18 Kasım 2010 Perşembe

MAHZUNİ SERİF...

Asık mahzunı serıfı tanıyalım


Asik Mahzuni Serif Hayati (1940 - 2002) ,



Buraya 'Hasan Ob


ASIK MAHZUNI SERIFI TANIYALIM

1940 'in baslarinda, ileride ' Pir Sultanlarin ' ölümsüzlügünün en büyük kanitlarindan biri
olacak Mahzuni Serif, Afsin' in Berçenek Köyünde dogar. 1956yilinda Berçenege gelen ilk
okuldan mezun olur. Berçenegin okulsuz yillarinda, Elbistan' in Alembey Köyü' nde, Lütfü
Efendi Medresesinde Kur 'an egtimi almis, Eski Türkçe okumus ve yazmistir. 1957 yilinda
Mersin Astsubay Okulu' na gider. 17 yasindayken babasinin zoruyla dayisinin kizi Emine
ile evlenir. Bu evlilikten bir kizi olsa da Mahzuni bu evliligi bir mektupla bitirir. 1960 yilinda
Ankara Ordu Donatim Teknik Okulu' nu basariyla bitirir. Basarisinin geregi Kuleli Askeri
Lisesi' ni ayni yillarda hak etmesine karsilik, toplumculuga ve halk edebiyatina gönül
verdigi ve Alevi oldugu için ordudan ihraç edilir. 1961Ankara'da Italyan asilli Sovina
(Suna) isimli bir kizla tanisir. Bu evlilikten Züleyha, Emrah, Ferhat adli üç çocugu olur. Bu
yildan itibaren, sevip gönül verdigi yoldan giderek, yüzlerce plak ve kaset yapar.
Hakkinda yazilan ve yazdigi kitaplar uluslararasi edebi tartismalara konu olur.
1971Mahzuni üçüncü esi Fatma Hanim i görür begenir sever ve evlenir. Bu evliliklerinden
Derya, Ali, Seyda ve Yetis adli dört çocuklari oldur. Ayni yilolan askeri darbeden sonra
kurulan Nihat Erim hükümeti nin Deniz Gezmis ve Arkadaslarina kiymasina dayanamayip
'Erim Erim Eriyesin' türküsünü patlatmasindan dolayi hemen tutuklanip dört ay cezaya
çarptirilir. Tahliye olur ve yeniden tutuklanir. 1972 de Gaziantep' deki evi kundaklandi.
Ozanmiz' in tüm ödülleri ve arsivinin yandigi söyleniyor. 1973yilinda halki suça tesvik
etmekten tutuklanir. Ankara'da Sikiyönetim Mahkemesi'nde yargilanir. 1962 - 1988
sürecinde defalarca saldiriya ugrar, evi yakilir, mahkemelik olur, tutuklanir, hapse atilir,
dövülür, disleri sökülür... 1989-1991yillari arasinda 'Halk Ozanlari Dernegi' genel
baskanligini yapmistir.1997yilinin haziran ayinda Almanya'da beyin kanamasi geçirip,
Almanya 'nin Ulm Sehrinde tedavi görür. 1998yilinda, 58 kaset sahibi olan Ozanimiz,
dünyanin yasayan üç büyük ozani arasinda birinci sirayi aldi. Bir çok yabanci ülkede
deyisleri degisik dillerde okunmustur. Tüm türkülerinin yer aldiigi 8 kiyabi bulunan
Ozanimiz 'in, Bektasi Kültürünün ve Anadolu Ezgilerinin dünyaya tanitilmasinda önemli bir
yeri vardir. 2001 in baslarinda rahatsizlanarak, kalp ve solunum yetmezligi nedeniyle, JFK
Hospital'da yogun bakim altina alindi. Mayis ayinda, günümüzün Pir Sultan'i Asik Mahzuni
Serif, bir kez daha ölümü yenmeyi basardi. Ve ayni yilin kasim ayinda kendisine,
''Elhamdülüllah Kizilbasim ve Laikim. Ben degil yedi sülalem kizilbastir. Bir suç varsa oda
dedemdedir! " dedigi için,DGM tarafindan dava açildi. Durusma 27. 12. 01 tarihinde DGM
' de yapildi. 2002 Mayis ayinin 17 si Mahzuni Severler için kara bir gün: Evli, sekiz
çocuk, dört torun sahibi olan Degerli Ozanimiz 62 yasinda Almanyanin Köln Sehrinde
hayata gözlerini yumdu. Bu aci ana kadar O, devletin düzenini yikmak suçundan, hala
yargilaniyordu.Su an son ikamatkahi olan Haci Bektas Veli Külliyesi'nin yakinindaki
Çilehane adi verilen bölgede huzur içinde yatiyor.
asi' denmektedir. Burasi göçer Çilingirler' in bulundugu, otlak bir arazidir. Bunun için adina 'Çilingir Çayiri' da denir. Bu gün burasi hala Çilingir Çayiri olarak anilmaktadir. Seyyit Mehmet' in türbesinin bulundugu bu köye simdi ise, 'Hasan Köyü' denilmektedir. Bütün Elbistan / Malatya ovalarinda ve daglarinda o gAsik Mahzuni Serif Hayati (1940 - 2002) ,

Buraya 'Hasan Obasi' denmektedir. Burasi göçer Çilingirler' in bulundugu, otlak bir arazidir. Bunun için adina 'Çilingir Çayiri' da denir. Bu gün burasi hala Çilingir Çayiri olarak anilmaktadir. Seyyit Mehmet' in türbesinin bulundugu bu köye simdi ise, 'Hasan Köyü' denilmektedir. Bütün Elbistan / Malatya ovalarinda ve daglarinda o günün büyük mürsidi ve evliyasi olarak bilinen Seyyid Haci Mehmet Dede, Asik Mahzuni Serif ' in babasi Zeynel' in, öz dedesidir.

Seyyid Mehmet'in 1800'li yillarin basinda vefat etmesiyle, Hasan Köy'de asimile edilerek Sünniligi kabul eden Cirikli ve Aguçan Türkmenleri burada kalir. Ancak, Oniki Imam'a bagliligini sürdürmek isteyen, Kocalar ve bir kisim Aguçan Türkmenleri, Koç Obasi ve Alhasli yaylalarina dagilir.

Sonunda, Afsin'in 15 km. kuzeydogusunda, küçük bir tepe üzerine gelirler ve Hozat / Barginek Köyü'nün anisina Berçenek Köyü'nü kurarlar. Elbistan'a; Dersim'den, Horasan'dan, Hatay'dan akin etmis bütün Türkmen ve Yörük Alevileri asimileye ugrar ve köylere; camiler, imamlar tahsis edilir. Bu arada Berçenek köyü de üç-dört çesit asiretin karmasindan meydana gelir (Aguçan, Cirikli, Kocalar, Savranlar, Ellezler). Bu asiretler uzun zaman kök
kültürlerini devam ettirirler. Ancak, bunlarla birlikte, Maras Sünni Türkmen Köyleri'nden gelen bir kisim Sünni Yörük uzantilar da bu köye yerlesirler.

1940'in baslarinda Mahzuni Serif bu köyde dogar. Barginekli Aguçan Türkmenleri'nden olup, nene tarafi Varto / Hormekan Asireti'nden Razey'e (Irazca hatun) mensuptur.

1940'li yillarda, Berçenek'te ilk okul olmadigi için Mahzuni, Elbistan'in Alembey Köyü'nde, Lütfü Efendi Medresesinde Kur'an egitimi alir, Eski Türkçe okur, yazar. Ancak, 1956 yilinda köye gelen ilk okuldan, mezun olduktan sonra Mersin Astsubay Okulu'na gider. 1960 yilinda Ankara Ordu Donatim Teknik Okulu'nu bitirir. Basarisinin geregi Kuleli Askeri Lisesi'ni
ayni yillarda hak etmesine karsilik, toplumculuga ve halk edebiyatina gönül verdigi ve Alevi oldugu için ordudan ihraç edilir.

1961 yilindan itibaren yüzlerce plak, kaset yapar.

Hakkinda yazilan ve yazdigi kitaplar uluslararasi edebi tartismalara konu olur ve 1998 yilinda dünyanin, yasayan üç büyük ozani arasinda birinci sirayi alir.

....1940'li yillarin basinda dogan Mahzuni Serif, elini sazina attigi günden itibaren bu tarihi bilmekte gecikmemis ve sürüp geldigi ecdadi yolunda fire vermemistir. Geçmisinde yapilan zulüm ve adaletsizlige kin beslememis olup, Yezit sözcügünü yalniz Hz.Hüseyin'i sehit eden Emevi zalimi için kullanmis ve hiç bir sünni dostuna Yezit yakistirmasini reva görmemistir.

Mahzuni'nin, Orta okul yillarindan itibaren begendigi, demokrasi ve sosyalist mantik onu gelecegin en tutarli terbiye kaliplari olarak muhafaza etmislerdir.

...Mahzuni Serif, kendisini dünya kültürleri içinde bir parça
mazlum milletler içinde bir birey olarak tanimlamis ve bu iki gerçekten yola çikarak, dönmeden devam etmistir.

...Mahzuni'yi yakindan tanimak, O'nun eserlerini çok iyi dinlemekten ve özümsemekten geçer. Kendisinin söyledigi gibi 'benim söylediklerim ne ise ben oyum'. Gerçekten de Mahzuni ürettikleri eserlerle topluma ve dünyaya çok önemli iletiler vermistir. Önemli olan bu iletiyi algilamak ve bu iletileri
topluma sunmaktir.

Mahzuni ordudan ayrildiktan sonra toplumsal, siyasi konulari ele alan; geleneksel halk siirini devam ettiren ve diger yanda protest siirlerle halkin sorunlarini dile getiren; halk asigi veya halk ozanligina basladi. 12 yasindan bu yana bu gelenegi devam ettirmektedir.

Saz çalmayi amcasi Asik Fezali (Pehlül Baba) dan ögrendi

Kahramanmaras'in Afsin Ilçesi... Afsin'in Berçenek Köyü... Köyün sahibi tek kisi, yani bir aga.

Köydeki Zeynel Cirik, agaya çalisan bir irgat. Ana Döndü ise ot toplayarak ailenin karnini doyurmaya çalisan cefakar bir kadin.

Bunlarin 1940 yilinda bir ogullari oluyor, adini Serif koyuyorlar.

- Babamin dedigi dogruysa ,anamin da dedigi dogruysa 1943 yilinin ocak 3'ünde Afsin' e bagli Berçenek köyünde dogmusum.

