlması rica edildi. Hozat (der-sim)aşiret başkanları ve şeyhleri verdikleri cevapta:
'Ordu bir müddetten beri bölgemizde Müslim ve gayrimüslimlerin sayıları hakkında tahkikat yapmaktadır. Bu bilginin elde edilmesi hükümetin Ermenilere yapıldığı gibi, Kürtleri de vurup yok etmek niyetinde olduğu manasına alındığından, nefsi müdafaası meşru olduğuna göre Koçgiri aşiretinin hareket tarzı da doğrudur.1 denilmekteydi."
Rahmi Apak, a.g.e, s. Î55.
75
masını önlemek amacındadırlar. Koçgiri birliklerinin Sivas'a yürümeleri her an beklenebilir. Bundan ötürü, Haydar Bey ve benzeri bazı etkin mihrakların Koçgufden kopartılması muhtemel saldırıyı önleyebilir. Şefik Bey, geleneksel Kürt misafirperverliğinden de istifade ederek Haydar Beyfi ikna etmek için halen Bağazviran Köyüfnde bulunmaktadır.
Meclis-i Mebusan ise Koçgiri'ye sevkedilen birliklerin bu sevk işlemlerini "muvafık" gören Dersim mebuslarını» da desteği ile onaylamaktadır.(28)
Mustafa Kemal;
"Ordunun Koçgirfye hareketi, tenkil maksadıyla olmayıp ileride vukuu melhuz büyük bir hadiseyi önlemek maksadına matuf bir tedip ve ıslah hareketi olduğunu" savunarak Kürt mebuslarının da "muvafakati" ile meclisten onay alır ve Nurettin Paşa Sivas'a hareket eder.(29)
(28) Meclisteki görüşmelere muhalefet eden tek üye Erzurum mebusu Hüseyin Avni Bey'di. Ancak Hüseyin Avni'nin muhalefetine diğer Kürt mebuslar katılmamışlardı.
(29) Rahmi Apak, adı geçen kitabında ordunun tedip ve ıslah değil, tenkil hareketini yürüttüğünü ve bu tenkil hareketinin planlarını, sair belgelerini vermektedir. Kenan Esangin, bu tenkil eylemini özetle şöyle yeriyor: ,
"Merkez ordusunun tenkile başlamadan önce 14 Mart 1921 de yayınladığı bildiri özetle şöyledir; '
Harekâtın şiddeti, ayaklanmanın tertipçi ve tahrikçi olan ve halkı kışkırtan kişilere yöneltilecek, Mal, can, ırz ve namusları hükümetin teminatı altında bulunduğu ve din, mezhep ayrılığı gözetmeksizin bütün vatandaşların haklarının korunacağı ahaliye duyurulacak ve inandırılmalarına çalışacakta. Bu hedefe varmak için harekâta başlamadan önce, her birlik komutanı durumu bu suretle halka duyurarak kanunlara uymaya çağrılacak, fesatçı ve tahrikçilerin teslimini yağma malların geri verilmesini isteyeceklerdir. 48 saat geçmemek şartıyla verilecek mehilin bitiminde buna uymayanlar asi sayılacaklardır. Tertipçi, eşkiya başlan yakalandıkça tutuklu olarak ve kaçmalarına meydan verilmeyerek Sivas Merkez Komutanlığına sevk ve teslim olunacaklardır. İsyan ve eşkiyalıkta direnenlerin mallarına el konulacak ve en yakın Hükümet Merkezine teslim ile evleri yıkılacak ve yakılacaktır. Direnenler köy halkı oldukları takdirde bu işlem bütün köy için uygulanacaktır.lsteyerek yada istemeyerek her ne şekilde olursa olsun ayaklanma ve eşkıyalığa katılmış olanların silahları ve cephaneleri alınacak, silahlarını gizledikleri anlaşılanlar da tutuklanacaklardır.
Tenkil harekatı Koçgiri Aşireti'ne ve bunlara katılmak üzeri Tunceli'den gelmiş olan asilere ve Koçgiri çevresinde isyana katılmış olanlara yöneltilecektir. Kanunlara bağlılıklarını devam ettirmiş olan köy ve aşiretler
76
£? ,?^u?Tun Slvafa y^Ptığı yığmaklar önceleri n 9«f tutulmuştur. Yığmağın artması ve gizleme ğının kalmaması karşısında "nasihat heyeti' de artık Koçgınde barınamaz ve Haydar Beyfin himayesi altında
XXVII.
Sivas, Kangal, Malatya, Elazığ; Sivas-Kangal yollan ordunun kontrolü altına alınır.
Seyahat yasaklanmıştır.
xxvın.
XXIX.
Dersimde kış bütün şiddeti ile devam etmektedir Aşiretler Dersim'e geçemezler. Merkez ordusu ile Koçgiri aşiretleri arasında savaş önüne geçilmez bir biçimde başla-
--Zrar 9ormeme!eri Çok önemlidir. Tenkil harekâtı
sırasmda k,ş, hak la rma önem verilmesini, halkın kalbinin kazanılmasına gayre harcanmasını silah arkadaşlarımdan beklerim. 9 y
cok difef JS"3^3 u ^t? €dfn müfrezeler ^asındaki ulaştırma ve irtibata^da baskmhrfn.l ^' ^itf? dü,zeninde cereV^ etmesi asilerin şaşırtıcı gece baskınlarına karş, haz.rhklı bulunulmasını, aynı bölge içinde hareket eden birlikle mest^hükümi;llkl'y?fdjmh^. bulunul™^nı, cephane israfına meydan verilmesini, hükümete bağlı ahalinin silahlı kuvvetlerinden uyaun şekilde fd bmlmasını -ve bu talimatın çok gizli tutulmasını ve atoıdfl^lîESîMft
Kenan Esengin/MUU Mücadelede İç Ayaklanmalar, s.188.189
77

mış ve genişlemektedir.
Askeri harekâtın yanında "nasihat heyetleri" de arabuluculuk çalışmalarını sürdürürler. Şefik Bey, Haydar'ı teslim olmaya, diğer aşiretleri de "Dersim'li Baytar Muhammet Nuri" ile "Alişer"in" iğfalatına kapılmamaya çağıran bildiriler ve kuryeler yaymaktadır.
78
TOPAL OSMAN ÇETESİ
XXX.
^ Trk?zi Sivas ile Kıvırmak hattıdır. Gi- I?f ■ °Sman ın yönetimindeki çetenin Seyran Jan-
ÎSSSn . '. ^ -t İŞbİrIİğİ yaParak Kuzîy-Doğudan saldırmaları ile ikinci bir cephe açılır (20 Mart 1921).
Ve KoS^'.0^3"^^",1-92 alaylan" adm ^«maktadır. lS J9k I '!gih tafihi beISelerde bu çetenin son derece şi ve barbar metodlarla savaştıkları yazılıdır.
can'dan gelen 11. Alay'a bağlı 2. Tabur* Osman ve çetesini kurtaracaktır (25
79

