28 Ekim 2011 Cuma

ALEVILER MILIYETÇILIGIN NERESINDE

ALEVILER MILIYETÇILIGIN NERESINDE                              
 
“O yücelikte “ben” , “biz” veya “sen” yoktur.
“Ben” , “biz” “sen” ve “o” hep biriz. Hallaç
 
ULUS VE ULUSÇULUK                                                                       Kendal DOGAN
 
Insanligin sinifsal ayrim yasamadigi dönemlerde insan topluluklari klanlar ve kabileler seklinde biçimlenmislerdi. Antropoloji, etnografya ve kazibilimi alanlarinda elde edilen bilgiler isiginda, klan yada gen örgütlenmesi, günümüz insan türünün ilk kez ortaya çiktigi paleolitik dönemlerden kurulup, insanlarin sürüler halinde yasamina son vermistir. Klan, sinifli toplumdan önceki yasam döneminde yasayan, ortak kökene, dile geleneklere, inançlara ve gerek günlük yasamalari gerekse kültürleri açisindan ortak özelliklere sahip ilk üretken, toplumsal ve etnik bir grup, faaliyetlerinin tümünün yürütülmesinde üretim iliskilerinin yani sira kan baglarinin da önde gelen bir rol oynadigi bir gurup olarak tanimlanabilir. Klan ortak yerlesim ve av alanlarina sahip olmasi ile de ayri bir nitelik kazanmaktadir. Klanin ekonomik temeli ilkel ortak mülkiyetti. Klani olusturan insan grubu ekonomik faaliyetlerinin tümü ortak üretim ve esit paylasmaya dayandirmaktaydi. Ekonomik faaliyetlerin degisip gelismesi gruplar üzerindeki farklilasmasi da gen toplumunun örgütsel biçimlerinin degisimine yol açmistir. Kabile ise birkaç yüz ya da birkaç bin insandan olusan klandan büyük topluluklar olarak ifade edilebilir. Çok gelismis kabileler birden fazla klani içerisinde barindirmasi nedeniyle de bir toplumsal mülkiyet biçimi olarak yeni bir üretim tarzi yaratir. Kabilelerin üretimdeki alanlarinin çesitli olmasi nedeniyle farkli yönetim ve organlara ihtiyaç duyulmustur.(Kabile reisleri, komutanlar, kabile meclisi v.b) Bu dönem yani ilkel komünal toplum asamasinda topluluklarin her biri karekteristik biçimlerde varliklarini binlerce yil sürdürmüslerdir. Ortak ekonomik faaliyetler ve kültürün gelismesinden elverisli süreç olan ilkel dönemde dilin gelismesi ve yetkinlesmesi gerçeklesmistir. Önemli toplumsal iliskiler nedeniyle klan-kabile örgütlenmesi özünde tasidigi çeliskilerin derilesmesi ile mevcut topluluklarin yerini baska topluluklarin almasina zemin hazirlamistir. Bu degisim ve gelisim süreci aile denen yapi egemen olmaya baslamistir. Bunun da anlami akraba evliliklerinin sona erdigi kan bagi iliskileri, ortak etnik iliskilerden ayrilmasi demektir. Tarim alanindaki gelisme, hayvancilik ve bunlar ile el zanaatlar arasinda isbölümünün dogmasi, degisim (trampa) birikim esit olmayan yeni iliskilerin ortaya çikmasi, klan-kabile toplumunun da sonunu hazirlamistir. Yeni toplumsal gelismenin sonucunda artik kan bagini esas almayan fakat ekonomik faaliyet iliskisinden dogan ticaret iliskileriyle kaynasan toprak baglari temelindeki yeni topluluga ‘milliyet’ adi verilmistir. Milliyet, “Sinifsal karakterli üretim iliskileri temelinde ahlaksal degerlerinde ve geleneklerinde yansiyan dil birligi, din ve manevi birlik, ortak kültürel özellikler ve ortak yasam tarziyla baglanmis insanlardan olusan bir topluluk biçimidir.” Feodalizmin dagilma süreci ile birlikte kapitalizmin egemenligiyle birlikte milliyetler uluslasma süreci yasamis, bazi milliyetlerde birleriyle iliskili diger milliyetlerle birlikte bir ulus halinde kaynasmalari seklinde süreçlerini tamamlamislardir. Sonuç olarak “Ulus ortak bir dille, ortak bir toprakla, ekonomik yasam ortakligiyla ve söz konusu halkin kültürünü diger halklarin kültüründen ayirt eden sosyal psikolojik bazi özellikleriyle birbirine baglanmis istikrarli bir insan toplulugudur. . ULUSÇULUK VE MILLIYETÇILIK Anamalci düzenlerde ulusal düzeydeki iliskilerin tümü uluslarin manevi yasam alanlarinda çok önemli rol oynamaktadir. Ulusal bazda gelistirilen ya da ele alinan her faaliyet ideolojik yasamda toplumda çatismaya neden olmaktadir. Bu çatismada egilimler “ulusal çikar” temelinde ulusa bakis farklilasmasi ile iki farkli politikaya isaret etmektedir. Birinci egilim sinif temelinde yaklasim olup sinif egemenligini (isçi sinifinin) esas alan halklara esit yaklasimi sunan ezilen ve mazlum ulus yaninda yer alan ve kisaca Enternasyonalizm olarak tanimlanmaktadir. Diger bir ikinci egilim ise; ulusal çikarlari esas alan ve abartan diger tüm toplumsal çikarlari ulusal çikarlara uydurmaya çalisan, tutucu toplumsal iliskilerin devamindan yana olan, birlikte yasadigi uluslar dahil diger uluslarin ve milliyetlerin çikarlarini özgün yapilarini küçümseyen onlari asagilik ve degersiz sayan karsilastirma durumunda kendi halkini diger halklarda yüce gören ve sonuçta sovenizme ulasan bir burjuva ideolojisi olarak tanimlanabilir. (Bu tanimlamaya en uygun örnek Türkiye’de yasanmaktadir. Halklari küçük görme, onlarin yasam alanlarina saldiri, linç politikalari geçmis tarihi süreçlerdeki katliamlar siralanabilir. Ancak yakin süreçte Bilecik, Trabzon vb. illerdeki linç girisimi son derece tehlikeli ve halklari birbirine bogazlatma senaryolarinin bir parçasi olarak görülmelidir.) “Kürtler’in birlesememeleri hakkindaki sebep ve rivayet söyledir. Hz. Muhammed (A.S) peygamberlik sedasi dünyaya yayilinca yeryüzündeki padisahlar tarafindan peygamberin yanina ve ona itaat kasdiyla elçiler gönderildigi sirada, Türkistan’in büyük sultani Oguz Han tarafindan dahi Kürt ayanindan, seytan suratli, çirkin çehreli Bügduz Amen adinda birisi elçi sifatiyla Medine’ye gönderilmisti. Bu elçi Peygamber’in huzuruna gelince, Hazreti Peygamber, onun çirkinligi mahiyetinden nefret duyarak asiret ve kabilesini sormuslar o da Kürt taifesindenim demistir. Bunun üzerine Hazreti Peygamber söyle buyurmustur: Cenabi Allah bunlari ittifak hususunda muvaffak