O siralarda dogum tarihi kimin umurunda ki... Bu yüzden Serif'in dogum tarihi 1940 yerine 1943 yaziliyor. Berçenek nasil bir köy?
Iste anlatiyor Mahzuni:

- Köyde ilkokul yokmus o zamanlar. Belli bir yasa gelen çocuklar Elbistanin Alembey Köyü'nde Haci Lütfi Efendi' nin açtigi Hafiz Kuran kursuna gidermis.Yasim, ögrenim çagina geldiginde babamin istegi üzerine ben de Lütfi Efendinin medresesinde hafiz kursuna devam etmek üzere Alembey köyüne gittim, geldim... Bizim çevremizde kocaman bir yobaz bulutu döner. Haci Lütfi Efendi hiç çekinmeden, caninin istedigi sekilde, bilmedigimiz dillerle, bilmedigimiz isimlerle fetvalar verirdi durmadan. Arapçayi o zaman ögrendim. Simdi Arapça yazip okuyabiliyorum. Lütfi Efendinin medresesinde üç buçuk sayfada kaldim...

- Derken köye egitmen, ardindan ögretmen verildi. Devam ettigim ilkokulu süresinde bitirdim.

Asker olmak istedi:

- Gün oldu gönül bir seye takildi. O da su: Arada sirada Afsine, Elbistana subay kiyafetiyle dolasan genç çocuklar görürdüm. Bunlar assubay okulu ögrencileri idi. Çevrenin etkisiyle olacak, askerlige karsi büyük ilgim vardi. Tutturdum, ille ben de assubay olacagim, diye. Bu istegim yerine geldi. Ögrenim görmek, 'subay olmak' için Mersin 3.Assubay Hazirlama Okuluna basladim.

- Bu arada sunu da belirteyim: Ben daha 10-12 yasinda önlüklü bir ilkokul ögrencisi iken dayimin kizi Emine ile nisanlanmistim, yine babamin ve akrabalarin istegiyle.

Imam nikahi ile evlendigi karisindan Zeliha adinda bir kizlari
olur.

- 1956 yilinda girdigim Mersin Assubay Hazirlama Okulunu 1959'da iftiharla bitirdim. Ordonat Tekniker sinifina ayrilarak sinifina ayrilarak Ankaraya Ordonat Tekniker Okuluna geldim. Bu okul simdi benim yargilandigim okuldur; isin daha ilginç yani, bugün yargilandigim salon benim sinifimdi. Burada çok kisa süren bir egitim-ögretimden sonra Sivasa gönderildim. Ekreol Tepede bes ay stajerlik yaptim.

- 1960'ta ihtilalde payimiz oldu. Cemal Babanin emrinde biz bir grup genç silahlandirildik. Diskapi bölgesi bize verildi. Yil 1960 in kasimi oldu. Bugün yargilandigim eski okulumun meydaninda bana ilk Atatürk ödülü verildi. O günün hatirasi olarak. Günün Ordonat Daire Baskani Resat Ülgenalp in imzaladigi ve gözlerimi öperek verdigi kitabi hala saklarim.

- 27 Mayisin verdigi ruhla olacak askerligi daha da sevmeye basladim. Basarilarim beni bir yere dogru hizla sürüklüyordu.

- Gün geçti ben de 'HALKÇILIK' ruhu daha agir basmaya basladi. Bu arada dayimin kizi Emine ile evlenmistim. Bir kizimiz olmustu. Mutlu degildim, anamin babamin karari ile zorla evlenmistim. Çok sürmedi bu. Imam nikahi ile evlendigim karimi bir mektupla bosadim.

- Simdi bagimsizdim bir ölçüde. Halçilik ruhu beni baska yerlere sürüklemeye baslamisti. Sazi 1955-56 yillarinda okuldayken ögrenmeye baslamistim. Siirler yazmaga, türküler söylemeye basladim. Buda pek uzun sürmedi. Okulu terk etmek zorunda kaldim.

- 1961 yiliydi. Ankara'da Italyan asilli Sovina (Suna) isimli bir kizla tanistim. Onunla evlenmeye karar verdim. Daha 14 yasindaydi Suna o zamanlar. Yasalara göre evlenmemiz mümkün degildi. Suna'yi kaçirip, köye götürdüm... Annesi, babasi sikayet etmis... Bir yandan 14 yasindaki kiz kaçirmis bir kisi, bir yandan okul kaçagi, bir yandan da askere gitme çagi gelmis bir asker kaçagi olarak araniyordum.

Bu ask, gazetelere bile geçer. Mahzuni, adini Suna yaptigi Sovina'yi çok sever. Bu evlilikten Züleyha, Emrah, Ferhat adli üç çocugu olur.


Oglu Ferhat ( Duyma ve konusma özürlü )

Gel gör ki Suna, Mahzuni'nin bir arkadasi tarafindan kandirilir, evi terk eder.


- Yillar yillari kovaladi. Sazimla bas basa kaldim. Ankara' da oturuyordum. Saz çalarak, siir yazarak kendimi yetistirmeye çalisiyordum.

- Serüven serüven üzerine geldi, geçti... Yil 1963 oldu. 'Doguda Kitlik Var' in yazari Halil Aytekin' le tanistik. Onun araciligi ile Fikret Otyam' i bulduk... Benim ilk gazeteci dostum Fikret Otyam oldu. Yardim etti bize. Hürriyet Gazetesinden Cüneyt Arcayürek' e gönderdi. Basindan benim hakkimda ilk yazi Cüneyt Arcayürek 'in imzasi ile Hürriyette çikti.

- Bu dönem TIP' in kurulus yillarina rastliyordu. TIP yöneticileriyle iliski kurduk. Bize yalniz onlar sahip çikiyordu. Baska kimseyi tanimiyorduk, bizimle ilgilenen yoktu.

- Bir Asiklar Dernegi kurmamiz gerekti. Nedeni de su idi. Türkiye de halk ozanalri sürekli ezilmislik, yoksulluk içinde yasamislardi. Bu durumdan tamamen olmasa da kurtulmalari gerekti. Örgütlenmeleri gerekiyordu. Biz bu gerekeni yaptik. Asiklar Dernegini kurduk. Sesimizi duyurmaya, çesitli yerlerde konserler vermeye çalistik. Bu çabalarimizda da basarili olduk. Dost Fikret Otyam' in ve Gazeteciler Sendikasi' nin destegi ile konserler verdik.

- Zamanin turizm bakani Nurettin Ardiçoglun' a çiktik, yardim istedik. O zaman TRT dogrudan turizm bakanligina bagli idi. Radyodan N.Ardiçoglu' nun direktifi üzerine Asik Ihsani' ye Kul Ahmed' e ve bana söyleme izni verildi. Sendikanin destegi ve yardimiyla konserler verdik. Bunlarin en önemlisi Büyük Sinemada verdigimiz konserdi. Büyük ilgi toplamisti. Çabamiza destek oldu. Ondan sonra sesimizi yavas yavas duyurmaya basladik. Ve bu da uzun sürmedi sonunda... Önceleri ozanlarin seçildigi Türk Halk Ozanlari Derneginin basina avukatlar getirilmeye basladi. Ilk kadersizligimiz bu oldu. Dagildik ondan sonra da...

Mahzuni Fatma Ile Evleniyor

Fatma Özdemir. Fatma, Elbistanli'dir ve uzaktan Mahzuni ile akrabadir.

Mahzuni, Fatma'yi begenir, sever ve ister. Gel gör ki ailesi, çocuklu ve basi belali bir adama kiz vermek istemezler. Sonunda Fatma, Mahzuni ile evlenir. Yil 1971'dir. Fatma, Mahzuni'nin siirlerine Fadime olarak girer.

- Bana bir mücadele gerekiyordu. Kime ve neye karsi? Gün geçtikçe görerek, du****** sezinleyerek, okuyarak bunu daha iyi anlamaya basladim. Bütün benligimle kendimi saza verdim. Çaliyordum, söylüyordum ama çalismalarima bir yöntem vermem gerekiyordu.

1971 yilinda askeri darbe sonucu Süleyman Demirel hükümeti devrilmis, Nihat Erim baskanliginda bir hükümet kurulmustu. Bu hükümet sol kesime karsi siddetli baski uygulayinca Mahzuni Serif türküyü patlatmisti. Çikardigi 45'lik plak, 'Erim erim eriyesin/Sürüm sürüm sürünesin' diyordu.

Ne demek o zaman basbakana böyle türkü yakmak. Hemen tutuklanir ve 10.5 ay cezaya çarptirilir.


Mahzuni Hapiste

- Deniz Gezmis ve arkadaslarinin asilmasini protesto için, 'Erim Erim eriyesin' diye bir Türküden yargilanirken, Mahkeme Baskani, 'Erim'in plaginin çalinmasini' istedi. Olayin ilginç yanina bak!

- Bütün heyet, gazeteciler ve dinleyiciler herkes orda. Plagi koydular. Hakim, yargilamayi unutmus, kalemi almis eline tempo tutuyor! Ben de güldüm tabii bu duruma. Gülünce hakim beni azarladi. Savci da ona katildi. 'Bak, mahkemeyle alay ediyor, gülüyor' dedi. Siz olsaniz nasil gülmezsiniz?

- O zaman rahmetli Basbakan Nihat Erim'in ifadesi geldi.

- 'Bir halk ozani, Basbakan'i sevmek mecburiyetinde degildir.' gibi bir ifadede bulunuyordu. Erim, sikayetçi olsaydi 4 yil yerdim. Olmadigi için 10.5 ay yattim.

Yil 1972. Mahzuni Serif, elinde sazi, Sivas'in Sivrialan Köyü'ne Asik Veysel'i ziyarete gider. Asik Veysel'e Mahzuni'nin geldigini söylerler. Mahzuni içeri girince Veysel Baba ayaga kalkar.

Yanindakiler sasirirlar. Çünkü Asik Veysel o tarihe kadar kimseyi ayakta karsilamamistir. Veysel Baba'ya neden Mahzuni'yi ayakta karsiladigini sorarlar. Veysel Baba'nin cevabi çok açiktir:

- 'Susun, gelen Pir Sultan olsa gerektir!'

Mahzuni bu, durmaz ki bu kez 1973 yilinda halki suça tesvik etmekten tutuklanir. Ankara'da Sikiyönetim Mahkemesi'nde yargilanir.

Fatma Hanim, o günleri anlatirken diyor ki:

- 'Mahzuni ile evliligimizden Derya, Ali, Seyda, Yetis adli dört çocugumuz oldu. Gel gör ki çok çektik. Evlendikten 6 ay sonra onu tutukladilar. Derya'nin dogdugu gün tahliye oldu. Çocuk 27 günlük iken yeniden tutukladilar.

- Antep'teyiz... Neset Ertas evimize misafir gelmis. Geceleyin köylü kiyafeti giymis birileri geldiler, Mahzuni'yi aldi götürdüler. Polis, candarma onun pesinde. Sanki ülkeyi biz batirmisiz. Öyle bir baski, öyle bir baski. Mahzuni bir gün disarida ise iki gün içeride. Iste böyle geçti hayatimiz.'

Mahzuni Hapiste

Mahzuni Serif bu tutuklamalardan birini söyle anlatiyor:

- Simdi 'Hey Arapça okuyanlar/Allah Türkçe bilmiyor mu?'nun sözcügü, hukuken yasak olmadigi halde , 70'li yillarda 'Solcu Asik Mahzuni Serif' namiyla dolastigimdan, Savci; 'Efendim Allah Türkçe bilmiyor mu?' demekle, Allah'i dil, dudak, kafa sahibi ediyor. Bu bir insan oluyor. Insan olunca tabii maddeci görüse Tanriyi insan yaratir. Mahzuni bunu yaymak istiyor.'dedi.