XXXI.
Dersim,1 in müthiş dağlan ve şiddetli kış nedeniyle aşiretler Koçgiri'ye yardım gönderememektedirler. Koçgiri'nin çevresi ise merkez ordusu ve çevreden gelen birliklerle kuşatılmıştır.
XXJÖL
Koçgiri izole edilmiştir, yalnızdır.
XXXIII.
Erzincan, Dersim'in (her ihtimale karşı) bir saldırısına hedef olmaktan çekindiği için mevzii seferberlik alanı içine alınır, bütün subay ve erler silah altındadır.
Sonuç olarak Mart 1921 !de gediklere rağmen Koçgiri geniş bir arazi üzerinde başarılı bir mücadele vermektedir.
Kemah, Munzur dağlarını aşarak gelen Ovacık birliklerine teslim olmuştur.
Divriği'nin Zımara nahiyesi Mahmut Bey tarafından işgal edilmiştir. Divriği jandarma taburunun bir bölümü Dostan ve Lordun geçitlerinde püskürtülmüşlerdir. Sincan nahiyesi (Divriği) Kangal aşiretlerinin katılmasıyla muhasara altına alınmış, emniyet gerekçesiyle "Divriği"ye girilmemiştir. (20 Mart 1921)
Arapgir'den Divriği'ye gelen bir jandarma müfrezesi teslim alınır. (30) Kuzeyde ise, Bayburt'tan gelen 11. Alay ile Filik Ali ve Paso yönetimindeki kuvvetler arasında çetin'bir mücadele devam etmektedir.
(30) " 29 Mart 1921'de asiler tekrar Kuruçay'ın köylerine saldırdılar, yağma ettiler. Divriği Kaymakam Vekili Remzi Bey halkı uyarmak için yanına Mal Müdürü Bekir Bey İle Jandarma Teğmeni Kemal'i de alarak 9 jandarma refakatinde Ağıldere köyüne gitti. Fakat asiler hepsini esir ettiler."
RApak,a.g.e., ş. 160 ,
80
XXXIV
Hareket sahası Malatya'ya kadar genişlemiştir. Drejan ve Atma aşiretleriyle irtibat kurulmuş, ancak her iki aşiret de, Koçgiri'ye yardım etmemişlerdir.
81
n:..--.;^^:.
KOÇGİRİ HAREKETİNİN İÇERDEN BÖLÜNMESİ
XXXV
Kocairi'yi içten bölen ilk hareket, yukarıda sözünü ettiğKuhbir Ginyan Aşireti Reisi Murat Paşalarıı gehr Af Sleverek harekete katılan Murat Paşa, eski bir İttihat veTe-râkkf Partisi üyesi olup, Ankara ile uzlaşan ve Ankara hesabi KlçgS bulunan Ağa Hac, ile Yılanh Dağlan'nda gizli bir görüşme yapar.
Bu görüşmeden sonra Murat Paşa saf değiştirerek Koçgiri'ye saldıracaktır.
Yılanlı Dağları'ndaki görüşmeden sonra Beypınar Na-hiyes^e gelen Murat Paşa, Celali, bölgesinde bulunan Seyit ■Ariz Zalim Çavuş ve kardeşi Hasan1, cephane ve erzak dağiımr^hanesi ile konağ.na çağdır. Çağmya uyan uç to-mntan aelenekler gereği silahlarını "misafir odasında Srakarak9 "kabul"satonu'S. geçerler. Ancak kalabalık bır sı-lahh grubun saldırısı ile tutuklanırlar.
Murat Paşa, merkez ordusu komutanlığına gönderdiği bir kurye ile;
"Öteden beri Hükümete sadık olduğunu halen de bu sadakate sahip bulunduğunu, bunu» bir ifadesi olarak konağmda esir bulunan üç"komutan. Hükümete teslim etme-ye hazır olduğunu " bildirir.
82
XXXVI.
Durum, Koçgiri'de kısa sürede duyulmuştur. Baytar Nuri komutasında, bir birlik Beypınar!a giderek, Murat Paşa'nın tutukluları serbest bırakmasını isterler. Murat Paşa'yı ikna edebilmek için geceyi Murat Paşa'nın konağında geçireceklerdir. Ancak Murat Paşa'nm yeğeni Efendi'nin ikazı üzerine geceleyin konağı gizlice terkederler.
XXXVII.
Yeni avlarını elinden kaçıran Murat Paşa, birliğin yeni kuvvetlerle geri döneceğini ve tutukluları zorla alacaklarını hesap ederek, aynı gece 200fe yakın bir silahlı grupla, tutukluları Kangal'da Hükümet kuvvetlerine teslim eder. Kangal'dan Sivas'a gönderilen Seyit Azız, Zalim Çavuş ve Hasan alelacele yapılan bir yargılama ile idama mahkûm edilerek Sivas'ta asılırlar. (Seyit Aziz hakkındaki infaz bilahare durdurulmuştur.) "bkz. dip not:35"
Nurettin Paşa komutasındaki merkez ordusu, Seyit Aziz, Zalim Çavuş ve Hasan'm idamlarından sonra önlemli liderlerini kaybeden Kurmeşan Aşireti'ne saldırır. Aşiret reisi Eymerli Güzel Ağa'nm ölümü ile Kurmeşan düşer.
Güzel Ağa'nın ölümü ile başsız kalan Kurmeşan Aşireti birlikleri Koçhisar üzerinden geri çekilirler. Bu geri çekiliş, Yalıncak ve Karabel Dağları ordu tarafından tutulduğu için; kısmen Koçgiri. ve Zara'ya, kısmen de Şadan ve Canbegan aşiretleri bölgesine doğrudur.
XXXVIII.
Merkez ordusu, her ne kadar Mustafa Kemal'in söylediği gibi "....bir tedip ve ıslah" hareketiyle görevlendirilmişse de, Koçgiri'deki uygulama "tenkiPe yönelmektedir. Koçgiri dışında bulunan aşiretler, Meclis-i Mebusan'da bulunan Kürt mebusları duruma müdahale etmek için zorluyorsa da bir
83