etmemis, aksi taktirde dünyadaki insanlar bunlarin elinde mahvolurlar.” seklindeki uydurmalar halklarin gelismesi ve birbirleri ile olan iliskilerini zora sokmustur. Milliyetçilik halklar arasinda genis bag kurulmasina karsi olan ancak etnik olarak birbirine yakin halklarla iliski kurmaktan yana bir anlayisi benimsemektedir. (Yalnizca Türki uluslarla iliskileri savunma, bir baska örnekte Türk-Islam sentezcilerinin konuyu biraz daha genisleterek” Müslüman devletlerle münasebetlerin gelistirilmesi” vb.) Milliyetçiligin ulastigi ve en istenmeyen düzeyinde yani sovenizm sürecinde; Halklarin küçümsenmesi, “Kürtler …bir cin toplulugudur ” vb. bilim disi söylevler, kör bir nefrete dönüsmesi sonucu diger halkin tümden yok edilme sürecine kadar varabilir. Özelikle sovenizmin irkçiliga dönüstügü cografyalarda halklarin nasil bogazlandigina tarih çok kez sahit olmustur. ”Türküm diyen her insani Türk tanimaktan, yalniz Türklüge ihaneti görülenler varsa, cezalandirilmaktan baska yol yoktur.” diyen bir anlayisin (Ermeni Katliami ) yenidünya dengelerinde yeri yoktur. Esas olarak “irksal farkliliklar insan organizmasinda olusan fizyolojik süreçlerde hiçbir asli rol oynamayan biyolojik farkliliklardir. Bunlarin, beyin yapisina ya da insanlarin düsünme ve hissetme yeteneklerine hiçbir etkileri yoktur.” Dünyadaki tüm dinler ulus üstünlügünü ret etmislerdir. Ülkemizde Ulusçuluk ve Milliyetçilik kavramlari çogu kez birbirlerinin yerine konmaya çalisilmaktadir. Esas olarak ulusal olan anamalci sistemin tüm etnik topluluklari arasindaki iliskileri tümüyle kapsar. Türkiye’de Türk milliyetçiliginin felsefi temelini atan Kürt Ziya Gökalp bu teoriye “Osmanlilara göre, ulus, Osmanli imparatorlugu’nda bulunan bütün uyruklari içine alir. Oysa bir imparatorlugun bütün uyruklarini bir tek ulus saymak, büyük bir yanilgidir; çünkü, bu karisimin içinde bagimsiz kültürleri olan türlü uluslar vardir” diyerek karsi çikmistir.( Kemalizm’in ulus kavrami bir ulusun egemenligine dayali oldugu kuskusuz tartismasiz bir gerçekliktir.) Kemalizm ulusçulugu neyi öngörüyor bu konuya kisaca bakmak gerekirse; “ Ulus-devlet denilen sey de sonuçta, özgürlükler, haklar ve yükümlülükler üzerinden bir toplumun devlete sadakatidir. Her ulus-devlet kendisine tabi yurttaslar ister. Itaatkar, ulus-devletin ideolojisini onaylayarak mutedil yasayan, farkli olmak istemeyen, ortalama, vasat, sadik yurttaslardir bunlar. Bunun disindaki her sey ulus-devletin tepkisini çeker.” “Bu memleket tarihte Türk’tü ,o halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yasayacaktir.”diyen Mustafa Kemal’in Milliyetçiligi “ Türk milliyetçiligi belli bir etnisiteyi temel almaz.” Ancak yasamin her alaninda basta Türkçe’nin esas dil olmak üzere egitim kültür ve bilim dili olarak seçilmesi, diger halklar üzerindeki egemen ulus baskisi, bu projenin hiç de masum olmadigini ortaya çikarmaktadir. Dünya da hiçbir ulus bu ideoloji kadar egemen ulus psikolojisine sahip olmamistir. Ne mutlu Türküm diyene sözü Türk milliyetçiliginin ulastigi düzeydir. Türk milliyetçiliginin, yani bir baska deyisle Kemalizm kapali milliyetçilik modeli ile de ayrica halklari bir dönemde olsa ulusal ve etnik taleplerini erteletmeyi basarmistir. Bunu nedeni ise Kemalizm’in Türk ulusunu kutsasa da, Türk olabilmenin sarti olarak “Türk etnisitesinden gelmeyi aramayan” özelligidir. Bati uygarligini kendisine yön olarak tayin eden bu milliyetçilige göre, Türkiye resmi sinirlari içinde hangi etnik kökenden olursa olsun, herkes Türk kabul edilir. Bu temel esasa göre olusturulan hukuk ve anayasal bir ulus egemenligine dayali homojenlige dogru halklar üzerindeki asimilasyon projelerini kurumlari ile birlikte günümüze kadar sürdürmüstür. Kemalizm’e yada irkçi Türk milliyetçiligine göre; herkes “Türk” ya da “Türkçü” olmak zorundadir. Türkiye’deki Türk soyundan olmayanlar “Türkçü” degillerse, Türk milliyetçilerine göre; bölücü, hain, karsit milliyetçilerdirler.” Onlara göre vatandaslik, “Türklük” ya da “Türkçülük” ile kaimdir. Vatandasligin kriteri; “Türklük” ya da “Türkçülük” ile sinirlidir. “Ulus-devlet denilen sey de sonuçta, özgürlükler, haklar ve yükümlülükler üzerinden bir toplumun devlete sadakatidir. Her ulus-devlet kendisine tabi yurttaslar ister. Itaatkar, ulus-devletin ideolojisini onaylayarak mutedil yasayan, farkli olmak istemeyen, ortalama, vasat, sadik yurttaslardir bunlar. Bunun disindaki her sey ulus-devletin tepkisini çeker.” yaklasimi halklarin istemlerinin ne kadar zor süreçlerden geçtigi ve geçecegini en iyi anlatan resmi görüstür. Bu anlayisindan dolayi da, “toplumdaki farkliliklarin isteklerinin, egemen Türk milliyetçiligini tahrik etmekte oldugunu” ileri sürülmekte, egemen olan, ezen, zulmeden, hak, hukuk tanimayan irkçi soven Türk milliyetçiliginin karsisinda, sus-pus olunmali, ona herkes boyun egmeli, kaderine razi olmali!.. Böyle olmazsa, farkliliklar kendi kimlikleri ile ilgili talepler ileri sürerlerse, esas oglan rahatsiz olur, cani sikilir, en sonunda da ayrani kabarir, sokaklara dökülür, ezer geçer!.. Bu saldirganligin da sirti sivazlanir, “neden bu saldirganlarin canlarini siktilar” diye, Kürt’den, Ermeni’den, Alevi’den, Yezidi’den hesap sorulur!...