- Ben de savunmamda, 'Tanrinin çok daha kadir oldugunu, ama avukatlik müessesinin de tanitilmasi gerekiyor. Iste her ulusun hukukunda avukatlik, mazlumun hakkini simgeleyen bir temsilcidir. Burda Tanri müvekkil durumundadir, Savci avukat durumundadir. Halbuki o daha küçültüyor. Tanri, kendi hakkini kullanmiyor, avukata devrediyor' dedim.

- Son olarak da sunu söylemistim: 'Tamam adalette bir nizam vardir, yüzlestirme olayi. Getirin Tanri'yi benden sikayetçiyse, ben de hakkima raziyim.'dedim.

- O zaman da, 'Aklimin yerinde olup olmadigina' dair rapor istediler.

Mahzuni Serif, hizla ünlenince daha 1970'lerde baska türkücüler ve pop sanatçilari onun eserlerini okumaya basladilar. Ersen ve Dadaslar, Edip Akbayram, Cem Karaca, Selda gibi pop sanatçilari, onun tutulan türkülerini okuyarak ünlerine ün katmislardi.

Yeni yetisen birçok ozan da onu taklit ediyordu.

Mahzuni Serif de diger büyük sanatçilar gibi duygularini aklinin önüne geçiren insanlardandi. Bu yüzden hayati boyunca istismar edildi.

1980 askeri darbesinden sonra da Mahzuni topun agzindaki isimlerden oldu.

Mahzuni Baba, bu tarihlerden sonra bir yandan türkü biçiminde yenilikler yaratti. Domdom Kursunu gibi çok popüler olan eserler verdi. Öte yandan da O, kendisini yaratan Alevi gelenegine daha derinden bir dönüs yapti. O, artik 12 Imamlar için düvazimam söylüyor; Haci Bektas Veli'den yardim dileniyordu.

Bu arada, insanin özüne dogru yolculuk yapiyordu. O, toplumun içindeki bozuk / yabancilasmis insan tiplerini ele alarak taslamalar yaziyordu. Gündelik yasamda gördügü kötü insanlari tiplemeler halinde hicvediyordu. Firildak Adam, Zevzek bu tiplemelerdendir. Cahil ama çikarci kurnazlari, tek tabanca ile devrimcilik yapacagini zanneden maceracilari yerden yere vuruyordu.


Mahzuni ilk defa Haci Bektas' ta

Mahzuni Serif, 1990'dan sonra örgütlenen Aleviler için de fiilen çalismalar yapti. Ne yazik ki Mahzuni'nin kimligini, agirligini anlamayan bazilari onu bu çalisma dönemlerinde üzdüler. Fakat o, Alevi toplumunun geleneksel inanç degerlerinde yol almasi için elinden geleni yapti.

Ankara'daki evi bir dergah gibi çalisti. Evindeki bir sohbetde Mahzuni:

- Eve dostlar geliyor, biz de çalip söylüyoruz. Dostlar kalkip semaha duruyor. Tabii gürültü oluyor. Alttaki komsu çat kapi... Onlar da hakli. Eger biraz para biriktirirsem Ankara'nin disinda, bagimsiz bir ev yaptirip kocaman bir cemevi olusturacagim. Orada sabahlara kadar semah ederiz, kimse de bize karisamaz.

Bu konuda esi Fatma Mahzuni sunlari anlatti:

- Onu sadece maddi anlamda degil manevi anlamda da sömürdüler, üzdüler, yaraladilar. Siz de bilirsiniz, Ankara'daki Hacibektas Veli Vakfi bir cemevi için temel atti. Mahzuni buraya modern bir yapi kazandirmak için elinden geleni yapti. Ustalar çalisirken bana kazan kazan yemek yaptirir, ayran alir, birlikte götürürdük. Ben, takilirdim:

- Babanin evini mi yaptiriyorsun?

O sinirlenir cevap verirdi:

- Evet, babamin evini yaptiriyorum.

- Vakfin kurulusu için çalisan, insanlari tesvik eden Mahzuni idi. Gel gör ki bina bitti, yönetim, orada kapicilik yapmis olanlara bile oda verdi. Mahzuni'ye bunu çok gördüler. Sonra birisi geldi, Mahzuni'nin agzindan bir seyler yazdi. Hacibektas Vakfi bunun üzerine Mahzuni'yi vakif kuruculugundan atti. Üstüne üstlük tazminat almak için Mahzuni'mi mahkemeye bile verdiler. Allah'a sükür bu mahkemeyi Mahzuni kazandi. Vakif üyeligi için de mahkemeye basvurmustu ama ömrü yetmedi... Buyurun, onun o vakif için yaptigina bakin, orayi yönetenlerin Mahzuni'ye yaptigina bakin.


sol üst: Fatma Hanim - Züleyha(Emine'den) - Emrah(Suna'dan) sol alt: Ali - Derya

Fatma Mahzuni sunu da vurguluyor:

- Mahzuni, Haci Bektas'a gönül verenlerin tümünün sembolü oldu. Ona söz söyleyenleri ise kim tanir, kim bilir.

Ustalari:

Geçmisteki ozanlari, yasayan ozanlari bir bir inceledim. Kendime yol gösterici, eylem kilavuzu olarak seçtigim Pir Sultan oldu. Ses olarak da etkilendigim Davut Sulari' dir. Toprak çocuguyuz, topraga karsi büyük bir özlemimiz vardir. Bunu da en iyi dile getiren Veysel Baba idi. Belirli bir derecede onun da etkisinde kaldim. Sulari' den etkilendigim sese, Asik Veysel mülayimligini kattim. Düsün felsefemi de yukarda belirttigim gibi Pir Sultandan aldim... Ve sunu anladim: O güne kadar halk ozanligi sürekli olarak istismar edilmisti. Halk siiri gelenegi gül, bülbül, çiçek, edebiyati ile uyutma perhizi olarak kullanilmisti. Ilk amacim bugüne kadar gelen bu kaliplari kirip, yikmak oldu. Olaylardan ve halk yasamindan aldigim gerçekleri konu olarak isledim... Ve bugüne kadar böyle geldik....

Mahzuni Serif, Subat 2001 tarihli Kizildali dergisi'ne 'Hem Kizilbas hem Alevi'yim' baslikli bir yazi yazmisti. Iste o yazida Istanbul DGM suç unsuru bulmus ve Mahzuni yargilanmaya baslanmisti.

Mahzuni, suçlanan yazisinda sunlari söylüyor:

- Ben Allah adina insana secde etmeyi yeglemekteyim. Bir Alevi çocugu degil bir Hiristiyan, bir Musevi de olsam böyle düsünmekteyim. (...) Insan aleminin sevgisinde, gönlünde, bütünlügünde ve doganin her güzelliginde beni yaradani arayip keyfime göre isimlendirdim. Ona gül dedim, bülbül dedim, çiçek dedim, Ali dedim, Veli dedim; agzima ve gözüme güzel gelen her seye onun adini verdim. Bana bunu haram edecek her yasaya, her bilirkisiye, her dinsel nasa rest çekmekteyim.

- (...) Türkiye Alevileri'nin yolunun gerçek Ali'ci yol oldugunu savunmak ve yaymak isterim. Çünkü Ali'nin baslattigi cemahiriyel vukuat (halkçi hareket) Atatürk'ün noktaladigi Cumhuriyet'in mayasini hazirlamistir.


Peki kurtulusu nerede arar? Politikada dürüst tavirda. Bu yüzden o 1999 tarihinde CHP'ye üye oldu ve sevenlerine de bir isaret verdi.

Mahzuni, MESAM üyesi olduktan sonra ancak son birkaç yilda türkülerinden para kazanmaya baslamisti.

Evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Degerli Ozanimiz 62 yasinda Almanyanin Köln Sehrinde hayata gözlerini yumdu. Bu aci ana kadar O, devletin düzenini yikmak suçundan, hala yargilaniyordu.

Su an son ikamatkahi olan Haci Bektas Veli Külliyesi'nin yakinindaki Çilehane adi verilen bölgede huzur içinde yatiyor.

HEPINIZE SAYGILAR SEYYAH
SEYYAH OLDUM PAZAR PAZAR DOLASTIM
BIR TÜCARA SATAMADIM BEN BENI BEN BENI
ünün büyük mürsidi ve evliyasi olarak bilinen Seyyid Haci Mehmet Dede, Asik Mahzuni Serif ' in babasi Zeynel' in, öz dedesidir.

Seyyid Mehmet'in 1800'li yillarin basinda vefat etmesiyle, Hasan Köy'de asimile edilerek Sünniligi kabul eden Cirikli ve Aguçan Türkmenleri burada kalir. Ancak, Oniki Imam'a bagliligini sürdürmek isteyen, Kocalar ve bir kisim Aguçan Türkmenleri, Koç Obasi ve Alhasli yaylalarina dagilir.

Sonunda, Afsin'in 15 km. kuzeydogusunda, küçük bir tepe üzerine gelirler ve Hozat / Barginek Köyü'nün anisina Berçenek Köyü'nü kurarlar. Elbistan'a; Dersim'den, Horasan'dan, Hatay'dan akin etmis bütün Türkmen ve Yörük Alevileri asimileye ugrar ve köylere; camiler, imamlar tahsis edilir. Bu arada Berçenek köyü de üç-dört çesit asiretin karmasindan meydana gelir (Aguçan, Cirikli, Kocalar, Savranlar, Ellezler). Bu asiretler uzun zaman kök
kültürlerini devam ettirirler. Ancak, bunlarla birlikte, Maras Sünni Türkmen Köyleri'nden gelen bir kisim Sünni Yörük uzantilar da bu köye yerlesirler.

1940'in baslarinda Mahzuni Serif bu köyde dogar. Barginekli Aguçan Türkmenleri'nden olup, nene tarafi Varto / Hormekan Asireti'nden Razey'e (Irazca hatun) mensuptur.

1940'li yillarda, Berçenek'te ilk okul olmadigi için Mahzuni, Elbistan'in Alembey Köyü'nde, Lütfü Efendi Medresesinde Kur'an egitimi alir, Eski Türkçe okur, yazar. Ancak, 1956 yilinda köye gelen ilk okuldan, mezun olduktan sonra Mersin Astsubay Okulu'na gider. 1960 yilinda Ankara Ordu Donatim Teknik Okulu'nu bitirir. Basarisinin geregi Kuleli Askeri Lisesi'ni
ayni yillarda hak etmesine karsilik, toplumculuga ve halk edebiyatina gönül verdigi ve Alevi oldugu için ordudan ihraç edilir.

1961 yilindan itibaren yüzlerce plak, kakkinda yazilan ve yazdigi kitaplar uluslararasi edebi tartismalara konu olur ve 1998 yilinda dünyanin, yasayan üç büyük ozani arasinda birinci sirayi alir.