sonuç alamamaktadırlar. Yalnızca Dersimfin "ateş birlikleri" Erzincan-Kemah arasını tutarak, geri çekilen aşiretleri korumaktadırlar. Murat Paşafnın saf değiştirmesi ve Kurmeşan aşiretinin düşmesinden sonra, Ümraniye cephesi komutanı Azamet'in ölümü ile Koçgiri üçüncü bir yara alacaktır.
XXXDf
Savaş, Ümraniye, Koçgiri çevresinde kısmen de Zara'da devam etmektedir. Topal Osman'ın Uz Alayları, Şebinkarahisar jandarma birlikleriyle beraber doğudan saldırmaktadır. Haydar Beyfin konağı imha edilmiştir.
Erzincan'da biriken ordu kuvvetleri ise, Dersim'den gelebilecek bir saldırı ihtimaline karşı, Koçgiri'ye girmezler.
XL.
Koçgiri'de ise birlikler çözülmüştür. Hareketin başarı şansı yoktur artık (24 Nisan 1921.) Çözülen birlikler, Nurettin Paşa'nm bir katliama dönüşebilecek girişimlerinden ürkmektedirler. Ve kadınlar, çocuklar, Dersim'e doğru yola çıkarılır:
Karargahı imha edilen Haydar Bey, 2000 kişilik bir kuvvetle beraber (sivil halk) Dersim'e çekilmektedir. Kafilenin yolu kuzey-doğuyadır. Erzincan, yürüyüşü kuşku ile izlemektedir. Haydar Bey ise, Erzincan'a saldırmayı değil, Erzincan'ın kuzeyinden geçerek Kureyşan Aşireti'ne ulaşmayı tasarlamaktadır. Herhangi bir aksilik olmazsa, Kureyşan ve Balaban aşiretlerinin yardımıyla , Pülümür-Mamahatun geçitlerini aşarak Dersim'e gi-rebilecektir.Ve beraberindeki sivilleri Dersim'e bıraktıktan sonra, buradan alacağı yardımlarla yeniden Koçgiri savaş alanına dönntfeyi düşünmektedir. Ancak, Koçgiri'nin çözülmesinden sonra, bazı aşiret 84
şefleri, hükümete yaranmak için birbirleriyle yarış halindedirler...Ve Koçgiri içinden bir darbe daha yiyecek, Kureyşan ve Balaban Aşiretleri Haydar Bey'e yardım etmeyeceklerdir.
Haydar Bey ve beraberindekiler, Kureyşan Aşireti sınırlarına ulaşınca, Aşiret Reisi Kör Paso, silahlı birlikleriyle beraber kafilenin yolunu keser ve Dersim'e geçmelerine izin vermeyeceğini, şayet direnirlerse savaşacağını bildirir.
Haydar Bey, "kendi halkına silah çekecek kadar alçak bir insan olmadığını, geri döneceğini ve orada savaşıp orada öleceğini" söyler ve geri döner. Kendisini izleyen hükümet kuvvetleri ile son derece çetin bir mücadeleden sonra, çemberi yararak Koçgiri sav&ş alanına girmeyi başarır.
XU.
Kör Paşo'nun davranışını Dersim şiddetle kınar. Ve Seyit Abbas; Hoyun geçidini, Seyit Rıza'nm yeğeni Zeynel ise Erzincan'ın Arkegan geçidini tutarak, Haydar Bey'in gelebileceğini (Dersim'e) bildirirlerse de, Haydar Bey, Dersim'e gitmekten vazgeçmiştir. Çünkü, Koçgiri'de cehennemi bir mücadele vardır. Bu durumda Koçgiri'den ayrılmak hem mümkün değildir, hem de Koçgiri'nin silahlı birliklere ihtiyacı vardır.
Ordu birlikleri Koçgiri'nin içlerine kadar girmişlerdir ve iç savaşlarda görülen yağma, talan ve yok etme için akıl dışı metodlar ve başıbozukluk kontrol edilememektedir. Cephe komutanlarından bir çoğu öldürülmüşlerdir. Sabit ve Baki Bey'Ier de bu ölüler içindedirler. Koçgiri'yi içeriden vuran aşiret reisleri Erzincan'a yaptıklarını „ anlatarak mükafatlandırılmalarını istemektedirler. Meclis-i Mebu-san'daki Dersim Mebustan ise Koçgiri'Meri "şaki" olarak suçlarlar.
85
XUI.
Kürt mebusların çoğunluğu hayatlarından memnu ve ordunun "tenkil" harekâtını muvafık" gprmektedırier.^O dunun gayri insani metodlarla savaşı sürdürdüğünü ve Topal Osman'çetesinin vahşetini meclise fl^Jf^^dS' Mebusu Hüseyin Avni Bey'dır. Hüseyin Avnı Bey ı destekle yen birkaç mebus arasında Hasan Hayrı de vardır.
Merkez Ordusu Komutanı Nurettin Paşa ise, büyük sorumsuzluk içindedir.(3i)
(31V * Nurettin Paşa merkez mıntıkasında 1 seneyi karıp ifayı vezife etti. FakitselaMveTi haricinde ahaliden bazılarının hukukuna tecavüz ettiği
meShaEdu. Mecliste Nurettin Paşa'y. müdafaa ettim. Ağır muameleye maruz kalmaktan kurtardım."
Nutuk, agb.s.630
(Mustafa Kemal daha sonra, Nurettin Pasa'yı ^türlü riyakârlıklarla içimize girenler"olarak tanımlayacaktır.
Nutuk, agb., s. 749
86
xun.
Meclis görüşmelerinden sonra alman karar özetle şöyledir.
"...bazı mebuslardan bir komisyon teşkiline,ve askeri bir heyetle Sivas'a gönderilmesine, vak'a mahallinde incelenerek neticesinin Millet Meclisime bildirilmesine, ordunun da bazı adil ıslahat yapmakla yetinip alınacak raporlara göre karar ittihazına" karar verilmiştir. (32)
Ordunun hareket sahasındaki uygulamalarına, Meclisin bu karan fazlaca etkin olmamıştır. Nurettin Paşa ile işbirliği yapan Ginyan aşireti reisi Murat Paşa'nm da işgüzarlığıyla Kurmeşan, Canbegan ve Şadyan aşiretlerinin büyük bir kısmı yok edilmiştir.
Haydar Bey'in ailesi tutuklanarak Sivas'a gönderilmiş, Sivas beylerinin aracılığıyla bazı komutanlarla görüşen Haydar Bey 1000 kişilik bir birlikle beraber ordu merkezine teslim olmuştur. Ancak 400 kişi hemen tutuklanarak Sivas Ha-pishanesi'ne gönderilmiş 600 kişi de batıya sürülmüştür. (Sürülenlerin hemen hemen hiçbiri sürgün yerlerine ulaşamadan ya ölmüş yada öldürülmüşlerdir. Bu konuda herhangi bir belge yoktur ve anlatılanlar rivayet esası içindedir.)
XLJV.
Haydar Bey'in cepheyi terketmesi ile Koçgiri bir büyük darbe daha yemiştir. Boşalan komutanlığı Haydar Bey'in amcası Mahmut alır. Mahmut Bey, Dersim'e çekiîmeyi düşünmektedir.
(32) Nuri Dersimi, a.g.e., s. 152
87