(Maras ,Çorum,Sivas olaylari Türk milliyetçisi olarak övünç duyanlar tarafindan organize edilerek hayata geçirilmis olaylardir.) Cumhuriyetin kurulusundan beri süren irkçi ve gerekli olmayan hassasiyetler Türkiye’ye çok aci örnekler yasatmistir. (Maras katliami Milliyetçiligin pompalanmasi sonucu nasil bir felakete ulastigina iliskin bulunmaz bir örnektir.Milliyetçiligin devlet tarafindan nasil organize edildigi ve harekete geçtigine iliskin olarak baska bir örnek : “Dönemin bölge sikiyönetim komutani Tuggenaral Tayyar Aygur Maras katliami bir nolu sanigi Ökkes Kengerle görüsmesinde ; Oglum ,bu hadiseler sizin boyunuzu asar ,bunu bizde biliyoruz .Soldan her sey elimizde .Silahlar mermiler ,dökümanlar…Hepsini yakaldik.Hatta Ermeni Garbis adinda birinin oldugunu tespit ettik.Eger bu sahi ölenler arasinda degilse ,yakinda bir vilayetin daha basini yakabilir.Insallah ölen yedi sünnetsizden birisi budur.) Ruhi sekillenmesi bölünme ve Komünizm karsiti ideoloji ile sekillenen Türk milliyetçiligi her defasinda bir bahane bularak, özgürlüklerin, haklarin, demokratiklesmenin önünü kesmistir. Kiskirtilan irkçi soven milliyetçilikle birlikte birçok aci olaylar ülkemizde yasanmaktadir. ALEVILIK Ortaçag içinde sekillenmis, tarihsel süreçte Islam öncesi yapisi ile de önemli aydinlanma hareketlerinin Anadolu'daki öncüsü konumunda olan Aleviler, ayni zamanda, toplumsal, hukuksal düsünsel yapisi ile de çagdas bir yasami esas alan aydinlanmaci bir baskaldiri ögretisi olarak Anadolu ve yakin cografyalarda, yasayan farkli uluslardan ve milliyetlerden olusan halklarin süreç içerisinde yasam felsefesi haline dönüsmüstür. Bir anlamda Anadolu halklarinin geleneksellestirdikleri yasamlarinin felsefesidir, Alevilik. Çok tanrili dinlerin egemen oldugu çaglarda, tanrisal güç, bir felsefe, yasam biçimi olarak algilanmaktaydi. Günümüze yansimis olan efsaneler, totemler, tabular bu sürece iliskin örneklerle doludur. Alevilik bu anlamda ele alinirken çok tanrili dinlerden etkilendigi gözlenmektedir. Alevilik, "Islam’dan çok öncelere dayanir. Yada Islamlik Alevilikten çok daha yakindir. Islamiyet ortaya çiktiginda, Alevilik adi olmasa da bile baska baska adlarla hep vardi." denirken Alevilige esas olan yasam tarzinin çok eskiye dayandigini ilkel toplumun esitlikçi yasami ve yönetiminin çesitli süreçlere tasinmasi olarak düsünmek gerekir. "Alevilik, var olmak için Islam’a hiç gerek duymadi. Onun Islam dairesinde görünmek istemesi üzülerek söylemeliyiz ki korkudan ileri geliyordu." Alevilik Islam dini ile olan iliskisi ve hukuki korunma amaci gütmektedir. Aslinda Islam’a tepki olarak süreçteki yerini alirken bunu açikça ifade edememistir. Geçmisteki isimlendirmesi ne olursa olsun Alevilik esitlikçi özgür ve birlesik toplumun yaratilma özlemlerini sürekli olarak olusum çekirdeginde barindirmistir. Farkli uluslardan ve halklardan insanlarin tercihinin nedeni özündeki özlemdir. Islam, Hiristiyan veya Samanist görüntülü olmasi farkli inanç guruplarini içinde barindirmasindan kaynaklidir. Bu nedenledir ki toplumsal yapidaki farkliliklar, farkli tanimlanacak kadar farklilasmistir. Günümüz Alevilerine en yakin olarak; Islam'i kendi yasam biçimlerinden çok uzakta bulan topluluklar "Ehl-i Ridde"ve "Rafiziler" olarak isimlendirilen, Islam karsiti olarak o dönemin Alevileri olarak kabul edilmektedir. Islam bilginlerinden Prof Bekir Topaloglu, "çünkü Alevilik ne bir din, ne bir mezhep, ne de tarikattir. Çesitli milletlere ait bazi inanç, telakki ve geleneklerin toplamindan olusmus bir karisimdir.” Aleviligin Islam’in egemen oldugu dönemde Rafiziler olarak anilmasi konusunda kimsenin kuskusu kalmamistir. Rafizi sözcügü,”reddetmek, itiraz etmek” anlaminda olup, Islam’in devlet olma anlayisinin dayattigi, Müslümanlastirma politikalarina karsi itiraz, deyim yerinde ise karsi durustur. Genel olarak Islam dinin toplumsal dokuya karsi yönelimleri reddetmek olan Rafizilik; Muhamed’in zamaninda da seslerini yükseltmisler ancak “yükselen deger” olarak Islam karsisinda o dönemde aktif bir politika ortaya koyamamislardir. Islam’in ilk devlet baskani olan Muhammed’den sonra kazanimlarin paylasilmasi, iktidar savasini da hizlandirmistir. Bu durumdan yararlanan Islam karsiti (Rafiziler ve diger topluluklar) güçlerini taraf olarak ortaya koyabilmislerdir. Ali yandasligi da Islam dini ile ilk iliskilerin anlam kazanmasina neden olmustur. Rafiziler hakkinda farkli düsünceler ortaya konmaktadir. Ancak ortak kabul gören düsünce ise "Islam’i kökten veya kismen reddenler"dir Alevilik geçmis süreçte Rafizilik’le örtüsmektedir. Baska bir deyisle Aleviligin ta kendisidir demek daha dogru olacaktir. Alevi -Bektasilerin Türk Milliyetçiligi Türkçülügün esaslari projesi ile “Osmanlinin zengin dil ve kültür yapisina karsi” bir hücum baslatilmistir. Bu durum egemen olmayan ulus ve milliyetler üzerinde korkunç tahribatlarin baslangici olmustur. Ittihat ve Terakki Cemiyeti içinde yer alan ve Osmanli’ya karsi duyulan tepkinin nedeni olarak kent Alevileri yani Bektasileri istemeyerekte olsa Türkçülügün savunucusu haline getirmistir. Burada Osmanli’ya karsi gelistirilen en büyük muhalefet gurubunun, projeleri ile Bektasileri etkiledigini ve umut kapisi olarak algilandiklarini anliyoruz. Bektasilerin kentte Sünni devlet aygitlari ile olan ticari, egitim, askeri vb. iliskileri Türkçülüge daha hosgörü ile yaklasmalarina neden olmustur.(“Genç Türkler ile Ittihat Terakki ileri gelenleri arasinda devrim eylemi içerisinde yer alan hayli Bektasi vardir…Istanbul’da ve öteki kültür merkezlerinde yüksek makamlarda görevli kültürlü Bektasi’ler vardir.Ben sahsen birkaç vezir ,bir elçi ve bir çok hakim , sair v.b taniyorum.En az iki Bektasi seyhülislam vardir…”) Ancak bu durum kirda yasan topografik olarak bozuk cografyalarda yasayan Aleviler için söz konusu olmamistir. Bektasilerin Osmanli ile her zaman iyi iliskiler olmustur. “Milli ve tarihi bir Türk müessesi olan Bektasi tekkesi’nin ,Türk medeniyeti tarihine yedi asir süresince yaptigi büyük hizmetleri…”neticesinde kentlerde tekkelerini kurmus ticari iliskilerde önemli yollar kadetmislerdir. Devletlerle hiçbir hukuki bagi olmayan, gelistirdikleri iç hukuk ile sorunlarini çözen kendi dar pazarini olusturan ve özgün yapisini koruyan Aleviler için milliyetçilik yabanci bir kavramdir. Özgün