26 Ocak 2010 Salı

ERDOĞAN ÇINAR IN PİRİ CONSTANTİN SİLVANUS UN KEHANETLERİ!

ERDOĞAN ÇINAR IN PİRİ CONSTANTİN SİLVANUS UN KEHANETLERİ!



“Derin araştırma”lardan sonra nihayet çarpıcı kararını vermiş:

Pir Sultan Abdal 16. yüzyılda yaşamamıştır! Asıl adı Silvanus’tur ve 7. yüzyılda yaşamıştır!

Pir Sultan Abdal ile ilgili araştırmaların çoğunda, Osmanlı döneminde, “Pir Sultan Abdal İsyanı”ndan ve Pir Sultan Abdal’ın bir isyan kahramanı olduğundan söz ediliyor. Bu konu Erdoğan Çınar’ın kafasına takılmış. Aleviliğin üzerindeki sis perdesini kaldıracak ya! Kitapların dipnotlarındaki “Mühimme defterleri”ne de bakmış. İsyanı bulamamış! Araştırmacıların birden fazla Pir Sultan Abdal olduğu iddialarını da değerlendirmiş. “Derin araştırma”lardan sonra nihayet çarpıcı kararını vermiş:



Pir Sultan Abdal 16. yüzyılda yaşamamıştır! Asıl adı Silvanus’tur ve 7. yüzyılda yaşamıştır! Silvanus bir Alevi piridir, aynı zamanda ocak kurucusudur! Turna da Hermes’in avazıdır! Hermes’in asası Nil deryasında, hırkası da bir derviştedir. O halde, Pir Sultan Abdal “Turna”, “Urum Kışı” dediğine göre, ölüm hikâyeleri de üç aşağı beş yukarı birbirine benzediğine göre o mutlaka “Pir Silvanus”tur! Güya Erdoğan Çınar’a göre halkımız 7. yüzyıldan itibaren “Pir Silvanus”un deyişlerini dilden dile yaşatarak bugüne kadar getirmiştir.



Hallac-ı Mansur’un da ölüm öyküsü Pir Sultan Abdal’a benzemesine rağmen, Hallac-ı Mansur’un “Arap çölleri”ne yakın olması, Sivas’la, Yıldız Dağıyla ilişkisinin bulunmaması gibi nedenlerden dolayı Erdoğan Çınar, Pir Sultan Abdal’ı Hallac-ı Mansur yapmayı düşünmemiştir.



Normal bir insanın şöyle düşünmesi gerekirdi: Bugüne kadar araştırma yapan kişiler Pir Sultan isyanından söz ediyorlar, iyi arşiv tutan Osmanlıda ise böyle bir isyanın kaydı yok, demek ki böyle bir isyan yok! Ama Erdoğan Çınar böyle düşünmüyor. Araştırmacıların isyan var kabulünü kabul ediyor ve 16. yüzyılda yaşayan halk ozanı, asıl adı Haydar olan Pir Sultan Abdal’ı alıyor, 7. yüzyıla, Bizans dönemindeki Cibossa’ya götürüyor, adını da Silvanus yapıyor. Pir Sultan Abdal’ın asıl adı Haydar’ken, Silvanus’un asıl adı olan Constantin’den ise hiç söz etmiyor. Cibossa da Erdoğan Çınar’ın iddia ettiği gibi Sivas değil, bugünkü Şebinkarahisar’ın güneyinde bulunan bir kasaba ya da köydür. Cibossa’yı Sivas yapabilmek için de (Kibossa) diye değil (Sibossa) diye telaffuz ediyor. Oysa o dönemde Sivas’ın adı Sebastia.



Tabii Yıldız Dağının da yerinin değiştirilmesi gerekiyor. Haritada Sivas’ın kuzey batısında yer alan Yıldız Dağını alıyor, sağa ve aşağı kaydırıp Şebinkarahisar’ın güneyine yerleştiriyor. Bunu nasıl yaptın diye soranlara ise, ekvatora paralel bir çizgi çekin bakalım Yıldız Dağı Şebinkarahisar’ın güneyinde mi değil mi, diye karşı soru bile soruyor. Siz de bir Türkiye haritası alabilir, Şebinkarahisar ile Yıldız dağı arasına bir çizgi çekip Erdoğan Çınar’ın iddiasını doğrulayabilirsiniz! Aynı mantıkla, örneğin Kars ile İzmir arasına, ekvatora paralel bir çizgi çekersek, İzmir Kars’ın hangi yönünde olur!



Diğer taraftan Erdoğan Çınar, Constantin’in Banaz ile bir ilgisinin bulunmadığını, Türkmen olmadığını, Ermenistan’ın Samosat’ında (Arsamosata) Ermeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini, Silvanus adının takma bir ad olduğunu; Silvanus’un, St Paul’ün adamlarından biri olduğunu; Constantin’in St Paul hayranı olduğunu ve St Paul’ün adamlarından Silvanus’un adını unvan olarak aldığını; Paulikienlerin Ermeni halkına mensup olduğunu okurdan saklıyor. Manici gnostik Hıristiyan Ermeni bir papaz oluyor mu Pir Sultan Abdal! Bütün bunları yaparken okuru da aptal sanıyor. Hani Atlantis’in Mısır kolonisinden on binlerce yıl süren göçler sonucu Alamut’a gelen Mu’culuk, binlerce yıl süren bir yolculuktan sonra ve Türkmen dervişleri aracılığı ile Anadolu’ya gelmişti! Hiç de öyle olmadığı bizzat Erdoğan Çınar’ın Constantin Silvanus anlatımıyla sabittir. Erdoğan Çınar yine kendi düşüncelerini reddetmektedir.



HAKK ERENLERİNİN YOL’U İLE İLGİLİ STRATEJİK BİLGİ



Erdoğan Çınar’ın Hakk Erenleri ile ilgili stratejik bilgisi yok. Ona “ezberimizi bozdu” diyenlerin de yok. Manici gnostik Hıristiyan “Arınmışları” ya da “Kusursuzları” et yemezler. Cinselliği reddederler. Evlenmezler. İçki içmezler. “İnanırları”na ikiden fazla çocuk yapmayı yasaklarlar. Ruhun insan vücudunda hapis olduğunu, insan vücudunun ve dünyanın bir cehennem olduğunu, baki dünyasının bu dünya olmadığını savunurlar. Kadın ve erkek “Arınmışları” veya “Kusursuzları”, Manici gnostikleri ısrarla Hakk Erenleri olarak göstermek düşündürücüdür. Aynı zamanda Hakk Erenlerinin yolunu anlamaya çalışan kişilerin de Yol hakkında temel görüşlere neden sahip olmadıkları da düşündürücüdür.



Eskiden Şamanları Alevi dedeleri olarak gösteren bir anlayış vardı. Ondan kurtulduk. Şimdi de dünyayı fani ve cehennem gören ve dünyadan bir an önce kurtularak “Baki Dünyası”na kavuşmaya çalışanları Alevi Pirleri olarak gösteren kişilerle karşı karşıyayız. Ancak bu kişilerin bizim karşımızda Şamanistler kadar bile şansı yoktur.