AKşer ve diğer aşiret birlikleri şefleri: Nuri, Sohsi, Çığız Mehmet Ali, Tarbazlı Meme, Kımıl Aziz, Dîlo, Paso ve Abbas da Divriği-Kuruçay -Arapgir dağlarında savaşa savaşa Der-sim'e çekilmektedirler.
27. Süvari Livası'na bağlı 53. Alay'ın; Erzincan-Bayburt-Kelkit-Kemah jandarma kuvvetleriyle desteklenen kuvvetleri karşısında çok zor ve çetin geçen mücadelelerden sonra Koçgiri'nin temel güçleri ve liderleri Dersim?e girmeyi başarırlar.
Dersim'e giren Koçgiri birlikleri bir süre sonra Ovacık'tan yardım alarak geri dönerler.
. Kemah muhasara edilir,
Bu savaşta Topal Osman yaralanarak Giresun'a döner.
"Daha sonra Topal Osman'ı, Mustafa Kemal'in özel hizmetinde göreceğiz, Topal Osman, Terakkiperver Hürriyet Fırkası'nm üyelerinden Trabzon Mebusu Şükrü Bey'in ölümüne adı karıştığından bir süre sonra aynı fırkanın (partinin) militanları tarafından Ankara sokaklarında başı taşla ezilerek öldürülecektir."
.'bolüm.
Mustafa Kemal, Dersim aşiret reisleri adına Seyit Rıza'ya gönderdiği bir mesajda; "Sükûnetin muhafazasını "rica eder.
XVI
■*?
Hacı Fevzi, Seyit Rızâ ve Alişan ile görüşmelerini sürdürmektedir. Heyete bazı eşraf ve beyler de katılmışlardır. (Sivas ve Erzincan'dan)
Görüşmeler Erzincan'ın Kismikör Köyüfnde yapılmaktadır. Görüşmelere esas olmak üzere hazırlanan 24 maddelik bir "talepname" Baytar Nuri tarafından okunur.
Erzincan valisi:
"Bu şartların teklif usulü, ancak bir hükümetin diğer bir hükümetle müzakeresi usulü olduğunu ve bu cihetin nazik bir mesele bulunduğunu" belirterek,
"Dersim'i hükümete bağlı bir mıntıka telakki etmek şartıyla müzakerelere başlamak icabedeceğini" iddia eder.
Bu 24 maddede sıralanan istekler, özetle:
"Kürdistan'm haklarının kabul edilmesi, Koçgiri'ye harp tazminatı verilmesi, yerli Kürt'lerden bir vali tayin edilmesi, Kürtçe öğrenim için okullar açılması....vb."dir.
"Talepname" üzerinde ısrar edilir.
Ancak, Koçgiri bir darbe daha yiyecektir. Çünkü, Alişan Bey "talepname" üzerinde ısrarlı olmamaktan yanadır. Heyet, Alişan Bey'le özel bir görüşme yapar. Bu görüşmede Alişan'ın Dersim'den çıkması (bu, aynı zamanda siyasi-askeri çalışmalarını bırakması anlamındadır.) şartıyla Koçgiri'ye yardım yapılacağına söz verir. Çoğunluğu (heyeti azimesi) Kürtlerden oluşan bölgelere Kürt yöneticilerinin atanacağı da verilen sözler arasındadır.
Erzincan Valisi Ali Rıza Bey, (dürüstlüğü ve tipik bir
98
devlet adamı olmasıyla tanınır) isteklerin Ankara'ya iletileceğini ve bu konuda kişisel ağırlığını da kullanacağını bildirmektedir. Erzincan eşrafının temsilcileri de bu söze katılırlar.
Hacı Fevzi ise, yetkilerine dayanarak istekleri mecliste kabul ettireceğine dair kesin olarak söz verir.(36) Aynı zamanda Alişan Bey'in Erzincan'da oturmak kaydıyla Der-sim'den çıkmasını da ısrarla istemektedir.
Koçagiri aşiretlerinin birinci dereceden reisi olan Alişan Bey'in Erzincan'da bulundurulması, Erzincan-Sivas çevresindeki gerilimli havanın bir ayaklanmaya dönüşmesini engellemek açısından zorunlu görülmektedir.
Kismikör Köyü görüşmelerine -bir sonuca bağlanmadan- ertesi gün toplanmak üzere ara verilir .
Seyit Rıza ve beraberindekiler civar köylere dağılırlar.
Alişan Bey, Hacı Fevzi ile Kismikör Köyü'nde kalır. Ertesi gün görüşmelere devam etmek için Kismikör'e gelen aşiret temsilcileri Alişan Bey'in Hacı Fevzi ile beraber Erzincan'a gittiğini öğrenecektir.
XVII.
Seyit Rıza Ağdat'a çekilir.
Hükümetle bazı konularda anlaşan Alişan ve kardeşi Haydar bir süre sonra Koçgiri'ye döneceklerdir.
Hacı Fevzi, Ankara'dan Seyit Rıza'ya göndermiş olduğu bir mektupta;
(36) Hacı Fevzi'nin meclisteki etkinliği nedir bilemiyoruz. Ancak Mustafa
Kemal Nutuk1 ta şunları yazıyor:
"Efendiler, millet, memleket,siyaset ve ordu idareleri ile hiçbir alaka ve
münasabetleri ve bu hususta liyakatleri görülmemiş ve tecrübe edilmemiş
gelişigüzel zevattan, bilfarz, Erzincanlı bir nakşi şeyhi (Hacı Feyzi) ile Mot-
kili bir aşiret resi (Hacı Musa Bey) gibi zavallılardan teşkili... düşünülebilir
miydi?"
(Parantezler bize aittir.) Nutuk, a.g.b. s.70-71
99
"....İsteklerin prensip olarak kabul edildiğini, Alişan'ın Refahiye, Haydar'ın da Kuruçay kaymakam vekillerine tayin edilmelerinin kararlaştırıldığını11 yazmaktadır.
Hacı Fevzi, Erzincan eşrafına yazdığı mektupta ise:
"İsteklerimizin tamamının kabul edilmesi için , muhitimizin asayiş ve selameti namına Erzincan valisi Ali Rıza Beyin Ankara hükümetine çektiği telgraf netice itibariyle Koçgiri hadisesine memur edilen Nurettin Paşa tarafından reddedilmiştir. Aralarında zuhur eden bu noktai nazar itilafı üzerine vali Ali Rıza Bey, heyeti vekileye (bakanlar kuruluna) istifanamesini takdim etmişse de kabul edilmemiştir. Ve vaki ısrarına binaen, Ordu valiliğine tahvilen Erzincan'dan ayrılmıştır." diyordu.
100
AÜŞAN VE HAYDARIN SONLARI
XVffl.
i ^ XPnan istlîası PQförtüldükten sonra, Alışan ve Haydar istanbul a çağırıldılar. İstanbul'da sonra "mecburi ikamet"e tabı tutuldular.
Kr,-1-9.?1 £üjndaA* Ç|kanlan 3eneL a^n yararlanarak Koçgiri ye donen Alışan ve Haydar, Ümraniye'ye yerleştiler.
Ümraniye'de oturdukları eve atılan bir bombanın patlaması sonucu Alışan öldü. Haydar ise ağır yaralı olarak kuıtul-
Bu Koçgiri'nin son halkasıdır. Ve çok dramatik bir operasyonla kopmuştur. Rivayet ederler ki; Alişan'ın
101
ölümüne.Haydarın'da ağır yaralanmasına sebeb olan operasyon, Zara Kaymakamı ŞÎükrü'nün örgütlediği bir grup tarafından yapılmıştır.
GİNYAN AŞİRETİ REİSİ MURAT PAŞA'NIN SONU
Osmanlı yönetiminden, Cumhuriyete geçiş döneminde, yerel yöneticilerin basiretsiz tutumları ve cumhuriyet kavramından hiçbir şey anlamayan Osmanlı feodal tavırları sonucu halkın başına bela gibi oturan despot, vurguncu ağalann-beylerin türemelerine yol açmıştır.
Koçgiri olayında bir o yanda bir bu yanda oynayan Ginyan Aşireti Reisi Murat Paşa, Şeyh Sait Hareketi'nin bastırılması ve Diyarbakır'da asılmalarından sonra (1925) yerel ünitelerin geniş toleransı ve arkalamaları ile bölgeyi ha-
102
raca bağlayan bir derebeylik kurmuştu. Dersim'de bulunan Koçgiri liderleri, gerek hareket, içinde saf değiştirmesi ve gerekse Sivas Sıkıyönetim Mahkemelerinde vermiş olduğu ifadelerden ötürü Murat Paşa'ya kin duymaktadırlar. Ne var ki Murat Paşa'yı kıstırmak oldukça zordur. Çünkü, gerek çevresine ve gerekse bizzat kendi aşiretine yaptığı zulüm, Murat Paşa'yı sonderece tedbirli yaşamaya zorlamakta ve Murat Paşa en az 100-200 silahlı muhafızla beraber dolaşmaktadır.
■ Günün şartları, varlıklı olan ve ayaklanmalar boyunca hükümet kuvvetlerine yardımcı olan aşiret reislerine, aşiret düzeni ve aşiret törelerinden ayırarak mütegallibe düzenine sokmaya oldukça elverişlidir. Hükümet, Murat Paşa'ya da tam bir derebeyi gibi hareket etme imkânlarını sağlamaktadır. Murat Paşa'nın göz diktiği bir toprak, artık onun sayılır. Murat'ın gözüne batan biri, ya gizli bir pusuda yok edilir, yada basit ihbarla tutuklanarak uzun süre hapiste çürür. K
Seyit Aziz, Zalim Çavuş ve Hasan'ı tutuklayarak, (Zalim Çavuş ve Hasan'ı) asılmalarını sağlayan Murat Haşa nın o günlerde aşiretinden ayrılarak Çığız Mehmet Ali yönetiminde Koçgiri'ye katılan adamları, gene Çığız Mehmet Alı nın yönetiminde Murat Paşa'yı izlemektedirler.
■ - - ^zun bir 'z sürmeden sonra Murat Paşa'nm Merkez köyünde bulunduğu tesbit edilir.
Birlik, Haydar isimli bir fedainin komutasında 4 kişilik bir ekibi Merkez Köyü'nde bulunan Murat Paşa'nm' öldürülmesiyle görevlendirir.
Çığız Mehmet Ali ve arkadaşları Merkez Köyü'nü kuşatırlar. Haydar ve 4 arkadaşı ise jandarma elbiseleri giyerek köye girerler ve doğruca Murat Paşa'nın konağına girerler. Beraberlerinde bulunan mühürlü bir zarfı kapıdaki fedaile-re göstererek:
■ u.,J"Zaradan Murat Pa§a'ya önemli bir haber getirdiklerini bildirirler.
Murat Paşa oturma odasmdadır. Jandarmaları teşhis 103
etmekte geç kalmıştır. Direnmesi boşunadır artık.
Silah seslerine gelen fedailer* Murat Paşa'yı delik deşik edilmiş bir halde bulacaklardır. Köy halkı da Haydar ve arkadaşlarına saldırmamışlardır. Çünkü, Murat'tan kurtulmak başlı başına bir sevinç kaynağıdır.
Çığız Mehmet Ali ve arkadaşları, Murat Paşayı öldürdükten sonra geri dönerler. Yer yer jandarmayla yapıten çatışmalara iki kişi ölürrdiğerleri Dersirn'e girerler.....
1919'LARDA BAŞLAYAN KOÇGİRİ OLAYI, MURAT PAŞAMIN ÖLDÜRÜLMESİ (1926) ve ALİŞAN'IN ÖLÜMÜ (1931) İLE NOKTALANACAKTIR,

toklucaktan haberler

dernek nedir.amaçları

TOKLUCAK DER .in ARIK DER ile ZARA DER. yanyana olan arsa ile ilğili bilgiler.. 1- konu hakkında gelişmeler.. 2- varılan durum 3- dernek üyelerinin konu hakkında bilgileri GEREKLİ BİLGİLER TOPARLANIP ..GELİŞMELER..SİZLERE DUYURULACAKTIR. MAİL. ADRESİM ..haloyildiz@gmail.com ..SİZLERİN ULAŞABİLDİĞİ BİLGİLERİ PAYLAŞIRSANIZ ..YAYINLARIZ. ERGÜN YILDIZ..