Alevi ögretisi “Gök kubbe altinda yasayan tüm insanlar kardestir.” temel kurali bir felsefe seklinde belleklerde çok saglam bir sekilde yer almistir. Kent Alevileri olan Bektasilerin (Ittihatçilarla birlikte Osmanli’ya karsi mücadelelerinde kirsal kesimde yasayan Aleviler arasinda önemli görüs ayriliklari hasil olmustur. Osmanli’nin dagilma süreci ile birlikte Kürtler yasam cografyalarinda hareket halinde iken Dersimdeki hareketlenme Ittihatçilar’in dikkatini çekmistir. Dersim tarihini yazan Baytar Nuri bu konuya dikkat çekmistir. Ruslara karsi birlik talebi aslinda oradaki ulusal talepleri karartmaya yönelik olarak Haci Bektas Veli Türbesi’nden sorumlu Çelebi Efendi’nin girisimleri sonuç vermemistir. Bu noktada Türk milliyetçiligine karsi Bektasilerle ayrisma söz konusudur. Ermeni Katliami’ndan sonra Alevi Kürtler’in Ittihatçilara karsi hassasiyeti çok daha fazla artmistir. Osmanlinin tamamen yikilacagindan kimsenin kuskusu kalmadigi süreçte Ittihatçilar’in farkli bir versiyonu yada devami seklinde tarihte yerini alan Mustafa Kemal ve arkadaslari Kürt Alevileri etkisizlestirme konusunda Çelebiler’den yardim istedigi, özellikle Koçgiri Bölgesine iliskin olarak Sivas’ta görüsmeler yaptigi tarihçiler tarafindan belirtilmektedir.(Dersim Tarihi-Baytar Nuri) Divrigi-Kangal bölgesinde yasayan Kürt Alevi asiretlerini Koçgiri’deki harekete katilmamalari konusunda Osmanli zabitlarinin baski uyguladiklari , köyler arasinda seyahatin engelledikleri tarihçiler tarafindan yine kaydedilmistir.(Koçgiri Halk hareketinin ilk süreçlerinde , Yellice-Tekke toplantisinin ifsasindan sonra Miralay rütbesinde bir subay askeri birliklerini Çetinkaya bölgesinde konuslandirarak Yukari Karakuzu (Avsarcik) köyüne gelir ,Köyün ileri gelenlerinden Hasan Efendinin evinde misafir olur.Hassasiyetlerini ortaya koyduktan sonra kendisinin de Bektasi oldugunu ,Koçgiri hareketine diger asiretlerin katilmamasi yönünde girisimde bulunulmasini istemistir.Hasan Efendi Miralaya söz veremiyecegini akraba asiret olduklarini bildirmis(Bu bölgede Gini asireti Sadiyen asireti ve Cenbagan asiretleriyle Kelhurlarin kanbagina varan iliskileri mevcuttur.) ,özellikle Yüzbasinin Baytar Nuri hakkindaki sözlerini kabul etmediklerini belirtmistir.). Kemalist Devrim’i önemseyen ve Osmanli’nin zulmünden kurtulacaklarini uman Bektasiler, kent iliskileri içindeki ruhi sekillenmenin verdigi sonuç nedeniyle Alevilere de Bektasi dedeleri vasitasiyla mevcut devrimin propagandasini yapmis ve basarili olmuslardir. Cumhuriyetin kurulusu ile birlikte Osmanlinin Sünni devlet uygulamalari yeni adla anilsa da, yeni kurumlariyla birlikte devam etmistir. Yagmurdan kaçarken doluya tutulan Alevi-Bektasiler geçmiste edindikleri korunma amaçli takiyelere yenilerini de ekleyerek yakin sürece kadar varliklarini sürdürmüslerdir. Bu takiyeler öyle bir hal almistir ki inanmadiklari güvenmedikleri insanlara ve siyasetlere inanir hale gelmislerdir. Bektasi babalarindan Bedri Noyan bu isi daha da ileri götürerek Haci Bektasi Veli’nin “Türk milleti cihana hakim olmak için yaratilmistir.”dedigini belirtir. Bu durum elbette Bektasiler anlaminda , olumsuz ruhi sekillenmenin sonucudur. “Ask potasinda kaynak dinimiz, Yetmis iki millete yok kinimiz “ Diyen sair Alevilerin temel yasam bakislarini Bedri Noyan karsiti olarak yeni söze hacet olmayacak sekilde ifade etmistir. Türk Milliyetçiliginin ulastigi düzey olan sovenizm/fasizm boyutu , özellikle 1968 gençlik hareketinin isçi sinifini iktidara tasima mücadelesine karsi devletin karsi gücü harekete geçirmesine de neden olmustur. Devletin , özellikle Kontrgerilla ve Özel Harp Dairesi vasitasi ile “fasist terör” estirmesi 23 ocak 1978 yilinda parlementoda Erzincan Senatörü Niyazi Ünsal tarafindan ifade edilmistir. Kemalizm’in yarattigi milliyetçilik ,Halklari “devletin bekasi”için sürekli olarak tedirgin etmistir. “Devletin asli sahipleri”(Bunlar Milliyetçiler) ve devlete yönelen ve bir tehditmis gibi görünen unsurlari(Kürtler,azinlik guruplari,Aleviler ,Keldaniler ,Yezidiler v.b)ya katletmisler ,yada yasamlarini hayatin her alaninda zora sokmuslardir. Yasam felsefeleri ile; “Daha Allah ile cihan yok iken Biz onu var edip ilan eyledik Hakka hiçbir layik mekan yok iken Hanemize aldik mihman eyledik Yaradaninda yarataninda kendisi olduguna inanan bir yasam felsefesi ... “Kim ne bilir bizi nice soydaniz Ne zerrece oddan ne hod sudaniz Diyerek farkliliklari önemsemeyen ,zenginlik kabul eden ,bir yasam felsefesine en çok saldiri ,tamda bu felsefenin karsiti milliyetçilikten gelmistir.Tarih bunun örnekleri ile doludur.Katliamlardan Alevileri Türklükleri de kurtaramamistir.(Sivas ,Çorum ,Gazi,V.b) Bu nedenledir ki farkli Uluslardan ve Milliyetlerden Insanlarin yasam tercihi olan Alevilik hiçbir milliyetçi ögeyi bünyesinde tasiyamaz.Baska bir deyisle geçmisini red edemez.Temel felsefesi özgür , birlesik , demokratik bir toplum yaratma projesi ile örtüsen Alevilik , dar bir bakis olan Halklar için kabul edilemez , burjuvazinin ve egemen Uluslarin ,ezilen uluslara karsi silahlari olan milliyetçiligi kabul edemez.Aksi halde özgün konumunu kaybetmis olur.
Yararlanilan Kaynaklar:
Ocak, Ahmet Yasar (2000), Alevi ve Bektasi Inançlarinin Islam Öncesi Temelleri, Istanbul. Ocak,Ahmet Yasar (2002), Türk Sufiligine Bakislar, Istanbul.
Ocak, Ahmet Yasar (2001), Türkler, Türkiye ve Islam, Istanbul.
Birdogan, Nejat (1995), Anadolu’nun Gizli Kültürü Alevilik, Istanbul.
Bender, Cemsit (1993), Kürt Uygarliginda Alevilik,Istanbul.
Datary, Farhad (2001), Muhalif Islam’in 1400 Yili: Ismaililer, Ankara. Ü
Belge Murat(G.Y.Y) ,(2002) Milliyetçilik ,Istanbul
Gökalp, Ziya (2003), Türkçülügün Esaslari, Istanbul.
Taneri, Aydin (1983), Türkistanli Bir Türk Boyu Kürtler, Ankara