Yukarıdaki paragrafta anlatmaya çalıştığım düşüncelere sahip Manici Hıristiyan kişiler, neden ve nasıl Alevi oluyor? Örneğin Manici gnostik Hıristiyan Constantin Silvanus hiç evlenmiş midir, çocuğu, torunu var mıdır? Varsa neden, yoksa neden? Oysa Pir Sultan Abdal’ın oğlu Pir Mehmet’ten, kızı Sanem’den söz edilmektedir.



Erdoğan Çınar ve onun ezberini bozduğu kişiler şöyle düşünüyorlar: Bugün Aleviler İslam şemsiyesi altında Yol’larını nasıl sürdürüyorlarsa, Paulikienler de Hıristiyanlık şemsiyesi altında Yol’u sürdürüyorlardı!



Erdoğan Çınar ve ezberi bozulan kişiler, İslam’ı da Hıristiyanlığı da bir tarafa bırakarak şu soruya cevap bulmalıdırlar: Alevilerde musahiplik temel bir kurum mudur? Eğer temel bir kurumdur diyorsanız, bana Constantin Silvanus’un musahibini söyleyiniz! Onlarda bu kurum var mıydı? Varsa neden, yoksa neden? Siz ki bırakın 7. yüzyılı ta on bir bin yıldan fazla bir zamandır tarih sahnesinde bulunduğunu kabul ettiğiniz “ilk insan”lar olan Luvilerin bile Alevi olduğunu iddia ettiğinize göre musahiplik kurumunun en az on bir bin yıldır var olması gerekiyor. Şurası bir gerçektir ki Alevilik evlilik kurumunun üzerinde yükselmektedir.



Çok küçük bir bilgi daha vereyim: Manici gnostiklerde vücudun bir önemi yoktur. Önemli olan ruhtur. Ruh vücut içinde hapistir. Can ise nefstir. Nefs terbiye edilmemeli, öldürülmelidir. İnanırlarının çok çocuklu olmasını istemezler çünkü her çocuk yeni bir hapishanedir. Oysa Hakk Erenlerinde Hakk çocukta vücut bulmaktadır. Vücudu olmayan serseridir. Ünlü ozanımız Aşık Daimi “Hiç eksiklik yok insanda”, “Hakk’ın varlık deryasıyım” dedikten sonra şu deyişi ile ne demek istemiştir:

“Enel Hakk’ım ismim ileHakk’a erdim cismim ileBenziyorum resmim ileMademki ben bir insanım.”





PİR SULTAN ABDAL, HACI BEKTAŞI VELİ, BALIM SULTAN…



Bu yazıyı okuyan arkadaşlara önerim şudur: Özellikle birden fazla Pir Sultan bulunduğunu iddia eden araştırmacıların kitaplarından edinelim, araştırmacıların düşüncelerini bir tarafa bırakalım, deyişleri bir araya toplayalım. Birden fazla olduğu iddia edilen Pir Sultan Abdalların kullandığı kavramların, yer isimlerinin, önemli adların altını çizelim. Bu kavramların hangi döneme ait olduğunu, Bizans dönemini çağrıştıran herhangi bir kelimenin bulunup bulunmadığını soruşturalım.



Pir Sultan Abdal’ın kullandığı kavramlar ve isimlerden bazı örnekler vermek istiyorum. Ama önce Erdoğan Çınar’dan birkaç alıntı alalım:



Erdoğan Çınar şunları söylüyor:



“Hacı Bektaş-i Veli, 1209-1210 yılları arasında Nişabur’da doğdu.” (Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 205)



“Hacı Bektaş-i Veli, doğduğu kenti terk ettiğinde on bir on üç yaşlarındaydı. Anadolu’ya otuzlu yaşlarının başında geldi. Yaklaşık yirmi yıl boyunca, Alamut’un yönetimindeki Kuhuzistan Bölgesi’nde bulundu.” (Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 207)



“Hacı Bektaş-i Veli, İdris Peygamber’in Okulu’ndan yetişmiş, kadim sırlara sahip, bilgelerden el almış bir derviş olarak Anadolu’ya geldi. O’nun Anadolu’da ilk görülmesi, 1240 Yılında patlak veren Babai Ayaklanması sırasındadır.” (Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 207)



“Hacı Bektaş-i Veli ve Kardeşi Menteş, Babai İsyanında Baba İlyas’ın çevresinde bulundu.” (Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 208)



Erdoğan Çınar’ın derin bilgilerine göre Hacı Bektaş-ı Veli’nin etnik kimliği ile de ilgili bilgi sahibi oluverelim:



“Başlangıçta yeryüzünün her tarafında tek bir din hüküm sürüyordu. Bu din, öze en yakın hali ile onbinlerce yıl Anadolu’da çeşitli kisveler altında varlığını sürdürdü. Bu dinin anavatanı Mu, (Güneş) İmparatorluğu idi. Bu İmparatorluğun Atlantis koloni İmparatorluğu’na bağlı Mısır alt kolonisinde bu dini en saf hali ile kurumlaştıran, okullaştıran İdris Peygamber oldu. İdris Peygamber’in kurduğu Mısır Okulu’ndan yetişmiş, aydınlanmış halklar bu inanışı Alamut üzerinden Türkmen dervişler aracılığı ile bin yıllar süren üzen bir yolculuğun sonunda Anadolu’ya ulaştırdılar.” (Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 213)



Erdoğan Çınar’ın yazdıklarında inkâr edemeyeceği kabuller var: Ona göre, Hacı Bektaş-ı Veli 1209-1210 yıllarında doğmuştur. Türkmen dervişidir. Nişabur’ludur. 1200’lü yılların ilk yarısında Alamut’ta veya kalelerinden birindedir. 1240 yılında Babai isyanına kardeşi Menteş ile birlikte katılmıştır.



Erdoğan Çınar’ca kabul edilen ve başka olgularla beslenen bu bilgilere göre Hacı Bektaş-ı Veli 7. yüzyılda değil, 13. yüzyılda yaşamıştır. Yine Erdoğan Çınar’a göre etnik kimliğinin de Türkmen olduğu yukarıdaki “Türkmen dervişleri” deyiminden bellidir!



Biz Aleviliğin Türklerde, Kürtlerde, Zazalarda, Araplarda, Romlarda… yaşadığını söylediğimizde Erdoğan Çınar “bunlar Aleviliği değişik etnisiteler içinde eritmeye çalışıyorlar, yok etmeye çalışıyorlar” gibi şeyler söylüyordu. Peki, sen Aleviliği Anadolu’ya “Türkmen dervişler” aracılığı ile getirdiğinde ne yapmaya çalışmıştın?