DERNEK NEDİR? NASIL KURULUR?

Derneğin tanımı

23.11.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5253 sayılı Dernekler Kanununun 2. maddesinde derneğin tanımı; " Dernek: Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarını” olarak yapılmıştır.

Kimler dernek kurabilir

Fiil ehliyetine sahip gerçek veya tüzel kişiler, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.

Dernek kurucusu olabilmeleri ile ilgili olarak, Türk Silâhlı Kuvvetleri ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri hakkında özel kanunlarında getirilen kısıtlamalar saklıdır.

Ayrıca, onbeş yaşını bitiren ayırt etme gücüne sahip küçükler; toplumsal, ruhsal, ahlakî, bedensel ve zihinsel yetenekleri ile spor, eğitim ve öğretim haklarını, sosyal ve kültürel varlıklarını, aile yapısını ve özel yaşantılarını korumak ve geliştirmek amacıyla yasal temsilcilerinin yazılı izni ile çocuk dernekleri kurabilir veya kurulmuş çocuk derneklerine üye olabilirler.

Oniki yaşını bitiren küçükler yasal temsilcilerinin izni ile çocuk derneklerine üye olabilirler ancak yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar.

Çocuk derneklerine onsekiz yaşından büyükler kurucu veya üye olamazlar.

Dernek kurucusu olacak kişilerde aranan fiil ehliyetine ne şekilde sahip olunur.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununda belirtildiği üzere; ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.

Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmamak: Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmamak yada bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm bulunmamaktır.

Ergin olmak: Onsekiz yaşını doldurmuş olmak veya onsekiz yaşın doldurmamış olduğu halde evlenmiş olmak yada onbeş yaşını doldurmuş küçüklerin kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınmış olmaktır.

Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır.

Dernekler özel hukuk tüzelkişisi olup, Türk Medeni Kanununun 48. maddesinde belirtilen tüm hak ve yetkilere sahiptir.

Hangi amaçla dernek kurulamaz

Anayasa ve kanunlarla açıkça yasaklanan amaçları veya konusu suç teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek amacıyla dernek kurulamaz.

Derneğin amacı; kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir gayeyi gerçekleştirmeye yönelik, anlaşılabilir ve süreklilik arz etmelidir. Hukuka veya ahlâka aykırı olmamalıdır.

Derneğin kuruluş şekli

Dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanırlar.

Dernek tüzüğünün içeriği

Dernekler Mevzuatı gereğince derneğin tüzüğünde aşağıda gösterilen hususların belirtilmesi zorunludur:

a-Derneğin adı ve merkezi. (Derneğinizin adı, daha önce kurulmuş olan bir derneğin adından farklı olmak zorundadır. Dernek adını kontrol etmek için tıklayınız)

b-Derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için dernekçe sürdürülecek çalışma konuları ve çalışma biçimleri ile faaliyet alanı.

c-Derneğe üye olma ve üyelikten çıkmanın şart ve şekilleri.

d-Genel kurulun toplanma şekli ve zamanı.

e-Genel kurulun görevleri, yetkileri, oy kullanma ve karar alma usul ve şekilleri.

f-Yönetim ve denetim kurullarının görev ve yetkileri, ne suretle seçileceği, asıl ve yedek üye sayısı.

g-Derneğin şubesinin bulunup bulunmayacağı, bulunacak ise şubelerin nasıl kurulacağı, görev ve yetkileri ile dernek genel kurulunda nasıl temsil edileceği.

h-Üyelerin ödeyecekleri giriş ve yıllık aidat miktarının belirlenme şekli.

ı-Derneğin gelir kaynakları.

i- Derneğin borçlanma usulleri.

j- Derneğin iç denetim şekilleri

k-Tüzüğün ne şekilde değiştirileceği.

l-Derneğin feshi halinde mal varlığının tasfiye şekli.

m-Dernek geçici yönetim kurulu üyelerinin adı, soyadı, görev ünvanı.

Dernek tüzüğünde kanunen belirtilmesi zorunlu hususlar dışında, Kanuna aykırı olmamak kaydıyla tüzükte yer alması istenilen diğer hükümler eklenebilir.

Örnek Dernek Tüzüğü İçin Tıklayınız.

Dernek kuruluşu için gerekli belgeler

Dernek kurucuları (en az yedi gerçek veya tüzel kişi) tarafından imzalanmış olan (Dernekler Yönetmeliği Ek-2’de bulunan) iki adet kuruluş bildirimi ve aşağıda belirtilen ekleri, derneğin kurulacağı yerin mülki idare amirliğine verilir.

a) Kurucular tarafından her sayfası imzalanmış üç adet dernek tüzüğü,

b) Kurucuların nüfus cüzdan fotokopisi,

c) Dernek kurucuları arasında tüzel kişiliklerin bulunması halinde; bu tüzel kişilerin unvanı, yerleşim yeri ve kuruluş belgesi ile tüzel kişiliklerin organları tarafından yetkilendirilen gerçek kişi de belirtilmek kaydıyla bu konuda alınmış kararın fotokopisi,

d) Kurucular arasında yabancı dernek veya dernek ve vakıf dışında kar amacı gütmeyen kuruluşlar bulunması halinde, bu tüzel kişilerin dernek kurucusu olabileceğini gösteren İçişleri Bakanlığınca verilmiş izin belgesi,

e) Kurucular arasında yabancı uyruklular varsa, bunların Türkiye'de yerleşme hakkına sahip olduklarını gösterir belgelerin fotokopileri,

f) Yazışma ve tebligatı almaya yetkili kişi veya kişilerin adı, soyadı, yerleşim yerlerini ve imzalarını belirten liste.

Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerdeki dernek kuruluş işlemlerinde istenen belgeler birer arttırılarak verilir.

Dernekler, kuruluş bildirimi ve eklerini mülki idare amirliğine vermek suretiyle tüzel kişilik kazanırlar.

Çocuk derneklerine tüzel kişiler kurucu veya üye olamazlar, ayrıca çocuk derneklerinde kuruluş bildirimine, kurucu çocukların yasal temsilcilerinin izni eklenir.

Dernek kuruluş bildiriminin incelenmesi

Dernek kuruluş bildirimi ve belgelerin doğruluğu ile dernek tüzüğü, en büyük mülki amir tarafından altmış gün içinde dosya üzerinden incelenir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve kurucuların hukuki durumlarında kanuna aykırılık veya noksanlık tespit edildiği takdirde bunların giderilmesi veya tamamlanması derhal kuruculardan istenir. Bu istemin tebliğinden başlayarak otuz gün içinde belirtilen noksanlık tamamlanmaz ve kanuna aykırılık giderilmezse; en büyük mülki amir, yetkili asliye hukuk mahkemesinde derneğin feshi konusunda dava açması içir durumu Cumhuriyet savcılığına bildirir. Cumhuriyet savcısı mahkemeden derneğin faaliyetinin durdurulmasına karar verilmesini de isteyebilir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve belgelerde kanuna aykırılık veya noksanlık bulunmaz ya da bu aykırılık veya noksanlık belirli sürede giderilmiş bulunursa; keyfiyet derhal derneğe yazıyla bildirilir ve dernek, dernekler kütüğüne kaydedilir.

Derneğin zorunlu Organları hangileridir

Derneğin zorunlu organları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kuruludur.

Dernekler zorunlu organları dışında başka organlar da oluşturabilirler. Ancak, bu organlara zorunlu organların görev, yetki ve sorumlulukları devredilemez.