toklucaktan haberler

dernek nedir.amaçları

TOKLUCAK DER .in ARIK DER ile ZARA DER. yanyana olan arsa ile ilğili bilgiler.. 1- konu hakkında gelişmeler.. 2- varılan durum 3- dernek üyelerinin konu hakkında bilgileri GEREKLİ BİLGİLER TOPARLANIP ..GELİŞMELER..SİZLERE DUYURULACAKTIR. MAİL. ADRESİM ..haloyildiz@gmail.com ..SİZLERİN ULAŞABİLDİĞİ BİLGİLERİ PAYLAŞIRSANIZ ..YAYINLARIZ. ERGÜN YILDIZ..

DERNEK NEDİR? NASIL KURULUR?

Derneğin tanımı

23.11.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5253 sayılı Dernekler Kanununun 2. maddesinde derneğin tanımı; " Dernek: Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarını” olarak yapılmıştır.

Kimler dernek kurabilir

Fiil ehliyetine sahip gerçek veya tüzel kişiler, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.

Dernek kurucusu olabilmeleri ile ilgili olarak, Türk Silâhlı Kuvvetleri ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri hakkında özel kanunlarında getirilen kısıtlamalar saklıdır.

Ayrıca, onbeş yaşını bitiren ayırt etme gücüne sahip küçükler; toplumsal, ruhsal, ahlakî, bedensel ve zihinsel yetenekleri ile spor, eğitim ve öğretim haklarını, sosyal ve kültürel varlıklarını, aile yapısını ve özel yaşantılarını korumak ve geliştirmek amacıyla yasal temsilcilerinin yazılı izni ile çocuk dernekleri kurabilir veya kurulmuş çocuk derneklerine üye olabilirler.

Oniki yaşını bitiren küçükler yasal temsilcilerinin izni ile çocuk derneklerine üye olabilirler ancak yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar.

Çocuk derneklerine onsekiz yaşından büyükler kurucu veya üye olamazlar.

Dernek kurucusu olacak kişilerde aranan fiil ehliyetine ne şekilde sahip olunur.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununda belirtildiği üzere; ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.

Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmamak: Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmamak yada bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm bulunmamaktır.

Ergin olmak: Onsekiz yaşını doldurmuş olmak veya onsekiz yaşın doldurmamış olduğu halde evlenmiş olmak yada onbeş yaşını doldurmuş küçüklerin kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınmış olmaktır.

Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır.

Dernekler özel hukuk tüzelkişisi olup, Türk Medeni Kanununun 48. maddesinde belirtilen tüm hak ve yetkilere sahiptir.

Hangi amaçla dernek kurulamaz

Anayasa ve kanunlarla açıkça yasaklanan amaçları veya konusu suç teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek amacıyla dernek kurulamaz.

Derneğin amacı; kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir gayeyi gerçekleştirmeye yönelik, anlaşılabilir ve süreklilik arz etmelidir. Hukuka veya ahlâka aykırı olmamalıdır.

Derneğin kuruluş şekli

Dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanırlar.

Dernek tüzüğünün içeriği

Dernekler Mevzuatı gereğince derneğin tüzüğünde aşağıda gösterilen hususların belirtilmesi zorunludur:

a-Derneğin adı ve merkezi. (Derneğinizin adı, daha önce kurulmuş olan bir derneğin adından farklı olmak zorundadır. Dernek adını kontrol etmek için tıklayınız)

b-Derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için dernekçe sürdürülecek çalışma konuları ve çalışma biçimleri ile faaliyet alanı.

c-Derneğe üye olma ve üyelikten çıkmanın şart ve şekilleri.

d-Genel kurulun toplanma şekli ve zamanı.

e-Genel kurulun görevleri, yetkileri, oy kullanma ve karar alma usul ve şekilleri.

f-Yönetim ve denetim kurullarının görev ve yetkileri, ne suretle seçileceği, asıl ve yedek üye sayısı.

g-Derneğin şubesinin bulunup bulunmayacağı, bulunacak ise şubelerin nasıl kurulacağı, görev ve yetkileri ile dernek genel kurulunda nasıl temsil edileceği.

h-Üyelerin ödeyecekleri giriş ve yıllık aidat miktarının belirlenme şekli.

ı-Derneğin gelir kaynakları.

i- Derneğin borçlanma usulleri.

j- Derneğin iç denetim şekilleri

k-Tüzüğün ne şekilde değiştirileceği.

l-Derneğin feshi halinde mal varlığının tasfiye şekli.

m-Dernek geçici yönetim kurulu üyelerinin adı, soyadı, görev ünvanı.

Dernek tüzüğünde kanunen belirtilmesi zorunlu hususlar dışında, Kanuna aykırı olmamak kaydıyla tüzükte yer alması istenilen diğer hükümler eklenebilir.

Örnek Dernek Tüzüğü İçin Tıklayınız.

Dernek kuruluşu için gerekli belgeler

Dernek kurucuları (en az yedi gerçek veya tüzel kişi) tarafından imzalanmış olan (Dernekler Yönetmeliği Ek-2’de bulunan) iki adet kuruluş bildirimi ve aşağıda belirtilen ekleri, derneğin kurulacağı yerin mülki idare amirliğine verilir.

a) Kurucular tarafından her sayfası imzalanmış üç adet dernek tüzüğü,

b) Kurucuların nüfus cüzdan fotokopisi,

c) Dernek kurucuları arasında tüzel kişiliklerin bulunması halinde; bu tüzel kişilerin unvanı, yerleşim yeri ve kuruluş belgesi ile tüzel kişiliklerin organları tarafından yetkilendirilen gerçek kişi de belirtilmek kaydıyla bu konuda alınmış kararın fotokopisi,

d) Kurucular arasında yabancı dernek veya dernek ve vakıf dışında kar amacı gütmeyen kuruluşlar bulunması halinde, bu tüzel kişilerin dernek kurucusu olabileceğini gösteren İçişleri Bakanlığınca verilmiş izin belgesi,

e) Kurucular arasında yabancı uyruklular varsa, bunların Türkiye'de yerleşme hakkına sahip olduklarını gösterir belgelerin fotokopileri,

f) Yazışma ve tebligatı almaya yetkili kişi veya kişilerin adı, soyadı, yerleşim yerlerini ve imzalarını belirten liste.

Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerdeki dernek kuruluş işlemlerinde istenen belgeler birer arttırılarak verilir.

Dernekler, kuruluş bildirimi ve eklerini mülki idare amirliğine vermek suretiyle tüzel kişilik kazanırlar.

Çocuk derneklerine tüzel kişiler kurucu veya üye olamazlar, ayrıca çocuk derneklerinde kuruluş bildirimine, kurucu çocukların yasal temsilcilerinin izni eklenir.

Dernek kuruluş bildiriminin incelenmesi

Dernek kuruluş bildirimi ve belgelerin doğruluğu ile dernek tüzüğü, en büyük mülki amir tarafından altmış gün içinde dosya üzerinden incelenir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve kurucuların hukuki durumlarında kanuna aykırılık veya noksanlık tespit edildiği takdirde bunların giderilmesi veya tamamlanması derhal kuruculardan istenir. Bu istemin tebliğinden başlayarak otuz gün içinde belirtilen noksanlık tamamlanmaz ve kanuna aykırılık giderilmezse; en büyük mülki amir, yetkili asliye hukuk mahkemesinde derneğin feshi konusunda dava açması içir durumu Cumhuriyet savcılığına bildirir. Cumhuriyet savcısı mahkemeden derneğin faaliyetinin durdurulmasına karar verilmesini de isteyebilir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve belgelerde kanuna aykırılık veya noksanlık bulunmaz ya da bu aykırılık veya noksanlık belirli sürede giderilmiş bulunursa; keyfiyet derhal derneğe yazıyla bildirilir ve dernek, dernekler kütüğüne kaydedilir.

Derneğin zorunlu Organları hangileridir

Derneğin zorunlu organları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kuruludur.

Dernekler zorunlu organları dışında başka organlar da oluşturabilirler. Ancak, bu organlara zorunlu organların görev, yetki ve sorumlulukları devredilemez.

Genel kurul, derneğin en yetkili karar organı olup; derneğe kayıtlı üyelerden oluşur. Genel kurul, dernek organlarını seçer ve derneğin diğer bir organına verilmemiş olan işleri görür.

Genel kurul, üyeliğe kabul ve üyelikten çıkarma hakkında son kararı verir, derneğin diğer organlarını denetler ve onları haklı sebeplerle her zaman görevden alabilir.

Yönetim kurulu, beş asıl ve beş yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Yönetim kurulu, derneğin yürütme ve temsil organıdır; bu görevini kanuna ve dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirir.

Temsil görevi, yönetim kurulunca, üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye verilebilir.

Denetim kurulu, üç asıl ve üç yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Denetim kurulu, denetleme görevini, dernek tüzüğünde belirtilen esas ve usullere göre yapar; denetleme sonuçlarını bir raporla yönetim kuruluna ve genel kurula sunar.