Erdoğan Çınar’ın verdiği bilgilere bazı bilgiler de ben ekleyeyim:



Hallac-ı Mansur (D. 858-Ö. 922);



Hacı-Bektaş-ı Veli (D. 1209-1210, Ö. 1271);



Seyyid Nesimi (D. 1339-1344, Ö. 1417-1418);

Balım Sultan (D. 1462?-Ö. 1516)

En sonda verdiğim bilgiyi bir kere daha tekrarlayayım:



Balım Sultan’ın yaşadığı dönem 15-16. yüzyıl…

Bir türlü anlayamadığım, aklıma mantığıma sığdıramadığım konu şu: 684 yılında öldürülen ve Ermeni halkının bir evladı olan Constantin Silvanus (Erdoğan Çınar’ın Pir Sultan’ı) “Türkmen derviş” Hacı Bektaş-ı Veli’yi, Abdal Musa’yı, Balım Sultan’ı nereden biliyordu? (Yoksa Erdoğan Çınar’ın iddia ettiği gibi Hacı Bektaş, Vanesa mıdır? Amasyalı coğrafyacı Strabon, Hacı Bektaş-ı Veli dergâhını birinci yüzyılda kayda mı geçirmiştir? Oysa biliyoruz ki Strabon’un sözünü ettiği tapınak Zeus tapınağı ve günümüzdeki Hacıbektaş kasabasında da değil. Diğer taraftan Erdoğan Çınar Hacı Bektaş-ı Veli’nin 1209-1210 yılında doğduğunu da iddia etmektedir… Birinci yüzyıl nere, on üçüncü yüz yıl nere? Birinci yüzyılda yaşayan Strabon on üçüncü yüzyılda yaşayan Hacı Bektaş-ı Veli’yi nasıl kayda geçirmiş olabilir!)

Bir soru daha: Ermeni halkının evladı Constantin neden Ermenice veya Grekçe deyişler söylememiş de Türkçe deyişler söylemiştir! Yoksa Türkçe, Ermenice veya Grekçenin bir şivesi midir! Ek bir soru daha: Erdoğan Çınar’ın (A)Luvileri Türkçe mi konuşuyorlardı? Bir soru daha soralım: Luviler yoksa Ermeni miydi?



Paulikienler Luvi olduğu halde Ermeni Türk’ü olan, Zazaca konuşan, Türkçe deyişler yazan, büyük patlamacı, tahtacı, bing bangcı Manici gnostik, kehanet sahibi, ışıkçı düalist Hıristiyan mıydılar!



“KADILAR MÜFTÜLER FETVA YAZARSA”



Şimdi, Pir Sultan Abdal’ın şiirlerinden kısa bir döküm yapalım:

“Kadılar müftüler fetva yazarsaİşte kement işte boynum asarsa” a) Kadıb) Müftüc) Fetva Bu kavramlar, Osmanlı döneminin kavramlarıdır. “Alınmış abdestim aldırırlarsaKılınmış namazım kıldırırlarsaSizde Şah diyeni öldürürlerseBen de bu yayladan Şaha giderim” a) Abdestb) Namazc) Şah Bu kavramların da Bizans dönemindeki Constantin Silvanus ile bir ilgisi yok. Kavramları sıralamaya devam edelim: Bezirgân, Dergâh, Pirim İsmail, Bozatlı Hızır, Şahım Haydar, Pirim Mustafa, Kerbela, Şah Hüseyin; “Pirim Hacı Bektaş nazar eyledi” Urum Hoca, Derviş;“Abdal Musa ile bir Urum Hoca”; Koyun Baba, gülbeng, “Sultan Ağu İçen cümlenin başı”; Hasan Dede, Zühre yıldızı, Onar Dede, Mürşid, Şeyh Hasan, Horasan, Urum Diyarı, On İki İmam, Secde Eyledi, Hakk, Veli, Çelebi, Kırklar, Aşk Mekânı, Muhabbet, Can, Kırkların Sohbeti, Sefa, Cefa, İstanbul, Kazova; “Bağdat’ta Mansur’un canı ezada.” Kudret, Hakk’ı Bilen, Bismillah, Kırklar Yediler, Hint Eli, Yemen, Talip, Münafık, Kırklar Katarı, Yıldız Dağı; “Mansur gibi kabul kıldı darını.” Eba Müslim, Seyyid Nesimi; “Ko desinler n’oldu Seyyid Nesimi.” “Bektaş-ı Veli’den umarız imdat.” “Mansur’un darına erkâna geldik.” Mümin, Seyrangâh, Erenler, Abdal, Sarıkaya, Dönüyor Çarklar, Hariciler, Sofi; “Mansur Hakk dedi de buldu darını.” Serçeşme, Sultan, Dede Dehman; “İstanbul şehrinde ol Sahib-Zaman” Emirzade, Veli, Düldül-ü Kanber, Fatıma Ana, Hasan, Hüseyin, İmam Zeynel, Şefaat, Bakır, İmam Cafer, Kazım Musa Rıza, Ali-el Rıza, Taki Naki, Asker, Mehdi, Şah Meyit, Güzel Şah, Bağdat, Yezid, Mervan, Gövel Ördek, Üçler Yediler, Basra; “Erdebil’de Şah Safi’den buyruğum.” “Mansur olup şu cihana atarım.” Hatayi, Kâfir, Şah İsmail, Muhammed, Ali, Urum Sofusu; “Şah İsmail gibi samah dönmeye.” Musahib, Zahir, Cesed, Nar, Yol Erkan, Nefs, Hanedan, Hama, Mardin, Erzurum, Kösedağ, Katar, Muhib, Mana, Ehli Hikmet, Sünnet, İmam, Temenna, Erenlerin Sırrı, Koca Haydar, Şah-ı Cihan, Müşkül, Mürvet, Amana Geldim, Hikmet, Erkân, Zat-ı Sıfat, Gülbeng; “Sen bir Padişahsın amana geldim.” Zahir, Batın, On Dört Masum, Şah-ı Merdan Ali, Rabb, Teberra, Miheng, Arş, Ulu Divan, İnşallah, Kırklar Meydanı, Gül Yüzlü Şah, Mehdi; “Hünkar Hacı Bektaş Veli AşkınaZahirde batında Ali aşkınaCümle erenlerin yolu aşkınaNe yatarsın Ali’m zamanın şimdi” Lanet Gömleği, Sultan Nevruz, Şems, Kamer, Yaylak; “Pir Sultan’ım gitmek ister Tebriz’e.” Bu kadarının yeterli olduğunu düşünüyorum. Pir Sultan Abdal bugün Hakk Erenlerinin kullandığı temel kavramların hepsini kullanıyor. Bizans dönemini çağrıştıracak tek bir sözcük bile yok. ERDOĞAN ÇINAR’DA “YALAN DA YOK HİLAF DA YOK” Teyo Emmi ile Erdoğan Çınar arasında fark var. Ünlü Erzurumlu Teyo Emmi’nin anlattıklarına herkes gülüyor, Erdoğan Çınar’ın anlattıklarını ise ciddiye alıp inananlar var. 684 yılında öldürülen Constantin Silvanus, Hacı Bektaş-ı Veli’yi, Abdal Musa’yı, Hallac-ı Mansur’u, Balım Sultan’ı, Hatayi’yi, Şah İsmail’i nereden biliyor? Nasıl bilebilir? Yoksa Constantin Silvanus kehanet sahibi miydi! “Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var”; “Güvercin donunda gördüm otururZiyaret eyledim Balım Sultan’ı.” “Pir Sultan’ım kork Allah’ın işindenTesellimiz aldık pınar başındanBiz de geçtik ol Delikli Taş’ındanZiyaret eyledim Balım Sultan’ı.” “Bizlere bu dolu Ali’den geldiBir sen iç sevdiğim bir de bana verBalım Sultan Kızıl Deli’den geldiBir sen iç sevdiğim bir de bana ver.” “Bektaş-ı Veli’ye kul kurban olduk.” “Bu yıl bu dağların karı erimezEser bad-ı sabah yel bozuk bozukTürkmen kalkıp yaylasına yürümezYıkılmış aşiret il bozuk bozuk.” “Pir Sultanım Haydar diye anıldı.” “Pir Sultan Abdalım Seyyid NesimiŞu âleme destan ettin sesimi.” “Pirim Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli.” “Fetva vermiş koca başlı kör müftüŞah diyenin dilin keseyim deyü.” “Yine Ruşen oldu Şah’ın ocağıKülli elvan açar dergâh çiçeğiHünkâr Hacı Bektaş Veli köçeğiArzulayıp size geldim erenler.” ERMENİCE VEYA GREKÇE CONSTANTİN SİLVANUS’UN BİR SATIR ŞİİRİ LÜTFEN! Pir Sultan Abdal veya Abdalların 900’e yakın şiiri halkımızın dilindedir. Kullandığı kavramlar tanıdık kavramlar. İsa’nın bir “Işık oğlu” olduğuna, “Tevrat’ın da üzerindeki sis perdesi kaldırıldığında Alevilerin kitabı olacağına” dair tek bir satırı yok! 6., 7. yüzyılda geçen olaylar ile ilgili bilgi de yok! Mananalis’ten, Titus’dan, Carbeas’tan, Cibossa’dan, Colonea’dan hiç haber yok! “Divriği Alevi Devleti”ni de bilmiyor Pir Sultan Abdal! Pir Sultan Abdal deyişlerinde Mu rahiplerinden de söz edilmiyor! Ama şöyle bir deyişi var: “Pir Sultan’ım eydür kalbimiz nurdurMüminler gözlüdür münafık kördürErenlerin yolu kadimdir birdirHer tepenin başında ayrı yol olmaz.”