....1940'li yillarin basinda dogan Mahzuni Serif, elini sazina attigi günden itibaren bu tarihi bilmekte gecikmemis ve sürüp geldigi ecdadi yolunda fire vermemistir. Geçmisinde yapilan zulüm ve adaletsizlige kin beslememis olup, Yezit sözcügünü yalniz Hz.Hüseyin'i sehit eden Emevi zalimi için kullanmis ve hiç bir sünni dostuna Yezit yakistirmasini reva görmemistir.

Mahzuni'nin, Orta okul yillarindan itibaren begendigi, demokrasi ve sosyalist mantik onu gelecegin en tutarli terbiye kaliplari olarak muhafaza etmislerdir.

...Mahzuni Serif, kendisini dünya kültürleri içinde bir parça
mazlum milletler içinde bir birey olarak tanimlamis ve bu iki gerçekten yola çikarak, dönmeden devam etmistir.

...Mahzuni'yi yakindan tanimak, O'nun eserlerini çok iyi dinlemekten ve özümsemekten geçer. Kendisinin söyledigi gibi 'benim söylediklerim ne ise ben oyum'. Gerçekten de Mahzuni ürettikleri eserlerle topluma ve dünyaya çok önemli iletiler vermistir. Önemli olan bu iletiyi algilamak ve bu iletileri
topluma sunmaktir.

Mahzuni ordudan ayrildiktan sonra toplumsal, siyasi konulari ele alan; geleneksel halk siirini devam ettiren ve diger yanda protest siirlerle halkin sorunlarini dile getiren; halk asigi veya halk ozanligina basladi. 12 yasindan bu yana bu gelenegi devam ettirmektedir.

Saz çalmayi amcasi Asik Fezali (Pehlül Baba) dan ögrendi

Kahramanmaras'in Afsin Ilçesi... Afsin'in Berçenek Köyü... Köyün sahibi tek kisi, yani bir aga.

Köydeki Zeynel Cirik, agaya çalisan bir irgat. Ana Döndü ise ot toplayarak ailenin karnini doyurmaya çalisan cefakar bir kadin.

Bunlarin 1940 yilinda bir ogullari oluyor, adini Serif koyuyorlar.

- Babamin dedigi dogruysa ,anamin da dedigi dogruysa 1943 yilinin ocak 3'ünde Afsin' e bagli Berçenek köyünde dogmusum.

O siralarda dogum tarihi kimin umurunda ki... Bu yüzden Serif'in dogum tarihi 1940 yerine 1943 yaziliyor. Berçenek nasil bir köy?
Iste anlatiyor Mahzuni:

- Köyde ilkokul yokmus o zamanlar. Belli bir yasa gelen çocuklar Elbistanin Alembey Köyü'nde Haci Lütfi Efendi' nin açtigi Hafiz Kuran kursuna gidermis.Yasim, ögrenim çagina geldiginde babamin istegi üzerine ben de Lütfi Efendinin medresesinde hafiz kursuna devam etmek üzere Alembey köyüne gittim, geldim... Bizim çevremizde kocaman bir yobaz bulutu döner. Haci Lütfi Efendi hiç çekinmeden, caninin istedigi sekilde, bilmedigimiz dillerle, bilmedigimiz isimlerle fetvalar verirdi durmadan. Arapçayi o zaman ögrendim. Simdi Arapça yazip okuyabiliyorum. Lütfi Efendinin medresesinde üç buçuk sayfada kaldim...

- Derken köye egitmen, ardindan ögretmen verildi. Devam ettigim ilkokulu süresinde bitirdim.

Asker olmak istedi:

- Gün oldu gönül bir seye takildi. O da su: Arada sirada Afsine, Elbistana subay kiyafetiyle dolasan genç çocuklar görürdüm. Bunlar assubay okulu ögrencileri idi. Çevrenin etkisiyle olacak, askerlige karsi büyük ilgim vardi. Tutturdum, ille ben de assubay olacagim, diye. Bu istegim yerine geldi. Ögrenim görmek, 'subay olmak' için Mersin 3.Assubay Hazirlama Okuluna basladim.

- Bu arada sunu da belirteyim: Ben daha 10-12 yasinda önlüklü bir ilkokul ögrencisi iken dayimin kizi Emine ile nisanlanmistim, yine babamin ve akrabalarin istegiyle.

Imam nikahi ile evlendigi karisindan Zeliha adinda bir kizlari
olur.

- 1956 yilinda girdigim Mersin Assubay Hazirlama Okulunu 1959'da iftiharla bitirdim. Ordonat Tekniker sinifina ayrilarak sinifina ayrilarak Ankaraya Ordonat Tekniker Okuluna geldim. Bu okul simdi benim yargilandigim okuldur; isin daha ilginç yani, bugün yargilandigim salon benim sinifimdi. Burada çok kisa süren bir egitim-ögretimden sonra Sivasa gönderildim. Ekreol Tepede bes ay stajerlik yaptim.

- 1960'ta ihtilalde payimiz oldu. Cemal Babanin emrinde biz bir grup genç silahlandirildik. Diskapi bölgesi bize verildi. Yil 1960 in kasimi oldu. Bugün yargilandigim eski okulumun meydaninda bana ilk Atatürk ödülü verildi. O günün hatirasi olarak. Günün Ordonat Daire Baskani Resat Ülgenalp in imzaladigi ve gözlerimi öperek verdigi kitabi hala saklarim.

- 27 Mayisin verdigi ruhla olacak askerligi daha da sevmeye basladim. Basarilarim beni bir yere dogru hizla sürüklüyordu.

- Gün geçti ben de 'HALKÇILIK' ruhu daha agir basmaya basladi. Bu arada dayimin kizi Emine ile evlenmistim. Bir kizimiz olmustu. Mutlu degildim, anamin babamin karari ile zorla evlenmistim. Çok sürmedi bu. Imam nikahi ile evlendigim karimi bir mektupla bosadim.

- Simdi bagimsizdim bir ölçüde. Halçilik ruhu beni baska yerlere sürüklemeye baslamisti. Sazi 1955-56 yillarinda okuldayken ögrenmeye baslamistim. Siirler yazmaga, türküler söylemeye basladim. Buda pek uzun sürmedi. Okulu terk etmek zorunda kaldim.

- 1961 yiliydi. Ankara'da Italyan asilli Sovina (Suna) isimli bir kizla tanistim. Onunla evlenmeye karar verdim. Daha 14 yasindaydi Suna o zamanlar. Yasalara göre evlenmemiz mümkün degildi. Suna'yi kaçirip, köye götürdüm... Annesi, babasi sikayet etmis... Bir yandan 14 yasindaki kiz kaçirmis bir kisi, bir yandan okul kaçagi, bir yandan da askere gitme çagi gelmis bir asker kaçagi olarak araniyordum.

Bu ask, gazetelere bile geçer. Mahzuni, adini Suna yaptigi Sovina'yi çok sever. Bu evlilikten Züleyha, Emrah, Ferhat adli üç çocugu olur.


Oglu Ferhat ( Duyma ve konusma özürlü )

Gel gör ki Suna, Mahzuni'nin bir arkadasi tarafindan kandirilir, evi terk eder.


- Yillar yillari kovaladi. Sazimla bas basa kaldim. Ankara' da oturuyordum. Saz çalarak, siir yazarak kendimi yetistirmeye çalisiyordum.

- Serüven serüven üzerine geldi, geçti... Yil 1963 oldu. 'Doguda Kitlik Var' in yazari Halil Aytekin' le tanistik. Onun araciligi ile Fikret Otyam' i bulduk... Benim ilk gazeteci dostum Fikret Otyam oldu. Yardim etti bize. Hürriyet Gazetesinden Cüneyt Arcayürek' e gönderdi. Basindan benim hakkimda ilk yazi Cüneyt Arcayürek 'in imzasi ile Hürriyette çikti.

- Bu dönem TIP' in kurulus yillarina rastliyordu. TIP yöneticileriyle iliski kurduk. Bize yalniz onlar sahip çikiyordu. Baska kimseyi tanimiyorduk, bizimle ilgilenen yoktu.

- Bir Asiklar Dernegi kurmamiz gerekti. Nedeni de su idi. Türkiye de halk ozanalri sürekli ezilmislik, yoksulluk içinde yasamislardi. Bu durumdan tamamen olmasa da kurtulmalari gerekti. Örgütlenmeleri gerekiyordu. Biz bu gerekeni yaptik. Asiklar Dernegini kurduk. Sesimizi duyurmaya, çesitli yerlerde konserler vermeye çalistik. Bu çabalarimizda da basarili olduk. Dost Fikret Otyam' in ve Gazeteciler Sendikasi' nin destegi ile konserler verdik.

- Zamanin turizm bakani Nurettin Ardiçoglun' a çiktik, yardim istedik. O zaman TRT dogrudan turizm bakanligina bagli idi. Radyodan N.Ardiçoglu' nun direktifi üzerine Asik Ihsani' ye Kul Ahmed' e ve bana söyleme izni verildi. Sendikanin destegi ve yardimiyla konserler verdik. Bunlarin en önemlisi Büyük Sinemada verdigimiz konserdi. Büyük ilgi toplamisti. Çabamiza destek oldu. Ondan sonra sesimizi yavas yavas duyurmaya basladik. Ve bu da uzun sürmedi sonunda... Önceleri ozanlarin seçildigi Türk Halk Ozanlari Derneginin basina avukatlar getirilmeye basladi. Ilk kadersizligimiz bu oldu. Dagildik ondan sonra da...

Mahzuni Fatma Ile Evleniyor

Fatma Özdemir. Fatma, Elbistanli'dir ve uzaktan Mahzuni ile akrabadir.

Mahzuni, Fatma'yi begenir, sever ve ister. Gel gör ki ailesi, çocuklu ve basi belali bir adama kiz vermek istemezler. Sonunda Fatma, Mahzuni ile evlenir. Yil 1971'dir. Fatma, Mahzuni'nin siirlerine Fadime olarak girer.

- Bana bir mücadele gerekiyordu. Kime ve neye karsi? Gün geçtikçe görerek, du****** sezinleyerek, okuyarak bunu daha iyi anlamaya basladim. Bütün benligimle kendimi saza verdim. Çaliyordum, söylüyordum ama çalismalarima bir yöntem vermem gerekiyordu.

1971 yilinda askeri darbe sonucu Süleyman Demirel hükümeti devrilmis, Nihat Erim baskanliginda bir hükümet kurulmustu. Bu hükümet sol kesime karsi siddetli baski uygulayinca Mahzuni Serif türküyü patlatmisti. Çikardigi 45'lik plak, 'Erim erim eriyesin/Sürüm sürüm sürünesin' diyordu.

Ne demek o zaman basbakana böyle türkü yakmak. Hemen tutuklanir ve 10.5 ay cezaya çarptirilir.


Mahzuni Hapiste

- Deniz Gezmis ve arkadaslarinin asilmasini protesto için, 'Erim Erim eriyesin' diye bir Türküden yargilanirken, Mahkeme Baskani, 'Erim'in plaginin çalinmasini' istedi. Olayin ilginç yanina bak!