Genel kurul, derneğin en yetkili karar organı olup; derneğe kayıtlı üyelerden oluşur. Genel kurul, dernek organlarını seçer ve derneğin diğer bir organına verilmemiş olan işleri görür.

Genel kurul, üyeliğe kabul ve üyelikten çıkarma hakkında son kararı verir, derneğin diğer organlarını denetler ve onları haklı sebeplerle her zaman görevden alabilir.

Yönetim kurulu, beş asıl ve beş yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Yönetim kurulu, derneğin yürütme ve temsil organıdır; bu görevini kanuna ve dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirir.

Temsil görevi, yönetim kurulunca, üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye verilebilir.

Denetim kurulu, üç asıl ve üç yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Denetim kurulu, denetleme görevini, dernek tüzüğünde belirtilen esas ve usullere göre yapar; denetleme sonuçlarını bir raporla yönetim kuruluna ve genel kurula sunar.

Derneğin kuruluşundan sonra yapılması gereken işlemler

A- Defter tutulması

Dernekler tarafından tutulması zorunlu olan defterler temin edilerek kullanmaya başlanılmadan önce dernekler biriminden veya noterden onaylattırılmalıdır.

Dernekler aşağıda yazılı defterleri tutarlar.

a) İşletme hesabı esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) Karar Defteri: Yönetim kurulu kararları tarih ve numara sırasıyla bu deftere yazılır ve kararların altı toplantıya katılan üyelerce imzalanır.

2) Üye Kayıt Defteri: Derneğe üye olarak girenlerin kimlik bilgileri, derneğe giriş ve çıkış tarihleri bu deftere işlenir. Üyelerin ödedikleri giriş ve yıllık aidat miktarları bu deftere işlenebilir.

3) Evrak Kayıt Defteri: Gelen ve giden evraklar, tarih ve sıra numarası ile bu deftere kaydedilir. Gelen evrakın asılları ve giden evrakın kopyaları dosyalanır. Elektronik posta yoluyla gelen veya giden evraklar çıktısı alınmak suretiyle saklanır.

4) Demirbaş Defteri: Derneğe ait demirbaşların edinme tarihi ve şekli ile kullanıldıkları veya verildikleri yerler ve kullanım sürelerini dolduranların kayıttan düşürülmesi bu deftere işlenir.

5) İşletme Hesabı Defteri: Dernek adına alınan gelirler ve yapılan giderler açık ve düzenli olarak bu deftere işlenir.

6) Alındı Belgesi Kayıt Defteri : Alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları, bu belgeleri alan ve iade edelerin adı, soyadı ve imzaları ile aldıkları ve iade ettikleri tarihler bu deftere işlenir.

b) Bilanço esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) (a) bendinin 1, 2, 3 ve 6 ncı alt bentlerinde kayıtlı defterleri bilanço esasında defter tutan dernekler de tutarlar.

2) Yevmiye Defteri, Büyük Defter ve Envanter Defteri: Bu defterlerin tutulma usulü ile kayıt şekli Vergi Usul Kanunu ile bu Kanununun Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri esaslarına göre yapılır.

Tutulacak defter ve kayıtların Türkçe olması zorunludur. Defterler mürekkepli kalemle yazılır.

Defterler bilgisayar ortamında da tutulabilir. Ancak form veya sürekli form şeklinde tutulacak defterler, kullanılmaya başlanmadan önce her bir sayfasına numara verilerek ve onaylatılarak kullanılabilir. Onaylı sayfalar kullanıldıktan sonra defter haline getirilerek muhafaza edilir.

Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kurallarına göre düzeltilebilir. Diğer defter ve kayıtlara rakam ve yazılar yanlış yazıldığı takdirde düzeltmeler ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üst veya yan tarafına veya ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir. Yanlış rakam ve yazının çizilmesi halinde, bu rakam ve yazıyı çizen tarafından paraflanır.

Defterlere geçirilen bir kayıt; kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz hale getirilemez.

Karar defterinin sayfa sonunda imza için bırakılan bölümü hariç defterlerin satırları, çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli form veya sürekli form yapraklarının sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz.

Derneklere ait belgeler, kaydedildikleri defterdeki kayıt sırasına uygun olarak numaralandırılır ve dosyalanarak saklanır.

Kayıt zamanı;

İşlemler, defterlere günlük olarak kaydedilir. Ancak, gelir ve gider kayıtları;

a) İşlemlerin, işin hacmine ve gereklerine uygun olarak muhasebe düzeni ve güvenliğini bozmayacak bir süre içinde kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtlar on günden fazla geciktirilmez.

b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan belgelere dayanarak tutan derneklerde, işlemlerin bunlara kaydedilmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, işlemlerin esas defterlere kırkbeş günden daha geç intikal ettirilmesine imkan vermez. Dernek defterlerinin denetim amacıyla istenmesi halinde, kırkbeş günlük sürenin dolması beklenmeden kayıtların işlenmesi zorunludur.

Hesap dönemi;

Derneklerde hesap dönemi bir takvim yılıdır. Hesap dönemi 1 Ocak’ta başlar ve 31 Aralık’ta sona erer. Yeni kurulan derneklerde hesap dönemi kuruluş tarihinde başlar ve 31 Aralık’ta sona erer.

Defterlerin ara tasdiki;

Bu defterlerin kullanılmasına sayfaları bitene kadar devam edilir ve defterlerin ara tasdiki yapılmaz. Ancak, bilanço esasına göre tutulan defterler ile form veya sürekli form yapraklı defterlerin, kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda, her yıl yeniden tasdik ettirilmesi zorunludur.

B-Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgelerinin bastırılması

Alındı belgelerinin biçimi;

Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgeleri Dernekler Yönetmeliği 42. maddesinde belirtilen biçim ve ebatta yönetim kurulu kararıyla matbaaya bastırılır.

Alındı belgelerinin kontrolü;

Bastırılan alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları ile diğer baskı işlerinde kusur bulunup bulunmadığı, sayman üyece kontrol edilir. Kontrolde hatalı olduğu ortaya çıkan cilt veya formlar geri verilerek aynı miktarda yenisi bastırılır. Alındı belgeleri, matbaadan sayman üye tarafından bir tutanak ile teslim alınır.

Alındı belgelerinin deftere kaydı;

Dernek saymanınca teslim alınan alındı belgelerinin tamamı, numarası en küçük olan alındı belgesi cildinden başlamak üzere defterin yalnızca başlangıç, bitiş ve serisi sütunları doldurularak, her bir satırda bir alındı belgesi cildi gösterilecek şekilde alt alta yazılmak suretiyle kaydedilir. Defterin diğer sütunları, alındı belgesi ciltlerinin gelir tahsil edecek kişilere teslim edilmesi veya teslim edilen alındı belgesi cildinin iade edilmesi sırasında doldurulur.

Alındı belgelerinin kullanımı;

Alındı belgeleri, gelir tahsil etme görev ve yetkisine sahip bulunanlara, sayman üyelerce imza karşılığı verilir ve kullanıldıktan sonra imza karşılığı geri alınır. Bu işlemler Alındı Belgesi Kayıt Defterinde gösterilir.

Alındı belgeleri, sabit boyalı sert veya sivri uçlu tükenmez kalemle okunaklı bir biçimde silintisiz ve kazıntısız olarak doldurulur. Ödemede bulunana asıl yaprak koparılarak verilir, koçan kısmı ciltte bırakılır. Düzenleme sırasında hata yapılırsa, hatalı belge yaprağı ödemede bulunana verilmez. Asıl ve koçan yaprakların üzerine “İPTAL” ibaresi yazılıp her ikisi koparılmadan ciltte bırakılır.

Form şeklinde bastırılan alındı belgeleri, elektronik sistemler aracılığıyla doldurulduktan sonra aslı ödemede bulunana verilir; sureti dosyasında muhafaza edilir.