Kitaplar mutlaka eleştirel bir gözle okunmalı, aklın süzgecine vurulmalı, Hakk Erenlerinin Yol’uyla ilgisi değerlendirilmelidir. Tabii ki öncelikle Hakk Erenlerinin temel Yol kuralları ile ilgili bilgi sahibi olunmalıdır. Aksi takdirde Sabiilerin, Masonların, Kabalacıların, Manici gnostik Hıristiyanların oyununa gelinecektir.

Bir soru daha sorayım: Büyük patlama, bing bang anlatılarak Alevilerin düalist olduğu nasıl iddia edilebiliyor? Hasan HARMANCI

ALEVI GÜNDEM HABER

Bu Makaleyi Web sitenize alıntı yapabilirsiniz

toklucaktan haberler

dernek nedir.amaçları

TOKLUCAK DER .in ARIK DER ile ZARA DER. yanyana olan arsa ile ilğili bilgiler.. 1- konu hakkında gelişmeler.. 2- varılan durum 3- dernek üyelerinin konu hakkında bilgileri GEREKLİ BİLGİLER TOPARLANIP ..GELİŞMELER..SİZLERE DUYURULACAKTIR. MAİL. ADRESİM ..haloyildiz@gmail.com ..SİZLERİN ULAŞABİLDİĞİ BİLGİLERİ PAYLAŞIRSANIZ ..YAYINLARIZ. ERGÜN YILDIZ..

DERNEK NEDİR? NASIL KURULUR?

Derneğin tanımı

23.11.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5253 sayılı Dernekler Kanununun 2. maddesinde derneğin tanımı; " Dernek: Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarını” olarak yapılmıştır.

Kimler dernek kurabilir

Fiil ehliyetine sahip gerçek veya tüzel kişiler, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.

Dernek kurucusu olabilmeleri ile ilgili olarak, Türk Silâhlı Kuvvetleri ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri hakkında özel kanunlarında getirilen kısıtlamalar saklıdır.

Ayrıca, onbeş yaşını bitiren ayırt etme gücüne sahip küçükler; toplumsal, ruhsal, ahlakî, bedensel ve zihinsel yetenekleri ile spor, eğitim ve öğretim haklarını, sosyal ve kültürel varlıklarını, aile yapısını ve özel yaşantılarını korumak ve geliştirmek amacıyla yasal temsilcilerinin yazılı izni ile çocuk dernekleri kurabilir veya kurulmuş çocuk derneklerine üye olabilirler.

Oniki yaşını bitiren küçükler yasal temsilcilerinin izni ile çocuk derneklerine üye olabilirler ancak yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar.

Çocuk derneklerine onsekiz yaşından büyükler kurucu veya üye olamazlar.

Dernek kurucusu olacak kişilerde aranan fiil ehliyetine ne şekilde sahip olunur.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununda belirtildiği üzere; ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.

Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmamak: Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmamak yada bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm bulunmamaktır.

Ergin olmak: Onsekiz yaşını doldurmuş olmak veya onsekiz yaşın doldurmamış olduğu halde evlenmiş olmak yada onbeş yaşını doldurmuş küçüklerin kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınmış olmaktır.

Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır.

Dernekler özel hukuk tüzelkişisi olup, Türk Medeni Kanununun 48. maddesinde belirtilen tüm hak ve yetkilere sahiptir.

Hangi amaçla dernek kurulamaz

Anayasa ve kanunlarla açıkça yasaklanan amaçları veya konusu suç teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek amacıyla dernek kurulamaz.

Derneğin amacı; kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir gayeyi gerçekleştirmeye yönelik, anlaşılabilir ve süreklilik arz etmelidir. Hukuka veya ahlâka aykırı olmamalıdır.

Derneğin kuruluş şekli

Dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanırlar.

Dernek tüzüğünün içeriği

Dernekler Mevzuatı gereğince derneğin tüzüğünde aşağıda gösterilen hususların belirtilmesi zorunludur:

a-Derneğin adı ve merkezi. (Derneğinizin adı, daha önce kurulmuş olan bir derneğin adından farklı olmak zorundadır. Dernek adını kontrol etmek için tıklayınız)

b-Derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için dernekçe sürdürülecek çalışma konuları ve çalışma biçimleri ile faaliyet alanı.

c-Derneğe üye olma ve üyelikten çıkmanın şart ve şekilleri.

d-Genel kurulun toplanma şekli ve zamanı.

e-Genel kurulun görevleri, yetkileri, oy kullanma ve karar alma usul ve şekilleri.

f-Yönetim ve denetim kurullarının görev ve yetkileri, ne suretle seçileceği, asıl ve yedek üye sayısı.

g-Derneğin şubesinin bulunup bulunmayacağı, bulunacak ise şubelerin nasıl kurulacağı, görev ve yetkileri ile dernek genel kurulunda nasıl temsil edileceği.

h-Üyelerin ödeyecekleri giriş ve yıllık aidat miktarının belirlenme şekli.