- Bütün heyet, gazeteciler ve dinleyiciler herkes orda. Plagi koydular. Hakim, yargilamayi unutmus, kalemi almis eline tempo tutuyor! Ben de güldüm tabii bu duruma. Gülünce hakim beni azarladi. Savci da ona katildi. 'Bak, mahkemeyle alay ediyor, gülüyor' dedi. Siz olsaniz nasil gülmezsiniz?

- O zaman rahmetli Basbakan Nihat Erim'in ifadesi geldi.

- 'Bir halk ozani, Basbakan'i sevmek mecburiyetinde degildir.' gibi bir ifadede bulunuyordu. Erim, sikayetçi olsaydi 4 yil yerdim. Olmadigi için 10.5 ay yattim.

Yil 1972. Mahzuni Serif, elinde sazi, Sivas'in Sivrialan Köyü'ne Asik Veysel'i ziyarete gider. Asik Veysel'e Mahzuni'nin geldigini söylerler. Mahzuni içeri girince Veysel Baba ayaga kalkar.

Yanindakiler sasirirlar. Çünkü Asik Veysel o tarihe kadar kimseyi ayakta karsilamamistir. Veysel Baba'ya neden Mahzuni'yi ayakta karsiladigini sorarlar. Veysel Baba'nin cevabi çok açiktir:

- 'Susun, gelen Pir Sultan olsa gerektir!'

Mahzuni bu, durmaz ki bu kez 1973 yilinda halki suça tesvik etmekten tutuklanir. Ankara'da Sikiyönetim Mahkemesi'nde yargilanir.

Fatma Hanim, o günleri anlatirken diyor ki:

- 'Mahzuni ile evliligimizden Derya, Ali, Seyda, Yetis adli dört çocugumuz oldu. Gel gör ki çok çektik. Evlendikten 6 ay sonra onu tutukladilar. Derya'nin dogdugu gün tahliye oldu. Çocuk 27 günlük iken yeniden tutukladilar.

- Antep'teyiz... Neset Ertas evimize misafir gelmis. Geceleyin köylü kiyafeti giymis birileri geldiler, Mahzuni'yi aldi götürdüler. Polis, candarma onun pesinde. Sanki ülkeyi biz batirmisiz. Öyle bir baski, öyle bir baski. Mahzuni bir gün disarida ise iki gün içeride. Iste böyle geçti hayatimiz.'

Mahzuni Hapiste

Mahzuni Serif bu tutuklamalardan birini söyle anlatiyor:

- Simdi 'Hey Arapça okuyanlar/Allah Türkçe bilmiyor mu?'nun sözcügü, hukuken yasak olmadigi halde , 70'li yillarda 'Solcu Asik Mahzuni Serif' namiyla dolastigimdan, Savci; 'Efendim Allah Türkçe bilmiyor mu?' demekle, Allah'i dil, dudak, kafa sahibi ediyor. Bu bir insan oluyor. Insan olunca tabii maddeci görüse Tanriyi insan yaratir. Mahzuni bunu yaymak istiyor.'dedi.

- Ben de savunmamda, 'Tanrinin çok daha kadir oldugunu, ama avukatlik müessesinin de tanitilmasi gerekiyor. Iste her ulusun hukukunda avukatlik, mazlumun hakkini simgeleyen bir temsilcidir. Burda Tanri müvekkil durumundadir, Savci avukat durumundadir. Halbuki o daha küçültüyor. Tanri, kendi hakkini kullanmiyor, avukata devrediyor' dedim.

- Son olarak da sunu söylemistim: 'Tamam adalette bir nizam vardir, yüzlestirme olayi. Getirin Tanri'yi benden sikayetçiyse, ben de hakkima raziyim.'dedim.

- O zaman da, 'Aklimin yerinde olup olmadigina' dair rapor istediler.

Mahzuni Serif, hizla ünlenince daha 1970'lerde baska türkücüler ve pop sanatçilari onun eserlerini okumaya basladilar. Ersen ve Dadaslar, Edip Akbayram, Cem Karaca, Selda gibi pop sanatçilari, onun tutulan türkülerini okuyarak ünlerine ün katmislardi.

Yeni yetisen birçok ozan da onu taklit ediyordu.

Mahzuni Serif de diger büyük sanatçilar gibi duygularini aklinin önüne geçiren insanlardandi. Bu yüzden hayati boyunca istismar edildi.

1980 askeri darbesinden sonra da Mahzuni topun agzindaki isimlerden oldu.

Mahzuni Baba, bu tarihlerden sonra bir yandan türkü biçiminde yenilikler yaratti. Domdom Kursunu gibi çok popüler olan eserler verdi. Öte yandan da O, kendisini yaratan Alevi gelenegine daha derinden bir dönüs yapti. O, artik 12 Imamlar için düvazimam söylüyor; Haci Bektas Veli'den yardim dileniyordu.

Bu arada, insanin özüne dogru yolculuk yapiyordu. O, toplumun içindeki bozuk / yabancilasmis insan tiplerini ele alarak taslamalar yaziyordu. Gündelik yasamda gördügü kötü insanlari tiplemeler halinde hicvediyordu. Firildak Adam, Zevzek bu tiplemelerdendir. Cahil ama çikarci kurnazlari, tek tabanca ile devrimcilik yapacagini zanneden maceracilari yerden yere vuruyordu.


Mahzuni ilk defa Haci Bektas' ta

Mahzuni Serif, 1990'dan sonra örgütlenen Aleviler için de fiilen çalismalar yapti. Ne yazik ki Mahzuni'nin kimligini, agirligini anlamayan bazilari onu bu çalisma dönemlerinde üzdüler. Fakat o, Alevi toplumunun geleneksel inanç degerlerinde yol almasi için elinden geleni yapti.

Ankara'daki evi bir dergah gibi çalisti. Evindeki bir sohbetde Mahzuni:

- Eve dostlar geliyor, biz de çalip söylüyoruz. Dostlar kalkip semaha duruyor. Tabii gürültü oluyor. Alttaki komsu çat kapi... Onlar da hakli. Eger biraz para biriktirirsem Ankara'nin disinda, bagimsiz bir ev yaptirip kocaman bir cemevi olusturacagim. Orada sabahlara kadar semah ederiz, kimse de bize karisamaz.

Bu konuda esi Fatma Mahzuni sunlari anlatti:

- Onu sadece maddi anlamda degil manevi anlamda da sömürdüler, üzdüler, yaraladilar. Siz de bilirsiniz, Ankara'daki Hacibektas Veli Vakfi bir cemevi için temel atti. Mahzuni buraya modern bir yapi kazandirmak için elinden geleni yapti. Ustalar çalisirken bana kazan kazan yemek yaptirir, ayran alir, birlikte götürürdük. Ben, takilirdim:

- Babanin evini mi yaptiriyorsun?

O sinirlenir cevap verirdi:

- Evet, babamin evini yaptiriyorum.

- Vakfin kurulusu için çalisan, insanlari tesvik eden Mahzuni idi. Gel gör ki bina bitti, yönetim, orada kapicilik yapmis olanlara bile oda verdi. Mahzuni'ye bunu çok gördüler. Sonra birisi geldi, Mahzuni'nin agzindan bir seyler yazdi. Hacibektas Vakfi bunun üzerine Mahzuni'yi vakif kuruculugundan atti. Üstüne üstlük tazminat almak için Mahzuni'mi mahkemeye bile verdiler. Allah'a sükür bu mahkemeyi Mahzuni kazandi. Vakif üyeligi için de mahkemeye basvurmustu ama ömrü yetmedi... Buyurun, onun o vakif için yaptigina bakin, orayi yönetenlerin Mahzuni'ye yaptigina bakin.


sol üst: Fatma Hanim - Züleyha(Emine'den) - Emrah(Suna'dan) sol alt: Ali - Derya

Fatma Mahzuni sunu da vurguluyor:

- Mahzuni, Haci Bektas'a gönül verenlerin tümünün sembolü oldu. Ona söz söyleyenleri ise kim tanir, kim bilir.

Ustalari:

Geçmisteki ozanlari, yasayan ozanlari bir bir inceledim. Kendime yol gösterici, eylem kilavuzu olarak seçtigim Pir Sultan oldu. Ses olarak da etkilendigim Davut Sulari' dir. Toprak çocuguyuz, topraga karsi büyük bir özlemimiz vardir. Bunu da en iyi dile getiren Veysel Baba idi. Belirli bir derecede onun da etkisinde kaldim. Sulari' den etkilendigim sese, Asik Veysel mülayimligini kattim. Düsün felsefemi de yukarda belirttigim gibi Pir Sultandan aldim... Ve sunu anladim: O güne kadar halk ozanligi sürekli olarak istismar edilmisti. Halk siiri gelenegi gül, bülbül, çiçek, edebiyati ile uyutma perhizi olarak kullanilmisti. Ilk amacim bugüne kadar gelen bu kaliplari kirip, yikmak oldu. Olaylardan ve halk yasamindan aldigim gerçekleri konu olarak isledim... Ve bugüne kadar böyle geldik....

Mahzuni Serif, Subat 2001 tarihli Kizildali dergisi'ne 'Hem Kizilbas hem Alevi'yim' baslikli bir yazi yazmisti. Iste o yazida Istanbul DGM suç unsuru bulmus ve Mahzuni yargilanmaya baslanmisti.

Mahzuni, suçlanan yazisinda sunlari söylüyor:

- Ben Allah adina insana secde etmeyi yeglemekteyim. Bir Alevi çocugu degil bir Hiristiyan, bir Musevi de olsam böyle düsünmekteyim. (...) Insan aleminin sevgisinde, gönlünde, bütünlügünde ve doganin her güzelliginde beni yaradani arayip keyfime göre isimlendirdim. Ona gül dedim, bülbül dedim, çiçek dedim, Ali dedim, Veli dedim; agzima ve gözüme güzel gelen her seye onun adini verdim. Bana bunu haram edecek her yasaya, her bilirkisiye, her dinsel nasa rest çekmekteyim.

- (...) Türkiye Alevileri'nin yolunun gerçek Ali'ci yol oldugunu savunmak ve yaymak isterim. Çünkü Ali'nin baslattigi cemahiriyel vukuat (halkçi hareket) Atatürk'ün noktaladigi Cumhuriyet'in mayasini hazirlamistir.


Peki kurtulusu nerede arar? Politikada dürüst tavirda. Bu yüzden o 1999 tarihinde CHP'ye üye oldu ve sevenlerine de bir isaret verdi.

Mahzuni, MESAM üyesi olduktan sonra ancak son birkaç yilda türkülerinden para kazanmaya baslamisti.

Evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Degerli Ozanimiz 62 yasinda Almanyanin Köln Sehrinde hayata gözlerini yumdu. Bu aci ana kadar O, devletin düzenini yikmak suçundan, hala yargilaniyordu.