C- Yetki belgesi düzenlenmesi

Dernek adına gelir tahsil edecek kişi veya kişiler, yetki süresi de belirtilmek suretiyle, yönetim kurulu kararı ile tespit edilir. Gelir tahsil edecek kişilerin açık kimliği, imzası ve fotoğraflarını ihtiva eden (Dernekler Yönetmeliği EK-19’da bulunan) “Yetki Belgesi” dernek tarafından üç nüsha olarak düzenlenerek, dernek yönetim kurulu başkanınca onaylanır. Yetki belgelerinin birer sureti dernekler birimlerine verilir.

Dernek adına gelir tahsil edecek kişiler, ancak adlarına düzenlenen yetki belgelerinin bir suretinin dernekler birimine verilmesinden itibaren gelir tahsil etmeye başlayabilirler

Yetki belgelerinin süresi, yönetim kurullarının görev süresi ile sınırlıdır. Yeni seçilen yönetim kurullarının, yetki belgelerini birinci fıkra esaslarına göre yenilemesi zorunludur. Yetki belgesinin süresinin bitmesi veya adına yetki belgesi düzenlenen kişinin görevinden ayrılması, ölümü, işine veya görevine son verilmesi, derneğin kendiliğinden dağıldığının tespit edilmesi veya fesih edilmesi gibi hallerde, verilmiş olan yetki belgelerinin dernek yönetim kuruluna bir hafta içinde teslimi zorunludur. Ayrıca, gelir toplama yetkisi yönetim kurulu kararı ile her zaman iptal edilebilir. Yetki belgesi ile ilgili değişiklikler yönetim kurulu başkanınca, onbeş gün içerisinde dernekler birimine bildirilir.

D -Gelir–Gider İşlemleri

Dernek gelirleri alındı belgesi ile tahsil edilir. Dernek gelirlerinin bankalar aracılığı ile tahsili halinde banka tarafından düzenlenen dekont veya hesap özeti gibi belgeler alındı belgesi yerine geçer.

Dernek adına gelir tahsil etmekle yetkili olan kişiler, tahsil ettikleri paraları otuz gün içerisinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar. Ancak, tahsilatı 2005 yılı için 1000.- YTL’yi (yeniden değerleme oranında artırılır) geçenler, 30 otuz günlük süreyi beklemeksizin tahsil ettikleri parayı en geç iki iş günü içinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar.

Dernek kasasında bulundurulabilecek para miktarı, ihtiyaçlar dikkate alınarak yönetim kurulunca belirlenir.

Dernek giderleri ise fatura, perakende satış fişi, serbest meslek makbuzu gibi harcama belgeleri ile yapılır. Ancak dernekler, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi kapsamında bulunan ödemeleri için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gider pusulası, bu kapsamda da bulunmayan ödemeleri için Gider Makbuzu düzenlerler.

Dernekler tarafından kişi, kurum veya kuruluşlara yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri (Dernekler Yönetmeliği EK-15’te bulunan) Ayni Yardım Teslim Belgesi ile yapılır. Kişi, kurum veya kuruluşlar tarafından derneklere yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri ise Ayni Bağış Alındı Belgesi ile kabul edilir.

Bu belgeler; Dernekler Yönetmeliğinde ((EK-13) (EK- 14) ve (EK- 15)’de) gösterilen biçim ve ebatta, müteselsil seri ve sıra numarası taşıyan, kendinden karbonlu elli asıl ve elli koçan yaprağından meydana gelen ciltler veya elektronik sistemler ve yazı makineleri aracılığıyla yazdırılacak form veya sürekli form şeklinde, dernekler tarafından bastırılır. Form veya sürekli form şeklinde bastırılacak belgelerin, belirtilen nitelikte olması zorunludur.

Saklama süresi;

Defterler hariç olmak üzere, dernekler tarafından kullanılan alındı belgeleri, harcama belgeleri ve diğer belgeler özel kanunlarda belirtilen süreler saklı kalmak üzere, kaydedildikleri defterlerdeki sayı ve tarih düzenine uygun olarak 5 yıl süreyle saklanır.

İşletme hesabı tablosu;

İşletme hesabı esasına göre kayıt tutan dernekler yıl sonlarında (31 Aralık) (Dernekler Yönetmeliği EK-16’da gösterilen biçimde) “İşletme Hesabı Tablosu” düzenlerler.

Bilanço esasına göre raporlama;

Bilanço esasına göre defter tutan derneklerin yıl sonlarında (31 Aralık), Maliye Bakanlığınca yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerini esas alarak bilanço ve gelir tablosunu düzenlemeleri yeterlidir.

E-Üye kayıt işlemleri

Derneğe üye olmaları Kanunla yasaklanmamış olan ve dernek tüzüğüne göre üye olma şartlarını taşıyan kişilerin derneğin yönetim kuruluna yapacakları yazılı üyelik başvuruları yönetim kurulunca görüşülerek en çok otuz gün içinde üyeliğe kabul veya isteğin reddi şeklinde karara bağlanıp, sonucu müracaat sahibine yazı ile duyurulması zorunludur. Derneğin, ilk genel kurul toplantısının yapılacağı tarihe kadar, dernek tüzüğünde sayıları belirtilen yönetim ve denetleme kuruları üye tam sayısının asıl ve yedeklerini oluşturabilecek sayıdan az olmamak üzere üye kayıt edilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

Yönetim kurulunca, karar defterinde alınan karar ile üyeliğe kabul edilmiş bulunanlar dernek üyesi olurlar. Üyeliğe kabul kararının tarih ve sayısı ile üyenin kimlik bilgileri ve aidat ödentileri üye kayıt defterine kayıt edilir.

Yazılı olarak yapılacak üyelik başvurusu, dernek yönetim kurulunca en çok otuz gün içinde karara bağlanır ve sonuç yazıyla başvuru sahibine bildirilir. Başvurusu kabul edilen üye, bu amaçla tutulacak deftere kaydedilir.

Üyelik için kanunda veya tüzükte aranılan nitelikleri sonradan kaybedenlerin dernek üyeliği kendiliğinden sona erer.

Hiç kimse, dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Her üye yazılı olarak bildirmek kaydıyla, dernekten çıkma hakkına sahiptir.

Tüzükte üyelerin çıkarılma sebepleri gösterilebilir.

Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. Bu çıkarma kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir.

F- Genel kurul toplantısı

Derneğin, kuruluş işlemlerinde eksiklik ve kanuna aykırılık bulunmadığına ilişkin olarak mahallin mülki amirliğince yapılan yazılı bildirimi izleyen altı ay içinde dernekler ilk genel kurul toplantısını yapmak ve organlarını oluşturmakla yükümlüdürler.

Genel kurul;

a) Dernek tüzüğünde belli edilen zamanlarda olağan,

b) Yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı isteği üzerine otuz gün içinde olağanüstü toplanır.

Genel kurul toplantıya yönetim kurulunca çağrılır.

Çağrı usulü;

Yönetim kurulu, dernek tüzüğüne göre genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesini düzenler. Genel kurula katılma hakkı bulunan üyeler, en az onbeş gün önceden, günü, saati, yeri ve gündemi bir gazetede ilan edilmek veya yazılı ya da elektronik posta ile bildirilmek suretiyle toplantıya çağrılır. Bu çağrıda, çoğunluk sağlanamaması sebebiyle toplantı yapılamazsa, ikinci toplantının hangi gün, saat ve yerde yapılacağı da belirtilir. İlk toplantı ile ikinci toplantı arasındaki süre yedi günden az, altmış günden fazla olamaz.

Toplantı, çoğunluk sağlanamaması sebebinin dışında başka bir nedenle geri bırakılırsa, bu durum geri bırakma sebepleri de belirtilmek suretiyle, ilk toplantı için yapılan çağrı usulüne uygun olarak üyelere duyurulur. İkinci toplantının geri bırakma tarihinden itibaren en geç altı ay içinde yapılması zorunludur. Üyeler ikinci toplantıya, birinci fıkrada belirtilen esaslara göre yeniden çağrılır.

Genel kurul toplantısı bir defadan fazla geri bırakılamaz.