ı-Derneğin gelir kaynakları.

i- Derneğin borçlanma usulleri.

j- Derneğin iç denetim şekilleri

k-Tüzüğün ne şekilde değiştirileceği.

l-Derneğin feshi halinde mal varlığının tasfiye şekli.

m-Dernek geçici yönetim kurulu üyelerinin adı, soyadı, görev ünvanı.

Dernek tüzüğünde kanunen belirtilmesi zorunlu hususlar dışında, Kanuna aykırı olmamak kaydıyla tüzükte yer alması istenilen diğer hükümler eklenebilir.

Örnek Dernek Tüzüğü İçin Tıklayınız.

Dernek kuruluşu için gerekli belgeler

Dernek kurucuları (en az yedi gerçek veya tüzel kişi) tarafından imzalanmış olan (Dernekler Yönetmeliği Ek-2’de bulunan) iki adet kuruluş bildirimi ve aşağıda belirtilen ekleri, derneğin kurulacağı yerin mülki idare amirliğine verilir.

a) Kurucular tarafından her sayfası imzalanmış üç adet dernek tüzüğü,

b) Kurucuların nüfus cüzdan fotokopisi,

c) Dernek kurucuları arasında tüzel kişiliklerin bulunması halinde; bu tüzel kişilerin unvanı, yerleşim yeri ve kuruluş belgesi ile tüzel kişiliklerin organları tarafından yetkilendirilen gerçek kişi de belirtilmek kaydıyla bu konuda alınmış kararın fotokopisi,

d) Kurucular arasında yabancı dernek veya dernek ve vakıf dışında kar amacı gütmeyen kuruluşlar bulunması halinde, bu tüzel kişilerin dernek kurucusu olabileceğini gösteren İçişleri Bakanlığınca verilmiş izin belgesi,

e) Kurucular arasında yabancı uyruklular varsa, bunların Türkiye'de yerleşme hakkına sahip olduklarını gösterir belgelerin fotokopileri,

f) Yazışma ve tebligatı almaya yetkili kişi veya kişilerin adı, soyadı, yerleşim yerlerini ve imzalarını belirten liste.

Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerdeki dernek kuruluş işlemlerinde istenen belgeler birer arttırılarak verilir.

Dernekler, kuruluş bildirimi ve eklerini mülki idare amirliğine vermek suretiyle tüzel kişilik kazanırlar.

Çocuk derneklerine tüzel kişiler kurucu veya üye olamazlar, ayrıca çocuk derneklerinde kuruluş bildirimine, kurucu çocukların yasal temsilcilerinin izni eklenir.

Dernek kuruluş bildiriminin incelenmesi

Dernek kuruluş bildirimi ve belgelerin doğruluğu ile dernek tüzüğü, en büyük mülki amir tarafından altmış gün içinde dosya üzerinden incelenir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve kurucuların hukuki durumlarında kanuna aykırılık veya noksanlık tespit edildiği takdirde bunların giderilmesi veya tamamlanması derhal kuruculardan istenir. Bu istemin tebliğinden başlayarak otuz gün içinde belirtilen noksanlık tamamlanmaz ve kanuna aykırılık giderilmezse; en büyük mülki amir, yetkili asliye hukuk mahkemesinde derneğin feshi konusunda dava açması içir durumu Cumhuriyet savcılığına bildirir. Cumhuriyet savcısı mahkemeden derneğin faaliyetinin durdurulmasına karar verilmesini de isteyebilir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve belgelerde kanuna aykırılık veya noksanlık bulunmaz ya da bu aykırılık veya noksanlık belirli sürede giderilmiş bulunursa; keyfiyet derhal derneğe yazıyla bildirilir ve dernek, dernekler kütüğüne kaydedilir.

Derneğin zorunlu Organları hangileridir

Derneğin zorunlu organları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kuruludur.

Dernekler zorunlu organları dışında başka organlar da oluşturabilirler. Ancak, bu organlara zorunlu organların görev, yetki ve sorumlulukları devredilemez.

Genel kurul, derneğin en yetkili karar organı olup; derneğe kayıtlı üyelerden oluşur. Genel kurul, dernek organlarını seçer ve derneğin diğer bir organına verilmemiş olan işleri görür.

Genel kurul, üyeliğe kabul ve üyelikten çıkarma hakkında son kararı verir, derneğin diğer organlarını denetler ve onları haklı sebeplerle her zaman görevden alabilir.

Yönetim kurulu, beş asıl ve beş yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Yönetim kurulu, derneğin yürütme ve temsil organıdır; bu görevini kanuna ve dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirir.

Temsil görevi, yönetim kurulunca, üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye verilebilir.

Denetim kurulu, üç asıl ve üç yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Denetim kurulu, denetleme görevini, dernek tüzüğünde belirtilen esas ve usullere göre yapar; denetleme sonuçlarını bir raporla yönetim kuruluna ve genel kurula sunar.

Derneğin kuruluşundan sonra yapılması gereken işlemler

A- Defter tutulması

Dernekler tarafından tutulması zorunlu olan defterler temin edilerek kullanmaya başlanılmadan önce dernekler biriminden veya noterden onaylattırılmalıdır.

Dernekler aşağıda yazılı defterleri tutarlar.

a) İşletme hesabı esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) Karar Defteri: Yönetim kurulu kararları tarih ve numara sırasıyla bu deftere yazılır ve kararların altı toplantıya katılan üyelerce imzalanır.

2) Üye Kayıt Defteri: Derneğe üye olarak girenlerin kimlik bilgileri, derneğe giriş ve çıkış tarihleri bu deftere işlenir. Üyelerin ödedikleri giriş ve yıllık aidat miktarları bu deftere işlenebilir.

3) Evrak Kayıt Defteri: Gelen ve giden evraklar, tarih ve sıra numarası ile bu deftere kaydedilir. Gelen evrakın asılları ve giden evrakın kopyaları dosyalanır. Elektronik posta yoluyla gelen veya giden evraklar çıktısı alınmak suretiyle saklanır.

4) Demirbaş Defteri: Derneğe ait demirbaşların edinme tarihi ve şekli ile kullanıldıkları veya verildikleri yerler ve kullanım sürelerini dolduranların kayıttan düşürülmesi bu deftere işlenir.

5) İşletme Hesabı Defteri: Dernek adına alınan gelirler ve yapılan giderler açık ve düzenli olarak bu deftere işlenir.

6) Alındı Belgesi Kayıt Defteri : Alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları, bu belgeleri alan ve iade edelerin adı, soyadı ve imzaları ile aldıkları ve iade ettikleri tarihler bu deftere işlenir.

b) Bilanço esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) (a) bendinin 1, 2, 3 ve 6 ncı alt bentlerinde kayıtlı defterleri bilanço esasında defter tutan dernekler de tutarlar.

2) Yevmiye Defteri, Büyük Defter ve Envanter Defteri: Bu defterlerin tutulma usulü ile kayıt şekli Vergi Usul Kanunu ile bu Kanununun Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri esaslarına göre yapılır.