Derneğin kuruluşundan sonra yapılması gereken işlemler

A- Defter tutulması

Dernekler tarafından tutulması zorunlu olan defterler temin edilerek kullanmaya başlanılmadan önce dernekler biriminden veya noterden onaylattırılmalıdır.

Dernekler aşağıda yazılı defterleri tutarlar.

a) İşletme hesabı esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) Karar Defteri: Yönetim kurulu kararları tarih ve numara sırasıyla bu deftere yazılır ve kararların altı toplantıya katılan üyelerce imzalanır.

2) Üye Kayıt Defteri: Derneğe üye olarak girenlerin kimlik bilgileri, derneğe giriş ve çıkış tarihleri bu deftere işlenir. Üyelerin ödedikleri giriş ve yıllık aidat miktarları bu deftere işlenebilir.

3) Evrak Kayıt Defteri: Gelen ve giden evraklar, tarih ve sıra numarası ile bu deftere kaydedilir. Gelen evrakın asılları ve giden evrakın kopyaları dosyalanır. Elektronik posta yoluyla gelen veya giden evraklar çıktısı alınmak suretiyle saklanır.

4) Demirbaş Defteri: Derneğe ait demirbaşların edinme tarihi ve şekli ile kullanıldıkları veya verildikleri yerler ve kullanım sürelerini dolduranların kayıttan düşürülmesi bu deftere işlenir.

5) İşletme Hesabı Defteri: Dernek adına alınan gelirler ve yapılan giderler açık ve düzenli olarak bu deftere işlenir.

6) Alındı Belgesi Kayıt Defteri : Alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları, bu belgeleri alan ve iade edelerin adı, soyadı ve imzaları ile aldıkları ve iade ettikleri tarihler bu deftere işlenir.

b) Bilanço esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) (a) bendinin 1, 2, 3 ve 6 ncı alt bentlerinde kayıtlı defterleri bilanço esasında defter tutan dernekler de tutarlar.

2) Yevmiye Defteri, Büyük Defter ve Envanter Defteri: Bu defterlerin tutulma usulü ile kayıt şekli Vergi Usul Kanunu ile bu Kanununun Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri esaslarına göre yapılır.

Tutulacak defter ve kayıtların Türkçe olması zorunludur. Defterler mürekkepli kalemle yazılır.

Defterler bilgisayar ortamında da tutulabilir. Ancak form veya sürekli form şeklinde tutulacak defterler, kullanılmaya başlanmadan önce her bir sayfasına numara verilerek ve onaylatılarak kullanılabilir. Onaylı sayfalar kullanıldıktan sonra defter haline getirilerek muhafaza edilir.

Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kurallarına göre düzeltilebilir. Diğer defter ve kayıtlara rakam ve yazılar yanlış yazıldığı takdirde düzeltmeler ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üst veya yan tarafına veya ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir. Yanlış rakam ve yazının çizilmesi halinde, bu rakam ve yazıyı çizen tarafından paraflanır.

Defterlere geçirilen bir kayıt; kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz hale getirilemez.

Karar defterinin sayfa sonunda imza için bırakılan bölümü hariç defterlerin satırları, çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli form veya sürekli form yapraklarının sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz.

Derneklere ait belgeler, kaydedildikleri defterdeki kayıt sırasına uygun olarak numaralandırılır ve dosyalanarak saklanır.

Kayıt zamanı;

İşlemler, defterlere günlük olarak kaydedilir. Ancak, gelir ve gider kayıtları;

a) İşlemlerin, işin hacmine ve gereklerine uygun olarak muhasebe düzeni ve güvenliğini bozmayacak bir süre içinde kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtlar on günden fazla geciktirilmez.

b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan belgelere dayanarak tutan derneklerde, işlemlerin bunlara kaydedilmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, işlemlerin esas defterlere kırkbeş günden daha geç intikal ettirilmesine imkan vermez. Dernek defterlerinin denetim amacıyla istenmesi halinde, kırkbeş günlük sürenin dolması beklenmeden kayıtların işlenmesi zorunludur.

Hesap dönemi;

Derneklerde hesap dönemi bir takvim yılıdır. Hesap dönemi 1 Ocak’ta başlar ve 31 Aralık’ta sona erer. Yeni kurulan derneklerde hesap dönemi kuruluş tarihinde başlar ve 31 Aralık’ta sona erer.

Defterlerin ara tasdiki;

Bu defterlerin kullanılmasına sayfaları bitene kadar devam edilir ve defterlerin ara tasdiki yapılmaz. Ancak, bilanço esasına göre tutulan defterler ile form veya sürekli form yapraklı defterlerin, kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda, her yıl yeniden tasdik ettirilmesi zorunludur.

B-Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgelerinin bastırılması

Alındı belgelerinin biçimi;

Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgeleri Dernekler Yönetmeliği 42. maddesinde belirtilen biçim ve ebatta yönetim kurulu kararıyla matbaaya bastırılır.

Alındı belgelerinin kontrolü;

Bastırılan alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları ile diğer baskı işlerinde kusur bulunup bulunmadığı, sayman üyece kontrol edilir. Kontrolde hatalı olduğu ortaya çıkan cilt veya formlar geri verilerek aynı miktarda yenisi bastırılır. Alındı belgeleri, matbaadan sayman üye tarafından bir tutanak ile teslim alınır.

Alındı belgelerinin deftere kaydı;

Dernek saymanınca teslim alınan alındı belgelerinin tamamı, numarası en küçük olan alındı belgesi cildinden başlamak üzere defterin yalnızca başlangıç, bitiş ve serisi sütunları doldurularak, her bir satırda bir alındı belgesi cildi gösterilecek şekilde alt alta yazılmak suretiyle kaydedilir. Defterin diğer sütunları, alındı belgesi ciltlerinin gelir tahsil edecek kişilere teslim edilmesi veya teslim edilen alındı belgesi cildinin iade edilmesi sırasında doldurulur.

Alındı belgelerinin kullanımı;

Alındı belgeleri, gelir tahsil etme görev ve yetkisine sahip bulunanlara, sayman üyelerce imza karşılığı verilir ve kullanıldıktan sonra imza karşılığı geri alınır. Bu işlemler Alındı Belgesi Kayıt Defterinde gösterilir.

Alındı belgeleri, sabit boyalı sert veya sivri uçlu tükenmez kalemle okunaklı bir biçimde silintisiz ve kazıntısız olarak doldurulur. Ödemede bulunana asıl yaprak koparılarak verilir, koçan kısmı ciltte bırakılır. Düzenleme sırasında hata yapılırsa, hatalı belge yaprağı ödemede bulunana verilmez. Asıl ve koçan yaprakların üzerine “İPTAL” ibaresi yazılıp her ikisi koparılmadan ciltte bırakılır.

Form şeklinde bastırılan alındı belgeleri, elektronik sistemler aracılığıyla doldurulduktan sonra aslı ödemede bulunana verilir; sureti dosyasında muhafaza edilir.

C- Yetki belgesi düzenlenmesi

Dernek adına gelir tahsil edecek kişi veya kişiler, yetki süresi de belirtilmek suretiyle, yönetim kurulu kararı ile tespit edilir. Gelir tahsil edecek kişilerin açık kimliği, imzası ve fotoğraflarını ihtiva eden (Dernekler Yönetmeliği EK-19’da bulunan) “Yetki Belgesi” dernek tarafından üç nüsha olarak düzenlenerek, dernek yönetim kurulu başkanınca onaylanır. Yetki belgelerinin birer sureti dernekler birimlerine verilir.