Toplantı usulü;

Genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesi toplantı yerinde hazır bulundurulur. Toplantı yerine girecek üyelerin resmi makamlarca verilmiş kimlik belgeleri, yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulunca görevlendirilecek görevliler tarafından kontrol edilir. Üyeler, yönetim kurulunca düzenlenen listedeki adları karşısına imza koyarak toplantı yerine girerler. Kimlik belgesini göstermeyenler, belirtilen listeyi imzalamayanlar ile genel kurula katılma hakkı bulunmayan üyeler toplantı yerine alınmaz. Bu kişiler ve dernek üyesi olmayanlar, ayrı bir bölümde genel kurul toplantısını izleyebilirler.

Toplantı yeter sayısı sağlanmışsa durum bir tutanakla tespit edilir ve toplantı yönetim kurulu başkanı veya görevlendireceği yönetim kurulu üyelerinden biri tarafından açılır. Toplantı yeter sayısı sağlanamaması halinde de yönetim kurulunca bir tutanak düzenlenir.

Açılıştan sonra, toplantıyı yönetmek üzere bir başkan ve yeteri kadar başkan vekili ile yazman seçilerek divan heyeti oluşturulur.

Dernek organlarının seçimi için yapılacak oylamalarda, oy kullanan üyelerin divan heyetine kimliklerini göstermeleri ve hazırun listesindeki isimlerinin karşılarını imzalamaları zorunludur.

Toplantının yönetimi ve güvenliğinin sağlanması divan başkanına aittir. Genel kurul, gündemdeki konuların görüşülerek karara bağlanmasıyla sonuçlandırılır. Genel kurulda her üyenin bir oy hakkı vardır; üye oyunu şahsen kullanmak zorundadır.

Toplantıda görüşülen konular ve alınan kararlar bir tutanağa yazılır ve divan başkanı ile yazmanlar tarafından birlikte imzalanır. Toplantı sonunda, tutanak ve diğer belgeler yönetim kurulu başkanına teslim edilir. Yönetim kurulu başkanı bu belgelerin korunmasından ve yeni seçilen yönetim kuruluna yedi gün içinde teslim etmekten sorumludur.

Mahkemece kayyım atanması veya Medeni Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre görevlendirilme yapılması halinde, bu maddede yönetim kurulana verilen görevler bu kişiler tarafından yerine getirilir.

G-Genel kurul sonuç bildirimi;

Olağan veya olağanüstü genel kurul toplantılarını izleyen otuz gün içinde, yönetim ve denetim kurulları ile diğer organlara seçilen asıl ve yedek üyeleri içeren (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te belirtilen) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ve ekleri yönetim kurulu başkanı tarafından mülki idare amirliğine bildirilir:

Bu bildirime;

a) Divan başkanı, başkan yardımcıları ve yazman tarafından imzalanmış genel kurul toplantı tutanağı örneği,

b) Tüzük değişikliği yapılmışsa, tüzüğün değişen maddelerinin yeni ve eski şekli ile dernek tüzüğünün son şeklinin her sayfası yönetim kurulunca imzalanmış örneği.

Eklenir.

Genel kurul sonuç bildirimi ve ekleri, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Genel kurul sonuç bildirimleri, dernek yönetim kurulu tarafından yetki verilen bir yönetim kurulu üyesi tarafından da yapılabilir. Bildirimin yapılmamasından yönetim kurulu başkanı sorumludur.

Sandığı bulunan dernekler, sandıklarına ait genel kurul sonuç bildirimi ve eklerini bu maddede belirtilen usulde mülki idare amirliğine bildirirler.

H-Beyanname verilmesi

Beyanname verme yükümlülüğü

Dernek yönetim kurulu başkanları, her takvim yılının ilk dört ayı içinde bir önceki yıla ait Dernek Beyannamelerini (Dernekler Yönetmeliği EK-21’de bulunan) doldurarak mülki idare amirliğine vermekle yükümlüdürler. İl merkezlerinde ve büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçelerde bulunan dernekler beyannamelerini bir adet, diğer ilçe merkezinde bulunanlar ise iki adet olarak verirler.

Şubeler, mülki idare amirliğine verecekleri beyannamelerin birer örneğini bağlı bulundukları derneğe de vermekle yükümlüdürler.

I-Değişikliklerin bildirilmesi

Dernekler, yerleşim yerlerinde (İkametgahlarında) meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 24’te bulunan)“Yerleşim Yeri Değişiklik Bildirimini”;

Genel kurul toplantıları dışında dernek organlarında meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 25’te bulunan) “Dernek Organlarındaki Değişiklik Bildirimini”

Doldurmak suretiyle, değişikliği izleyen otuz gün içinde mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler. Bu belgeler, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Dernek tüzüklerinde yapılan değişiklikler de tüzük değişikliğinin yapıldığı genel kurul toplantısını izleyen otuz gün içinde, (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te bulunan) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ekinde mülki idare amirliğine bildirilir.

J-Taşınmazların bildirilmesi

Dernekler edindikleri taşınmazları tapuya tescilinden itibaren otuzgün içinde (Dernekler Yönetmeliği EK- 26’da bulunan)“Taşınmaz Mal Bildirimini Formu” nu doldurmak suretiyle mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler.

Bu form, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

K-Mal bildirimi

04.5.1990 gün, 20508 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 3628 sayılı “Mal Bildiriminde bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu”na ve bu Kanuna atfen çıkartılmış olan “Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik” gereğince, Türk Hava Kurumunun Genel Yönetim ve Merkez Denetleme Kurulu Üyeleri ile Genel Merkez Teşkilatında ve Türk Kuşu Genel Müdürlüğünde, Türkiye Kızılay Derneğinin Merkez Kurullarında ve Genel Müdürlük teşkilatında görev alanlar ve bunların Şube Başkanları ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri (Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik ekinde bulunan) “Mal Bildirim Formu”nu tek nüsha olarak doldurmak ve tarih belirterek imzalamak suretiyle mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Türk Hava Kurumunun, Türkiye Kızılay Derneğinin ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri için İçişleri Bakanlığına, bunların Şube Başkanları için bulundukları İl Valiliklerine, Türk Hava Kurumu ile Türkiye Kızılay Derneğinde görev alanlar için Kurum ve Dernek Genel Başkanlığına,

Bu göreve başlama tarihini izleyen bir ay içinde mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Mal bildiriminde bulunacak olanların kendilerine, eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait bulunan taşınmaz malları ile 1 inci derece Devlet Memurlarına yapılan aylık net ödemenin beş katından fazla tutarındaki her biri için ayrı olmak üzere, para, hisse senetleri ve tahviller ile altın, mücevher ve diğer taşınır malları, hakları, alacakları ve gelirleriyle bunların kaynakları, borçları ve sebepleri bu mal bildiriminin konusunu teşkil eder.

Mal varlığında önemli bir değişiklik olduğunda bir ay içinde,

Görevin sona ermesi halinde, ayrılma tarihini izleyen bir ay içinde,

Görevlere devam edenler, sonu (0) ve (5) ile biten yılların en geç Şubat ayı sonuna kadar,

Mal bildirimlerini yenilerler.

L-Derneğin İç Denetimi

Dernekte genel kurul, yönetim kurulu veya denetim kurulu tarafından iç denetim yapılabileceği gibi, bağımsız denetim kuruluşlarına da denetim yaptırılabilir.

Genel kurul veya yönetim kurulu, gerek görülen hallerde denetim yapabilir veya bağımsız denetim kuruluşlarına denetim yaptırabilir.

Genel kurul, yönetim kurulu veya bağımsız denetim kuruluşlarınca denetim yapılmış olması, denetim kurulunun yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

Derneğin denetleme kurulu; derneğin tüzüğünde gösterilen amaç ve amacın gerçekleştirilmesi için sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları doğrultusunda faaliyet gösterip göstermediğini, defter, hesap ve kayıtların mevzuata ve dernek tüzüğüne uygun olarak tutulup tutulmadığını, dernek tüzüğünde tespit edilen esas ve usullere göre ve bir yılı geçmeyen aralıklarla denetler ve denetim sonuçlarını bir rapor halinde yönetim kuruluna ve toplandığında genel kurula sunar.”

İktibas: Dernekler Dairesi Başkanlığı