Tutulacak defter ve kayıtların Türkçe olması zorunludur. Defterler mürekkepli kalemle yazılır.

Defterler bilgisayar ortamında da tutulabilir. Ancak form veya sürekli form şeklinde tutulacak defterler, kullanılmaya başlanmadan önce her bir sayfasına numara verilerek ve onaylatılarak kullanılabilir. Onaylı sayfalar kullanıldıktan sonra defter haline getirilerek muhafaza edilir.

Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kurallarına göre düzeltilebilir. Diğer defter ve kayıtlara rakam ve yazılar yanlış yazıldığı takdirde düzeltmeler ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üst veya yan tarafına veya ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir. Yanlış rakam ve yazının çizilmesi halinde, bu rakam ve yazıyı çizen tarafından paraflanır.

Defterlere geçirilen bir kayıt; kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz hale getirilemez.

Karar defterinin sayfa sonunda imza için bırakılan bölümü hariç defterlerin satırları, çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli form veya sürekli form yapraklarının sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz.

Derneklere ait belgeler, kaydedildikleri defterdeki kayıt sırasına uygun olarak numaralandırılır ve dosyalanarak saklanır.

Kayıt zamanı;

İşlemler, defterlere günlük olarak kaydedilir. Ancak, gelir ve gider kayıtları;

a) İşlemlerin, işin hacmine ve gereklerine uygun olarak muhasebe düzeni ve güvenliğini bozmayacak bir süre içinde kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtlar on günden fazla geciktirilmez.

b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan belgelere dayanarak tutan derneklerde, işlemlerin bunlara kaydedilmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, işlemlerin esas defterlere kırkbeş günden daha geç intikal ettirilmesine imkan vermez. Dernek defterlerinin denetim amacıyla istenmesi halinde, kırkbeş günlük sürenin dolması beklenmeden kayıtların işlenmesi zorunludur.

Hesap dönemi;

Derneklerde hesap dönemi bir takvim yılıdır. Hesap dönemi 1 Ocak’ta başlar ve 31 Aralık’ta sona erer. Yeni kurulan derneklerde hesap dönemi kuruluş tarihinde başlar ve 31 Aralık’ta sona erer.

Defterlerin ara tasdiki;

Bu defterlerin kullanılmasına sayfaları bitene kadar devam edilir ve defterlerin ara tasdiki yapılmaz. Ancak, bilanço esasına göre tutulan defterler ile form veya sürekli form yapraklı defterlerin, kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda, her yıl yeniden tasdik ettirilmesi zorunludur.

B-Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgelerinin bastırılması

Alındı belgelerinin biçimi;

Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgeleri Dernekler Yönetmeliği 42. maddesinde belirtilen biçim ve ebatta yönetim kurulu kararıyla matbaaya bastırılır.

Alındı belgelerinin kontrolü;

Bastırılan alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları ile diğer baskı işlerinde kusur bulunup bulunmadığı, sayman üyece kontrol edilir. Kontrolde hatalı olduğu ortaya çıkan cilt veya formlar geri verilerek aynı miktarda yenisi bastırılır. Alındı belgeleri, matbaadan sayman üye tarafından bir tutanak ile teslim alınır.

Alındı belgelerinin deftere kaydı;

Dernek saymanınca teslim alınan alındı belgelerinin tamamı, numarası en küçük olan alındı belgesi cildinden başlamak üzere defterin yalnızca başlangıç, bitiş ve serisi sütunları doldurularak, her bir satırda bir alındı belgesi cildi gösterilecek şekilde alt alta yazılmak suretiyle kaydedilir. Defterin diğer sütunları, alındı belgesi ciltlerinin gelir tahsil edecek kişilere teslim edilmesi veya teslim edilen alındı belgesi cildinin iade edilmesi sırasında doldurulur.

Alındı belgelerinin kullanımı;

Alındı belgeleri, gelir tahsil etme görev ve yetkisine sahip bulunanlara, sayman üyelerce imza karşılığı verilir ve kullanıldıktan sonra imza karşılığı geri alınır. Bu işlemler Alındı Belgesi Kayıt Defterinde gösterilir.

Alındı belgeleri, sabit boyalı sert veya sivri uçlu tükenmez kalemle okunaklı bir biçimde silintisiz ve kazıntısız olarak doldurulur. Ödemede bulunana asıl yaprak koparılarak verilir, koçan kısmı ciltte bırakılır. Düzenleme sırasında hata yapılırsa, hatalı belge yaprağı ödemede bulunana verilmez. Asıl ve koçan yaprakların üzerine “İPTAL” ibaresi yazılıp her ikisi koparılmadan ciltte bırakılır.

Form şeklinde bastırılan alındı belgeleri, elektronik sistemler aracılığıyla doldurulduktan sonra aslı ödemede bulunana verilir; sureti dosyasında muhafaza edilir.

C- Yetki belgesi düzenlenmesi

Dernek adına gelir tahsil edecek kişi veya kişiler, yetki süresi de belirtilmek suretiyle, yönetim kurulu kararı ile tespit edilir. Gelir tahsil edecek kişilerin açık kimliği, imzası ve fotoğraflarını ihtiva eden (Dernekler Yönetmeliği EK-19’da bulunan) “Yetki Belgesi” dernek tarafından üç nüsha olarak düzenlenerek, dernek yönetim kurulu başkanınca onaylanır. Yetki belgelerinin birer sureti dernekler birimlerine verilir.

Dernek adına gelir tahsil edecek kişiler, ancak adlarına düzenlenen yetki belgelerinin bir suretinin dernekler birimine verilmesinden itibaren gelir tahsil etmeye başlayabilirler

Yetki belgelerinin süresi, yönetim kurullarının görev süresi ile sınırlıdır. Yeni seçilen yönetim kurullarının, yetki belgelerini birinci fıkra esaslarına göre yenilemesi zorunludur. Yetki belgesinin süresinin bitmesi veya adına yetki belgesi düzenlenen kişinin görevinden ayrılması, ölümü, işine veya görevine son verilmesi, derneğin kendiliğinden dağıldığının tespit edilmesi veya fesih edilmesi gibi hallerde, verilmiş olan yetki belgelerinin dernek yönetim kuruluna bir hafta içinde teslimi zorunludur. Ayrıca, gelir toplama yetkisi yönetim kurulu kararı ile her zaman iptal edilebilir. Yetki belgesi ile ilgili değişiklikler yönetim kurulu başkanınca, onbeş gün içerisinde dernekler birimine bildirilir.

D -Gelir–Gider İşlemleri

Dernek gelirleri alındı belgesi ile tahsil edilir. Dernek gelirlerinin bankalar aracılığı ile tahsili halinde banka tarafından düzenlenen dekont veya hesap özeti gibi belgeler alındı belgesi yerine geçer.

Dernek adına gelir tahsil etmekle yetkili olan kişiler, tahsil ettikleri paraları otuz gün içerisinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar. Ancak, tahsilatı 2005 yılı için 1000.- YTL’yi (yeniden değerleme oranında artırılır) geçenler, 30 otuz günlük süreyi beklemeksizin tahsil ettikleri parayı en geç iki iş günü içinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar.