Su an son ikamatkahi olan Haci Bektas Veli Külliyesi'nin yakinindaki Çilehane adi verilen bölgede huzur içinde yatiyor.

HEPINIZE SAYGILAR SEYYAH
SEYYAH OLDUM PAZAR PAZAR DOIR TÜCARA SATAMADIM BEN BENI BEN BENI


toklucaktan haberler

dernek nedir.amaçları

TOKLUCAK DER .in ARIK DER ile ZARA DER. yanyana olan arsa ile ilğili bilgiler.. 1- konu hakkında gelişmeler.. 2- varılan durum 3- dernek üyelerinin konu hakkında bilgileri GEREKLİ BİLGİLER TOPARLANIP ..GELİŞMELER..SİZLERE DUYURULACAKTIR. MAİL. ADRESİM ..haloyildiz@gmail.com ..SİZLERİN ULAŞABİLDİĞİ BİLGİLERİ PAYLAŞIRSANIZ ..YAYINLARIZ. ERGÜN YILDIZ..

DERNEK NEDİR? NASIL KURULUR?

Derneğin tanımı

23.11.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5253 sayılı Dernekler Kanununun 2. maddesinde derneğin tanımı; " Dernek: Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarını” olarak yapılmıştır.

Kimler dernek kurabilir

Fiil ehliyetine sahip gerçek veya tüzel kişiler, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.

Dernek kurucusu olabilmeleri ile ilgili olarak, Türk Silâhlı Kuvvetleri ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri hakkında özel kanunlarında getirilen kısıtlamalar saklıdır.

Ayrıca, onbeş yaşını bitiren ayırt etme gücüne sahip küçükler; toplumsal, ruhsal, ahlakî, bedensel ve zihinsel yetenekleri ile spor, eğitim ve öğretim haklarını, sosyal ve kültürel varlıklarını, aile yapısını ve özel yaşantılarını korumak ve geliştirmek amacıyla yasal temsilcilerinin yazılı izni ile çocuk dernekleri kurabilir veya kurulmuş çocuk derneklerine üye olabilirler.

Oniki yaşını bitiren küçükler yasal temsilcilerinin izni ile çocuk derneklerine üye olabilirler ancak yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar.

Çocuk derneklerine onsekiz yaşından büyükler kurucu veya üye olamazlar.

Dernek kurucusu olacak kişilerde aranan fiil ehliyetine ne şekilde sahip olunur.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununda belirtildiği üzere; ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.

Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmamak: Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmamak yada bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm bulunmamaktır.

Ergin olmak: Onsekiz yaşını doldurmuş olmak veya onsekiz yaşın doldurmamış olduğu halde evlenmiş olmak yada onbeş yaşını doldurmuş küçüklerin kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınmış olmaktır.

Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır.

Dernekler özel hukuk tüzelkişisi olup, Türk Medeni Kanununun 48. maddesinde belirtilen tüm hak ve yetkilere sahiptir.

Hangi amaçla dernek kurulamaz

Anayasa ve kanunlarla açıkça yasaklanan amaçları veya konusu suç teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek amacıyla dernek kurulamaz.

Derneğin amacı; kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir gayeyi gerçekleştirmeye yönelik, anlaşılabilir ve süreklilik arz etmelidir. Hukuka veya ahlâka aykırı olmamalıdır.

Derneğin kuruluş şekli

Dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanırlar.

Dernek tüzüğünün içeriği

Dernekler Mevzuatı gereğince derneğin tüzüğünde aşağıda gösterilen hususların belirtilmesi zorunludur:

a-Derneğin adı ve merkezi. (Derneğinizin adı, daha önce kurulmuş olan bir derneğin adından farklı olmak zorundadır. Dernek adını kontrol etmek için tıklayınız)

b-Derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için dernekçe sürdürülecek çalışma konuları ve çalışma biçimleri ile faaliyet alanı.

c-Derneğe üye olma ve üyelikten çıkmanın şart ve şekilleri.

d-Genel kurulun toplanma şekli ve zamanı.

e-Genel kurulun görevleri, yetkileri, oy kullanma ve karar alma usul ve şekilleri.

f-Yönetim ve denetim kurullarının görev ve yetkileri, ne suretle seçileceği, asıl ve yedek üye sayısı.

g-Derneğin şubesinin bulunup bulunmayacağı, bulunacak ise şubelerin nasıl kurulacağı, görev ve yetkileri ile dernek genel kurulunda nasıl temsil edileceği.

h-Üyelerin ödeyecekleri giriş ve yıllık aidat miktarının belirlenme şekli.

ı-Derneğin gelir kaynakları.

i- Derneğin borçlanma usulleri.

j- Derneğin iç denetim şekilleri

k-Tüzüğün ne şekilde değiştirileceği.

l-Derneğin feshi halinde mal varlığının tasfiye şekli.

m-Dernek geçici yönetim kurulu üyelerinin adı, soyadı, görev ünvanı.

Dernek tüzüğünde kanunen belirtilmesi zorunlu hususlar dışında, Kanuna aykırı olmamak kaydıyla tüzükte yer alması istenilen diğer hükümler eklenebilir.

Örnek Dernek Tüzüğü İçin Tıklayınız.

Dernek kuruluşu için gerekli belgeler

Dernek kurucuları (en az yedi gerçek veya tüzel kişi) tarafından imzalanmış olan (Dernekler Yönetmeliği Ek-2’de bulunan) iki adet kuruluş bildirimi ve aşağıda belirtilen ekleri, derneğin kurulacağı yerin mülki idare amirliğine verilir.

a) Kurucular tarafından her sayfası imzalanmış üç adet dernek tüzüğü,

b) Kurucuların nüfus cüzdan fotokopisi,

c) Dernek kurucuları arasında tüzel kişiliklerin bulunması halinde; bu tüzel kişilerin unvanı, yerleşim yeri ve kuruluş belgesi ile tüzel kişiliklerin organları tarafından yetkilendirilen gerçek kişi de belirtilmek kaydıyla bu konuda alınmış kararın fotokopisi,

d) Kurucular arasında yabancı dernek veya dernek ve vakıf dışında kar amacı gütmeyen kuruluşlar bulunması halinde, bu tüzel kişilerin dernek kurucusu olabileceğini gösteren İçişleri Bakanlığınca verilmiş izin belgesi,

e) Kurucular arasında yabancı uyruklular varsa, bunların Türkiye'de yerleşme hakkına sahip olduklarını gösterir belgelerin fotokopileri,

f) Yazışma ve tebligatı almaya yetkili kişi veya kişilerin adı, soyadı, yerleşim yerlerini ve imzalarını belirten liste.

Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerdeki dernek kuruluş işlemlerinde istenen belgeler birer arttırılarak verilir.

Dernekler, kuruluş bildirimi ve eklerini mülki idare amirliğine vermek suretiyle tüzel kişilik kazanırlar.

Çocuk derneklerine tüzel kişiler kurucu veya üye olamazlar, ayrıca çocuk derneklerinde kuruluş bildirimine, kurucu çocukların yasal temsilcilerinin izni eklenir.

Dernek kuruluş bildiriminin incelenmesi

Dernek kuruluş bildirimi ve belgelerin doğruluğu ile dernek tüzüğü, en büyük mülki amir tarafından altmış gün içinde dosya üzerinden incelenir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve kurucuların hukuki durumlarında kanuna aykırılık veya noksanlık tespit edildiği takdirde bunların giderilmesi veya tamamlanması derhal kuruculardan istenir. Bu istemin tebliğinden başlayarak otuz gün içinde belirtilen noksanlık tamamlanmaz ve kanuna aykırılık giderilmezse; en büyük mülki amir, yetkili asliye hukuk mahkemesinde derneğin feshi konusunda dava açması içir durumu Cumhuriyet savcılığına bildirir. Cumhuriyet savcısı mahkemeden derneğin faaliyetinin durdurulmasına karar verilmesini de isteyebilir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve belgelerde kanuna aykırılık veya noksanlık bulunmaz ya da bu aykırılık veya noksanlık belirli sürede giderilmiş bulunursa; keyfiyet derhal derneğe yazıyla bildirilir ve dernek, dernekler kütüğüne kaydedilir.

Derneğin zorunlu Organları hangileridir

Derneğin zorunlu organları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kuruludur.

Dernekler zorunlu organları dışında başka organlar da oluşturabilirler. Ancak, bu organlara zorunlu organların görev, yetki ve sorumlulukları devredilemez.

Genel kurul, derneğin en yetkili karar organı olup; derneğe kayıtlı üyelerden oluşur. Genel kurul, dernek organlarını seçer ve derneğin diğer bir organına verilmemiş olan işleri görür.

Genel kurul, üyeliğe kabul ve üyelikten çıkarma hakkında son kararı verir, derneğin diğer organlarını denetler ve onları haklı sebeplerle her zaman görevden alabilir.

Yönetim kurulu, beş asıl ve beş yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Yönetim kurulu, derneğin yürütme ve temsil organıdır; bu görevini kanuna ve dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirir.

Temsil görevi, yönetim kurulunca, üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye verilebilir.

Denetim kurulu, üç asıl ve üç yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.

Denetim kurulu, denetleme görevini, dernek tüzüğünde belirtilen esas ve usullere göre yapar; denetleme sonuçlarını bir raporla yönetim kuruluna ve genel kurula sunar.

Derneğin kuruluşundan sonra yapılması gereken işlemler

A- Defter tutulması

Dernekler tarafından tutulması zorunlu olan defterler temin edilerek kullanmaya başlanılmadan önce dernekler biriminden veya noterden onaylattırılmalıdır.

Dernekler aşağıda yazılı defterleri tutarlar.

a) İşletme hesabı esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) Karar Defteri: Yönetim kurulu kararları tarih ve numara sırasıyla bu deftere yazılır ve kararların altı toplantıya katılan üyelerce imzalanır.

2) Üye Kayıt Defteri: Derneğe üye olarak girenlerin kimlik bilgileri, derneğe giriş ve çıkış tarihleri bu deftere işlenir. Üyelerin ödedikleri giriş ve yıllık aidat miktarları bu deftere işlenebilir.

3) Evrak Kayıt Defteri: Gelen ve giden evraklar, tarih ve sıra numarası ile bu deftere kaydedilir. Gelen evrakın asılları ve giden evrakın kopyaları dosyalanır. Elektronik posta yoluyla gelen veya giden evraklar çıktısı alınmak suretiyle saklanır.

4) Demirbaş Defteri: Derneğe ait demirbaşların edinme tarihi ve şekli ile kullanıldıkları veya verildikleri yerler ve kullanım sürelerini dolduranların kayıttan düşürülmesi bu deftere işlenir.

5) İşletme Hesabı Defteri: Dernek adına alınan gelirler ve yapılan giderler açık ve düzenli olarak bu deftere işlenir.

6) Alındı Belgesi Kayıt Defteri : Alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları, bu belgeleri alan ve iade edelerin adı, soyadı ve imzaları ile aldıkları ve iade ettikleri tarihler bu deftere işlenir.

b) Bilanço esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar aşağıdaki gibidir:

1) (a) bendinin 1, 2, 3 ve 6 ncı alt bentlerinde kayıtlı defterleri bilanço esasında defter tutan dernekler de tutarlar.