Dernek adına gelir tahsil edecek kişiler, ancak adlarına düzenlenen yetki belgelerinin bir suretinin dernekler birimine verilmesinden itibaren gelir tahsil etmeye başlayabilirler

Yetki belgelerinin süresi, yönetim kurullarının görev süresi ile sınırlıdır. Yeni seçilen yönetim kurullarının, yetki belgelerini birinci fıkra esaslarına göre yenilemesi zorunludur. Yetki belgesinin süresinin bitmesi veya adına yetki belgesi düzenlenen kişinin görevinden ayrılması, ölümü, işine veya görevine son verilmesi, derneğin kendiliğinden dağıldığının tespit edilmesi veya fesih edilmesi gibi hallerde, verilmiş olan yetki belgelerinin dernek yönetim kuruluna bir hafta içinde teslimi zorunludur. Ayrıca, gelir toplama yetkisi yönetim kurulu kararı ile her zaman iptal edilebilir. Yetki belgesi ile ilgili değişiklikler yönetim kurulu başkanınca, onbeş gün içerisinde dernekler birimine bildirilir.

D -Gelir–Gider İşlemleri

Dernek gelirleri alındı belgesi ile tahsil edilir. Dernek gelirlerinin bankalar aracılığı ile tahsili halinde banka tarafından düzenlenen dekont veya hesap özeti gibi belgeler alındı belgesi yerine geçer.

Dernek adına gelir tahsil etmekle yetkili olan kişiler, tahsil ettikleri paraları otuz gün içerisinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar. Ancak, tahsilatı 2005 yılı için 1000.- YTL’yi (yeniden değerleme oranında artırılır) geçenler, 30 otuz günlük süreyi beklemeksizin tahsil ettikleri parayı en geç iki iş günü içinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar.

Dernek kasasında bulundurulabilecek para miktarı, ihtiyaçlar dikkate alınarak yönetim kurulunca belirlenir.

Dernek giderleri ise fatura, perakende satış fişi, serbest meslek makbuzu gibi harcama belgeleri ile yapılır. Ancak dernekler, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi kapsamında bulunan ödemeleri için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gider pusulası, bu kapsamda da bulunmayan ödemeleri için Gider Makbuzu düzenlerler.

Dernekler tarafından kişi, kurum veya kuruluşlara yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri (Dernekler Yönetmeliği EK-15’te bulunan) Ayni Yardım Teslim Belgesi ile yapılır. Kişi, kurum veya kuruluşlar tarafından derneklere yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri ise Ayni Bağış Alındı Belgesi ile kabul edilir.

Bu belgeler; Dernekler Yönetmeliğinde ((EK-13) (EK- 14) ve (EK- 15)’de) gösterilen biçim ve ebatta, müteselsil seri ve sıra numarası taşıyan, kendinden karbonlu elli asıl ve elli koçan yaprağından meydana gelen ciltler veya elektronik sistemler ve yazı makineleri aracılığıyla yazdırılacak form veya sürekli form şeklinde, dernekler tarafından bastırılır. Form veya sürekli form şeklinde bastırılacak belgelerin, belirtilen nitelikte olması zorunludur.

Saklama süresi;

Defterler hariç olmak üzere, dernekler tarafından kullanılan alındı belgeleri, harcama belgeleri ve diğer belgeler özel kanunlarda belirtilen süreler saklı kalmak üzere, kaydedildikleri defterlerdeki sayı ve tarih düzenine uygun olarak 5 yıl süreyle saklanır.

İşletme hesabı tablosu;

İşletme hesabı esasına göre kayıt tutan dernekler yıl sonlarında (31 Aralık) (Dernekler Yönetmeliği EK-16’da gösterilen biçimde) “İşletme Hesabı Tablosu” düzenlerler.

Bilanço esasına göre raporlama;

Bilanço esasına göre defter tutan derneklerin yıl sonlarında (31 Aralık), Maliye Bakanlığınca yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerini esas alarak bilanço ve gelir tablosunu düzenlemeleri yeterlidir.

E-Üye kayıt işlemleri

Derneğe üye olmaları Kanunla yasaklanmamış olan ve dernek tüzüğüne göre üye olma şartlarını taşıyan kişilerin derneğin yönetim kuruluna yapacakları yazılı üyelik başvuruları yönetim kurulunca görüşülerek en çok otuz gün içinde üyeliğe kabul veya isteğin reddi şeklinde karara bağlanıp, sonucu müracaat sahibine yazı ile duyurulması zorunludur. Derneğin, ilk genel kurul toplantısının yapılacağı tarihe kadar, dernek tüzüğünde sayıları belirtilen yönetim ve denetleme kuruları üye tam sayısının asıl ve yedeklerini oluşturabilecek sayıdan az olmamak üzere üye kayıt edilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

Yönetim kurulunca, karar defterinde alınan karar ile üyeliğe kabul edilmiş bulunanlar dernek üyesi olurlar. Üyeliğe kabul kararının tarih ve sayısı ile üyenin kimlik bilgileri ve aidat ödentileri üye kayıt defterine kayıt edilir.

Yazılı olarak yapılacak üyelik başvurusu, dernek yönetim kurulunca en çok otuz gün içinde karara bağlanır ve sonuç yazıyla başvuru sahibine bildirilir. Başvurusu kabul edilen üye, bu amaçla tutulacak deftere kaydedilir.

Üyelik için kanunda veya tüzükte aranılan nitelikleri sonradan kaybedenlerin dernek üyeliği kendiliğinden sona erer.

Hiç kimse, dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Her üye yazılı olarak bildirmek kaydıyla, dernekten çıkma hakkına sahiptir.

Tüzükte üyelerin çıkarılma sebepleri gösterilebilir.

Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. Bu çıkarma kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir.

F- Genel kurul toplantısı

Derneğin, kuruluş işlemlerinde eksiklik ve kanuna aykırılık bulunmadığına ilişkin olarak mahallin mülki amirliğince yapılan yazılı bildirimi izleyen altı ay içinde dernekler ilk genel kurul toplantısını yapmak ve organlarını oluşturmakla yükümlüdürler.

Genel kurul;

a) Dernek tüzüğünde belli edilen zamanlarda olağan,

b) Yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı isteği üzerine otuz gün içinde olağanüstü toplanır.

Genel kurul toplantıya yönetim kurulunca çağrılır.

Çağrı usulü;

Yönetim kurulu, dernek tüzüğüne göre genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesini düzenler. Genel kurula katılma hakkı bulunan üyeler, en az onbeş gün önceden, günü, saati, yeri ve gündemi bir gazetede ilan edilmek veya yazılı ya da elektronik posta ile bildirilmek suretiyle toplantıya çağrılır. Bu çağrıda, çoğunluk sağlanamaması sebebiyle toplantı yapılamazsa, ikinci toplantının hangi gün, saat ve yerde yapılacağı da belirtilir. İlk toplantı ile ikinci toplantı arasındaki süre yedi günden az, altmış günden fazla olamaz.

Toplantı, çoğunluk sağlanamaması sebebinin dışında başka bir nedenle geri bırakılırsa, bu durum geri bırakma sebepleri de belirtilmek suretiyle, ilk toplantı için yapılan çağrı usulüne uygun olarak üyelere duyurulur. İkinci toplantının geri bırakma tarihinden itibaren en geç altı ay içinde yapılması zorunludur. Üyeler ikinci toplantıya, birinci fıkrada belirtilen esaslara göre yeniden çağrılır.

Genel kurul toplantısı bir defadan fazla geri bırakılamaz.

Toplantı usulü;

Genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesi toplantı yerinde hazır bulundurulur. Toplantı yerine girecek üyelerin resmi makamlarca verilmiş kimlik belgeleri, yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulunca görevlendirilecek görevliler tarafından kontrol edilir. Üyeler, yönetim kurulunca düzenlenen listedeki adları karşısına imza koyarak toplantı yerine girerler. Kimlik belgesini göstermeyenler, belirtilen listeyi imzalamayanlar ile genel kurula katılma hakkı bulunmayan üyeler toplantı yerine alınmaz. Bu kişiler ve dernek üyesi olmayanlar, ayrı bir bölümde genel kurul toplantısını izleyebilirler.