Dernek kasasında bulundurulabilecek para miktarı, ihtiyaçlar dikkate alınarak yönetim kurulunca belirlenir.

Dernek giderleri ise fatura, perakende satış fişi, serbest meslek makbuzu gibi harcama belgeleri ile yapılır. Ancak dernekler, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi kapsamında bulunan ödemeleri için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gider pusulası, bu kapsamda da bulunmayan ödemeleri için Gider Makbuzu düzenlerler.

Dernekler tarafından kişi, kurum veya kuruluşlara yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri (Dernekler Yönetmeliği EK-15’te bulunan) Ayni Yardım Teslim Belgesi ile yapılır. Kişi, kurum veya kuruluşlar tarafından derneklere yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri ise Ayni Bağış Alındı Belgesi ile kabul edilir.

Bu belgeler; Dernekler Yönetmeliğinde ((EK-13) (EK- 14) ve (EK- 15)’de) gösterilen biçim ve ebatta, müteselsil seri ve sıra numarası taşıyan, kendinden karbonlu elli asıl ve elli koçan yaprağından meydana gelen ciltler veya elektronik sistemler ve yazı makineleri aracılığıyla yazdırılacak form veya sürekli form şeklinde, dernekler tarafından bastırılır. Form veya sürekli form şeklinde bastırılacak belgelerin, belirtilen nitelikte olması zorunludur.

Saklama süresi;

Defterler hariç olmak üzere, dernekler tarafından kullanılan alındı belgeleri, harcama belgeleri ve diğer belgeler özel kanunlarda belirtilen süreler saklı kalmak üzere, kaydedildikleri defterlerdeki sayı ve tarih düzenine uygun olarak 5 yıl süreyle saklanır.

İşletme hesabı tablosu;

İşletme hesabı esasına göre kayıt tutan dernekler yıl sonlarında (31 Aralık) (Dernekler Yönetmeliği EK-16’da gösterilen biçimde) “İşletme Hesabı Tablosu” düzenlerler.

Bilanço esasına göre raporlama;

Bilanço esasına göre defter tutan derneklerin yıl sonlarında (31 Aralık), Maliye Bakanlığınca yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerini esas alarak bilanço ve gelir tablosunu düzenlemeleri yeterlidir.

E-Üye kayıt işlemleri

Derneğe üye olmaları Kanunla yasaklanmamış olan ve dernek tüzüğüne göre üye olma şartlarını taşıyan kişilerin derneğin yönetim kuruluna yapacakları yazılı üyelik başvuruları yönetim kurulunca görüşülerek en çok otuz gün içinde üyeliğe kabul veya isteğin reddi şeklinde karara bağlanıp, sonucu müracaat sahibine yazı ile duyurulması zorunludur. Derneğin, ilk genel kurul toplantısının yapılacağı tarihe kadar, dernek tüzüğünde sayıları belirtilen yönetim ve denetleme kuruları üye tam sayısının asıl ve yedeklerini oluşturabilecek sayıdan az olmamak üzere üye kayıt edilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

Yönetim kurulunca, karar defterinde alınan karar ile üyeliğe kabul edilmiş bulunanlar dernek üyesi olurlar. Üyeliğe kabul kararının tarih ve sayısı ile üyenin kimlik bilgileri ve aidat ödentileri üye kayıt defterine kayıt edilir.

Yazılı olarak yapılacak üyelik başvurusu, dernek yönetim kurulunca en çok otuz gün içinde karara bağlanır ve sonuç yazıyla başvuru sahibine bildirilir. Başvurusu kabul edilen üye, bu amaçla tutulacak deftere kaydedilir.

Üyelik için kanunda veya tüzükte aranılan nitelikleri sonradan kaybedenlerin dernek üyeliği kendiliğinden sona erer.

Hiç kimse, dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Her üye yazılı olarak bildirmek kaydıyla, dernekten çıkma hakkına sahiptir.

Tüzükte üyelerin çıkarılma sebepleri gösterilebilir.

Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. Bu çıkarma kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir.

F- Genel kurul toplantısı

Derneğin, kuruluş işlemlerinde eksiklik ve kanuna aykırılık bulunmadığına ilişkin olarak mahallin mülki amirliğince yapılan yazılı bildirimi izleyen altı ay içinde dernekler ilk genel kurul toplantısını yapmak ve organlarını oluşturmakla yükümlüdürler.

Genel kurul;

a) Dernek tüzüğünde belli edilen zamanlarda olağan,

b) Yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı isteği üzerine otuz gün içinde olağanüstü toplanır.

Genel kurul toplantıya yönetim kurulunca çağrılır.

Çağrı usulü;

Yönetim kurulu, dernek tüzüğüne göre genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesini düzenler. Genel kurula katılma hakkı bulunan üyeler, en az onbeş gün önceden, günü, saati, yeri ve gündemi bir gazetede ilan edilmek veya yazılı ya da elektronik posta ile bildirilmek suretiyle toplantıya çağrılır. Bu çağrıda, çoğunluk sağlanamaması sebebiyle toplantı yapılamazsa, ikinci toplantının hangi gün, saat ve yerde yapılacağı da belirtilir. İlk toplantı ile ikinci toplantı arasındaki süre yedi günden az, altmış günden fazla olamaz.

Toplantı, çoğunluk sağlanamaması sebebinin dışında başka bir nedenle geri bırakılırsa, bu durum geri bırakma sebepleri de belirtilmek suretiyle, ilk toplantı için yapılan çağrı usulüne uygun olarak üyelere duyurulur. İkinci toplantının geri bırakma tarihinden itibaren en geç altı ay içinde yapılması zorunludur. Üyeler ikinci toplantıya, birinci fıkrada belirtilen esaslara göre yeniden çağrılır.

Genel kurul toplantısı bir defadan fazla geri bırakılamaz.

Toplantı usulü;

Genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesi toplantı yerinde hazır bulundurulur. Toplantı yerine girecek üyelerin resmi makamlarca verilmiş kimlik belgeleri, yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulunca görevlendirilecek görevliler tarafından kontrol edilir. Üyeler, yönetim kurulunca düzenlenen listedeki adları karşısına imza koyarak toplantı yerine girerler. Kimlik belgesini göstermeyenler, belirtilen listeyi imzalamayanlar ile genel kurula katılma hakkı bulunmayan üyeler toplantı yerine alınmaz. Bu kişiler ve dernek üyesi olmayanlar, ayrı bir bölümde genel kurul toplantısını izleyebilirler.

Toplantı yeter sayısı sağlanmışsa durum bir tutanakla tespit edilir ve toplantı yönetim kurulu başkanı veya görevlendireceği yönetim kurulu üyelerinden biri tarafından açılır. Toplantı yeter sayısı sağlanamaması halinde de yönetim kurulunca bir tutanak düzenlenir.

Açılıştan sonra, toplantıyı yönetmek üzere bir başkan ve yeteri kadar başkan vekili ile yazman seçilerek divan heyeti oluşturulur.