2) Yevmiye Defteri, Büyük Defter ve Envanter Defteri: Bu defterlerin tutulma usulü ile kayıt şekli Vergi Usul Kanunu ile bu Kanununun Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri esaslarına göre yapılır.

Tutulacak defter ve kayıtların Türkçe olması zorunludur. Defterler mürekkepli kalemle yazılır.

Defterler bilgisayar ortamında da tutulabilir. Ancak form veya sürekli form şeklinde tutulacak defterler, kullanılmaya başlanmadan önce her bir sayfasına numara verilerek ve onaylatılarak kullanılabilir. Onaylı sayfalar kullanıldıktan sonra defter haline getirilerek muhafaza edilir.

Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kurallarına göre düzeltilebilir. Diğer defter ve kayıtlara rakam ve yazılar yanlış yazıldığı takdirde düzeltmeler ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üst veya yan tarafına veya ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir. Yanlış rakam ve yazının çizilmesi halinde, bu rakam ve yazıyı çizen tarafından paraflanır.

Defterlere geçirilen bir kayıt; kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz hale getirilemez.

Karar defterinin sayfa sonunda imza için bırakılan bölümü hariç defterlerin satırları, çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli form veya sürekli form yapraklarının sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz.

Derneklere ait belgeler, kaydedildikleri defterdeki kayıt sırasına uygun olarak numaralandırılır ve dosyalanarak saklanır.

Kayıt zamanı;

İşlemler, defterlere günlük olarak kaydedilir. Ancak, gelir ve gider kayıtları;

a) İşlemlerin, işin hacmine ve gereklerine uygun olarak muhasebe düzeni ve güvenliğini bozmayacak bir süre içinde kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtlar on günden fazla geciktirilmez.

b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan belgelere dayanarak tutan derneklerde, işlemlerin bunlara kaydedilmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, işlemlerin esas defterlere kırkbeş günden daha geç intikal ettirilmesine imkan vermez. Dernek defterlerinin denetim amacıyla istenmesi halinde, kırkbeş günlük sürenin dolması beklenmeden kayıtların işlenmesi zorunludur.

Hesap dönemi;

Derneklerde hesap dönemi bir takvim yılıdır. Hesap dönemi 1 Ocak’ta başlar ve 31 Aralık’ta sona erer. Yeni kurulan derneklerde hesap dönemi kuruluş tarihinde başlar ve 31 Aralık’ta sona erer.

Defterlerin ara tasdiki;

Bu defterlerin kullanılmasına sayfaları bitene kadar devam edilir ve defterlerin ara tasdiki yapılmaz. Ancak, bilanço esasına göre tutulan defterler ile form veya sürekli form yapraklı defterlerin, kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda, her yıl yeniden tasdik ettirilmesi zorunludur.

B-Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgelerinin bastırılması

Alındı belgelerinin biçimi;

Dernek gelirlerinin tahsilinde kullanılacak Alındı Belgeleri Dernekler Yönetmeliği 42. maddesinde belirtilen biçim ve ebatta yönetim kurulu kararıyla matbaaya bastırılır.

Alındı belgelerinin kontrolü;

Bastırılan alındı belgelerinin seri ve sıra numaraları ile diğer baskı işlerinde kusur bulunup bulunmadığı, sayman üyece kontrol edilir. Kontrolde hatalı olduğu ortaya çıkan cilt veya formlar geri verilerek aynı miktarda yenisi bastırılır. Alındı belgeleri, matbaadan sayman üye tarafından bir tutanak ile teslim alınır.

Alındı belgelerinin deftere kaydı;

Dernek saymanınca teslim alınan alındı belgelerinin tamamı, numarası en küçük olan alındı belgesi cildinden başlamak üzere defterin yalnızca başlangıç, bitiş ve serisi sütunları doldurularak, her bir satırda bir alındı belgesi cildi gösterilecek şekilde alt alta yazılmak suretiyle kaydedilir. Defterin diğer sütunları, alındı belgesi ciltlerinin gelir tahsil edecek kişilere teslim edilmesi veya teslim edilen alındı belgesi cildinin iade edilmesi sırasında doldurulur.

Alındı belgelerinin kullanımı;

Alındı belgeleri, gelir tahsil etme görev ve yetkisine sahip bulunanlara, sayman üyelerce imza karşılığı verilir ve kullanıldıktan sonra imza karşılığı geri alınır. Bu işlemler Alındı Belgesi Kayıt Defterinde gösterilir.

Alındı belgeleri, sabit boyalı sert veya sivri uçlu tükenmez kalemle okunaklı bir biçimde silintisiz ve kazıntısız olarak doldurulur. Ödemede bulunana asıl yaprak koparılarak verilir, koçan kısmı ciltte bırakılır. Düzenleme sırasında hata yapılırsa, hatalı belge yaprağı ödemede bulunana verilmez. Asıl ve koçan yaprakların üzerine “İPTAL” ibaresi yazılıp her ikisi koparılmadan ciltte bırakılır.

Form şeklinde bastırılan alındı belgeleri, elektronik sistemler aracılığıyla doldurulduktan sonra aslı ödemede bulunana verilir; sureti dosyasında muhafaza edilir.

C- Yetki belgesi düzenlenmesi

Dernek adına gelir tahsil edecek kişi veya kişiler, yetki süresi de belirtilmek suretiyle, yönetim kurulu kararı ile tespit edilir. Gelir tahsil edecek kişilerin açık kimliği, imzası ve fotoğraflarını ihtiva eden (Dernekler Yönetmeliği EK-19’da bulunan) “Yetki Belgesi” dernek tarafından üç nüsha olarak düzenlenerek, dernek yönetim kurulu başkanınca onaylanır. Yetki belgelerinin birer sureti dernekler birimlerine verilir.

Dernek adına gelir tahsil edecek kişiler, ancak adlarına düzenlenen yetki belgelerinin bir suretinin dernekler birimine verilmesinden itibaren gelir tahsil etmeye başlayabilirler

Yetki belgelerinin süresi, yönetim kurullarının görev süresi ile sınırlıdır. Yeni seçilen yönetim kurullarının, yetki belgelerini birinci fıkra esaslarına göre yenilemesi zorunludur. Yetki belgesinin süresinin bitmesi veya adına yetki belgesi düzenlenen kişinin görevinden ayrılması, ölümü, işine veya görevine son verilmesi, derneğin kendiliğinden dağıldığının tespit edilmesi veya fesih edilmesi gibi hallerde, verilmiş olan yetki belgelerinin dernek yönetim kuruluna bir hafta içinde teslimi zorunludur. Ayrıca, gelir toplama yetkisi yönetim kurulu kararı ile her zaman iptal edilebilir. Yetki belgesi ile ilgili değişiklikler yönetim kurulu başkanınca, onbeş gün içerisinde dernekler birimine bildirilir.

D -Gelir–Gider İşlemleri

Dernek gelirleri alındı belgesi ile tahsil edilir. Dernek gelirlerinin bankalar aracılığı ile tahsili halinde banka tarafından düzenlenen dekont veya hesap özeti gibi belgeler alındı belgesi yerine geçer.

Dernek adına gelir tahsil etmekle yetkili olan kişiler, tahsil ettikleri paraları otuz gün içerisinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar. Ancak, tahsilatı 2005 yılı için 1000.- YTL’yi (yeniden değerleme oranında artırılır) geçenler, 30 otuz günlük süreyi beklemeksizin tahsil ettikleri parayı en geç iki iş günü içinde dernek saymanına teslim ederler veya derneğin banka hesabına yatırırlar.

Dernek kasasında bulundurulabilecek para miktarı, ihtiyaçlar dikkate alınarak yönetim kurulunca belirlenir.

Dernek giderleri ise fatura, perakende satış fişi, serbest meslek makbuzu gibi harcama belgeleri ile yapılır. Ancak dernekler, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi kapsamında bulunan ödemeleri için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gider pusulası, bu kapsamda da bulunmayan ödemeleri için Gider Makbuzu düzenlerler.

Dernekler tarafından kişi, kurum veya kuruluşlara yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri (Dernekler Yönetmeliği EK-15’te bulunan) Ayni Yardım Teslim Belgesi ile yapılır. Kişi, kurum veya kuruluşlar tarafından derneklere yapılacak bedelsiz mal ve hizmet teslimleri ise Ayni Bağış Alındı Belgesi ile kabul edilir.

Bu belgeler; Dernekler Yönetmeliğinde ((EK-13) (EK- 14) ve (EK- 15)’de) gösterilen biçim ve ebatta, müteselsil seri ve sıra numarası taşıyan, kendinden karbonlu elli asıl ve elli koçan yaprağından meydana gelen ciltler veya elektronik sistemler ve yazı makineleri aracılığıyla yazdırılacak form veya sürekli form şeklinde, dernekler tarafından bastırılır. Form veya sürekli form şeklinde bastırılacak belgelerin, belirtilen nitelikte olması zorunludur.

Saklama süresi;

Defterler hariç olmak üzere, dernekler tarafından kullanılan alındı belgeleri, harcama belgeleri ve diğer belgeler özel kanunlarda belirtilen süreler saklı kalmak üzere, kaydedildikleri defterlerdeki sayı ve tarih düzenine uygun olarak 5 yıl süreyle saklanır.

İşletme hesabı tablosu;

İşletme hesabı esasına göre kayıt tutan dernekler yıl sonlarında (31 Aralık) (Dernekler Yönetmeliği EK-16’da gösterilen biçimde) “İşletme Hesabı Tablosu” düzenlerler.

Bilanço esasına göre raporlama;

Bilanço esasına göre defter tutan derneklerin yıl sonlarında (31 Aralık), Maliye Bakanlığınca yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerini esas alarak bilanço ve gelir tablosunu düzenlemeleri yeterlidir.

E-Üye kayıt işlemleri

Derneğe üye olmaları Kanunla yasaklanmamış olan ve dernek tüzüğüne göre üye olma şartlarını taşıyan kişilerin derneğin yönetim kuruluna yapacakları yazılı üyelik başvuruları yönetim kurulunca görüşülerek en çok otuz gün içinde üyeliğe kabul veya isteğin reddi şeklinde karara bağlanıp, sonucu müracaat sahibine yazı ile duyurulması zorunludur. Derneğin, ilk genel kurul toplantısının yapılacağı tarihe kadar, dernek tüzüğünde sayıları belirtilen yönetim ve denetleme kuruları üye tam sayısının asıl ve yedeklerini oluşturabilecek sayıdan az olmamak üzere üye kayıt edilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

Yönetim kurulunca, karar defterinde alınan karar ile üyeliğe kabul edilmiş bulunanlar dernek üyesi olurlar. Üyeliğe kabul kararının tarih ve sayısı ile üyenin kimlik bilgileri ve aidat ödentileri üye kayıt defterine kayıt edilir.