Toplantı yeter sayısı sağlanmışsa durum bir tutanakla tespit edilir ve toplantı yönetim kurulu başkanı veya görevlendireceği yönetim kurulu üyelerinden biri tarafından açılır. Toplantı yeter sayısı sağlanamaması halinde de yönetim kurulunca bir tutanak düzenlenir.

Açılıştan sonra, toplantıyı yönetmek üzere bir başkan ve yeteri kadar başkan vekili ile yazman seçilerek divan heyeti oluşturulur.

Dernek organlarının seçimi için yapılacak oylamalarda, oy kullanan üyelerin divan heyetine kimliklerini göstermeleri ve hazırun listesindeki isimlerinin karşılarını imzalamaları zorunludur.

Toplantının yönetimi ve güvenliğinin sağlanması divan başkanına aittir. Genel kurul, gündemdeki konuların görüşülerek karara bağlanmasıyla sonuçlandırılır. Genel kurulda her üyenin bir oy hakkı vardır; üye oyunu şahsen kullanmak zorundadır.

Toplantıda görüşülen konular ve alınan kararlar bir tutanağa yazılır ve divan başkanı ile yazmanlar tarafından birlikte imzalanır. Toplantı sonunda, tutanak ve diğer belgeler yönetim kurulu başkanına teslim edilir. Yönetim kurulu başkanı bu belgelerin korunmasından ve yeni seçilen yönetim kuruluna yedi gün içinde teslim etmekten sorumludur.

Mahkemece kayyım atanması veya Medeni Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre görevlendirilme yapılması halinde, bu maddede yönetim kurulana verilen görevler bu kişiler tarafından yerine getirilir.

G-Genel kurul sonuç bildirimi;

Olağan veya olağanüstü genel kurul toplantılarını izleyen otuz gün içinde, yönetim ve denetim kurulları ile diğer organlara seçilen asıl ve yedek üyeleri içeren (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te belirtilen) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ve ekleri yönetim kurulu başkanı tarafından mülki idare amirliğine bildirilir:

Bu bildirime;

a) Divan başkanı, başkan yardımcıları ve yazman tarafından imzalanmış genel kurul toplantı tutanağı örneği,

b) Tüzük değişikliği yapılmışsa, tüzüğün değişen maddelerinin yeni ve eski şekli ile dernek tüzüğünün son şeklinin her sayfası yönetim kurulunca imzalanmış örneği.

Eklenir.

Genel kurul sonuç bildirimi ve ekleri, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Genel kurul sonuç bildirimleri, dernek yönetim kurulu tarafından yetki verilen bir yönetim kurulu üyesi tarafından da yapılabilir. Bildirimin yapılmamasından yönetim kurulu başkanı sorumludur.

Sandığı bulunan dernekler, sandıklarına ait genel kurul sonuç bildirimi ve eklerini bu maddede belirtilen usulde mülki idare amirliğine bildirirler.

H-Beyanname verilmesi

Beyanname verme yükümlülüğü

Dernek yönetim kurulu başkanları, her takvim yılının ilk dört ayı içinde bir önceki yıla ait Dernek Beyannamelerini (Dernekler Yönetmeliği EK-21’de bulunan) doldurarak mülki idare amirliğine vermekle yükümlüdürler. İl merkezlerinde ve büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçelerde bulunan dernekler beyannamelerini bir adet, diğer ilçe merkezinde bulunanlar ise iki adet olarak verirler.

Şubeler, mülki idare amirliğine verecekleri beyannamelerin birer örneğini bağlı bulundukları derneğe de vermekle yükümlüdürler.

I-Değişikliklerin bildirilmesi

Dernekler, yerleşim yerlerinde (İkametgahlarında) meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 24’te bulunan)“Yerleşim Yeri Değişiklik Bildirimini”;

Genel kurul toplantıları dışında dernek organlarında meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 25’te bulunan) “Dernek Organlarındaki Değişiklik Bildirimini”

Doldurmak suretiyle, değişikliği izleyen otuz gün içinde mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler. Bu belgeler, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Dernek tüzüklerinde yapılan değişiklikler de tüzük değişikliğinin yapıldığı genel kurul toplantısını izleyen otuz gün içinde, (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te bulunan) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ekinde mülki idare amirliğine bildirilir.

J-Taşınmazların bildirilmesi

Dernekler edindikleri taşınmazları tapuya tescilinden itibaren otuzgün içinde (Dernekler Yönetmeliği EK- 26’da bulunan)“Taşınmaz Mal Bildirimini Formu” nu doldurmak suretiyle mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler.

Bu form, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

K-Mal bildirimi

04.5.1990 gün, 20508 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 3628 sayılı “Mal Bildiriminde bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu”na ve bu Kanuna atfen çıkartılmış olan “Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik” gereğince, Türk Hava Kurumunun Genel Yönetim ve Merkez Denetleme Kurulu Üyeleri ile Genel Merkez Teşkilatında ve Türk Kuşu Genel Müdürlüğünde, Türkiye Kızılay Derneğinin Merkez Kurullarında ve Genel Müdürlük teşkilatında görev alanlar ve bunların Şube Başkanları ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri (Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik ekinde bulunan) “Mal Bildirim Formu”nu tek nüsha olarak doldurmak ve tarih belirterek imzalamak suretiyle mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Türk Hava Kurumunun, Türkiye Kızılay Derneğinin ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri için İçişleri Bakanlığına, bunların Şube Başkanları için bulundukları İl Valiliklerine, Türk Hava Kurumu ile Türkiye Kızılay Derneğinde görev alanlar için Kurum ve Dernek Genel Başkanlığına,

Bu göreve başlama tarihini izleyen bir ay içinde mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Mal bildiriminde bulunacak olanların kendilerine, eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait bulunan taşınmaz malları ile 1 inci derece Devlet Memurlarına yapılan aylık net ödemenin beş katından fazla tutarındaki her biri için ayrı olmak üzere, para, hisse senetleri ve tahviller ile altın, mücevher ve diğer taşınır malları, hakları, alacakları ve gelirleriyle bunların kaynakları, borçları ve sebepleri bu mal bildiriminin konusunu teşkil eder.

Mal varlığında önemli bir değişiklik olduğunda bir ay içinde,

Görevin sona ermesi halinde, ayrılma tarihini izleyen bir ay içinde,

Görevlere devam edenler, sonu (0) ve (5) ile biten yılların en geç Şubat ayı sonuna kadar,

Mal bildirimlerini yenilerler.

L-Derneğin İç Denetimi

Dernekte genel kurul, yönetim kurulu veya denetim kurulu tarafından iç denetim yapılabileceği gibi, bağımsız denetim kuruluşlarına da denetim yaptırılabilir.

Genel kurul veya yönetim kurulu, gerek görülen hallerde denetim yapabilir veya bağımsız denetim kuruluşlarına denetim yaptırabilir.

Genel kurul, yönetim kurulu veya bağımsız denetim kuruluşlarınca denetim yapılmış olması, denetim kurulunun yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

Derneğin denetleme kurulu; derneğin tüzüğünde gösterilen amaç ve amacın gerçekleştirilmesi için sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları doğrultusunda faaliyet gösterip göstermediğini, defter, hesap ve kayıtların mevzuata ve dernek tüzüğüne uygun olarak tutulup tutulmadığını, dernek tüzüğünde tespit edilen esas ve usullere göre ve bir yılı geçmeyen aralıklarla denetler ve denetim sonuçlarını bir rapor halinde yönetim kuruluna ve toplandığında genel kurula sunar.”

İktibas: Dernekler Dairesi Başkanlığı