Dernek organlarının seçimi için yapılacak oylamalarda, oy kullanan üyelerin divan heyetine kimliklerini göstermeleri ve hazırun listesindeki isimlerinin karşılarını imzalamaları zorunludur.

Toplantının yönetimi ve güvenliğinin sağlanması divan başkanına aittir. Genel kurul, gündemdeki konuların görüşülerek karara bağlanmasıyla sonuçlandırılır. Genel kurulda her üyenin bir oy hakkı vardır; üye oyunu şahsen kullanmak zorundadır.

Toplantıda görüşülen konular ve alınan kararlar bir tutanağa yazılır ve divan başkanı ile yazmanlar tarafından birlikte imzalanır. Toplantı sonunda, tutanak ve diğer belgeler yönetim kurulu başkanına teslim edilir. Yönetim kurulu başkanı bu belgelerin korunmasından ve yeni seçilen yönetim kuruluna yedi gün içinde teslim etmekten sorumludur.

Mahkemece kayyım atanması veya Medeni Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre görevlendirilme yapılması halinde, bu maddede yönetim kurulana verilen görevler bu kişiler tarafından yerine getirilir.

G-Genel kurul sonuç bildirimi;

Olağan veya olağanüstü genel kurul toplantılarını izleyen otuz gün içinde, yönetim ve denetim kurulları ile diğer organlara seçilen asıl ve yedek üyeleri içeren (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te belirtilen) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ve ekleri yönetim kurulu başkanı tarafından mülki idare amirliğine bildirilir:

Bu bildirime;

a) Divan başkanı, başkan yardımcıları ve yazman tarafından imzalanmış genel kurul toplantı tutanağı örneği,

b) Tüzük değişikliği yapılmışsa, tüzüğün değişen maddelerinin yeni ve eski şekli ile dernek tüzüğünün son şeklinin her sayfası yönetim kurulunca imzalanmış örneği.

Eklenir.

Genel kurul sonuç bildirimi ve ekleri, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Genel kurul sonuç bildirimleri, dernek yönetim kurulu tarafından yetki verilen bir yönetim kurulu üyesi tarafından da yapılabilir. Bildirimin yapılmamasından yönetim kurulu başkanı sorumludur.

Sandığı bulunan dernekler, sandıklarına ait genel kurul sonuç bildirimi ve eklerini bu maddede belirtilen usulde mülki idare amirliğine bildirirler.

H-Beyanname verilmesi

Beyanname verme yükümlülüğü

Dernek yönetim kurulu başkanları, her takvim yılının ilk dört ayı içinde bir önceki yıla ait Dernek Beyannamelerini (Dernekler Yönetmeliği EK-21’de bulunan) doldurarak mülki idare amirliğine vermekle yükümlüdürler. İl merkezlerinde ve büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçelerde bulunan dernekler beyannamelerini bir adet, diğer ilçe merkezinde bulunanlar ise iki adet olarak verirler.

Şubeler, mülki idare amirliğine verecekleri beyannamelerin birer örneğini bağlı bulundukları derneğe de vermekle yükümlüdürler.

I-Değişikliklerin bildirilmesi

Dernekler, yerleşim yerlerinde (İkametgahlarında) meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 24’te bulunan)“Yerleşim Yeri Değişiklik Bildirimini”;

Genel kurul toplantıları dışında dernek organlarında meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 25’te bulunan) “Dernek Organlarındaki Değişiklik Bildirimini”

Doldurmak suretiyle, değişikliği izleyen otuz gün içinde mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler. Bu belgeler, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Dernek tüzüklerinde yapılan değişiklikler de tüzük değişikliğinin yapıldığı genel kurul toplantısını izleyen otuz gün içinde, (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te bulunan) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ekinde mülki idare amirliğine bildirilir.

J-Taşınmazların bildirilmesi

Dernekler edindikleri taşınmazları tapuya tescilinden itibaren otuzgün içinde (Dernekler Yönetmeliği EK- 26’da bulunan)“Taşınmaz Mal Bildirimini Formu” nu doldurmak suretiyle mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler.

Bu form, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

K-Mal bildirimi

04.5.1990 gün, 20508 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 3628 sayılı “Mal Bildiriminde bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu”na ve bu Kanuna atfen çıkartılmış olan “Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik” gereğince, Türk Hava Kurumunun Genel Yönetim ve Merkez Denetleme Kurulu Üyeleri ile Genel Merkez Teşkilatında ve Türk Kuşu Genel Müdürlüğünde, Türkiye Kızılay Derneğinin Merkez Kurullarında ve Genel Müdürlük teşkilatında görev alanlar ve bunların Şube Başkanları ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri (Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik ekinde bulunan) “Mal Bildirim Formu”nu tek nüsha olarak doldurmak ve tarih belirterek imzalamak suretiyle mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Türk Hava Kurumunun, Türkiye Kızılay Derneğinin ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri için İçişleri Bakanlığına, bunların Şube Başkanları için bulundukları İl Valiliklerine, Türk Hava Kurumu ile Türkiye Kızılay Derneğinde görev alanlar için Kurum ve Dernek Genel Başkanlığına,

Bu göreve başlama tarihini izleyen bir ay içinde mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Mal bildiriminde bulunacak olanların kendilerine, eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait bulunan taşınmaz malları ile 1 inci derece Devlet Memurlarına yapılan aylık net ödemenin beş katından fazla tutarındaki her biri için ayrı olmak üzere, para, hisse senetleri ve tahviller ile altın, mücevher ve diğer taşınır malları, hakları, alacakları ve gelirleriyle bunların kaynakları, borçları ve sebepleri bu mal bildiriminin konusunu teşkil eder.

Mal varlığında önemli bir değişiklik olduğunda bir ay içinde,

Görevin sona ermesi halinde, ayrılma tarihini izleyen bir ay içinde,

Görevlere devam edenler, sonu (0) ve (5) ile biten yılların en geç Şubat ayı sonuna kadar,

Mal bildirimlerini yenilerler.

L-Derneğin İç Denetimi

Dernekte genel kurul, yönetim kurulu veya denetim kurulu tarafından iç denetim yapılabileceği gibi, bağımsız denetim kuruluşlarına da denetim yaptırılabilir.

Genel kurul veya yönetim kurulu, gerek görülen hallerde denetim yapabilir veya bağımsız denetim kuruluşlarına denetim yaptırabilir.

Genel kurul, yönetim kurulu veya bağımsız denetim kuruluşlarınca denetim yapılmış olması, denetim kurulunun yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

Derneğin denetleme kurulu; derneğin tüzüğünde gösterilen amaç ve amacın gerçekleştirilmesi için sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları doğrultusunda faaliyet gösterip göstermediğini, defter, hesap ve kayıtların mevzuata ve dernek tüzüğüne uygun olarak tutulup tutulmadığını, dernek tüzüğünde tespit edilen esas ve usullere göre ve bir yılı geçmeyen aralıklarla denetler ve denetim sonuçlarını bir rapor halinde yönetim kuruluna ve toplandığında genel kurula sunar.”

İktibas: Dernekler Dairesi Başkanlığı