Yazılı olarak yapılacak üyelik başvurusu, dernek yönetim kurulunca en çok otuz gün içinde karara bağlanır ve sonuç yazıyla başvuru sahibine bildirilir. Başvurusu kabul edilen üye, bu amaçla tutulacak deftere kaydedilir.

Üyelik için kanunda veya tüzükte aranılan nitelikleri sonradan kaybedenlerin dernek üyeliği kendiliğinden sona erer.

Hiç kimse, dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Her üye yazılı olarak bildirmek kaydıyla, dernekten çıkma hakkına sahiptir.

Tüzükte üyelerin çıkarılma sebepleri gösterilebilir.

Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. Bu çıkarma kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir.

F- Genel kurul toplantısı

Derneğin, kuruluş işlemlerinde eksiklik ve kanuna aykırılık bulunmadığına ilişkin olarak mahallin mülki amirliğince yapılan yazılı bildirimi izleyen altı ay içinde dernekler ilk genel kurul toplantısını yapmak ve organlarını oluşturmakla yükümlüdürler.

Genel kurul;

a) Dernek tüzüğünde belli edilen zamanlarda olağan,

b) Yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı isteği üzerine otuz gün içinde olağanüstü toplanır.

Genel kurul toplantıya yönetim kurulunca çağrılır.

Çağrı usulü;

Yönetim kurulu, dernek tüzüğüne göre genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesini düzenler. Genel kurula katılma hakkı bulunan üyeler, en az onbeş gün önceden, günü, saati, yeri ve gündemi bir gazetede ilan edilmek veya yazılı ya da elektronik posta ile bildirilmek suretiyle toplantıya çağrılır. Bu çağrıda, çoğunluk sağlanamaması sebebiyle toplantı yapılamazsa, ikinci toplantının hangi gün, saat ve yerde yapılacağı da belirtilir. İlk toplantı ile ikinci toplantı arasındaki süre yedi günden az, altmış günden fazla olamaz.

Toplantı, çoğunluk sağlanamaması sebebinin dışında başka bir nedenle geri bırakılırsa, bu durum geri bırakma sebepleri de belirtilmek suretiyle, ilk toplantı için yapılan çağrı usulüne uygun olarak üyelere duyurulur. İkinci toplantının geri bırakma tarihinden itibaren en geç altı ay içinde yapılması zorunludur. Üyeler ikinci toplantıya, birinci fıkrada belirtilen esaslara göre yeniden çağrılır.

Genel kurul toplantısı bir defadan fazla geri bırakılamaz.

Toplantı usulü;

Genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesi toplantı yerinde hazır bulundurulur. Toplantı yerine girecek üyelerin resmi makamlarca verilmiş kimlik belgeleri, yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulunca görevlendirilecek görevliler tarafından kontrol edilir. Üyeler, yönetim kurulunca düzenlenen listedeki adları karşısına imza koyarak toplantı yerine girerler. Kimlik belgesini göstermeyenler, belirtilen listeyi imzalamayanlar ile genel kurula katılma hakkı bulunmayan üyeler toplantı yerine alınmaz. Bu kişiler ve dernek üyesi olmayanlar, ayrı bir bölümde genel kurul toplantısını izleyebilirler.

Toplantı yeter sayısı sağlanmışsa durum bir tutanakla tespit edilir ve toplantı yönetim kurulu başkanı veya görevlendireceği yönetim kurulu üyelerinden biri tarafından açılır. Toplantı yeter sayısı sağlanamaması halinde de yönetim kurulunca bir tutanak düzenlenir.

Açılıştan sonra, toplantıyı yönetmek üzere bir başkan ve yeteri kadar başkan vekili ile yazman seçilerek divan heyeti oluşturulur.

Dernek organlarının seçimi için yapılacak oylamalarda, oy kullanan üyelerin divan heyetine kimliklerini göstermeleri ve hazırun listesindeki isimlerinin karşılarını imzalamaları zorunludur.

Toplantının yönetimi ve güvenliğinin sağlanması divan başkanına aittir. Genel kurul, gündemdeki konuların görüşülerek karara bağlanmasıyla sonuçlandırılır. Genel kurulda her üyenin bir oy hakkı vardır; üye oyunu şahsen kullanmak zorundadır.

Toplantıda görüşülen konular ve alınan kararlar bir tutanağa yazılır ve divan başkanı ile yazmanlar tarafından birlikte imzalanır. Toplantı sonunda, tutanak ve diğer belgeler yönetim kurulu başkanına teslim edilir. Yönetim kurulu başkanı bu belgelerin korunmasından ve yeni seçilen yönetim kuruluna yedi gün içinde teslim etmekten sorumludur.

Mahkemece kayyım atanması veya Medeni Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre görevlendirilme yapılması halinde, bu maddede yönetim kurulana verilen görevler bu kişiler tarafından yerine getirilir.

G-Genel kurul sonuç bildirimi;

Olağan veya olağanüstü genel kurul toplantılarını izleyen otuz gün içinde, yönetim ve denetim kurulları ile diğer organlara seçilen asıl ve yedek üyeleri içeren (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te belirtilen) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ve ekleri yönetim kurulu başkanı tarafından mülki idare amirliğine bildirilir:

Bu bildirime;

a) Divan başkanı, başkan yardımcıları ve yazman tarafından imzalanmış genel kurul toplantı tutanağı örneği,

b) Tüzük değişikliği yapılmışsa, tüzüğün değişen maddelerinin yeni ve eski şekli ile dernek tüzüğünün son şeklinin her sayfası yönetim kurulunca imzalanmış örneği.

Eklenir.

Genel kurul sonuç bildirimi ve ekleri, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Genel kurul sonuç bildirimleri, dernek yönetim kurulu tarafından yetki verilen bir yönetim kurulu üyesi tarafından da yapılabilir. Bildirimin yapılmamasından yönetim kurulu başkanı sorumludur.

Sandığı bulunan dernekler, sandıklarına ait genel kurul sonuç bildirimi ve eklerini bu maddede belirtilen usulde mülki idare amirliğine bildirirler.

H-Beyanname verilmesi

Beyanname verme yükümlülüğü

Dernek yönetim kurulu başkanları, her takvim yılının ilk dört ayı içinde bir önceki yıla ait Dernek Beyannamelerini (Dernekler Yönetmeliği EK-21’de bulunan) doldurarak mülki idare amirliğine vermekle yükümlüdürler. İl merkezlerinde ve büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçelerde bulunan dernekler beyannamelerini bir adet, diğer ilçe merkezinde bulunanlar ise iki adet olarak verirler.

Şubeler, mülki idare amirliğine verecekleri beyannamelerin birer örneğini bağlı bulundukları derneğe de vermekle yükümlüdürler.

I-Değişikliklerin bildirilmesi

Dernekler, yerleşim yerlerinde (İkametgahlarında) meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 24’te bulunan)“Yerleşim Yeri Değişiklik Bildirimini”;

Genel kurul toplantıları dışında dernek organlarında meydana gelen değişiklikleri (Dernekler Yönetmeliği EK- 25’te bulunan) “Dernek Organlarındaki Değişiklik Bildirimini”

Doldurmak suretiyle, değişikliği izleyen otuz gün içinde mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler. Bu belgeler, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

Dernek tüzüklerinde yapılan değişiklikler de tüzük değişikliğinin yapıldığı genel kurul toplantısını izleyen otuz gün içinde, (Dernekler Yönetmeliği EK-3’te bulunan) “Genel Kurul Sonuç Bildirimi “ ekinde mülki idare amirliğine bildirilir.

J-Taşınmazların bildirilmesi

Dernekler edindikleri taşınmazları tapuya tescilinden itibaren otuzgün içinde (Dernekler Yönetmeliği EK- 26’da bulunan)“Taşınmaz Mal Bildirimini Formu” nu doldurmak suretiyle mülki idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler.

Bu form, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerde bulunan dernekler tarafından iki suret olarak verilir.

K-Mal bildirimi

04.5.1990 gün, 20508 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 3628 sayılı “Mal Bildiriminde bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu”na ve bu Kanuna atfen çıkartılmış olan “Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik” gereğince, Türk Hava Kurumunun Genel Yönetim ve Merkez Denetleme Kurulu Üyeleri ile Genel Merkez Teşkilatında ve Türk Kuşu Genel Müdürlüğünde, Türkiye Kızılay Derneğinin Merkez Kurullarında ve Genel Müdürlük teşkilatında görev alanlar ve bunların Şube Başkanları ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri (Mal Bildiriminde bulunulması Hakkında Yönetmelik ekinde bulunan) “Mal Bildirim Formu”nu tek nüsha olarak doldurmak ve tarih belirterek imzalamak suretiyle mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Türk Hava Kurumunun, Türkiye Kızılay Derneğinin ve Kamuya Yararlı Derneklerin Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri için İçişleri Bakanlığına, bunların Şube Başkanları için bulundukları İl Valiliklerine, Türk Hava Kurumu ile Türkiye Kızılay Derneğinde görev alanlar için Kurum ve Dernek Genel Başkanlığına,

Bu göreve başlama tarihini izleyen bir ay içinde mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.

Mal bildiriminde bulunacak olanların kendilerine, eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait bulunan taşınmaz malları ile 1 inci derece Devlet Memurlarına yapılan aylık net ödemenin beş katından fazla tutarındaki her biri için ayrı olmak üzere, para, hisse senetleri ve tahviller ile altın, mücevher ve diğer taşınır malları, hakları, alacakları ve gelirleriyle bunların kaynakları, borçları ve sebepleri bu mal bildiriminin konusunu teşkil eder.

Mal varlığında önemli bir değişiklik olduğunda bir ay içinde,

Görevin sona ermesi halinde, ayrılma tarihini izleyen bir ay içinde,

Görevlere devam edenler, sonu (0) ve (5) ile biten yılların en geç Şubat ayı sonuna kadar,

Mal bildirimlerini yenilerler.

L-Derneğin İç Denetimi

Dernekte genel kurul, yönetim kurulu veya denetim kurulu tarafından iç denetim yapılabileceği gibi, bağımsız denetim kuruluşlarına da denetim yaptırılabilir.

Genel kurul veya yönetim kurulu, gerek görülen hallerde denetim yapabilir veya bağımsız denetim kuruluşlarına denetim yaptırabilir.

Genel kurul, yönetim kurulu veya bağımsız denetim kuruluşlarınca denetim yapılmış olması, denetim kurulunun yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

Derneğin denetleme kurulu; derneğin tüzüğünde gösterilen amaç ve amacın gerçekleştirilmesi için sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları doğrultusunda faaliyet gösterip göstermediğini, defter, hesap ve kayıtların mevzuata ve dernek tüzüğüne uygun olarak tutulup tutulmadığını, dernek tüzüğünde tespit edilen esas ve usullere göre ve bir yılı geçmeyen aralıklarla denetler ve denetim sonuçlarını bir rapor halinde yönetim kuruluna ve toplandığında genel kurula sunar.”

İktibas: Dernekler Dairesi Başkanlığı